Altın anahtar eşsiz hazine 23 Nisan (Köşe yazısı)

Mustafa Temizer

Doğuda Ermeni çeteleri, batıda Rum askerinin işgali altında kaldığı, ülkenin işgal ve parçalanma felaketini yaşadığı o karanlık günlerde ülkede doğan, sadece Türkiye değil, Türk dünyası ve İslam dünyası için de umut ışığı olan 23 Nisan’ın 101. yıldönümünü sevinçle, şükranla kutluyoruz. Bu mutlu gün, Türk dünyasına ve İslam dünyasına kutlu olsun.

23 Nisan konusunda çeşitli açıklamalar ve kutlama mesajları yayınlanıyor. Klasik söylemlerin dışında farklı değerlendirmelerde bulunan Millet Derneği ve Millet Partisi Genel Başkanı Aykut Edibali, 23 Nisan’ın altın anahtar ve eşsiz bir hazine olduğunu ifade ediyor ve şunları söylüyor.

“23 Nisanı, Gazi Mustafa Kemal’in, 23 Nisan 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışına davet çağrısı, Amasya Tamimi, Sivas ve Erzurum Kongreleri kararlan ve son Osmanlı Meclisi Mebusanının aldığı misakı millî kararı ve Gazi Meclisin aldığı kararlarla ayrılmaz bir bütünlük teşkil eder.

23 Nisan, asla şüphe edilmemelidir ki, sıradan bir gün olmamış, âdet yerini bulsun diye yapılan bir anma da olmamıştır ve olamaz da. Çünkü 23 Nisan, tanzimattan itibaren başlayan çöküş ve parçalanış sürecinin durduğu, durdurulduğu ve yeni bir yükseliş ve yüceliş döneminin başlangıç anıdır.

Osmanlı İmparatorluğunun tasfiyesiyle birlikte, İslam’ın ve Türk Milletinin de tasfiyesine karşı girişilen millî uyanış, millî karar ve protestonun da ilanıdır. Sömürgeci ve haçlı Batı’nın, Müslüman Türk’ün İslam’dan uzaklaştırılıp İslam’ın, Arabistan çölüne, Türklerin de Asya bozkırlarına gönderilmesi hayali karşısında 23 Nisan, Müslüman Türk Milletinin insanlık ve İslam dünyasına çıkardığı tarihî beyannamedir.

Türk Milleti için 23 Nisanla dünyaya ilan ettiği haklar aziz, hedefler kutsaldır ve asla unutulmamalıdır.

Biz, Haçlı Seferlerinin bittiğini, Lozan ile ebedî bir sulha kavuştuğumuzu sanırsak, yanılırız. Bugün yer yer gördüğümüz, dışarıda ve içeride karşılaştığımız, bazılarının da görmek ve duymak istemediği bir Sevr olupbittisiyle karşı karşıyayız.

Haçlı taassubunun, haçlı sömürgeci emellerini Bosna’da, Kıbrıs’ta, Azerbaycan’da, Karabağ’da, Kudüs’te, itiraz edilmeyecek bir biçimde görüyoruz. Güneydoğu Anadolu’da Müslüman kanının akıtılmasında başka bir parmak aramak beyhudedir. Türkiye’ye karşı uygulanan askerî, ekonomik, medenî, dinî abluka, engelleme, ekonomik ve kültürel sıkıntılarımızın başlıca kaynağı durumundadır.

Hatırlamalıyız ki, Lozan’da sömürgeci Batı isteklerini reddeden Türkiye’ye, tam bağımsızlık davasında ısrar eden Türkiye’ye, Sevr isteklerini ilk fırsatta kabul ettirmek, boyun eğdirmek, Batı’nın asla vazgeçmeyeceği hedefidir. Rahmetli İnönü, hatıralarında, Lord Curzon’un, Batı’nın isteklerini geri çeviren Türkiye’nin, harap olmuş bir ülkenin, imarı için paraya ihtiyacı olan Türkiye’nin her para talebinde Sevr istekleriyle karşı karşıya kalacağını duyurmuştu.

Batı’nın, hümanist maskesi arkasında yatan vahşi sömürgeciliğini Bosna’da, Karabağ’da gördük, Kudüs ve Kıbrıs’ta yaşadık, yaşıyoruz. Fırsat bulur bulmaz, insanoğluna ve ülkemize neleri reva göreceklerini asla unutmamalıyız. Batı vahşeti gibi, Batı’nın hileci sulhçu vasıtaları ve politikalarının da Sevr’den başka amacı yoktur.

23 Nisanı anarken sömürgeci Batının, Sevr’i hortlatma hedefini dikkatle gözetmekteyiz. Türkiye’nin karşılaştığı bu karanlık günlerde bir umut ışığı olarak, Allah’ın lütfü olarak beliren, Türkiye’nin kuruluş belgeleriyle belirlenmiş hedeflerini, ölçülerini, kurumlarını hayatımıza yeniden rehber yapmalıyız.

23 Nisanda ilan ettiğimiz millî hâkimiyet, Kuvayı Milliye’nin amil olması, millî iradenin esas alınması, millî mutabakat, partiler üstü birlik, memleketin bütün maddî ve manevî gücünün seferber edilmesi, Meclis üstünlüğü gibi, Türk Milletini bir ölüm kalım savaşında yöneten prensipleri hayatımıza yeniden rehber yapmalıyız.

Türkiye, geçirdiği bir seri askerî darbeyle, bugün fiilen bir azınlık sultasına varmış bulunmaktadır. Adil olmayan, iktidarların keyfiyle değiştirilip duran Seçim Kanunuyla, temel kanunlarda, darbe dönemlerinden kalan antidemokratik kalıntılarıyla devleti tüketen, milleti bölen partizanlıklar, ilim, ehliyet ve adaleti siyasî hayatımızdan uzaklaştıran bencilliğimizi terk etmek mecburiyetindeyiz. Ülkenin temel meselelerinde hak, bilim ve ülke çıkarları etrafında, partileri aşan bir mutabakat sağlamak mecburiyetindeyiz. Türkiye’yi içine çekmek istedikleri laik-dinci çatışmasından çekip kurtarmak mecburiyetindeyiz.

23 Nisan, Türkiye’nin bugün karşılaştığı, yarın da karşılaşacağı meselelerin çözümü için altın bir anahtar, emsalsiz bir hazinedir. Amasya Mülakatı, Sivas ye Erzurum kongreleri kararları, misakı millî ve 23 Nisan çağrısında ifadesini bulan, 1921 Anayasasıyla çerçevesi çizilen mukaddes haklar ve ölçüler, inanıyoruz ki bizim olduğu gibi, bütün dünya Türklerinin ve yeryüzü Müslümanlarının da ilham kaynağı olacaktır ve olmalıdır.

23 Nisan Bayramınızı bir felaket ve yok oluş batağından kurtaran Allah’a hamd ile kutluyor, daha nice 23 Nisanları mutluluk ve hürriyet içinde kutlamayı diliyor; şahsım ve Millet Partisi adına saygılar sunuyorum.”  Aykut EDİBALİ – Millet Partisi Genel Başkanı

Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…