Trabzonda göz kamaştıran sergi ve Mersinli Numan Oycar (Köşe yazısı )

10 Aralık’a kadar açık kalacak olan sergi, Prof. Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi Fuat Turan Kokteyl Salonu’nda.

Hollanda’dan Şahin Yıldırım’ın gayretleri ile açılan sergide yer alan fotoğraflar ziyaretçilerini bekliyor.

İlhan KARAÇAY

Hollanda’dan Şahin Yıldırım’ın gayretleri ile sergilenmekte olan göç fotoğrafları, İstanbul, Ankara ve Bursa’dan sonra şimdi de Trabzon’da ziyaretçilerini bekliyor. Merkezi Hollanda’da bulunan Atlas Kültür Merkezi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ortaklığında gerçekleştirilen sergi, iki ülke arasında köprü vazifesi görmek ve ikili ilişkilerin geliştirilmesine katkı sunmayı hedefliyor.

Hollanda’ya resmi olarak 1964 yıllardan itibaren göç eden Türklerin karşı karşıya kaldıkları sorunları ve güzellikleri konu alan ‘Gurbette’ adlı fotograf sergi 10 aralık tarihine kadar açık kalacak.

Açılışa, KTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akif Cinel, Trabzon Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Karal, akademisyenler, sanatseverler ve öğrenciler katıldı.

GURBETTE fotoğraf sergisi arastırmacı ve yazar Şahin Yıldırım’ın ‘50 yılda, 50 öykü’ kitabından esinlerek gercekleştirildi. Bu sergi daha önce Hollanda’da farklı şehirlerde başarı ile yapılmıştı.
Şahin Yıldırım sergiyi şimdide gurbetçilerin anayurttaki akrabaları için sürdürüyor.
Yıldırım, iki ülke arasındaki ilişkilerin 1600’lü yıllara kadar gittiğini belirterek, “Bizim, ‘Gurbette’ fotoğraf sergisi ile amacımız, Hollanda’daki kolektif tarihimizi kayıt altına almak ve yeni n esillere aktarmaktır. Nitekim tarihi unutan bir millet, yok olmaya mahkûmdur.” diyor.
Şahin Yıldırım, ‘Gurbette’ sergisinin yeni durağının Elazığ, Konya ve Kayseri olacağını da duyurdu.

Şahin Yıldırım, serginin ana konusunu ve amaçlarını şöyle anlatıyor:

‘Hollanda-Türkiye arasındaki işgücü anlaşması, bundan tam 57 yıl önce Lahey’de imzalandı.
19 Ağustos 1964’te hayata geçirilen anlaşma ile, ilk dönemde Hollanda’ya yaklaşık 5 bin kişi göç etti. O dönemde memleketlerini arkalarında bırakıp çalışmaya giden Türkler,  yıllar içinde burada yeni ortamlar kurdular. Zamanında ‘Gastarbeider’ yani ‘misafir işçi’ olarak adlandırılan birinci ve sonraki kuşaklara, yarım asır sonra ‘Nederlandse Turken’ yani ‘Hollandalı Türkler’ demeye başladılar.

Şimdi nüfusu 500 bini aşan Hollanda’daki Türkler, ülkedeki en büyük azınlık gurubunu oluşturduğu gibi, siyasette, iş dünyasında, sporda, sanat ve kültürde, yani her sektörde temsil ediliyorlar .
‘Peki ama yarım asırda bu süreç nasıl bu aşamaya geldi?’ diye sorabilirsiniz. Hollandaya gelen birinci nesil Türkler’in, Hollandalılar tarafından nasıl karşılandığını, ne tür zorluklarla karşılaştıklarını, Hollandaya Göç Fotoğraf Sergisi’nde fotoğraflar ve hikayeler eşliğinde görebileceksiniz.
İşçi göçü anlaşması neden yapıldı?
Birinci nesil Türkler Hollanda’da nerelerde çalıştılar?
Pansiyon hayatları nasıldı?
Birinci nesil ne tür şartlar içinde yaşamlarını idare ediyorlardı?
Birinci nesilin Hollandalı komşuları ile geçimleri nasıldı?
Hollandalılar 1960’lı ve 1970’li yıllarda Türkler için neler düşünüyorlardı?
Bunun yanında dil sorunları, aile birleşimi, kültür, spor, siyaset ve inançla alakalı benzeri konular hepsi bu segide işledik. Bunun yanında Marmara Universitesi, sanat bölumu ögrencilerinin Goc temasi altinda yaptiklari sanat eserleri sergide yer alıyor.’

