30 Ağustos ve seçim kabinesi.. (Köşe yazısı 31.08.2015 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Türk tarihi zaferlerle dolu.
Ama 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanan Dumlupınar Savaşı, Türk ulusunun yeniden dirilişi.
1071’de Malazgirt Savaşı’yla 26 Ağustos’ta Anadolu’nun Türklere kapılarını açan kahraman ordumuz; Başkomutanlık Meydan Muharebesi’yle Anadolu topraklarının Türk Vatanı” olduğunu düşmana ispat etti. Ulusumuzun iradesiyle Cumhuriyet kuruldu.
Atatürk, ünlü “Nutuk”unda Kurtuluş Savaşı’nı anlatırken, Batı Cephesi Komutanı ve İnönü Savaşları kahramanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa büyük bir gizlilik içinde taarruz planlarını hazırlar.
1922 Ağustos’ta Türk Ordusu taarruza geçmek için, Kurmay heyetince karar verilir. Mustafa Kemal, İsmet Bey, Fevzi Çakmak ve diğer paşalar ile kurmaylar; savaşı yönetmek üzere Kocatepe’ye gelir.
26 Ağustos sabah, Türk topçu birlikleri Afyon’un güneyinden düşman siperlerini ateşle vurmaya başlar. Ardından piyadeler hücuma geçer. Planlandığı gibi Büyük Taarruz devam eder. Düşman bozguna uğrayarak ikiye ayrılır. 30 Ağustos’a kadar düşman ordusu çembere alınır. Mustafa Kemal Paşa; kaçan düşman askerlerini kovalamak için, “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” komutunu verir. Şahlanan Türk Ordusu düşman güçlerini İzmir’e kadar kovalar. 9 Eylül 1922’de Türk Ordusu İzmir’e girer. Batı Anadolu’yu yakan yıkan düşman kuvvetleri canlarını zor kurtarır.
30 Ağustos 1922 tarihi, Türk ulusunu esir etmek isteyen emperyalist güçlere karşı; kadınıyla çocuğuyla, ordusuyla topyekûn verdiği bir savaşın ve ulusal benliğini kurtardığı ve Zafer Destanı’nın yazıldığı gün.
Bugün, çeşitli bahaneler, genelgeler ile 30 Ağustos’u, 19 Mayıs’ı, 23 Nisan’ı, 10 Kasım’ı unutturmaya çalışsalar da kimsenin buna gücü yetmez. Bu mutlu günde, zaferi bize yaşatan Atatürk ve silah arkadaşları ile kahraman Türk Ordusu’na şükran ve minnetlerimizi sunarız. Hainlere, işbirlikçilerine ve bu günü unutturmaya çalışanlara inat tüm ulusumuza Zafer Bayramı kutlu olsun
-Siyasette cezalı şehir…
Uzun zamandır bu köşede Kayseri’nin cezalandırıldığını, kamusal yatırımları bile alamadığını sık sık yazıyorum.
Kayseri tarihi ve köklü bir şehir.
Tarihinde bir çok olaya tanıklık yapmış ve ilk’ler bu şehirde yaşanmış.
Tarihe şöyle bir baksanız, çok önemli bu olayları hemen görürsünüz.
Ve bu tarih içinde önemli şahsiyetler, politikacılar, siyaset adamları, tarihin yazılmasında çok önemli bir yere sahip.
Her mecliste, iktidarda, seçimde önemli simalar, bakanlar, görevler hep Kayseri’den olmuş.
Peki Türkiye’yi erken seçime götürecek, 63. Hükümete bir bakın.
İçinde Kayseri’den hiç kimse yok.
Kayseri Büyükşehir Belediye eski Başkanı Mehmet Özhaseki görevinden niye istifa etti. Hani Çevre ve Şehircilik ya da sözü verilen bakanlık?
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, eleştirilsede, bu iktidarın bir çok olayını üstlendi. Risk aldı. Şimdi niye devam etmedi?
Zaten bu Mecliste Kayseri’den, Meclis Başkan vekili Sadık Yakut, AKP Grup eski başkan vekili Mustafa Elitaş, Salih Kapusuz, Burhan Kuzu, Nurettin Kaldırımcı, Abdullah Gül gibi siyasetçilerimiz yok.
Ama bir tanıdık Kayserili dünür var. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül. O da olmasa yandık.
İyi de tarihe ışık saçan Kayseri nasıl bu duruma geldi?
Özellikle de bu iktidar döneminde neden cezalandırıldı?
Abdullah Gül başta olmak üzere önemli simaların üzeri nasıl silinmeye, unutturulmaya çalışıldı.
Şimdi önümüze 1 Kasım’da seçim sandığı konacak.
Kayseri sürprizleri sever.
Geçmişte nasıl bazılarına ders verdiyse, Kayseri’yi cezalandırmaya çalışanlara da verir.
Ancak, bu seçim diğer seçimlere benzemeyeceği için ‘Benzer sonuç çıkar’ denilse de eğer Kayseri hiç beklemediği terör destekçisi partiden de bir milletvekili çıkarırsa şaşırmayın.
Kayseri ‘Acıdığı’ o insanlara da çok taviz verdi. Şimdi onlarda azıtırsa suçlu aramayın.