Türkiye’de yayınlansa ne olurdu? (Köşe yazısı)

Hollanda siyasetinde gündem yaratan kitap, Türkiye’de yayınlansaydı ne olurdu?

18 Yaşındaki Türk kızı Dilara, Hollanda demokrasisini eleştiren bir kitap  yayınladı. Başbakan Rutte, genç kızımızı özel olarak davet etti.

Kitabı çok beğendiğini belirten Rutte, kitabın herkes tarafından okunmasını tavsiye etti.

Konuyla ilgili haberlerde Türk kızı övülüyor ama, nasıl bir demokrasi  istediği sorulmuyor.

Dilara, halkın etkisi ve ağırlığı olan bir parlamento öneriyor

İlhan KARAÇAY Araştırdı ve yazdı:

Gazetelerde okumuşsunuzdur. Anadolu Ajansı’nın servise koyduğu bir haberde, 2002 doğumlu Türk öğrenci Dilara, Hollanda demokrasisi hakkında bir kitap yayınlamış. Kitabı tavsiye üzerine okuyan Hollanda Başbakanı Rutte, bunu çok ilginç bulmuş ve genç kızımızı özel olarak davet ederek kensini tebrik etmiş.
Televizyon haber bültenlerinde de yayınlanan haberde, Türk kızından övgü ile söz edilmiş ama, nasıl bir demokrasi istediği sorgulanmamış.
Ayrıca, Dilara’nın aynı çalışmayı Türkiye’de yapmış olması halinde, neler  yaşanacağı, tahmin de olsa  belirtilmemiş.

Böyle bir kitabın Türkiye’de yayınlanması durumunda nelerin yaşanacağını hepimiz tahmin edebiliyoruz ama, gelin biz bu tahminlerle vakit kaybetmeyelim.
Dilara haberini Anadolu Ajansı’ndan dostum Abdullah Aşıran işlemiş. Haberi okuduktan sonra yaptığım kısa bir çalışma sonucunda, Dilara’nın nasıl bir demokrasi istediğini öğrendim. Ama isterseniz önce Abdullah Aşıran’ın haberini okuyalım, ondan sonra da, Dilara’nın Hollanda’da nasıl bir demokrasi istediğine bakalım.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Türk asıllı üniversite öğrencisinin ülkedeki demokrasi hakkında yazdığı kitaba büyük ilgi gösterdi ve herkese tavsiye etti.

DİLARA NASIL BİR DEMOKRASİ İSTİYOR?

Yukarıdaki haberi okuyanların tamamı, ‘Helal olsun Dilara’ya’ diyecekler ve eleştirilere rağmen kendisini özel olarak davet ederek tebrik eden Başbakan Rutte’ye de ‘bravo’ diyeceklerdir.

Ne var ki, göğsümüzü kabartan Dilara’nın, Hollanda’da nasıl bir demokrasi istediğini yazmak bir zorunluluk olmuştur. Bunun için önce kitabı okumak lâzım.  Malum, Hollanda’da kitap satın almak için yazılı başvuru yapılıyor ve kitap posta ile geliyor.
Bu kısa zaman içinde öğrenmek istediklerimi, az bir araştırma sonucunda buldum.
Bakalım Dilara kızımızın Hollanda’da istediği demokrasi nasılmış?

Dilara, Lise bitirme tezi için konu yaptığı demokrasi önerisine, ‘Filozofi Olimpiyadı’ndan da tebrik almıştı.  Bundan cesaretlenen Dilara, bu çalışmayı kitap şeklinde geliştirdi ve adına da ‘Kara Kutu Demokrasisi’ dedi.

