Ekonomi, teknoloji, sağlık, mağazin-yaşam haberleri (17.10.2020)

TÜRKİYE’DE DE KORONA ÖNLEMLERİNE DÖNÜŞE SICAK BAKILIYOR

Avrupa ülkeleri koronavirüs salgınıyla ilgili önlemleri yeniden artırdı. BAREM’in Türkiye’yi temsil eden 1.000 kişi ile görüşerek Ekim ayında tamamladığı araştırma Türkiye’de de insanların koronavirüs önlemlerine dönüşe olumlu baktığını gösterdi.

Sonbaharın gelmesiyle birlikte Avrupa’da günlük koronavirüs vakası sayısı 100 bine ulaştı. Fransa, Almanya, Hollanda gibi ülkeler koronavirüs salgınının ilk günlerini hatırlatacak önlemler almaya geri döndüler ve bazı mekanların kapatılması, gece sokağa çıkma yasağı gibi uygulamalara başladılar. Türkiye’de koronavirüs önlemleri, ekonomik kaygının yanı sıra ölüm oranlarında bahsedilen azalma ile gevşemişti. Ancak koronavirüs, riskli gruptaki kişiler için ölüm tehlikesinin devam etmesi ve akciğer, kalp, beyin gibi organlara verdiği kalıcı hasarlarla hala endişe veriyor. BAREM tarafından gerçekleştirilen son araştırmada çoğunluk, evde kalmalar dahil daha önce uygulanan çeşitli önlemlere dönülmesi önerilerinin tamamı için olumlu görüş bildirdi.

Çalışanlar Önlem Alınmasını İstiyor

Toplum, özellikle en büyük riski, çalışanların işe gidip gelirken aldıklarının bilincinde ve alınacak önlemlere duyarlı. Fabrikalarda vardiya sistemi getirilerek sosyal mesafe için alan yaratılması (%91), Kamu kuruluşlarında vardiya sistemi uygulanarak işe geliş gidişlerde ve araçlarda yoğunluk azaltılması (%90), Evden çalışabileceklerin evde kalması (%90) önermelerine katılım yüzde 90 ve üzerinde. Bu önlemler toplumun tüm kesimleri tarafından kabul görüyor.

Çoğunluk Önlem Olarak Evde Kalmaya Sıcak Bakıyor

Evde kalmanın bir önlem olarak geçerliliği hala kabul görüyor. Özellikle koronavirüs açısından riskli 65 yaş ve üzeri (%82) ile 18 yaş altı kişilerin (%75) belirli saatler dışında evde kalması, Hafta sonları çalışanlar dışında (%73) ve her gün çalışma saatleri dışında (%69) sokağa çıkma yasağı uygulanması önerilerine katılım da yüksek oranlarda. Sokağa çıkma yasaklarına kadınlar ile alt sosyo-ekonomik sınıflar ve az eğitimli gruplar daha sıcak bakıyor.

Kapalı Alanlarda Risk Daha Yüksek

Diğer bir hassasiyet kapalı alanlardaki yüksek riskin farkında olunması. Bu bağlamda da önermeler farklı oranlarda kabul görüyor; Kapalı alanda yapılan tüm toplu faaliyetlerin yasaklanması (%82), Okulların salgın iyice azalana kadar açılmaması (% 67), Lokantalarda oturma düzeninin kaldırılması; lokantaların yalnızca al-götür ve evlere servis için açılması (%65), AVM’lerin kapanması (%59), Kuaförler, berberler, güzellik salonlarının kapanması (%51).

Kapalı alanlardaki riski azaltmak üzere önerilen önlemlere demografik grupların yakınlığı ise şu şekilde:

Kapalı alanda yapılan tüm toplu faaliyetlerin yasaklanması konusunda tüm kesimler hemfikir.

Okulların kapanmasına olumsuz bakanların oranı genelde %27 iken, öğrenciler (%40) ve Üst sosyoekonomik grupta (AB – %37) artıyor. Ancak bu gruplarda bile okulların salgın iyice azalana kadar açılmaması önermesini olumlu karşılayanlar daha yüksek oranda.

Lokantalardaki oturma düzeninin kalkması en çok toplumun eğitim, gelir ve sosyoekonomik durum bakımından üst ve orta gruplarında olumsuz karşılanıyor.

AVM’lerin kapanmasına gençler (%69), Orta Sosyoekonomik statü grubu (C1 – %66) ve Kadınlar (%65) diğer gruplardan daha sıcak bakıyor. Oysa bir çok AVM’nin ana hedef kitlesi bu gruplar.

En az kabul gören kuaför, berber ve güzellik salonlarının kapanması önerisine bakış, demografik olarak çok ayrışıyor. Olumsuz bakanlar (% 39), Erkekler (%45), Orta yaş grubu (35-54 yaş – %45), Orta (%45) ve üst (%43) eğitim grupları, Orta (%46) ve üst (%49) gelir grupları, Beyaz yakalı çalışanlar (%47) ve kendi işini yapanlar (%48) arasında daha yüksek oranlarda. Üst sosyoekonomik statü grubu ise net olarak bu hizmetleri almayı sürdürmek istiyor. Bu grupta Kuaför, berber ve güzellik salonlarının kapanmasından yana olanlar %38 oranında iken, karşı olanlar %55.