Serginin yeri: Prof. Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezî
ADRES: Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ortahisar, Trabzon

***

Sahibi olduğu, Mersin, İstanbul, Antalya ve Göcek’te faaliyet gösteren Olcartour, Türkiye’nin en güçlü ve itibarlı turizm şirketlerinden biri olarak gösteriliyor.

MERSİN,- Yaşadıkları bölgelerde yaptıkları faaliyetler ile, o bölgede yaşayanlara büyük yararlar sağlayan pek çok insanımız vardır. Bu insanlar zaman zaman medya tarafından öne çıkarılır ama, özellikle o bölgenin yöneticileri ve Ankara bunları görmezden gelirler.
Benim size sunacağım Numan Olcar da bu önemli ve yararlı insanlardan biri.
Olcar’ın, yazımın başlığına sığdırabildiğim ünvanları, az sonra sıralayacağım ünvanlardan sadece dördüydü.
Olcar’ın bu ünvanları Ankara’da da biliniyor. Bakınız, ben o ünvanları sıralamadan önce, isterseniz gelin, Turizm Bakanlığı’nın web sayfasında Olcar hakkında yazılanlara bir göz atalım:

Numan OLCAR

1964 doğumludur. 1987 yılında kurmuş olduğu Olcartur Seyahat Acentasının sahibi ve yöneticisi olup, Ayrıca Türk Seyahat Acenteleri Birliği (TURSAB) Yönetim Kurulu Üyesi sıfatıyla, Havayolları Biletleme, IATA ve Dış ilişkiler konularından sorumludur.

TURSAB kariyeri boyunca, komitelerde, şubelerde vb. aktif olarak Birlik’te aktif görev almıştır.

1987 yılında profesyonel turizm hayatına başlayan Numan Olcar, aynı yıl Olcartur’u Mersin’de kurmuş müteakip yıllarda da geliştirerek faaliyetine devam etmiştir. Daha sonra ilk 5 yıl içerisinde Olcartur olarak, İstanbul, Antalya, Göcek vb. Gibi Türkiye’nin önemli turistik yerlerinde şubeler açmıştır. Son 30 yıldır şirket,  dinamik bir şekilde büyümüş ve Türkiye’nin güçlü ve itibarlı  turizm şirketlerinden biri haline gelmiştir. Numan Olcar,  Olcartour DMC’nin kuruluşundan bugüne kadar Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO olarak görev yapmıştır.

Kariyeri boyunca Olcar, ana şirket şemsiyesi altında 5 alt marka yaratmıştır. Hükümet politikaları arasında yer alan Bölgesel Havayolu taşımacığı konusunda Adana bölgesinde aktif rol oynamış ve 2 özel havayolunun bölgeye konuşlanmasında ve yatay seferler başlamasında yönetim kadrosunda sorumluluk almıştır.

2007’de Olcar, Bir Avrupa Birliği Projesi olan RIS – Regional Inovation Stratgies (Bölgesel Yenilik Stratejileri) projesi cercevesinde oluşturulan 3 platformdan biri olan Mersin Turizm Platformu Başkanlığı görevine getirilmiştir. Yürütmekte olduğu görevi süresince Mersin bölgesinde Bölgenin tanıtımı ve tanıtım mecralarının optimizasyonu dışında pekçok yenilikçi projeleride hayata geçirmiştir. Mersin’e Kruvaziyer gemilerinin gelmeye başlatulması, Mersin Suriye ve, Mersin Lübnan feribot seferlerinin başlatılması, Bölgesel havacılığın başlatılması, Pekçok uluslararası kongre, sempozyum ve organizasyonların Mersin’e getirilmesi, Bölgesel konaklama imkanlarının gelişmesi ve yatırımcıların önünün açılması bu proje sonuçlarından bazılarıdır.

Olcar, diplomatik alanda da, 1993 yılından bu yana Türkiye Cumhuriyeti Güney Afrika Cumhuriyeti Fahri Başkonsolosu olarak hizmet ederken, Mersin Deniz Ticaret Odası İcra Komitesi üyesi,  SKAL International’ın da aktif üyesi, Türk ve Arab İş adamları Derneği (TURAB) İstişare kurulu Bşk. Yrd. Görevlerini sürdürmektedir.

İşte böyle değerli okurlarım. Bakınız, Numan Olcar’ın üstlenmiş olduğu görevler içinde daha neler var:

Önceden South African Embassy Ankara‘da Honorary Consul General

Önceden TÜRSAB‘da Executive Board Member

Önceden TURAB Türk Arap Ülkeleri İş Adamları Derneği‘de Advisory Council

Önceden Mersin Turizm Platformu – Mersin Tourism Platform‘da President (title)

Önceden Borajet‘te Regional Manager for Eastern Mediterane

Önceden Mersin Ticaret ve Sanayi Odası‘da Member of Assembly

Önceden Atlasglobal‘da Regional Manager for Eastern Mediterane & Executive Board Advisor

Önceden Ulusoy Turizm‘de Executive Board Member.

