ADD’nin Kayseri’de ‘Atatürk’e mektup’ yarışması sonuçlandı

Sevgili Atam,

Sana öyle ihtiyacımız var ki! Silah arkadaşların ile birlikte bin bir zahmet ve emekle düşmanlardan arındırdığın bu cennet vatanımız yazık ki her geçen gün bambaşka bir konuda hezimet ile karşı karşıya kalıyor. Bizler hiçbir şey değiştiremesek bile sana, fikirlerine, başarılarına saygı duyarak ve en mühimi bu başarılarla dolu ömürden nasibimize düşen dersleri çıkararak duruşumuzu her yerde sergilemekten onur duyuyoruz. Dünya acımasız bir virüs salgını ile karşı karşıya, ülkeler kendi stratejilerini belirleyerek olabilecek en az hasarla bu durumdan kurtulmaya gayret ediyor. Pek tabi ki bazı ülkelerde durum daha iyi yönetilirken ne yazık ki Türkiye araştırma sonuçlarına göre pandemi sürecini yönetemeyen ülkeler arasında. Ne tuhaf değil mi Atam? Onca yokluk ve sert koşulların altında bir ülkeyi yok oluşun bir devleti yıkılışın pençesinden kurtarmış yüce bir komutana günümüz teknolojisinde

ve şartlarında bile pandemiyi iyi yönetememiş bir ülkeyi anlatıyorum.

Ankara ikliminde dönem şartlarına rağmen bir milletin geleceğini, nefesini o milletten daha çok düşünerek Atatürk Orman Çiftliği’ni kuran doğa dostu sevgili Atam! Ağaçlarımıza, doğamıza, tarihi mirasımıza, ülke vizyonumuza kastı olan insanlar ile aynı ülkede yaşıyoruz bizden daha güçlü daha avantajlı konumlarda olan kirli zihniyetler bizi bu ülkede barınamaz hale getirene dek çabalıyor son çare kendimize daha iyi eğitim, sağlık ve yaşam imkanı sunan ülkelerde gelişimimiz için bulunmayı dilemek zorunda kalıyoruz ablalarım kuzenlerim arkadaşlarım herkes artık bunun hayalini kuruyor. Bu durumda ülkeye fayda sağlayabilecek durumlarda iken başka ülkelere fayda sağlıyor ve içimizde ömür boyu bunun vicdan muhasebesini yapmak zorunda kalıyoruz. Covid-19 virüsünün aşısını Almanya’da yaşayan eğitimini orada tamamlamış iki Türk doktor buldu.

Senin ‘‘Beni Türk hekimlerine emanet edin.’’ dediğin hekimler çalışmak için laboratuvarı, saygıyı, yaşam kalitesini ne yazık ki kendi ülkesinde değil başka bir ülkede buldu ve Türk asıllı iki hekim Almanya’da bu aşıyı bulup dünya gündemine oturdu. Ülkemizi çok seviyor olmamız demek türlü manipülasyon ve kışkırtmaya rağmen burada hayatlarımızı harcamak istemek demek olmamalı. Düstur edindiğim hayatımın orta yerine koyduğum bir cümlen var Atam; ‘’Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak.’’ Keşke desteklenip en iyi yerlerde ülkemizi temsil etsek. Keşke her kariyer planı ülkemizde devam ettirilebilir halde olsa ve artık ablam abim kuzenim komşum yurt dışına çıkmak için bu kadar çabalamasa…

Dedim ya ihtiyacımız var Atam! Milletinin her kesiminden her mesleğinden vatandaşına güven duyup saygı gösteren her zaman destekleyen “Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.” Diyerek ülkesinin kadınlarını daima el üstünde tutan ve ülkesini silah arkadaşları ile birlikte silahlı savunma ve taarruzlar ile düşman işgalinden kurtardıktan sonraki süreçte demiryollarından şeker fabrikalarına değin her yönüyle gelişmesine bir ömür adayan Gazi Mareşal Mustafa Kemal Paşa’ya ihtiyacımız var.

Sevgili Atatürk;

Sana kurduğun bu güzel ülkeden yazıyorum umarım iyisindir ve mutlusundur. Gittiğin yerde bizleri izliyorsundur gerçi bizi izliyorsan belki de biraz üzgünsündür ama üzülme yolundan yürüyen gençler hep var olacak.

Açtığın yolda gösterdiğin hedefe gitmek için o kadar çabalıyorum ki anlatamam.Her şey hakkında bilgi sahibi olmak, ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine çıkarabilmek için, tabii ki bir o kadar da engel çıkıyor karşıma bazen benim de gücüm kalmıyor; insanlara laf anlatmaktan, yanlış bilgileri düzeltmeye çalışmaktan. İnanır mısın bu yüzden içimde gram insan sevgisi kalmamaya başladı. Hani “En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır.” demiştin o söz işte şu an çok anlamlı çünkü dört bir yanımız cahillerle kuşatılmış gibi işte bu yüzden içimde insan sevgisi kalmadı.

Sana söz veriyorum biz emanet ettiğin Cumhuriyeti ve bu güzel vatanı sonuna kadar savunacağım. Samsun’a ayak bastığından bugüne bazı şeyler değişmiş olabilir ama değişmeyecek tek şey senin bu ülkedeki imzan olacak. Moralini bozmak istemem ama geleceğimiz dediğin gençlerin kendini değersiz hissediyor canımız yanıyor artık. Ama canımız yansa, yorulsak dahi senin yolunu izleyeceğiz tek düşüncemiz senin ilke ve inkılaplarını yerine getirmek olacak. Zorluklar ile kurtardığınız bu vatana ihanet etmemekle birlikte bu vaziyeti düzeltmek için elimizden geleni yapacağız.

Mektubun sonunda gençlerine yani bize güvenmeni istiyoruz sen merak etme biz var olduğumuz sürece ne bir karış toprak alabilirler ne de senin ismini bu ülkeden silebilirler. Ve ayrıca bir kurtarıcı beklemiyoruz o kurtarıcılar bizzat biz olacağız. Size ve silah arkadaşlarınıza sonsuz minnetimle.

Vatanımın Sol Anahtarına,

Paşam, size vatanımın sol anahtarı hitabıyla nida etmek istememim sebebi, yeni bir nakarat gibi vatanımızdaki her devrimin sizinle başlaması ve şarkı kafiyesi gibi her yaptığınız inkılabın kusursuz ahenkle devam etmesindendir. Paşam beni çok üzen bir şey var. Günümüzde, vatandaşlarımız müzik, sanat ve tarih bilgisi yok denilecek kadar az fakat fikirleri sizin inkılaplarınız kadar sonsuz. Sizi haksızca yeriyorlar. Ne kadar yererlerse yersinler sizin kalbimde altından heykeliniz var, altına ne kadar çamur atılırsa atılsın altın daima altındır, değerini asla kaybetmez.

Mektubumu size olan sevgimi belirterek bitirmek istiyorum. Benim size olan sevgim anayasanın ilk üç maddesi gibidir. Değişmez, değiştirmez, değişmesi teklif dahi edilemez.