Araştırma Künyesi: Araştırma CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) yöntemiyle Türkiye’yi temsil eden 1000 kişi ile 22 Eylül – 08 Ekim 2020 tarihleri arasında gerçekleşti.,

Türkiye’nin yerli iş ağı platformu ‘Parkurda.com’un ilk yıl hedefi 40 bin sanayiciyi buluşturmak

com, üzerinden sanayiciler fasona iş verebilecek ya da fason iş alabilecek

Talaşlı imalat sanayisinin güçlerini birleştirdiği, sektörünün ilk ve tek yerli ve milli iş platformu olan Parkurda.com açıldı. Uzun süren dijital alt yapı çalışmalarının ardından Ekim 2020 itibari ile online olarak açılan Parkurda.com’un, ilk yıl hedefi 40 bin sanayiciyi aynı platform üzerinde buluşturmak.  Türkiye sanayisinin ihtiyaçları düşünülerek hazırlanan ve “birlikte daha güçlüyüz” mottosuyla yola çıkan Parkurda.com’da fason iş yapmak isteyenler ile fasona iş vermek isteyenler buluşacak.  Kariyer bölümünde ise talaşlı imalat sanayisine yönelik ilanlarla iş arama ve bulma sürecinde istihdama destek sunacak.

 Dijital platformlarının ekonomi içindeki payı ve etkinliği her geçen gün artıyor. McKinsey & Company yönetim danışmanlığı şirketinin değerlendirmesine göre, 10 yıl içinde küresel ekonomik faaliyetlerin yüzde 30’unun platformlar üzerinden gerçekleşmesi bekleniyor. Ticari faaliyetlerin, görüşme ve organizasyonların yüz yüze gerçekleşmesini zorlaştıran Covid-19 pandemisi ise bu taraftaki süreci hızlandırıyor. Dünyada hızlanan bu trendin dışında kalmak istemeyen Türkiye ise yeni iş bağlantıları oluşturmaya olanak tanıyan e-b2b tabana da sahip ilk yerli ve milli platformuna kavuştu.

Fason iş vermek isteyenlerle fason iş almak isteyenler ‘Parkurda’da

Makine sanayisinde kilit bir konumda bulunan talaşlı imalat sektörüne yönelik olarak hazırlanan Parkurda.com, 5 Ekim itibariyle açıldı. İki yıllık hazırlık sürecinin ardından devreye alınan iş ağı platformunun, pandemiden ötürü görüşmeler yapamadığı için yeni projeler alamayan Kobi’lere büyük fayda sağlaması bekleniyor.

Dört farklı katmadan oluşan iş ağı platformu Parkurda.com, fason iş vermek isteyenlerle fason iş almak isteyenleri buluşturduğu gibi, imalatçı firmaların birbirini tanımalarına beceri ve yeterliliklerini görmelerine de imkan tanıyor.  İş ağı üzerinden buluşan taraflar, güvenli ve şifrelenmiş görüşmelerle süreci sürdürüyor. Platformun kariyer bölümü ise sektörün ve çalışanların beklentileri gözetilerek oluşturuldu. Talaşlı imalat sanayisinde çalışan markalar kariyer bölümü üzerinden ilanlarını yayınlayabildikleri gibi, iş arayanlar ise sistem üzerinden başvuru süreçlerini yönetebiliyor. Kariyer bölümü büyüyüp geliştikçe ileride bir CV bankası oluşturulması planlanıyor. Son teknolojik gelişmeler, sektörü yakından ilgilendiren araştırmalar, makale ve yazılar ise haberler bölümü üzerinden Parkurda.com takipçilerinin bilgisine sunuluyor. Haberler bölümü imalatçıların kendi içeriklerini yayınlamalarına da imkan tanıyor. Parkurda.com platformunun en dikkat çeken alanlarından bir diğeri ise dijital akademi.  Yakın zamanda etkin kullanıma sunulması planlanan akademi bölümünde CNC operatörlüğü başta olmak üzere açılan dersler ücretsiz olarak verilecek. Ayrıca, isteyen imalatçı şirketler akademi bölümüne talep oluşturup eğitim içeriği isteyebilecek.

