Ekonomi-teknoloji haberleri (10.07.2021)

Türkiye’de Endüstriyel Robot Otomasyonu Destekleri ve Yatırımları Hız Kazanıyor

Hannover Fairs Turkey ve ENOSAD (Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği) iş birliği ile gerçekleşen Endüstriyel Robot Otomasyonu ve Geleceği Konferansı, 38 ülkeden bin 800’e yakın sektör profesyonelinin katılımıyla gerçekleşti. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Sayın Hasan Büyükdede’nin ve MAKFED Başkanı Adnan Dalgakıran’ın ana konuşmacı olarak katıldığı konferansta, otomasyon teknolojilerinin endüstriyel üretim süreçlerindeki önemi vurgulandı.

Konferansın ana konuşmacısı, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Sayın Hasan Büyükdede, robot otomasyonunun ülke sanayii için önemini vurguladı. Büyükdede, “Dijitalleşmenin hayatın bir parçası olduğu bu günlerde otomasyon teknolojileri de hızla gündelik hayatı ilgilendiren ekipman ve cihazların imalatında hem de endüstride kullandığımız tüm makine ve komple tesislerin üretiminde vazgeçilmez bir hale geldi. Artık yaptığımız her tesisi ‘minimum insan, maksimum verim’ prensibine göre imal ediyoruz. Bakanlık olarak teknoloji odaklı hamle programları ile robot ve otomasyon tesisleri üreticilerini destekliyoruz. Yerli çip, yerli robot ve transfer ekipmanları, sensör, servo motorlar, bilgisayarlar ve kameralar gibi ekipmanların yerlileştirilmesi konusunda ciddi destekler veriyoruz. Talebe göre bu alanı genişletmekte kararlıyız” dedi.

Konferansın açılış konuşmasını yapan ENOSAD (Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği)Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Kayakıran, dernek olarak otomasyon sektörünün sağlıklı büyümesine katkıda bulunmak amacıyla gerekli olan tanıtım, eğitim, üretim ve mühendislik gibi alanlara önem verdiklerini belirtti. Kayakıran,“Hizmet verdiğimiz endüstrilerin global rekabeti kazanabilmeleri için daha hızlı daha verimli ve esnek üretim ile tüm maliyetleri azaltma ve üretimi artırma çabalarına doğru ürün ve iyi mühendislik çalışmalarımızla katkıda bulunuyoruz. ENOSAD olarak biz fuar ve bu yeni pandemi döneminde çevrimiçi çalışmaları destekliyor ve önemsiyoruz. Dijital dönüşümün dünyada olgunlaşmaya henüz başlayan bir durum olduğu göz önüne alındığında, bunu Türkiye adına bir fırsata çevirmek ve ülkemizi teknoloji özellikle de yazılım üssü olarak konumlandırmak, üzerinde düşünülmesi ve yatırım yapılması gereken bir konudur” dedi.

38 ülkeden bin759 katılımcının takip ettiği ve 12 ayrı oturum ve panelde alanında uzman 34markanın 43 konuşmacının yer aldığı konferansta, “İşletmelerin Robot Kullanım Deneyimleri”, “Pandemi Sonrası Robot Otomasyonu: Endüstriyel Robotlar Kobi’lerde Nasıl Yaygınlaşır?”, “Endüstride Robot Kullanımının Yaygınlaştırılması ve Edinim Kolaylıkları”, “Şirketlerin İleri Otomasyon Stratejileri”, “Geleceğin Robot Otomasyonu ve Tamamlayıcı Teknolojiler” ve “Otomasyonun Yükselişi: Hyper-Automation” konulu altı panel gerçekleşti.

ABB Robotikve İmalat Otomasyonu, KUKA Türkiye, Leuze Türkiye, Omron, Yaskawa Turkey’in Ana Sponsor olarak destek verdiği etkinlikte; Entek Otomasyon, FANUC Türkiye, Mitsubishi Electric, Schmalz Vakum, Schunk ve Staubli Premium Sponsor; Bosch Rexroth, Camozzi, Hidtek Makina, Optimak STU, OTD Bilişim, Otkon Mühendislik ve SMC Turkey Gold Sponsor olarak yer aldı.

Hannover Fairs Turkey, Endüstriyel Robot Otomasyonu ve Geleceği Konferansı sonrasında, Dijital Dönüşüm yolunda en önemli unsurlardan biri olan endüstriyel otomasyon sektörünün hedeflenen noktaya ulaşması için bir adım daha atmaya hazırlanıyor. 10-13 Kasım 2021 tarihlerinde Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek Avrasya’nın lider endüstri fuarı WIN EURASIA’da, tüm sektör profesyonelleri ile yeniden bir araya gelmek üzere hazırlıklarına devam ediyor.

Koruyucu maske ve tulum ihracatında hibe şartları kaldırıldı

 2020’de pandeminin etkisiyle ihracatta rekorlar kıran medikal teknik tekstil ürünlerinde Devlet Malzeme Ofisi’ne hibe şartı kaldırıldı. Sektör, medikal tekstil ihracatının düşüşe geçtiğini ve bu kararın geç alındığı görüşünde.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı ve Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Jak Eskinazi, “5 adet cerrahi maske ihracatı için 1 adet cerrahi maske hibe, 10 adet koruyucu tulum ihracatı için 1 adet koruyucu tulum ya da 3 adet koruyucu tulum ihracatı için 20 adet cerrahi maske hibe şartı bulunuyordu. Yaklaşık 2 senedir devam eden pandeminin sonuna doğru medikal ürün grubunda rekabeti zayıflatan mevcut hibe şartlarının kaldırılması sektörümüz için çok geç alınan bir karar.” dedi.