Dilara, medya ve politikacıların, baskı altında olduğunu iddia ettikleri Hollanda demokrasisini inceledi. Bu doğru bir iddia mıydı acaba?
Sağcı popülist politikacıların da, toplum içinde kopma yarattıkları doğru muydu?
Dilara, kendine göre bir demokratik sistem yarattı.
Dilara’ya göre, Hollanda halkı politikadan memnun değildi. Ama buna rağmen seçim sandıklarına yığınlar halinde gidiyorlar. Halk demokrasiye belki inanıyor ama politikacılara asla…

‘Hayret’ diye başlayan Dilara şöyle devam ediyor: ‘Medyayı iyi takip ettiğiniz zaman, hep aynı oyunun tekrarlandığını anlarsınız. Bir skandal ortaya çıkıyor, sonuna kadar inkâr sahneleniyor ve en sonunda da bir kişi sorumlu tutuluyor. Bu kişi daha sonra uzaklaştırılıyor. Muhalefet, koalisyon hükümetinin her kararına sürekli olarak ‘Hayır’ diyor. Geert Wilders bile parlamento için ‘Sahte Parlamento’.

Sürekli ip yarışına girmenin demokrasiyi ve verimliliği zarara uğrattığını belirten Dilara, halkın isteklerine de kulak tıkandığını söylüyor.
Dilara şöyle devam ediyor: ‘Politikacılar az eğitimli değildir. Buna rağmen halkın sesine kulak verecekleri yerde, sadece bilim adamlarına kulak veriyorlar. Kaldı ki halk arasında çok deneyimli kesimler de vardır. Halkın yönetim ile birlikte çalışma katkısını çoğaltmak lâzım. İşte o zaman sağlıklı bir demokrasiden söz etmiş oluruz.’

 Uçak yapanların, kara kutuyu, pilotları suçlamak için değil, eksiklikleri ve arızaları görmek için koyduklarını söyleyen Dilara, kendi kara kutusunu da siyasetçiler arasında kullanmak istediğini belirtiyor.

Hollanda’da Millet Meclisi’ne ‘İkinci Oda’ deniyor. Senatörler Meclisi’ne de ‘Birinci Oda’.
Dilara,  İkinci Oda’ya ‘Halk Odası’ (Volks Kamer VK), Birinci Oda’ya da ‘Yönetim Odası’ (Beleids Kamer BK) denmesini istiyor.
‘Deneyimli uzmanlardan oluşan Yönetim Odası yasa tasarıları yapmalı, seçilmiş halktan oluşan Halk Odası da yasaları onaylamalı’ diyen dilara, Bakanlar Kurulu için de şunları söylüyor:
‘Bakanlar, demokratik bir şekilde oluşturulacak uzmanlar grubu tarafından seçilmeli. Seçmenler de partilere değil, kendi isteklerine uygun (spor, din, göç ve kültür gibi) adayları seçmeli.’

 İşte, 18 yaşında olmasına rağmen, yazdığı bir kitap ile Hollanda’da gündem yaratan bir Türk kızının demokrasi hakkındaki düşünceleri böyle.
Şimdi bekleyeceğiz. Başbakan Rutte, okuduğu kitabı çok beğendiğini söyledi ama, bakalım Dilara’nın kitapta yazdığı fikirleri beğenecek ve bu konuda bir girirşim yapacak mı?
Bakalım Başbakan Rutte, Dilara ile görüşmeyi bir show olarak mı, yoksa gerçekten uygulanabilecek bir konunun tarışması olarak mı değerlendirecek.
Bekleyeceğiz ve göreceğiz.

Bu arada, kızımız Dilara’ya da bir çift sözüm olacak:
Aaaah Dilara ah!
Sen Türkiye’deki demokrasinin daha sağlıklı bir hale gelmesi için kafa yormaya kalkışırsan, kafayı yersin sanırım.
Dünyaya örnek teşkil edecek kadar ileri bir demokrasisi olan Hollanda’ya, daha iyi bir demokrasi istemek bir haktır.
Sen de hakkını kullandın.
Bir gün bir şey elde edersin inşallah!
Tabii ki bundan bizler de yararlanmış olacağız.