Akılsız taraftarlık zihinsel kölelik (Köşe yazısı)

Mustafa TEMİZER

“Biz insanı en güzel biçimde yaratmışızdır.” (Tin:4) Andolsun biz insanoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık. (İsrâ:70)

İnsanı üstün ve şerefli kılan en önemli nimetlerden biri de akıl nimetidir. Yüce Allah akıl nimetini kullanmamızı istiyor. Sıkça akıl etmez misiniz, düşünmez misiniz uyarısında bulunur. Aklımızı kullanarak nelerin taraftarı, nelerin karşısında olacağımızı, dünya ve ahiret mutluluğuna nasıl ulaşacağımızı belirtiyor.

Aklını devre dışı bırakarak nefsi ve duyguları istikametinde taraf belirleyenlerin de aşağıların aşağısına ineceği, dünyada rahat edemeyeceği, ahirete büyük azaba uğrayacağını belirtiyor.

İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emin beldeye yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik. (Tin: 1-2-3-4-5)

Rabbimizin uyarısına rağmen büyük çoğunluğumuz birçok alanda akıl nimetini gereği gibi kullanmıyoruz. Düşünmüyor veya az düşünüyoruz. Nefsimizin isteğine ve duygularımıza göre hareket ediyoruz. Düşünmeden hareket ettiğimiz her konuda büyük sıkıntılar çekiyoruz.

Duygularla hareket ettiğimiz istisnai durumlar da olabilir. Birine karşı duyduğumuz sevgi, büyük çoğunluğun yaptığı takım tutmak, takım taraftarı olmak gibi. Kimse kişiyi sevgilisinden, tuttuğu takımından vazgeçiremez. Fert ve toplum olarak böyle bir taraftarlıktan dolayı sorumluluklarımız tartışılır.

Toplum için hayati önem arz eden konularda tartışmasız herkesin sorumluluğu var. İnsanların çoğu toplumun hayatını şekillendirecek, geleceğini belirleyecek siyasi partileri tercih ederken, taraftarı olurken, oy verirken düşünüp araştırmıyor. Akıl süzgecinden geçirmiyor. Nefis ve duygular öne çıkıyor. Takım tutar gibi parti tutuyor, taraf oluyor. Sorumsuzca yapılan taraftarlık toplumda büyük sıkıntıların yaşanmasına neden oluyor.

Ülke yönetimine talip partiler, takım tutar gibi tutulur, taraftar bulursa, iş ehline değil taraftarına verilirse toplum için felaket kaçınılmaz olur. Partileri düşünüp araştırmadan, akıl süzgecinden geçirip sorgulamadan takım tutar gibi tutar, destek olursak felaketimizi kendi elimizle hazırlamış oluruz. Zira yüce Allah buyuruyor: “Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.” Şûrâ-30.

Yüce Allah Kur’an’da düşünüp taşınmamız konusunda bizi defalarca uyarıyor. “(Resûlüm!) De ki: Düşündünüz mü hiç, eğer Allah üzerinizde geceyi ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka size bir ışık getirecek tanrı kimdir? Hala işitmeyecek misiniz?” Kasas / 71. “ …siz hiç düşünmez misiniz?” (En’am 50). “ …hiç düşünmediler mi?”(Rum 8).  “Onlar bu sözü (Kur’an’ı) hiç düşünmediler mi?” (Mü’minun 68)  “Allah’a ait diyecekler öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız?” (Mü’minun 85) … diye yetmişten fazla yerde uyarıyor.

Düşünüp taşınmadan, araştırıp sorgulamadan nefsi istekler, duygusal tercihlerle destekleyip ülke yönetimine getirdiklerimiz ülkeyi geliştirip kalkındıramaz. Dünya ve ahiret mutluluğumuzu sağlayacak işler yapamaz.

Siyasi tercihlerimizi yaparken, taraf olup oy verirken bir oy deyip geçmemek gerekir. Bizi aldatmaya yönelik dindarlık, milliyetçilik, yerlilik, millik, halkçılık, demokratlık, barış … söylemlerine rağmen, milleti ayrıştırıp kutuplaştırma üzerinden siyaset yapan düşmanın “Parçala böl, yönet. Parçala böl yut.” Politikasına hizmet eden siyasi partileri araştırıp sorgulamadan, akıl süzgecinden geçirmeden takım tutar gibi tutmak ve desteklemek felakete sürüklenmemize neden oluyor.

Gerçek şu ki ülkede yaşanan her türlü olumsuzluklardan hepimiz sorumluyuz. Yanlış tarafta olduğumuz, yanlışa engel olamadığımız için sorumluyuz. Yani yaptıklarımızdan da yapamadıklarımızdan da sorumluyuz. Yüce Allah şöyle buyuruyor. “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!” Kıyâme-36. “

Problem; Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olan hazineden alınan paralarla milletin, televizyon ve gazeteler yoluyla sürekli belli şahısların, belli parti ve düşüncelerin propagandasına tabi tutulması. İnsanlara, aklını kullanma düşünme ve sorgulama fırsatı verilmemesi. Gösterilene ve duyurulana göre hareket etmesinin istenmesi. Zihinsel köleliğe mahkum edilmesi.

Çözüm; Millet olarak, insanların aklını kullanma, düşünme, konuşma, tartışma ve soru sormasına imkân vermeyen, toplumu zihinsel köleliğe mahkûm eden güçlerin etkisinden kurtulmak. Zihinsel kölelik zincirini kırmak.

Mevcut siyasi anlayışı, terk etmek. Aynı siyasi anlayışta oldukları halde farklıymış gibi gözükenlere, milletin tüm ortak değerlerini istismar ederek milleti ayrıştıranlara, dün kara dediğine bugün ak diyenlere, dün ak dediğine bugün kara diyenlere aldanmamak.

Tüm engelleme ve yıldırmalara rağmen elli yılı aşkın zamandan beri “Varlığın birliğin geleceğin tehlikede! Milletim Uyan! çağırısında bulunan, ülke meselelerine sürekli çözümler üreten, iktidar ve muhalefeti uyaran milli kadrolara kulak vermek. Milli mücadele ruhuyla el ele gönül gönüle vermek. Yeniden teşkilatlanmak. Demokratik yollarla devleti ehliyetli milli kadrolara emanet etmek, hep birlikte ülkemizi Muhteşem Türkiye yapmaktır.

Unutmayalım.” İştirak etmediğimiz çilesini çekmediğimiz bir kurtuluş mümkün değildir.”

Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…