Eskinazi, geçen sene Türkiye geneli Haziran ayında medikal tekstil ihracatının 247 milyon dolarken bu sene 20 milyon dolarda seyrettiğini ve yüzde 92 düşüş olduğunu açıkladı.

“2021’in ilk yarısında da medikal tekstil ihracatımız 566 milyon dolarken bu sene yüzde 42 düşüşle 329 milyon dolara geriledi. Bu tablo bize karar için çok geç olduğunu ve pazarların kaybedildiğini açıkça gösteriyor. Pandemi başladığından beri hibe şartının kaldırılması talebimizi her mecrada yineledik, çağrılar yaptık. Hazırgiyim, konfeksiyon tekstil sektörlerinin pandemi döneminde ayakta kalmasında küresel talebin yoğun olduğu medikal ürünlerin payı büyüktü. 2020’de Türkiye geneli medikal tekstil ihracatımız yüzde 2 bin 204 artışla 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Medikal teknik tekstil ihracatının artışında da asıl payı oluşturan cerrahi elbiseler ve maskelerdi. Hemen refleks gösterilseydi durumu lehimize çevirip yıllık ihracata yaklaşık 5 milyar dolar katkı sağlayabilirdik. Neticede çağrımız geç de olsa karşılık bulmuş oldu.”

Jak Eskinazi, kararın neticelendirilmesinde büyük rol oynayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle’ye teşekkürlerini iletti.

Su ürünleri ve hayvansal mamuller sektöründen yılın ilk yarısında 604 milyon dolarlık ihracat

Türk su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü olarak, 2000’li yılların başından itibaren Türkiye’de ihracatın yıldız sektörlerinden biri olduk. 2019 yılı sonunda gerçekleştirdiğimiz 2,5 milyar dolarlık ihracat tutarıyla 2023 yılı ihracat hedeflerini ilk önce yakalayan sektörlerden olduk. 2020 yılı sonunda da pandemiye rağmen sektör olarak 2,4 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiş bulunmaktayız.

Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller Sektörü, 2021 Ocak -Haziran döneminde ihracatını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36 artışla 1,5 milyar dolar olarak gerçekleştirmiştir. Sektör, Türkiye geneli 104,9 milyar dolarlık ihracatımızda ise yüzde 1,5’lik pay almıştır.

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği olarak, 2021 yılının ilk yarısında 604 milyon dolarlık ihracata imza atarak, Türkiye’de sektörümüzde lider ihracatçı birliği konumumuzu sürdürdük. Türkiye’nin bu dönemde gerçekleştirdiği 1,5 milyar dolarlık su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatına yüzde 40,2’lik katkı sağladık.

2021 yılının Ocak-Haziran ilk 6 aylık döneminde en çok ihracat gerçekleştirilen ilk 5 alt sektör sırasıyla, 649 milyon dolarla su ürünleri, 349 milyon dolarla kümes hayvanları etleri ile 179 milyon dolarla yumurta olmak üzere toplamda 528 milyon dolar kanatlı ürünleri, 205 milyon dolarla süt ve süt ürünleri ile 13,6 milyon dolarla tabii baldır.

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliğimize üye olan, aktif üye sayımız 2021 yılının ilk yarısında 249’dur.

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği olarak su ürünleri ve kanatlı eti, yumurta, süt ürünleri ve bal başta olmak üzere hayvansal mamulleri toplam 120’den fazla ülkeye ihraç etmekteyiz.

Türkiye’nin yeni dönemde ihracatta öncelikli ülkeler olarak belirlendiği ve büyüklüğü 2,8 trilyon doları aşan Çin, Meksika, Rusya ve Hindistan pazarları başta olmak üzere, Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler, Japonya, Brezilya ve Afrika ülkelerine gerçekleşen ihracatta sektör olarak daha çok pay almak, anılan pazarlarda karşılaştığımız mevcut siyasi ve teknik engelleri kaldırmak ve bu ülkelere yönelik tanıtım faaliyetleri ve projeler geliştirmeyi planlıyoruz.

Türk su ürünleri sektörü son yıllarda yaptığı AR-GE çalışmaları sonrasında Norveç somonundan daha lezzetli ve doyurucu olan, Omega-3 deposu Türk somonunu geliştirdi ve Türk somonu ihracatımız 2021 yılı Ocak-Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre miktar bazında yüzde 605, tutar bazında ise yüzde 684 artışla 13,4 bin ton 73,1 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Geçen yıl aynı dönemde 1,9 bin ton, 9,3 milyon dolar ihracat gerçekleştirmiştik.

Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID 19 salgını nedeniyle biz de sektör olarak hızlıca yeni dünya düzenine adapte olmak ve ihracatımızın olumsuz etkilenmesine izin vermemek adına, sanal alım heyeti ve ticaret heyeti programlarımızla faaliyetlerimizi dijital platformlara taşıdık.