Kobilere avantaj sağlayacak

Türkiye’nin imalat sanayisindeki teknoloji partneri Tezmaksan tarafından hayata geçirilen Parkurda.com, web sayfası bulunmayan, dijital alt yapısını tamamlayamayan orta ve küçük ölçekli Kobi’lere kendilerini tanıtmak için de olanak tanıyor. Tezmaksan Genel Müdürü Hakan Aydoğdu, bu önemli yatırım hakkında şunları aktarıyor: “Böylesi bir iş ağı platformu kurmak uzun süredir düşündüğümüz ama hep tasarım aşamasında kalan bir planlamaydı. İki yıl önce çalışmaları başlattık ve imalat sanayisi ile Türkiye’nin çok ihtiyaç duyduğu bir anda hayata geçirebilmenin mutluluğunu yaşıyoruz. İş ağının arkasındaki güç Tezmaksan olabilir, ama Türkiye’nin makine sektörü olarak birbirimize bağlıyız. Bağlı olmalıyız. Parkurda.com, dijital olarak güçlendirilmiş bir Türkiye’nin canlı vizyonudur. Türkiye artık güvenli ve güvenilir altyapısı da dahil olmak üzere dijitalde diğer ülkelere öncülük etmelidir. Parkurda.com, toplamda bunları ifade ediyor. Güçlü network ağı ile başta Kobi’lerimiz olmak üzere ülkemize büyük değer sağlayacağına inanıyoruz.”

Platformların ekonomiye etkisi artıyor

Dijital platformların dünya ekonomisindeki yeri ve geleceği hakkında da değerlendirmelerde bulunan Aydoğdu, “Yapılan çalışmalar dijital teknoloji alt yapısına sahip şirketlerin geleneksel şirketlerden daha hızlı ve seri büyüdüğünü gösteriyor. Bununla birlikte platform şirketlerinin, faaliyet gösterdikleri sektörleri anlamlı bir şekilde domine ettikleri de bir gerçek. Talaşlı imalat sanayisi Türkiye sanayisi için çok önemli bir konumda bulunuyor ve ülke ihracatına ciddi katkılar sunuyor. Parkurda.com’un sektöre ciddi avantajlar katacağına eminiz. Türkiye’nin üretim gücünü arttıracağı gibi globalde daha çok ve katma değerli işlerle yer almamızı sağlayacak. Platformu orta ve uzun vadede globali kapsayacak bir noktaya taşımak bulunuyor” diye konuştu.

Benzersiz Dokunuşlara Sahip Dünyaca Ünlü Deknudt Mirrors Markası Bann Art & Design’da
Tasarıma önem veren, sanata ve zanaate dokunmaktan keyif alan herkesin vazgeçilmez noktası olan Bann Art & Design, sürekli yenilenen koleksiyonlarına yenilerini ekledi. Mağaza içerisinde yer alan sanatçıların/tasarımcıların yeni ürünlerinin yanı sıra yepyeni markalar da
Bann Art & Design’ın Karaköy’deki mağazasında yerini aldı.
Frans Deknudt’un 1946’da daha güzel, daha kaliteli ve inovatif bir ayna yapmaya karar vermesiyle başlayan Deknudt Mirrors markasının başarılı serüveni günümüze kadar uzanıyor.
Belçika menşeili olan Deknudt Mirrors markasının 6 farklı modeline, Bann Art & Design markasının web sitesinden ve mağazasından ulaşmanız mümkün.
Kesilmiş bir ağaç kütüğünün motifine sahip Arbo , üst köşesindeki siyah dokunuşlarla adeta sanat eserine dönüşmüş Connect III, turuncunun sıcaklığını içinde taşıyan yuvarlak hatlı dekoratif Floc, buz mavisi ve yeşil çizgileri ile Mika Blue, yeşil ve bej dokunuşları ile Mika Green ve son olarak oval bir darbe etkisini ayna üstünde yaşatan Roto gibi farklı tasarımlar bulunuyor.
Dokunulabilir ve ulaşılabilir sanat mottosunu sahiplenen Bann Art & Design’da Deknudt Mirrors gibi birçok dünyaca ünlü ve Türk tasarımcının eserlerini bulabilirsiniz.

