Acı ve bayram…(Köşe yazısı 16.08.2019 Kayseri Star haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

Gazeteci

davutgulec@hotmail.com

Bir bayramı daha acısıyla, sevinciyle, kurban kesilmesi ya da tatili ile geride bıraktık.

Peki kısaca özetlemek gerekirse nasıl geçti.

Güvenlik güçlerinin bayram öncesinde başlayıp, huzur ve güvenin devam etmesi için yaptıkları ‘Asayiş ve trafik uygulaması’ etkisini gösterdi.

Geçmişte dediğim ve sık yazdığım konulardan biri ‘dedikodu ve kirli hesaba’ en iyi örnek cinayet ve intihardı. ‘Sen evlatlıksın’ sözü üzerine cinnet getiren 33 yaşındaki gurbetçi genç annesi bildiği yengesini öldürüp, bir kurşunda kafasına sıktı. Peki bunu söyleyenin amacı ne? Ölen babası bildiği amcasının malının olsa olsa mallarının yengesine kalmaması.

Suda boğulma,

Aile, komşu ve diğer kavgalar,

Trafik kazaları,

Asansörün boşluğa düşmesi

Acemi kasaplar,

Kaçan kurbanlar,

Eğitimli kasapların başarısı

Belediyenin temizliğe önem vermesi

Kurban kesim yerleri,

Kurban etlerinin sucuk yapılması,

Kurban etlerinin kıymaya dönüştürülmesi,

Bunlara karşı önlem alınmaması nedeniyle pis  kokunun artması,

Çöplere ve arazilere kurban atıklarının atılması bayram klasiklerinden bazıları.

***

Bu arada bayramdaki cinayet, kavga ve boğulma ile diğer istenmedik, beklenmedik olaylara bir de bizim mesleğin son kuşağından birinin ani ölümü damgasını vurdu.

Mesleğe bizim yanımızda adımını atan 47 yaşındaki, 2 çocuklu Mehmet Tuna’yı kaybettik.

Ben milliyet haberler Ajansı’nda çalışırken Kayseri Flaş gazetesinde muhabirlik yapan, değişik yerel gazetelerde çalışan ve sonrada işsiz kalan Emeklilikte yaşa takılanlardan biri.

Bize karşı hiçbir zaman saygıda kusur etmeyen, vefayı iyi bilen Mehmet, meslekte kısmeti kesilince meslekle ilgisi olmayan yapabileceği, anladığı, anlamadığı bir çok işe girerek karnını doyuruyordu.

Bayramın üçüncü günü sabah ani ölüm haberi ile yıkıldık.

Oysa ikinci gün beni aramıştı. Uzun konuşmuş, adeta dertleşmiş, bazı kafasındaki takıntıları okyanusa atıp yola devam etmesini önermiştim. Meslek hayatım boyunca ve bazen planlı, projeli, maksatlı, hazımsızlık gibi nedenlerle benim bile haksızlığa uğradığımı belirterek, bunu yapanların yaşarken rahat uyuduklarını sanmadığımı net söylemiş ve ‘ben hakkımı, mevki, makam, yüz eskimesi yaşayan, sürekli her dönemin adamı olabilen bazılarına helal etmiyorum, sende etme. Ben zaten sık sık dile getiriyor, sosyal paylaşımda ilan ediyorum’ demiştim.  Oda etmediğini söylemişti. Artık o zibidiler, yarasalar, hak-hukuk-adalet derken sürekli kendilerine oynayanlar düşünecek.

O da ‘Artık hiçbir şeyi takmıyorum. Antalya’da şunu-bunu yapacağım, ben yolumu belirledim’ diyerek pozitif bir çizim yapmıştı.

Onu son yolculuğunda toprağa verirken gerçekten ‘ölüm ona ve gençlere’ yakışmadı.

Allah Mehmet Tuna’ya rahmet eylesin, kalanlara ve ailesine sabır versin.

Hep söyler ve sorardı.

Hakkım varsa ve sana emeğim geçti ise helal olsun kardeşim.

Ne yazsam boş. Yazsam da seni geri getirmeyecek. Artık sen rahat uyu.

***

Yıllar önce Kayseri Ticaret borsası yönetim kurulu üyesi rahmetli besici Gıyasettin Tekin, kurban bayramları ile ilgili bilgiler verirsen hep şunu söylerdi.

‘Türkiye besiciye, hayvancılığa, yerli ırka ve yem konusuna önem vermezse, yakın bir gelecekte Türkiye’nin hayvan ve et ithalatı da Türkiye’yi kurtarmayacak.’

Ve Gıyasettin Tekin şöyle devam ediyordu.

‘Kurbanda kesecek hayvan bile parasından zor bulunacak, kesilecek. Sonrasında ise  et fiyatları astronomik artınca, et eczanelerde aynen ilaç gibi tablet usulü satılacak. Oysa Türkiye  hayvancılık, besicilik, yem ve yerli ırk hayvancılık için bulunmaz bir ülke.’

Şimdi iktidarların ve ülkeyi yönetenlerin yanlışları yüzünden o günlere hızla ilerliyoruz.

Çeşitli nedenlerle hasta bir nesil yetişiyor. Yeterli ve dengeli beslenemiyor. Üretimden uzak, tüketime dayalı, hantal, hazır ve kolay yaşamla ‘hangi olumsuzluğu’ ararsan var.

Zaten kesilen hayvanların büyük bölümü çiftlikte önüne konanı tüketince, kurban bayramı için yetiştirilince eti de koyun etine benzer yağlı ve hastalıklı oluyor.

Yerli ırk yerine ithal hayvanlarda ayrı bir sorun.

Besici ve hayvancılıkla uğraşanlarda azaldı. Et ve süt altın değerinde.

Yerli üretim uçaklar, zeytinyağı, basma gibi  ‘manda’ oyunu ile  ithal uçak, Ayçiçek yağı, süt tozu, naylon giyecekler derken bugün nesil ne hale geldi.

Ağıtlar oyun havası oldu, kalleşlik ‘Zeytinyağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman’ a dönüştü.

Böyle giderse daha çok ‘amanlar, oflar, yandım Allah’ diyeceğiz.

Umarım bu ülkeyi ‘popülist politikacılar’ değilde idealist insanlar yönetirde bunları yaşamayız.