Gerek biz gerek ise üye firmalarımızdan aldığımız olumlu geri dönüşlere istinaden hem zaman hem de maliyet açısından tasarruf sağlayarak sektörümüzün ihracatına katkı sağlayan bu uygulamalarımıza pandemi sonrasında da devam ettireceğiz.

Yakın zamanda, Türkiye’den Çin’e süt ve süt ürünleri ve kanatlı etleri ihracatının önündeki teknik engelleri Ticaret Bakanlığımız ve Tarım ve Orman Bakanlığımızla el birliği ile yaptığımız uzun müzakereler sonucunda kaldırdık.

Süt tozu ile başlayan süt ürünleri ihracatımızı yakın zamanda Çin’deki market raflarında Türk peynirinin yer almasını sağlayarak, tavuk ayağı ile başlayan kanatlı etleri ihracatımızı ise diğer    kanatlı ürünlerini ihraç ederek devam ettirme niyetindeyiz.

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği tarafından, su ürünleri sektörü özelinde, özellikle yetiştiricilikle ilgili çalışma yapılması, karbon ayak izi konusunda sektörün karbon salınımını azaltmak konusunda farkındalık yaratmak ve girişimlerde bulunmak amacıyla projeler hayata geçirilmesi planlanmakta, bu kapsamda öncelikli olarak sektörün karbon salınımına yönelik mevcut durum analizinin yapılması (karbon ayak izinin hesaplanması, hangi faktörlerin ne kadar artırdığının tespit edilmesi vs.) ve sonrasında bir yol haritası belirlenmesi konusunda Ege Üniversitesi ile iş birliği yaptık.

Su Ürünleri sektöründe başlatılan bu projenin önümüzdeki dönemde kanatlı sektörü başta olmak üzere diğer hayvansal mamuller sektörü için de devam ettirmeyi planlamaktayız.

Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki gıda birliklerinin ABD pazarında Türk gıda ürünlerinin ihracatını arttırmak için TURQUALITY Projesi hayata geçirdik. Proje kapsamında Türk su ürünleri dahil, Türk lezzetlerini ABD’li şeflere ve satın almacılara tadım etkinlikleriyle tanıttık.

Türk mutfağının 5 yıl süreyle Las Vegas Üniversitesi’nde müfredata girmesini sağladık. Bu sayede üniversitede okuyan şeflerin Türk lezzetlerini öğrenerek mezun olmalarını ve meslek hayatlarında menülerinde Türk ürünlerine yer vermelerine vesile olacağız. Bu sayede sektörümüzün önemli hedef pazarlarından ABD’ye Türk gıda ürünlerinin ihracatının katlanarak artmasını hedefliyoruz.

Ayrıca su ürünleri, kanatlı etleri, yumurta, bal, süt ve süt ürünleri sektörlerinde gerek yurt içinde tüketimi artırmak, yurt dışında ise sağlıklı ve kaliteli Türk gıdası algısı yaratarak ihracatımızı artırmak amacıyla reklam filmleri çalışmaları yapmaktayız.

Bu filmlerin yurtdışında dijital platformlarda yayınlanması için reklam stratejileri geliştirmekteyiz. Hedefimiz Türk su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörlerini sadece kalitesi ve üretim gücü ile değil aynı zamanda gastronomi alanında yarattığı lezzetler ile de uluslararası pazarlarda tanıtmak ve marka değerini yukarılara taşımak.