BugBounter, Siber Güvenlik Farkındalık Ayı’nda sektördeki kariyer fırsatlarına dikkat çekiyor
Hacklenmeyen bir dünya vizyonu kapsamında serbest çalışan siber güvenlik uzmanlarının yer aldığı bir ekosistem kuran BugBounter, siber güvenlik alanında kariyer yapmak isteyenlerin her geçen gün arttığını belirtiyor.
Şirketlerin güvenlik açıklarını bulma ihtiyacını platforma kayıtlı bağımsız araştırmacı topluluğuyla hızlı ve etkin bir şekilde gideren BugBounter, Siber Güvenlik Farkındalık Ayı’nda sektörde birçok kariyer fırsatı olduğunu belirtiyor.
Her gün daha fazla kişinin şirketlerin itibarlarına büyük hasar verebilecek siber saldırılara karşı en büyük kozu olan siber güvenlik uzmanı olmak istediğini paylaşıyor. Bu durum, araştırmalarla da destekleniyor. Uluslararası Bilgi Sistemi Güvenlik Sertifikası Konsorsiyumu veya (ISC)²’nin gerçekleştirdiği anketi cevaplayanların yüzde 69’u, siber güvenlik uzmanlığının iyi bir kariyer imkanı olduğunu belirtiyor.
Daha fazla siber güvenlik profesyoneline ihtiyaç var
Şu anda dünyada siber güvenlik alanında profesyonel olarak yer alan 2,8 milyon kalifiye birey var. Ancak (ISC)²’nin bir diğer araştırmasına göre ihtiyaç duyulan siber güvenlik uzmanı sayısı dünya çapında yüzde 145 artarak 4,07 milyon seviyesine ulaşmış durumda. Şirketlerin yüzde 65’inin bünyesinde yeterli sayıda siber güvenlik çalışanı bulunmuyor ve isteseler de bulmak pek kolay olmuyor. Bu sebeple kitle kaynağını çözüme dahil etmenin önemi her geçen gün artıyor.
Konuyla ilgili görüşlerini belirten BugBounter Kurucu Ortağı Murat Lostar, şunları söyledi: “(ISC)²’nin anketini cevaplayanların yüzde 51’i, siber güvenlik profesyonellerini siber suçlara karşı savaşan iyi insanlar olarak tanımlıyor. Bu cümle aslında BugBounter olarak yaptığımız işin kısa ve güzel bir özeti. Platformumuzda kurumlar, bağımsız araştırmacılar, doğrulayıcılar gibi birçok paydaş yer alıyor ve her gün daha fazla kişi dahil oluyor. Siber güvenlik alanında yaşanan uzman açığını gidermek için dünyadaki tüm siber güvenlik aktörlerinin aktif bir şekilde çalışması gerekiyor. Biz de BugBounter olarak özellikle siber güvenlik açıklarını keşfetmeye ve interneti daha güvenli bir yer yapmaya merak duyan genç nüfusa sağlıklı bir istidam ve kariyer fırsatı yaratarak üstümüze düşeni yapıyoruz.”

Medikal sektörü, Kolaymedikal Platformu ile e-Fatura’ya geçiyor
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in yayınlamış olduğu tebliğe göre, tüm eczane, medikal ve optisyenlik müesseseleri gibi Sağlık Hizmetleri Sunucuları ile medikal malzeme ilaç/etken madde temin eden tüm mükelleflerin, 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren brüt satış hasılatına bakılmaksızın E-fatura uygulamasına geçmeleri zorunludur.

Kolaymedikal Platformu; E-fatura ve Ürün Takip Sistemi (ÜTS) ile entegre çalışarak, mükellef işletmelerin zamandan ve paradan tasarruf etmesini sağlayan bir uygulamadır. Kolaymedikal, kullanıcının ihtiyaçlarına göre modellenebilir. Kolaymedikal ile, mevcut ticari uygulama üzerinden E-fatura entegrasyonu ile ÜTS entegrasyonu beraber veya ayrı ayrı kullanılabilir.

Medikal sektöründe dijital dönüşümü sağlayan Kolaymedikal Platformu günümüzde, E-fatura mükellefi olup Ürün Takip Sistemine ürün bildirmek zorunda olan medikal sektörü firmaları tarafından kullanılmaya devam etmektedir.

İki uygulamayı tek bünyede bütünleştiren başka bir yazılım bulunmuyor

Kolaymedikal’in, E-Fatura ve ÜTS’yi tek platformda toplandığının altını çizen Kolaysoft Teknoloji AŞ Dijital Dönüşüm Uzmanı Sıla Gül Ottan, şunları söyledi:

Kolaymedikal Platformumuz, E-fatura sisteminde alışkan olduğumuz ticari uygulamayla entegrasyonu, bir adım daha öteye taşıyarak ÜTS entegrasyonunu da kendi bünyesine alarak, tamamen kullanıcı dostu bir uygulama haline dönüşmüştür. Piyasada, E-fatura entegrasyonu yapabilen veya ÜTS entegrasyonu yapabilen ayrı ayrı uygulamalar mevcuttur. Ancak, e-Fatura ve ÜTS’yi tek bünyede birleştiren ikinci bir uygulama yazılımı bulunmuyor. İki uygulamayı tek bünyede toplayan yazılım Kolaysoft Teknoloji AŞ’nin platformu olduğundan, E-fatura ve ÜTS zorunluluğu olan tüm sektörlerde Kolaymedikal’e yoğun talep gerçekleşiyor” dedi.

Medikal sektöründeki firmaların hayatını kolaylaştırıyor

Kolaymedikal Platformu ile medikal sektöründeki firmaların hayatını ciddi anlamda kolaylaştırdıklarını anlatan Sıla Gül Ottan, konuşmasına şöyle devam etti:

Kolaymedikal Platformu sayesinde, medikal sektöründeki mükellef işletmeler, alışkanlıklarından vazgeçmiyor. Mevcut ticari uygulamaları ne olursa olsun entegrasyonu sağlıyorlar ve başka hiçbir modül veya sürüme de gerek olmadan E-fatura- E-Arşiv faturalarını, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’e gönderiyorlar. Aynı zamanda, Kolaymedikal uygulaması çift yönlü bir entegrasyon sağladığından, gelen datayı da ticari uygulamaya aktarabiliyor. Kısaca, Kolaymedikal Platformu, Ürün Takip Sistemindeki aynı mantık ile çalışıyor ve fatura içindeki ürünleri ÜTS’ye aktarıyor. Kolaymedikal aynı zamanda, Medula ile de entegre çalışabilen yapısı sayesinde, dönem sonlarında SGK’ya kesilecek faturaları saniyeler içinde hazırlayıp gönderebiliyor” şeklinde konuştu. 

