19 Mayıs’lar ağlarken…(Köşe yazısı 19.05.2015 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

 Öncelikle, tüm Türkiye’ nin Atatürk’ ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı kutlu olsun.

19 Mayıs 1919, büyük önder Atatürk’ün  Ulusal Kurtuluş Savaşını başlattığı gün.

1.Dünya Savaşı sonunda ülkemizin birçok yeri savaşı kazanan devletler tarafından işgal edildi.

Atatürk ülkeyi bu durumdan kurtarmak için, 16 Mayıs 1919’da Kayseri’nin Talas ilçesi Zincidere mahallesinden İsmail Hakkı Durusu kaptanın idaresindeki  “Bandırma Vapuru” ile İstanbul’dan Samsun’a hareket ederek Kurtuluş Savaşını başlattı.

Üç yıl süren savaşlar sonunda ülkemiz yabancı güçlerden kurtarıldı.

29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi.

19 Mayıs günü Ata’nın isteği üzerine “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanıyor.
Atatürk Türk gençliğini seviyor, onlara güveniyor ve Türkiye’nin geleceğini onların ellerine bırakmaya çekinmiyordu.

Gençliğe bıraktığı bu önemli görevi dile getirirken “Ey Türk Gençliği! Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel senin en değerli güven kaynağındır. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur ” diyerek hem görev vermiş hem de sağlık için sporu önermiştir.

Peki bugün,

Kamu kuruluşlarındaki, okullardaki Atatürk portreleri nereye kayboluyor?

Dönme dolaplar sayesinde  kaldırılıp, yerine ülkeyi nereye sürüklediği belli olmayan liderlerinin fotoğrafları ile değiştiriliyor.

O Kuvayı Milliye ruhu ile genci yaşlısı, kadını erkeği ile kar-kış, yağmur-çamur, soğuk-sıcak demeden  ülkenin sınırlarını çizdirirken, açlıktan  çarıklarını yiyen, ağaçların kabuklarını kemiren  insanlar için ne yapılıyor?

Hepsini inkar edip, büyük önderin adını ağızlarına almayı bir kenara bırakın, hakaret etmekten bile utanmıyorlar.

Hatta öyle ki, Kayseri Sümerbank dahil, ülke genelinde bu tesislerin kurulması için emir veren büyük önder Atatürk’ün çabasını bile Brezilyalı, Avusturalyalı gurbetçinin  kurgusu ile inkara bile çalışıyorlar.

Bugün Bandırma vapuru nerede?
Hurdacıya satıldı.
Yavuz nerede?
Jilet oldu.
Midilli?
Battı.
Savarona nerede?
Kiraladık.
Nusret mayın gemisi?
Karada!

Aslında O da batmıştı, kiloyla hurdacıya satılırken, Tarsus Belediyesi aldı, restore etti, limana bağlayacağına, getirip şehir merkezindeki parka koydu!
Bugün ki bu çatışmacı, vurdumduymaz halimizle,  bizi yarınlara taşıyacak ‘bir çoban ateşi’ çıksa kaç kişi bu ateşi söndürmeye  kalkar.

Bırakın bu ateşi söndürmeyi, en iyi bildiğimiz yıkarız, deviririz, birbirimizi kırıp geçiririz.

Nasıl olsa  yıkıp, devirdiklerimizde bir tutam katkımız olmadı.

Sanırım bu Coğrafya da bir mirasyedi gibi sömürdüler, bir baykuş gibi  tünekleyecek, yarasa gibi karanlıkta yol almaya devam edeceğiz.

Ama şu kesin.

Tarih tekerrür edecek ve yeniden yaşanacak ise o zaman, bu baykuş gibi tünekleyen ve yarasa gibi karanlıkta iş çeviren, bırakın iki yüzlüleri, binbir surat dönme ve genetiği bozuklardan bir bir hesap soracak.

Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Ne mutlu Türküm Diyene…