TAİDER Kuzey Yıldızı Programı’na başvurular devam ediyor
TAİDER Aile İşletmeleri Derneği tarafından gerçekleştirilen Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik  Programı’na başvurular devam ediyor.  Bu yıl kapsamı genişletilen Kuzey Yıldızı programı, aile şirketlerinde sürdürülebilirlik bilincinin ailede ve şirkette yaygınlaşması amacıyla sürekli öğrenilen bir platforma dönüştürüldü.
Türkiye’deki aile şirketlerinin kurumsallaşmasını ve kârlı sürdürülebilir büyümesini destekleyerek, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla faaliyetlerini sürdüren TAİDER Aile İşletmeleri Derneği tarafından hayata geçirilen TAİDER Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Programı’na başvuruların   Temmuz ayı sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.
Kuzey Yıldızı programıyla; şirketlerinin sürdürülebilir iş modelleri geliştirmelerine katkı sağlanması, tüm yıl dahilinde gerçekleştirilen etkinliklerle iyi örneklerin paylaşılması ve program dahilindeki aile şirketlerinin sürdürülebilirlik yolculuğundaki gelişimi için itici güç oluşturulması amaçlanıyor.
TAİDER Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Programını, pandemi döneminde değişen şartlara uygun olarak yeniden gözden geçirdiklerini ve kapsamını genişlettiklerini söyleyen TAİDER Yönetim Kurulu Başkanı Tekin Urhan, “Kuzey Yıldızı artık sadece bir ödül olmaktan çıktı. Aile şirketlerinin sürdürülebilirlik yolculuklarında bir yol haritası olması amacıyla kapsamını genişlettik. Amacımız, aile şirketlerinin sürdürülebilir iş modelleri geliştirmelerine katkı sağlamak, tüm yıl gerçekleştireceğimiz etkinliklerle iyi örnekleri paylaşmak ve program dahilindeki aile şirketlerinin sürdürülebilirlik yolculuğundaki  gelişimini  sağlama yönünde itici güç oluşturmak. Aile şirketlerinin nesilden nesile güçlü ve sürdürülebilir büyümeyi yakalayabilmeleri için; aile, iş ve ortaklık dinamiklerinden oluşan üç boyutu dikkate almaları gerekiyor. Bunun için de emek, kaynak ve zaman ayırmaları şart. TAİDER olarak bilincin artması için çalışıyoruz. Dünyada ve Türkiye’de ilk olan Aile Şirketlerine özel tasarlanmış bu projenin aile şirketlerinde sürdürülebilirlik bilincinin artmasına büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Sürdürülebilirlik raporu hazırlayan veya güncellemek isteyen aile şirketlerimizi özellikle bu programa davet ediyorum.” dedi.
Kuzey Yıldızı Programında Değerlendirme Kriter Başlıkları: Kurumsal Yönetim, Çalışanlar, İş modeli, Çevre, Toplum ile Aile ve Gelecek Nesiller
2017 yılından beri yürütülen programın bu yıl kapsamı yenilendi. Üç ana konuda değişikliklerin yapıldığı programda; özellikle sürdürülebilirlik, çevre, topluma geri kazanma konularında, B-Corp kriterleri değerlendirme kapsamının içine alındı. Strateji, inovasyon, iş modelleri alanlarında şirketlere yol gösterecek içerikler geliştirildi. Ödül yapısının da değiştirildiği programda, artık alt kategorilerde kendini ispatlamış firmalar belirlenecek ve Kuzey Yıldızı Büyük Ödülü’nün yanı sıra farklı kategorilerde de ödüller verilecek. Ayrıca, sürdürülebilirlik farkındalığını artırmak için bütün yıla yayılan, içinde seminerler, araştırmalar, eğitimler ve söyleşilerin bulunduğu inisiyatifler hayata geçirilecek.
TAİDER Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Programı; sürdürülebilirlik yaklaşımını benimseyerek bu alanda çalışmalar yapan, kurumsal yönetim, çalışanlar, iş modeli, çevre, toplum ile aile ve gelecek nesiller açısından fark yaratarak ülke ekonomisine değer katan aile şirketlerinin teşvik edilmesini amaçlıyor. Program için başvuran şirketler, sunulacak değerlendirme raporu sayesinde gelişmiş ve geliştirilecek alanlarını tespit etme imkânı elde edecek. Program dahilinde her yıl başvuran firmalar arasında değerlendirme yapılarak TAİDER Kuzey Yıldızı Ödülleri takdim edilecek. Program sürecinde eğitilen “Değerlendiriciler” hem kuramsal hem de uygulama bilgisi ile öğrenme ve öğrendiklerini kendi şirketlerinde de uygulama olanağı bulacak.
Programa katılım koşulları
TAİDER Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Programı’na; sanayi, ticaret, hizmet faaliyeti olan, halka açık olmayan ve hisselerinin en az yüzde 50’sinin aile kontrolünde bulunan aile şirketleri katılabiliyor. Bu kapsamda olan aile şirketlerinin başvurabileceği program için TAİDER’e üye olma zorunluluğu bulunmuyor..

Pandemide dünyada milyonlar işini kaybederken,

Lidya Grup’un önceliği çalışanlarının sağlığı ve eğitimi oldu

Geçtiğimiz yıl pandemi ilan edilmesiyle, dünyadaki tüm şirketler, insani ve ekonomik olumsuzlukların ortasında kalarak, farklı yönetim şekillerini ve çalışma koşullarını uygulamak durumunda kaldılar. Planlamaları ve hedefleri boşa çıkaran bu dönemde, öngörülmeyen bir süreçle başa çıkabilecek bir plana sahip olmak dahi çoğu zaman tek başına yeterli gelmedi. İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü), bu yılın Haziran ayında yaptığı bir değerlendirmede, pandemi krizi nedeniyle 2021 yılının ilk çeyreğinde 140 milyon kişinin işini kaybettiğini açıkladı. Raporda, 2019 yılında 187 milyon olan küresel işsizliğin, 2022 yılında 205 milyona ulaşabileceğine dikkat çekildi. İLO yetkilileri, “Pandemi sadece bir halk sağlığı krizi değil, aynı zamanda bir istihdam krizi ve insani kriz” değerlendirmesinde bulundular. Yıkımınların sürekli olduğu bir dünyada, gelişmeyi odağına alan şirketler gerçekleri olduğu gibi kabul ederek, dünyanın yeni dayattığı gerçeklikte başarılı olabilmek için gerekenleri yapanlar olacaktır.

Lidya Grup’un önceliği çalışanları ve ekosistemi oldu

Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup, değişen ve dönüşen dünyamıza önderlik eden, sürekli öğrenen ve öğrendiklerini de paylaşan global şirketler grubudur. Pandemi döneminde önceliği, çalışanlarının sağlığı ve eğitimi oldu. Bu kapsamda çalışanlarına uzaktan bağlantı ile çalışabilecekleri bir ortam oluştururken, kendilerini geliştirebilecekleri eğitim fırsatlarını sundu. Tüm dünyanın Covid-19 kaosu yaşadığı bu dönemde, global çapta işten çıkarmalara ağırlık verilmesi ya da insan kaynakları alımlarının durdurulması yaşanırken, Lidya Grup en önemli sermayesinin ve en değerli kaynağının “insan” olduğu bilinci ile hem eğitim çalışmalarına, hem personel alımlarına hız kesmeden devam ediyor.