Dijitalleşme verimliliği artırıyor, imalat maliyetlerini düşürüyor

Endüstriyel nesnelerin interneti (IIoT), dijital ikiz, enerji verimliliği, Endüstri 4.0’la ilgili Türkiye ve Almanya’da son yıllarda yaşanan gelişmeler ve yeni uygulamalar Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği organizasyonu Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi katkılarıyla gerçekleşen dijital forumda konuşuldu.

Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası, Bayern International ve Bavyera Ekonomi Bakanlığı iş birliğindeki webinara Türk ihracatçı firmalar ve kurum temsilcileriyle Alman firma ve kurum yetkilileri katıldı.

Aynı zamanda 14-15 Ekim tarihlerinde Concept Laser, AUDİ Ingolstadt Fabrikası ve Endüstri 4.0 fabrikası olarak da bilinen Siemens Amberg Fabrikasına sanal ziyaret gerçekleştirildi.

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, Endüstri 4.0’ın Ticaret Bakanlığı’nın 2023 ihracat hedefleri doğrultusunda, küresel piyasalarda daralma yaşanan bugünlerde firmalara rekabet avantajı sağlayacağı görüşünde.

“Endüstri 4.0 üzerine çalışmaya 2017’de Almanya’nın Bavyera Bölgesi’ne gerçekleştirdiğimiz teknik heyetle başladık. Dünya çapında lider otomasyon teknolojisi tedarikçisi Festo, dünya otomotiv devlerinden BMW fabrikası ve MAN Diesel&Motors firmalarını ziyaret ettik. Endüstri 4.0’ın ne olduğunu, işletmelerde nasıl uygulandığını anlamak ve iyi uygulama örneklerini yerinde ziyaret ederek inceleme fırsatı yakaladık. Bavyera Ekonomi Bakanlığı ile bir araya gelerek bölgelerinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldık, iş birliği fırsatlarını değerlendirdik. İlk etkinliğimizin devamı niteliğindeki bu etkinliğimizle iki yıl içerisinde Endüstri 4.0 konusunda yaşanan gelişmeleri takip edebilmeyi, Almanya’da ve Türkiye’de konusunda uzman firma ve kurum temsilcilerinin ağzından dinleyerek sektörümüze yeni bir bakış açısı katmayı hedefliyoruz.”

Bavyera dünyanın en önemli endüstri 4.0 bölgesi

Ertan’a göre 2018’den beri devam eden korunmacı uygulamalar ve pandeminin küresel tedarik zincirlerini etkilemesiyle zorlu zamanlar geçiren ihracatçı firmaların, rakiplerinin bir adım önüne geçmelerinde Endüstri 4.0 ve dijitalleşmenin önemi çok büyük.

“Bavyera Bölgesi Endüstri 4.0 konusunda dünyada lider konumunda bulunduğu için ayrıca öneme sahip. 2020 yılı Ocak-Eylül dönemi demir ve demirdışı metaller ihracatı Türkiye genelinde değer bazında 14,8 milyar dolar olurken Birliğimiz üzerinden gerçekleştirilen ihracat ise 976 milyon dolar oldu. Hem Türkiye genelinde hem de Ege Bölgesi ihracatında Almanya ilk sırayı aldı. Bizim en büyük ihracat partnerlerimizden olan Almanya ile hem ticari hem de teknolojik ilişkilerimizi geliştirmemiz ve sağlamlaştırmamız iki ülke için de fayda sağlayacak.”

“Türkiye bizim için önemli bir ortak”

Bavyera Ekonomi Bakanlığı Uluslararasılaştırma ve Sanayi Bölüm Müdürü Dr. Markus Wittmann, Endüstri 4.0’ın uluslararası rekabet açısından şirketler için çok önemli olduğunu söyledi.

“2017’de Bavyera’ya delegasyon geldi ve Almanya’da neler olduğuna dair fikir alışverişi yapıldı. Biz bunu devam ettirmek istiyoruz. Bavyera ile Türkiye arasında 5 milyar euro’luk ticaret hacminden bahsediyoruz. Gelecek yıl bu yıldan daha iyi olacağına eminiz. Bavyera endüstrinin dönüşüm geçirdiği bir yer. Tüm bunlar uluslararası alana yayılmalı ve Türkiye bizim için çok önemli bir ortak. Doğu’da ve Batı’da işbirliğimizi artırırsak rekabeti artırabiliriz. Almanya’da otomotiv ve makine sektörü güç zamanlardan geçiyor. Dönüşüm ve işbirliği yapma fırsatlarına bakmalıyız.”

