ADD’den Sivas kongresi, YRP’den Doğu Akdeniz, SP’den haftalık değerlendirme

ADD BAŞKANI KEMAL CEYLAN: SİVAS KONGRESİ’NİN 101.YILI’NDA”MİLLİ İRADEYİ YENİDEN HAKİM KILMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ, BAŞARACAĞIZ”

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda; tam bağımsızlık ve milli egemenlik ilkelerinin temel prensip olarak kabul edildiği;Sivas Kongresi’nin 101. yılında da,  Gazi Mustafa Kemal’in “Ya İstiklal, Ya Ölüm” parolasını kendisine rehber edinen derneğimiz, Cumhuriyetimizin;  temel niteliklerinden vazgeçilmeden, hedef ve yönünü kaybetmeden gelecek nesillere aktarılması savaşını ödün vermeden sürdürmektedir.

Bugün ulusça yaşadığımız sıkıntıların temelinde;siyasi iktidarların -neredeyse yarım yüzyıldır-ülkemizi adım adım Cumhuriyet’in temel niteliklerinden uzaklaştırması, Türk Devrimi’nin kazanımlarını birer birer yok etmeleri yatmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük eseri Türkiye Cumhuriyeti, yıllardır tarihinin en büyük saldırısı altındadır. Üzücü olan da bu saldırının dışarıdan değil içeriden, yani, “gaflet dalalet ve hıyanet” içinde olanlardan gelmesidir.

Demokrasinin temeli  ve olmazsa olmazı laikliğe yönelik saldırılar, tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. 1993 Sivas Madımak Oteli saldırısı da bu saldırının önemli örneklerindendir.

Ülkemizin; Cumhuriyet ve demokrasiden yana, toplumsal barışı savunan tüm zinde güçlerinin Atatürkçü Düşünce Derneği gibi bu tehlikenin karşısında dün olduğu gibi bu gün de onurlu ve net bir duruş sergilemeleri vatan görevidir.

Atatürk  ve Cumhuriyete dair ne varsa yok etmeye çalışan siyasi iktidarlar, Kurtuluş ve Kuruluş Savaşı’nın simgesi haline gelmiş değerlerimizi,  bayramlarımızı ortadan kaldırarak, toplumun hafızasını yeniden şekillendirmek istemektedir. Yeniden, köksüz ve uyduruk bir tarih yazmak hayalindedirler. Buna izin vermeyeceğimizin, şartlar ne olursa olsun mücadeleden vazgeçmeyeceğimizin herkesçe bilinmesini istiyoruz…

Kökü, Milli Mücadeleye ve Milli Kongrelere dayanan Atatürkçü Düşünce Derneği; toplumsal uyarılarını yapmaktan ve doğruları söylemekten asla geri durmayacaktır…

Ülkemiz ve ulusumuz ve devletimizin kuruluşunda en önemli kilometre taşlarından biri olan Sivas Kongresi’nin 101.yılında bir kez daha hatırlatıyoruz:

Sivas Kongresi;tam bağımsızlığın, ulusal egemenliğin, vatanın ve milletin bölünmezliğinin hiçbir şart ve koşulda vazgeçilmeyecek değerler olduğunun, kabul ve ilan edildiği, “Ya İstiklal, Ya Ölüm” parolası ile tam bağımsızlığa giden yoldan asla dönülmeyeceğinin ilan edildiği gündür.

Kurulduğumuz günden bu yana Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi önderliğindeki mücadelemizi 101 yıl önce Sivas’ta; Tıbbiyeli Hikmet’in manda ve himaye isteyenlerin karşısında gösterdiği kararlı ve onurlu duruşu ile özdeşleştirerek sürdürüyoruz.

Milli İradeyi yeniden hâkimkılmak için çalışıyoruz vebaşaracağız.

Tek liderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK  ve yol arkadaşlarını, Sivas Kongresi’nde “Ya İstiklal, Ya Ölüm” diye haykıranları, devrim ve demokrasi şehitlerimizi, vatan savunmasında canlarını feda edenleri bir kez daha saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.

‘Doğu Akdeniz’de en ufak hakkımızdan taviz vermeyiz’

Yeniden Refah lideri Erbakan, milli meselelerde her zaman devletimizin ve hükümetimizin yanında olduklarını belirterek “Türkiye olarak Yunanistan’ın oldubittilerine geçit vermemiz, Ege ve  Doğu Akdeniz’de en ufak hakkımızdan taviz vermemiz söz konusu dahi olamaz.”  ifadelerini kullandı.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, yaptığı yazılı açıklamada  Doğu Akdeniz ve Ege’de Yunanistan ile yaşanan gerginliğin aslında Batılı devletlerin Yunanistan’ı maşa olarak kullanarak Türkiye’yi siyasi ve ekonomik olarak köşeye sıkıştırma planının bir parçası olduğunu belirtti.