Gelişimi odağına alan şirketlerde “insan kaynaklarının” önemine dikkatleri çeken Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sevim Yenici Öz, şunları söyledi:

Gelişimi odağına alan şirketler, yıkımların dönemsel değil, sürekli olabileceğinin farkındadır ve sadece bugün başarılı olmak için değil, geleceğe de hakim olabilmek için çalışırlar. Günümüzde olağanüstü bir dinamizm de, liderlerin ve yönettikleri ekiplerin ortaya koyabileceği cesaret ile ortaya çıkacaktır. Öngörülebilen bir dünya, algoritma ve denklemlerle başarılı bir şekilde yönetilebilir. Ancak, karmaşık ve öngörülemeyen bir süreçte ise, işine tutkuyla bağlı olan ekiplerin yaşayacağı zorluklar, olası krizler devam etse bile başarılı olmak için yeni yolları keşfetmelerini sağlayacaktır. Lidya Grup, merkezine insanı alan global bir sosyal şirkettir. Sürekli gelişim ve tutku, işbirliği ve ilişkiler, şeffaflık ve açıklık şirketimizin ilkeleri arasındadır. Çalışanlarımıza, ekosistemimize ve çevremize saygı duyarak ve birlikte yaptığımız iş birliği ile, bugün global bir şirket olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Bilgi birikimi ve tecrübemiz, kalifiye insan kaynağımız, organizasyon yapımız ve finansal gücümüz ile sektörümüzde, Avrupa’nın sayılı birkaç firması arasında yer alıyoruz” dedi.

Lidya Grup, pandemide Call Center ekibini kurdu

Lidya Grup’un en kıymetli sermayesinin insan kaynakları olduğunu ifade eden İnsan Kaynakları Sorumlusu Merve Tan, şunları söyledi:

Lidya Grup olarak, dijital baskı sektörüne yön veren bir şirketler grubuyuz. En kıymetli sermayemiz insan kaynağımız. Geçirmekte olduğumuz ve daha önce deneyimlemediğimiz pandemi dönemini, beraberlik ruhu ile daha kolay ve sancısız bir şekilde geçirmekteyiz. Nitekim, geçtiğimiz yıl pandemi ilan edilmesinin ardından, çalışanlarımızın adaptasyonu için hazırlık çalışmalarına başladık. Bu dönemde önceliğimiz, hepimizin sağlıklı ve güvende olmasıydı. Bu sebeple, hızlı şekilde uzaktan çalışma düzenimizi kurduk. Devamında çalışanlarımızın bu zor dönemde yanında olduğumuzu, evlerimizde olsak da hep birlikte olduğumuzu hissettirecek şekilde iletişime büyük önem verdik. Bu süreçte eğitim çalışmalarına hız verdik, örneğin teknik ekibimiz yurtiçi ve yurtdışında birçok eğitime katıldı. Call Center ekibimizi kurduk, ekibimize bir yıla yakın yoğun bir eğitim verdik, sistem entegrasyonunu hızlıca gerçekleştirdik ve şuan Lidya Grup Call Center’ı aktif olarak çalışmaya başladı. Yine bu süreçte, var olan kadrolarımızı güçlendirmekle birlikte, departmanlara değer katacak yeni insan kaynağı alımlarını sürdürüyor ve sektörün geleceğine yeni insan kaynaklarını kazandırıyoruz. Yaptığımız çalışmaların ardından aldığımız geri dönüşler, bizler için çok değerli oldu. Yaşanılan belirsizliğin içindeki bu süreci, üst yönetimimizin liderliğinde, insan kaynakları departmanının katkıları ve çalışanlarımızın gayretleriyle başarılı bir şekilde geçirmekteyiz” şeklinde konuştu.

ÖZGÜN TÜRK MOTORU ERİN MOTOR, DENİZCİLİK SEKTÖRÜNÜN YANINDA

Üniversite-sanayi iş birliği sonucunda ortaya çıkan, yüzde 100 özgün Türk tasarımı yerli motor Erin Motor, 10 bin saat ömür testi ile kanıtlanmış marin dizel motoruyla her şartta kullanım rahatlığı sunuyor.