“Projelerimizle dijital devrimi gerçekleştiriyoruz”

Ticaret Bakanlığı Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Daire Başkanı Muhammed Emin Torunoğlu, “Dijitalleşme iş yapma şekillerini değiştiriyor. Bakanlık olarak projelerimizle dijital devrimi gerçekleştiriyoruz. Teknolojileri günlük prosedürlere dahil etmeliyiz. Dış ticarette blockchain teknoloji çok önemli bir çözüm. Mevzuat kolaylaştırıcı olmalı ve teknolojinin etkilerini düşünmemiz gerek. Şirketleri teşvik etmek için gerekli mekanizmalarımız var. Bu sayede rekabetçi avantaj kazanabilirler. Dijital dönüşüm veri toplamada yardımcı olacak ve kamu-özel sektör arasındaki işbirliğini destekleyecektir. Kişisel güvenliğe özen gösterilmesi gerekiyor.” dedi.

Yüzde 1 ek büyüme, yüzde 15’e varan verimlilik artışı sağlanacak

Daha esnek üretim süreçleriyle daha uygun maliyetlerle ürün üretiminin mümkün olduğundan bahseden Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle şöyle devam etti:

“Ürünlerin tasarım ve üretim süreçlerinin tamamen dijital süreçlerde tamamlanabilmesi sayesinde üretimde optimizasyon ve kaynak verimliliğinde artışlar sağlanmıştır. Bulut bilişim gibi imkânları kullanarak teknolojiye ulaşmada ve rekabet etmede artık KOBİ’lerin büyük firmalarla aynı imkânlara daha kolay ulaşabildikleri gözlenmektedir. Endüstri 4.0 ile birlikte ürünlerin pazara çıkış süreleri yüzde 25 ile yüzde 50 arasında azalabilecek ve yüzde 70’e kadar enerji tasarrufu sağlanabilecektir. Türkiye’nin ise Endüstri 4.0 teknolojilerini üretim sürecine dahil etmek için önümüzdeki 10 yıllık süreçte, yılda yaklaşık 10-15 milyar TL yatırım yapması gerektiği tahmin edilmektedir. Bu yatırımların ülkemiz ekonomisinde yıllık yüzde 1’in üzerinde ek büyüme ve toplam üretim ile dönüşüm maliyetleri açısından yüzde 15’e varan verimlilik artışı sağlaması beklenmektedir.”

Dijitalleşme ne kadar fazlaysa ciro o kadar fazla

Fraunhofer IGCV’den Dr. Andrea Hohmann ise Endüstri 4.0 sürecinde önemli olan unsurları “Verilerin alışverişi ve paylaşılması, talep tahminini iyileştirme, makinaların insanlarla bağlantısı, sistemler ve akıllı sensör ağları, ürünlerin üretim sistemlerinin sanallaştırılması.” diyerek sıralıyor.

“Bu süreçler verimliliği artırıyor ve materyal akışını optimize ederek atıkları minimize ediyor. 2014’teki araştırmaya göre bu sayede Almanya’da satış büyümesi yüzde 2 artışa geçti. Dijitalleşme sayesinde üretimde dijital önlemler de uygulanıyor. Tedarikte fazla enerji kullanan, çok fazla enerji tüketimi olan şirketlere yönelik algoritmalar geliştirilerek büyük oranda tasarruf sağlanıyor. Üretimde uygulanan birçok süreçle aynı zamanda verimlilik de artıyor. Dijitalleşmenin verimliliğe ve imalat maliyetlerine çok etkisi var. Dört dijital olgunluk derecesi var. Üçüncü derece ve sonrasında şirketler yarı otonom olarak ilerliyor. Dijital ikizler var. Siparişten üretime kadar her şey birbirine bağlı ve kontrol altında üretim planlaması gerçekleşiyor. Şirketlerin yüzde 20’si üçüncü dijital olgunluk düzeyinde. Dijitalleşme ne kadar fazlaysa ciro o kadar fazla. Bavyera, Almanya’ya göre yüzde 2 kadar daha ilerde.”

Pandemi sürecinde geliştirdikleri yazılım sayesinde Çin’deki müşterilerine 24 saat uzaktan destek verdiklerini anlatan Grenzebach Digital GmbH Satış Müdürü Martin Zanker, “Operatöre mesaj atılıyor ve müşterimiz linke tıklıyor, doğrudan bizle iletişime geçiyor. Hızlı bir şekilde müşteriye ulaşıyoruz ve operatörlerden biri iletişimi başlatıyor. Anında destek alınabiliyor.” dedi.

Vestel Siber Güvenlik ve Çözüm Entegasyonu Grup Müdürü Gürhan Gür ise 2,5 milyar dolarla pazarda lider olduklarını, ürünlerini İngiltere’den sonra en çok ihraç ettikleri ikinci ülkenin Almanya olduğunu sözlerine ekledi.