‘Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye  572 yıl yetecek enerji kaynağı var’

Erbakan, ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin 2010 yılında raporunda açıkladığı Doğu Akdeniz’deki  Levant Havzası’nda 3,45 trilyon m3 doğalgaz ve 1,7 milyar varil petrol tahminini hatırlatarak, “Son dönemlerde küresel güçler, Türkiye’nin yaklaşık  572 yıllık, Avrupa’nın ise 30 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayabilecek düzeydeki  Doğu Akdeniz enerji kaynaklarını kontrol altında tutabilmek amacıyla Türkiye’yi bu kaynaklardan uzak tutma çabası içerisindedirler.” şeklinde konuştu.

‘AA çalışanlarının hedef gösterilmesini şiddetle kınıyoruz’

Yunanistan’ın Meis Adası’na tamamen hukuksuz ve hadsiz bir şekilde uluslararası hukuk ve anlaşmaları çiğneyerek asker konuşlandırmasının kabul edilemez olduğunu da vurgulayan Erbakan, Yunan makamlarının AA çalışanlarını faşist bir internet sitesi eliyle hedef göstermelerini de sert bir şekilde kınadıklarını ifade etti.

Erbakan Hoca öncülüğünde Yunanistan’a gereken cevap verilmişti

Yunanistan’ın bu ilk ihlalinin olmadığını belirten Erbakan, “Yunanistan, 1995 yılında da benzer şekilde karasularını 12 mile çıkarma çabası içerisine girmiş, o dönem TBMM ’nde yer alan Erbakan Hocamız’ın büyük çabaları sonucu tüm siyasi partilerin ortak deklarasyonu ile böyle bir hamlenin savaş nedeni olacağı belirtilince  Yunanistan o günden beri böyle bir adım atamamıştır.” dedi.

‘Batı bir kez daha gerçek yüzünü göstermiştir’

‘Tüm bu gelişmeler olurken, ABD ve AB ülkelerinin kayıtsız şartsız Yunanistan’ın yanında yer almaları bizlere Batı’nın gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi’ diyen Erbakan, ABD’nin uzun yıllardır KKTC ve GKRY’ye uyguladığı silah ambargosu politikasını tek taraflı değiştirmesini de ABD’nin, stratejik ve siyasi öneminin yanı sıra Kıbrıs adasının çevresindeki zengin doğalgaz ve petrol rezervleri nedeniyle bu bölgeye ilgisinin ve bu konuda yeni stratejiler geliştirmeye çalışması olarak yorumladı.

‘Hükümetimiz Doğu Akdeniz’de oldubittiye izin vermemelidir’

Erbakan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin enerji güvenliği bakımından Doğu Akdeniz’de hakkı olan enerji kaynaklarına sahip çıkması büyük önem arz etmektedir. Hükümetimiz  Doğu Akdeniz’de oldubittiye getirilmeye çalışılan hiçbir haksız ve dayatmacı politikaya prim vermeyerek Türkiye’nin Milli menfaatlerini öncelemelidir. Ülke olarak ticaretimizin %80’i deniz yolu üzerinden yürütülmektedir, bu nedenle Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarma çabalarının mutlak suretle boşa çıkarılması gerekmektedir. Bununla birlikte Türkiye’nin Doğu Akdeniz’e kıyısı olan tüm Müslüman ülkelerle sorunlarını gidermesi ve işbirliğine gitmesi kaçınılmazdır.  Bizim söz konusu Müslüman ülkelerle işbirliği içinde olmamamız Batı’nın, Yunanistan’ın ve GKRY’nin planlarını yürütmesine katkı sağlamaktadır.  Doğu Akdeniz’deki son gelişmeler Milli Görüş’ün yıllardan beri savunduğu her türlü tavizden uzak Kıbrıs politikasının önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Kıbrıs konusunda verilebilecek herhangi bir taviz Doğu Akdeniz’deki etkinliğimizi de derinden etkileyecektir.

Melikgazi İlçe Başkanı Sinan Aktaş’ın haftalık değerlendirmesi

Geçtiğimiz hafta Melikgazi belediye Başkanı Sn. Mustafa Palancıoğlu’nun Kazancılar çarşısı ile ilgili yenileme çalışmasından bahsetmiş. Kayserinin sadece kazancılar çarşısından ibaret olmadığını daha büyük bir çalışma yapması gerektiğini ve İpek Yolu Çarşısı – Prestij caddeleri projelerimizi kendisine tavsiye etmiş ve yaptığı çalışmalar ile bilgiler vermiştik. “Bu yaptıklarınızı en küçük ilçeden en büyük iline kadar tüm belediyelerin yapmış olduğu mutad çalışmalardır. Ot,çöp,çiçek asfalt tamamda Sizden sonra iz bırakacak sizi hatırlayacağımız ciddi bir proje yapın” diye seslenmiştik.