Geliştirdiği dizel motorlarla Türkiye’de olduğu kadar yurt dışında da tanınan bir marka haline gelen Erin Motor, marin dizel motoruyla da denizcilik sektörüne hitap ediyor. 6-10 metrelik teknelerde rahatlıkla kullanılabilen marin dizel motor, kolay ulaşılabilir yedek parça teminatı da sunuyor. Yıldız Teknik Üniversitesiyle geliştirilen SANTEZ projesinin de bir yansıması olan Erin Motor’un geliştirmiş olduğu marin dizel motor, İstanbul Esenyurt’taki fabrikada üretiliyor. 10 bin saat ömür testi kanıtlanmış dayanıklı tasarımı, 2 yıl 1.000 saat kullanım garantisi, yüksek basınçlı yakıt pompası ile düşük yakıt tüketimi, deniz suyu ile motor suyunu birbirine karıştırmayan yüksek performanslı eşanjörü, 600 d/d düşük rölanti devri ve hidrolik şanzımanıyla tüm ihtiyaçları karşılıyor. Amaçlarının motor ithalatının önüne geçmek olduğunu belirten Erin Motor Genel Müdürü Ersin Şahin, “Kendi endüstrisini güçlendirmeyen ve üretimi olmayan toplumlar hızla ilerleme yarışında dışa bağımlılıkları oranında çeşitli yaptırımlar sonucunda yolda kalırlar. Biz, Erin Motor olarak bu yolculuğa çıkarken, yerli motor üretme hayalimizi, tüketicimizi en iyi motorla buluşturma hayali ile birleştirirken de bu duyguların gücü ile yolumuza inançla devam ettik. Zorlu ve uzun süren Ar-Ge çalışmalarımız neticesinde bugün siz değerli tüketicilerimizin birçok alanda ihtiyacına çözüm üretecek ürünleri sizlerle buluşturuyoruz. Marin dizel motorumuz da kısa bir zamanda ciddi tüketici sayısına ulaştı. Eminimiz ki yakında yakında bizim gibi firmaların da sektöre girmesiyle birlikte motor ithalatının tamamen önüne geçebileceğiz.” açıklamalarında bulundu.

Avrupalı Gelinlik Markası ‘SİMA COUTURE’ Yeni Mağazası’yla İstanbul’da

Münih, Düsseldorf, Duısburg ve Paris’ten sonra 5. Mağazası’nı İstanbul’da açan Avrupalı gelinlik markası Sima Couture, yeni koleksiyon çekimlerini Kapadokya’da gerçekleştirdi. Dünyanın moda başkentlerinde ‘Doğu ve Batı’ kimliğine sahip maksimalist gelinlere özel tasarımlar hazırlayan Sima Couture ürünleri, dünyanın 12 farklı ülkesinde, toplam 38 satış noktasında modaseverler ile buluşuyor.

Almanya merkezli uluslararası moda evi Sima Couture, emsalsiz kültür mirası Kapadokya vadilerinin milyonlarca yıllık tarihini, gelinin ihtişamıyla bir araya getirdi. Sima Couture tasarımlarıyla gerçekleşen kapak çekimlerinde, Türkiye’nin çok yakında dünyada gösterime girecek tanıtım filminin de yüzü olan Ukraynalı model Inna Koliada modellik yaptı. Koleksiyon çekimiyle Türkiye’nin tanıtımına da katkıda bulunmayı hedefleyen Sima Couture, koleksiyon çekimlerine Kapadokya’nın ardından Mardin’de devam edecek.

Moda çekimlerini Türkiye’nin doğa ve tarihi güzellikleriyle öne çıkan cazibe merkezlerinde sürdürerek Türkiye’nin gönüllü turizm elçisi olmayı hedefleyen Sima Couture Kurucusu Silva Erkoç,  Kapadokya’nın dünyada emsali görülmemiş bir estetiğe ve gizeme sahip olduğunu söyledi. Erkoç: ‘’Gerçek bir kültür mirası ve eşi benzeri bulunmayan bir tasarım harikası. Sima Couture çizgisinde ihtişam, dikkat çekicilik ve ilgi odağı olmayı seven gelinler her zaman ön plandadır. Bu koleksiyonda Kapadokya’nın büyüleyici atmosferinden ilhamla sofistike ve zamansız tasarımlar hazırladık.  Hedefimiz Milano, Barselona, Paris Moda Haftası, Chicago Fuarları’nda hazırladığımız gelinlik koleksiyonlarını dünya gelinleriyle buluşturmak’ dedi.

Büyülü Coğrafyada Mistik Bir Gelin

Sima Couture çizgisindeki en belirgin tavır sadelik içinde bile bir ihtişam barındırması. ‘Cappadocia’ koleksiyonunda da bu duruş tüm cazibesiyle kendini gösteriyor. Birçok farklı materyalin dengeli birlikteliğiyle hazırlanmış gelinlik modelleri sadelik ve ihtişamı bir arada sunuyor.  Farklı vücut tipleri düşünülerek hazırlanan koleksiyonda, bedeni alabildiğince saran balık form gelinlikler ve derin sırt dekolteleri zarif ve hareketli ışıltıların bütünlüğüyle ihtişamından taviz vermeyen gelinleri yakalıyor. Hafiflik hissi veren uçuşan detayların ön planda olduğu Helenistik modellerse zamansız duruşlarıyla yaz gelinlerine romantik bir görünüm vadediyor. Transparan detaylar, derin sırt ve göğüs dekolteleri ve opsiyonel formlarıyla farklı görünümler sağlayan çarpıcı kol detaylarıysa koleksiyonda en dikkat çeken ayrıntıları arasında yer alıyor.