“Dijital dönüşümde lokomotifiz ve bu dönüşümlerin merkezi olmak istiyoruz. IIoT ve yapay zekayı kullanarak ev aplikasyonları, mobil uygulamalar, akıllı izleme, akıllı ev çözümleri projelerini gerçekleştiriyoruz. Gizlilik ve güvenlikle ilgili ayrı bir IIoT güvenlik sistemi oluşturduk, tehdit ve risk analizi, uçtan uca güvenlik testleri yapıyoruz.”

Enerji verimliliğine yönelik projeler yaptıklarından bahseden HAWE Hydraulik SE’den Andreas Glinhammer ise, “Led teknolojisine ek olarak gün ışını akıllı yazılımlarla bir araya getirerek yüzde 30 enerji tasarrufu sağlıyoruz. Sanayi binalarının mimarisini yüzde 18’lik gün ışığını üretim salonlarının içine tavan pencereleriyle dahil ederek dizayn ediyoruz. Yüksek oranda tasarruf sağlandı.” diye konuştu.

“Firmaların yüzde 68’i Endüstri 4.0’ı öncelik olarak görüyor ancak yüzde 29’u uyguluyor.” diyen SAP Türkiye’nin Tedarik Zinciri Çözüm Yöneticisi Melih Çamlıoğlu’na göre 5 yıl içinde çok dikkatli olmak ve en kısa vadede önlemleri almak gerekiyor.

“Akıllı ürünler, fabrikalar, akıllı varlıklar, robotik gibi çözümler yüzde 40’lık maliyet tasarrufu sağlıyor. Endüstriyel nesnelerin interneti, blockchain ve dijital ikizlerin uygulanmasıyla veriler toplanıyor ve büyük bir veri platformu oluşturuluyor. Bir sürü veriden oluşturulan simülasyonla daha iyi tahminler çıkıyor, geçici analiz yapılabiliyor, ne tür sapmalar var buna bakıyorlar. Elektrik kullanımı ve sapmalara bakıp gerçek bir karşılaştırma yapabiliyoruz. Böylelikle verimlilik artıyor. Online olarak güvenli bir şekilde her şey izlenebiliyor.”

Siemens AG Nürnberg Global Satış Müdürü Dominik Zettler, dijital ikiz uygulaması sayesinde yüzde 10’luk üretim artışı sağlandığını şu sözlerle anlatıyor:

“Sanal dünyada yapay zeka ve otonom sistemlerle hangi ürünün hangi rafa koyulup nasıl optimize edileceği, çalışma akışının daha iyi planlanması mümkün. Üretim makinaları, aksamların, montajların, tüm tesislerin dijital ikizleri var. Fizikselden gelen verileri bilmek istediğimiz verilerle bir araya getirip gerçek üretimde bir ikiz yapıyoruz. Üretimde esneklik ile kaynak verimliliği yani insan, malzeme, zaman kaynağı çok önemli. Böylelikle yüzde 98’e kadar süreçler iyileştirilebilir.”

Farplas Otomotiv A.Ş. Proje ve Mühendislik Direktörü Murat Peker de yapay zeka teknolojisini kullanarak akıllı taşıma projeleri gerçekleştirdiklerini, verileri üretim yerinden toplayıp ürün ve hizmetlerini dijitalize ettiklerini anlattı.

Digit4Turkey Association Kurucu Başkanı Ali Rıza Ersoy ise pandeminin dijitalleşmede katalizör olduğunu ve şirketlerin uzaktan hizmetleri devreye sokarak süreci iyi yönettiklerini söyledi.