Akparti Melikgazi ilçe başkanı Sn. Gökhan Ülke bizim bu değerlendirmemize istinaden sosyal medya üzerinden 4 sayfalık Sn. Palancıoğlu’nun yaptıklarını ve yapacaklarını paylaşarak cevap verdi. Paylaşmısına paylaştı ama bizide itham etmekten geri kalmadı. Sn.Ülke Şahsımı Chp nin övgüsüne mazhar olmakla,Chp çizgisine kaymakla ve Sn. Palancıoğlunun çalışmaları ile ilgili açıklamamda beni yalan söylemekle itham etti.

Şimdi ben burada Sn. Ülke’nin yazdığı Sn. Palancıoğlunun çalışmalarına değinecek değilim. Onlar belli. Ancak her kafaları estiğinde bizi Chp ile aynıymışız gibi göstermeye çalışma gayretlerini açıklığa kavuşturmadan edemeyeceğim.

Öncelikle biz Allahtan korkan ahirete inanan insanları ve yalan söylemeyiz ve Yalan konuşmaktan Allaha sığınırız. Gelelim Chp konusuna; Şu çok iyi bilinmelidirki Saadet Partisi sadece Chp değil hiçbir siyasi partiyle benzerliği olmayan eşsiz bir siyasi görüş ve harekettir. Ayrıca Saadet Partisi hiçbir siyasi partinin çizgisinde de değildir. Yaptığı işleride hiçbir kimseden övgü almak için yapmaz.

Şimdi size 3 örnek ile Saadet partisinin değil ama Ak partinin Chp ile aynı çizgide olduğunu ve ABD ile AB nin övgüsüne mazhar olmak için çalıştığını ispat edeceğim.

Akparti ve Chp Avrupa Birliği diyor ve AB ye girmek için canla başla çalışıyorlar. Akparti AB bakanlığı bile kurdu. Sn. Ömer çelik bir basın toplantısında Ab ye giriş sürecinde Ab uyum yasaları çerçevesinde 2000 in üzerinde yasal değişiklik yaptıklarını ifade ettiler. Ayrıca Sn. Cumhurbaşkanımız bir basın toplantısında cebinden bir kart çıkartarak bakın Ab ile ilgili yapacağımız iş takvimini cebimizde taşıyoruz. Dedi.

Saadet Partisi olarak bizler ise İslam birliği diyoruz. Bir müslüman asla Ab ye girmeye çalışmaz hedefi İslam birliği olmalıdır. 1997 de D8 i kurduk 8 islam ülkesinden oluşan 1,5 milyar nüfusa sahip bir coğrafya. İnşaallah Aktif hale getirip İslam birliğini dünyada etkin ve otoriter bir konuma getireceğiz.

Şimdi soruyorum size AB diyen Akparti mi Chp çizgisinde İslam birliği diyen Saadet Partisi mi?

Akpati ve Chp Sömürüye dayalı mevcut Faizli Ekonomik düzeni savunuyorlar ve uyguluyorlar. İşbaşına geldiklerinden bu tarafa 83 milyonun hepsine kredi kartı dağıttılar. Herkesi bankalara yönlendirdiler. Bankalardan kredi almalarını sağlayarak borçlandırdılar. Toplumu faizli sistem içerisine neredeyse tamamını entegre ettiler.

Saadet partisi olarak bizler ise Faizsiz Adil ekonomik Düzeni bugüne kadar savunduk ve iş başına geldiğimizde mutlaka bu sistemi hayata geçirmek için çalışacağız. 50 yıldır bunu savunduk hala bunu savunuyoruz.

Şimdi soruyorum sizlere Faizli ekonomik sistemi savunan Akpartimi Chp çizgisinde yoksa Faizsiz Adil Ekonomik sistemi savunan Saadet partisi mi?

1949 yılında Chp genel başkanı İsmet İnönü nün imzaladığı Full brigth anlaşması ile Ülkemizde ilk orta ve lise müfredatları Abd nin hakim olduğu bir komisyona verilmiş. Akparti ise 18 yıldır Halen Fullbright eğitim komisyonunun dayattığı müfredatı eğitim sistemimizde uyguluyor.

Saadet partisi olarak bizler ise bu komisyonu kaldırıp tamamen Önce ahlak ve maneviyat esasına dayalı bir müfredat ile eğitim sistemimizi oluşturmak istiyoruz.

Şimdi soruyorum sizlere Abd nin dayattığı Chp nin imzaladığı bir eğitim sistemini 18 yıldır uygulayan Akparti mi Chp çizgisinde yoksa Önce Ahlak ve maneviyat diyen Saadet Partisi mi?

Sonuç olarak Sn. Ülke Sn. Palancıoğlu’nun çalışmaları belli onları saymayı bir tarafa bırakında Gelin sizinle berber seçtiğiniz bir tv kanalında Akpartiyi ve Saadet Partisini konuşalım. Bakalım kim Chp çizgisinde kim değil halkımız  karar versin.  Böyle bir tv programına gelemiyeceğinizi biliyorum ama “Fakirin ekmeği umudu” demiş atalar. Kim bilir belki de cesaretinizi toplar gelirsiniz