Sima Couture İstanbul

Bundan 10 yıl önce çocukluk hayalini gerçekleştirerek Almanya’da kurduğu Sima Couture’ü Avrupa’nın moda başkentlerine taşıyan Silva Erkoç, dünya trendlerinde özgün modeller tasarladıklarını söyledi Erkoç: ‘Dünyanın 12 farklı ülkesinde her tarza ve stile hitab edecek ürün gamına sahibiz. Almanya’da ağırlık Türkiye kökenli gelinlerimizin yanı sıra Tunus, Cezayir, Lübnan gibi ülkelerden müşterilerimiz de çok fazla. Fransa’da Paris’te bulunan mağazamızda ise yine bu ülkelerin önde gelen ailelerinin gelin adaylarını ağırlıyoruz. En özel günlerinde bizim tasarımlarımızı giymek isteyen gelin adayları ülkelerinden kalkıp özellikle Paris mağazamıza geliyorlar. Gelin adayları evlilik hayali kurmaya başladıkları yaştan itibaren bizi takip etmeye başlıyorlar ve özellikle Paris mağazamızı düğün günü alışverişlerinde tercih ediyorlar. Benzer stildeki ürünlerimizi bundan böyle yine bir moda kenti olan İstanbul’a taşıyor ve özellikle Körfez ülkelerinde yaşayanların sıklıkla ziyaret ettiği Nişantaşı’ndaki mağazamızda da ağırlamaya başlayacağız’ dedi.

Sima Couture’un Nişantaşı’nda bulunan  450 m2 alana sahip 3 katlı showroom, giyinme ve dinlenme alanları ve teras dan oluşan  yeni mağazası, gelinlik, nikah elbisesi after parti ve gece elbiseleri ve mezuniyet kıyafetlerinden oluşan  zengin koleksiyonuyla tüm modaseverlerin buluşma noktası olacak.

TOYOTA Türkiye’de Görev Değişimi

Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş., şirketin “Herkes İçin Mobilite” vizyonu ile şekillenen, elektrikli modelleri kapsayarak genişleyen ürün gamı ve dinamik pazar koşulları kapsamında yeni bir yapılanma gerçekleştirdi. Organizasyonel yapılanma kapsamında, 2016 yılından bu yana Pazarlama Direktörü olarak görev yapan Barış Erdim, Satış Direktörü olarak atandı. Toyota Türkiye’nin yeni Pazarlama Direktörü olarak ise Özge Zengil görevlendirildi. 2003 yılında İTÜ Makine Mühendisliğinden mezun olan Özge Zengil, New York Üniversitesi’nde MBA İşletme Master’ını tamamladı. 2008 yılından bu yana Toyota Türkiye’de Pazarlama Ürün ve Stratejik Planlama Bölümü’nde görev alıyordu. Türkiye’de ağır ticari pazarında ürün bölümü deneyimine de sahip olan Özge Zengil, evli ve bir kız çocuğu annesi.

Lexus’un Yeni Operasyonlar Direktörü Murat Ertuğrul oldu

Lexus Türkiye’deki yeni yapılanma ile birlikte Lexus Operasyonlar Direktörlüğü görevine Murat Ertuğrul getirildi. Bu yapılanma kapsamında 6 yıldır Lexus Operasyonlar Direktörlüğü görevini gerçekleştiren Selim Okutur, bayrağı Murat Ertuğrul’a devretti.

2013 yılından bu yana Toyota Türkiye Satış Bölge Müdürlüğü, Filo ve Özel Satışlar Müdürlüğü, Bayi Satış Operasyonları Müdürlüğü gibi farklı görevler üstlenen Ertuğrul, 15 yıldır otomotiv sektöründe Bayi Geliştirme ve Satış alanlarında farklı alanlarda çalıştı.

Bilkent Üniversitesi İşletme Mezunu olan Murat Ertuğrul, 1982 yılı Ankara doğumlu ve aynı zamanda evli ve 1 çocuk babası.

Bayrağı Murat Ertuğrul’a devreden Selim Okutur ise, Selim Okutur ise Toyota Türkiye’deki Kurumsal İlişkiler Direktörlüğü görevine devam edecek.  Okutur aynı zamanda Toyota ve ALJ Türkiye’nin “Elektromobilite ve Sürdürülebilirlik” alanları yönetiminde de yer alacak.

ŠKODA Emin Adımlarla Büyüyerek İddiasını Artırıyor

ŠKODA’nın son dönemdeki yükselişi devam ediyor. 125 yılı aşkın deneyime sahip ŠKODA; genç ürün gamı, büyük beğeni toplayan modelleri, geniş bayi ağı ve yüksek müşteri memnuniyetiyle her geçen gün daha fazla tercih edilen bir marka oluyor.

Türkiye pazarının yüzde 93‘üne hitap ederek tüm beklentilere yanıt veren ŠKODA, 2021’in ilk 6 ayında hedeflerine ulaşarak dikkat çekici bir başarıya daha imza attı. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de daha fazla talep gören ŠKODA; yenilikçi yaklaşımı, ürün kalitesi,  sınıfına referans olan geniş iç hacme sahip modelleri ve eşsiz tasarımları ile dikkat çekiyor.