American Hospital The Bodrum Cup’ın şampiyonları sağlık kahramanları için bir araya geliyor
Her yıl yerli ve yabancı binlerce deniz meraklısını Bodrum’da bir araya getiren Akdeniz’in en büyük yelken festivali American Hospital The Bodrum Cup, 32’nci yılını sağlık kahramanlarına adıyor. Pandemi nedeniyle bu yıl yarışlar gerçekleşmeyecek ancak “American Hospital The Bodrum Cup – The Year of Heroes” ismiyle düzenlenecek etkinlik kapsamında, 20 Ekim’de sağlık çalışanları için bir anma seyri yapılacak.
Her yıl ekim ayının üçüncü haftası düzenlenen ve çeşitli etkinliklerle katılımcılara unutulmaz anlar yaşatan yelken festivali American Hospital The Bodrum Cup, bu yılı “American Hospital The Bodrum Cup – The Year of Heroes” ismiyle sağlık çalışanlarına adıyor.
Pandemi nedeniyle yelken yarışlarının düzenlenmeyeceği bu yıl, The Bodrum Cup’ta bir ilke daha imza atılacak. 20 Ekim Salı günü saat 11.00’de Bodrum Kalesi önünden, içinde bulunduğumuz süreçte en büyük mücadeleyi veren sağlık çalışanları için bir anma seyri gerçekleştirilecek ve STS Bodrum okul gemisinde 32 yılın şampiyonları, bu yılın kahramanlarıyla buluşacak.
Bu yıl American Hospital The Bodrum Cup’ı dünyayı salgına karşı korumak için özveriyle çalışan tüm sağlık çalışanlarına adadıklarını aktaran Vehbi Koç Vakfı Sağlık Kuruluşları CEO’su Dr. Erhan Bulutcu, “Amerikan Hastanesi olarak, salgın sürecinde büyük bir özverileriyle çalışan tüm sağlık çalışanlarımızı gönülden selamlıyoruz. Her yıl büyük coşkuyla kutlanan ve Bodrum’un Türkiye’deki denizcilik tanıtımını üstlenen American Hospital The Bodrum Cup’ta bu yıl geçmiş yarışların şampiyonları bir araya gelerek, pandeminin kahramanı olan sağlık çalışanlarını alkışlayacak. Amerikan Hastanesi ekibi olarak, biz de tüm meslektaşlarımıza en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. En kısa zamanda yeniden denizlerde buluşmayı umuyoruz” dedi.
American Hospital The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Başkanı Süleyman Uysal, “Bu yıl pandemi nedeniyle American Hospital The Bodrum Cup’ta yelken yarışlarını ve festival kapsamında geçtiğimiz yıllarda yaptığımız gibi çeşitli etkinlikleri düzenlememe kararı aldık. Sosyal mesafeye dikkat etmemiz gereken bu dönemde, ne kadar üzülsek de insanların sağlığını riske atacak bir durum yaratmak istemedik. Ancak 32 yıldır altını çizdiğimiz bir nokta var: The Bodrum Cup, bir yelken yarışından çok daha fazlası. Geçen yıl tam 53 milyon kişiye ulaştık. Her yıl, bir öncekine göre The Bodrum Cup’ın kapsama alanını genişlettik ve katılımcı sayısını artırdık. Yıllar içinde sadece bu ülkenin değil, Avrupa’nın en büyük yelken yarışı olmak üzere emin adımlarla ilerledik. Bu anlayışla 32’nci yılımızda yarışları düzenlemesek de bu yılı, bizleri hayatta tutmak için kendi hayatlarını riske atan, salgın sürecinin en büyük mücadelesini veren değerli sağlık kahramanlarına adamak ve bir nebze de olsa minnetimizi göstermek istedik. Bu yılın ismini de “American Hospital The Bodrum Cup – The Year of Heroes” olarak belirledik. Bu kapsamda 32 yılın şampiyonları ile bu yılın kahramanları buluşacak ve bir anma seyri yapacağız. Ebedi dostlar ve ezeli rakipler kahramanlar için bir araya gelecek. Gururlu ve heyecanlıyız” ifadelerini kullandı.

EMRE ERDEMOĞLU AW/21 KOLEKSİYONU ‘BENİ BAĞRINA BAS’I MERCEDES-BENZ FASHİON WEEK ISTANBUL’DA MODASEVERLERE SUNDU

Tasarımcı Emre Erdemoğlu, Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul kapsamında tanıttığı 2020-2021 Sonbahar-Kış koleksiyonunda “Beni Bağrına Bas” temasıyla birbirimizi bağrımıza basmanın, önyargısız olmanın, birbirimize daha sıkı sarılmanın hala mümkün olduğu bir dünya vadediyor.

İlk defa dijital olarak gerçekleşen ve dijital olarak çekilip yayınlanan defilenin sürprizi ise tasarımcının uzun zamandır sahne kostümlerini tasarladığı Murat Dalkılıç oldu.

Emre Erdemoğlu defilesinde podyumda yürüyen Murat Dalkılıç, 70’lerden ilham alınarak hazırlanan koleksiyondan mavi tonlarında kısa kolu üzerine ikinci bir uzun kolu olan gök mavisi bir takım ile podyuma çıktı. Defile finalinde de tasarımcı Emre Erdemoğlu ile birlikte selama çıkan ünlü şarkıcı podyumdaki enerjisiyle dikkatleri topladı. Defileyi www.mbfwistanbul.com adresinden izleyebilirsiniz.

Tasarımcı Emre Erdemoğlu, koleksiyonuyla ilgili olarak “İnsan ilişkilerinin günümüzde geldiği son noktayı protest bir anlatımla ifade etmeye çalıştım koleksiyonumda. Duygunun, hissiyatın azaldığı bir dünyayı kabul etmeyip birbirimize daha sıkı sarılmamız gerektiğini farklı bir dille anlattım.” diyor.

15’inci kez gerçekleşecek olan Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul (MBFWI), 12-16 Ekim tarihleri arasında, Türkiye Tanıtım Grubu (TTG) desteği ile uluslararası dijital platformlar üzerinden gerçekleşecek. Defile çekimlerine başlanan ilk dijital MBFWI’nin katılımcı tasarımcılarından Emre Erdemoğlu defilesinde Murat Dalkılıç da yer aldı. Emre Erdemoğlu defile çekimi Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşti. Defilenin backstage direktörlüğünü Altier Academy Creative Direktörü Sümeyye Selamet üstlendi. Modellerin saçlarını kuaförlük öğrencileri üstlenirken, makyajları makyaj öğrencileri tarafından yapıldı.