“Markanın yüksek potansiyeli satışlara yansıdı”

Ülkemizde de daha fazla kullanıcı tarafından tercih edilmeye başlanan ŠKODA, ilk 5 marka içerisinde yer alma hedefine emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Bu doğrultuda 2021’in ilk 6 ayını değerlendiren Yüce Auto-ŠKODA Genel Müdürü Zafer Başar, markanın yüksek potansiyelini satışa dönüştürdüklerini ifade ederek “Ocak-Haziran döneminde gerçekleştirilen satışlarla birlikte geçen yıla göre 11. sıradan 5. sıraya yükseldik. Aslında bu, markamızın hak ettiği yere hızlı bir şekilde gelişinin bir kanıtı. ŠKODA olarak başarı grafiğimizi her geçen gün artırarak istikrarlı bir şekilde yükselişimizi sürdürüyoruz. 2021 yılının ilk 6 ayında pazar yüzde 52 büyürken biz yüzde 130’a varan bir büyüme gerçekleştirdik. Global satışlarda ilk 5 marka içinde olma hedefine paralel olarak biz de bu yıl için 40 bin adetlik satış ve yüzde 7 pazar payı hedefimizi koruyoruz. 2021 yılının ikinci 6 ayında yenilenen KODIAQ ve Yeni FABIA’nın da gelmesi ile birlikte marka olarak pazardaki yükseliş trendimizi devam ettireceğiz.” açıklamasında bulundu.

Yüce Auto-ŠKODA, 2021’in ilk 6 ayında 17 bin 577 adetlik satışa ulaşarak 2020 yılının ilk ayındaki yüzde 3.8’lik pazar payını yüzde 5.7’ye çıkardı.

Türkiye’de ilk 6 aylık dönemde ŠKODA’nın en çok ilgi gören modeli 4.665 adet ile yeni OCTAVIA olurken, onu 4.316 adet ile SUPERB ve 2.949 adet ile KAMIQ modeli izledi.

Panasonic, yeni nesil yapay zeka ile güvenlik kameralarında yeni standardı belirliyor
Panasonic i-PRO S Serisi kameralar, yapay zekayı standart aralığa dahil ederek şirketlerin yapay zeka kullanımını destekliyor.
Panasonic bugün kamerada çalışan daha doğru analitik için yerleşik yapay zeka özelliklerini ve iyileştirilmiş görüntü kalitesi yardımıyla yeni bir standart belirleyen güncellenmiş S Serisi kamera serisini satışa sunacağını duyurdu. Full HD çözünürlük sunan ilk dört iç mekan kubbe ve kutu tipi model, temmuz ayı başlarında satışa sunulacak. Seri, bu yıl içinde dış mekan ve balık gözü modelleri de dahil olmak üzere daha da genişletilecek.
Standart Panasonic kamera serisine eklenen yapay zeka sayesinde işletmeler güvenilirlik konusunda uzun süredir devam eden bir itibara sahip güçlü kameralar kullanarak güvenliklerinde ve daha geniş ticari operasyonlarında derin öğrenme yapay zeka uygulamalarından yararlanabiliyor.
Yazılım Geliştirme Kiti’ne (SDK) sahip bu açık platform kamera serisi, müşterilerin ihtiyaçlarına göre uyarlanabilecek üçüncü taraf uygulamaları geliştirmek için tasarlandı. Yapay zeka özelliğine sahip kameralar, kamerada gerçekleşen analitik ve işleme ile bant genişliği kullanımını azaltıyor ve altyapı maliyetlerini düşürüyor.
Bu kameralar, AI Video Motion Detection (AI-VMD) ve AI Privacy Guard i-PRO adlı şirket içi uygulamalarıyla önceden paketlenmiş olarak geliyor. Davetsiz misafir veya dolaşma tespiti gibi akıllı güvenlik işlevlerine anında erişim sağlıyor ve kişilerin figürlerini veya yüzlerini pikselleştirerek gizlilik haklarının korunmasını da sağlıyor. Böylece katı gizlilik yasalarının yürürlükte olduğu coğrafyalarda (örn. Avrupa ve GDPR) faaliyet gösteren kurumların yasalarla uyumlu olmasını sağlıyor.
Bu iki varsayılan uygulamaya ek olarak i-PRO şirket içi uygulama serisinin üç yeni üyesi bulunuyor:
Yapay Zeka ile Yüz, İnsanlar ve Araç Algılama, insanlar ve araçlar için maskelenmiş veya önceden tanımlanmış özniteliklerde bile yüz resimlerine dayalı olarak görüntülerin kolayca ve hızlı bir şekilde aranmasına olanak tanıyor. Tüm bu uygulamalar, işletmelerin yapay zeka kullanımına yardımcı olmak amacıyla herhangi bir ücret gerektirmeden dahil ediliyor.
Yapay zekayı tamamen görsel seviyenin ötesine taşımak üzere kapsama harici mikrofonlar tarafından alınan ses sınıflandırmaları da (örn. silah sesleri, bağırma, araç kornaları veya cam kırılması) eklendi.
Panasonic Business Avrupa Güvenlik Çözümleri Başkanı Gerard Figols, konuyla ilgili şunları söyledi: “Yeni nesil yapay zeka özellikleri sunan kameralar, geleneksel güvenlik kullanımlarına ek olarak endüstri sektörlerindeki işletmeler için bir dizi yeni fırsat da yaratıyor. Yeni i-PRO S Serisinin piyasaya sürülmesi, bu fırsatları işletmeler için daha erişilebilir ve uygulanması daha kolay hale getirdi. Yapay zeka kullanımı ve onunla birlikte gelen tüm avantajlar, güvenlik pazarındaki her ticari müşteri için kullanılabilir hale geliyor.”