Numan Olcar (solda), Utrecht Turizm Fuarı’na da sık sık katılan bir Mersinlidir. Fotoğrafta, 26’ıncı dönem Mersin milletvekili olan Serdal Kuyucuoğlu ile birlikte görülüyoruz.

Üstlenmiş olduğu etiketler kapsamında, dünyanın dört bir yanında yapılan toplantılara katılan ve Turizm Fuarları’nda Mersin’i temsil eden Numan Olcar, tabii ki asıl hedef olan Türkiye’nin tanıtımı yanında, Mersin’i de tanıtan bir insanımızdır.

Numan Olcar (fotoğrafta solda) geçen hafta Antalya’da yapılan 2021 Turizm Kongresi’nin moderatörüydü.

Kongreye Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya Valisi Ersin Yazıcı, TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya AKTOB Başkanı Erkan Yağcı, TTYD Başkanı Oya Narin ve çok sayıda turizmci katılmıştı.

Büyük ilgi gören 2021 Turizm Kongresi’nde moderatörlük yapan Numan Olcar, başarılı sunumları ile sık sık alkışlandı.

Numan Olcar, Mersin’in sorunlarını çözüm konularında öne çıkan en önemli figürlerden biridir. Örneğin, Mersin’de kurulması planlanan Turizm Bölgesi’nin gerçekleşmemiş olmasına en çok tepki gösterenlerin başında Numan Olcar gelir. Uluslararası Çukurova Havalimanı projesinin de gerçekleşmemiş olması, Olcar’ın gündeminde sık sık yer alıyor.

Yaptığı hizmetlerden ötürü sık sık ödül alan Numan Olcar, ‘Turizm Girişimcisi Ödülü’nü aldıktan sonra ‘Turizm İletişim Ödülü’nü de kazandı.

Numan Olcar’ın kardeşi Tanju Olcar da, Turizm konusunda başarılı isimlerden biri.

Ünlü The Guardian’nın, Akdeniz’de Butik Otel statüsünde puan verdiği
“10 of Mediterranean Turkey’s best boutique hotels” yarışmasında, Tanju Olcar ve ortağı Fatih Taşpınar’a ait Selimiye’de bulunan Badem Tatilevi ilk 10 Butik otel arasında değerlendirilmiştir.

OLCAR İLE SÖYLEŞİ

Numan Olcar hakkında yazılacak daha çok şey var.
Türkiyemizden sonra Mersin ve Mersinliler için hâlâ mücadele etmekte olan Olcar’ı dikkatle izlemesi ve değerlendirmesi gerekenler, maalesef pasif kalıyorlar.

Numan Olcar ile son olarak Mersin’deki merkez ofislerinde buluştuk:
Yıllardır haykırmalarına sessiz kalan merciler ile, kendisinden yararlanmayı akıllarından bile geçirmeyen kişi ve mercilerin tutumundan rahatsız olup olmadığını sorduğum Olcar şunları söyledi:
-‘Benim hiç kimseden ve hiçbir merciden bir beklentim yok. Şu an üstlenmiş olduğum postlar beni fazlasıyla meşgul ediyor. Gücüm ve nefesim yettiği kadar hizmete devam edeceğim.’

-Mersin Turizm Platformu Başkanlığını üstlendiğiniz zaman çok heyecanlıydınız ve başarı öyküsünü anlatmıştınız. Ne demiştiniz o zaman?

-‘Başarı öyküsü diyorum çünkü Mersin Turizm Platformu olarak 2007’de kentin geleceğini etkileyecek 3 lokomotif sektörden biri olarak seçilen turizm konusunda, Mersin’in bugün geldiği nokta hakikaten bir başarı öyküsüdür. Turizm Mersin’de birçok şeyi değiştirmeyi başarmıştır. Bunun en güzel örneği kentin imajındaki olumlu etkilerdir. Artık ‘Mersin’ dediğinizde, olumsuzluklar değil, turizm konusunda yapılan olumlu çalışmalar akla gelmektedir. Belirtmek isterim ki, Platformumuz tarafından hazırlanan projeler ve başlatılan eğitim programları, bir yandan da sektördeki firmalarımızın personel ihtiyacını giderilmesine yardımcı olmakta, hatta işsizliğin yoğun olduğu kent imajı da, göçle gelen işsiz gençlerin böylece turizmde istihdamı ile büyük bir ölçüde değişime uğramaktadır. Bundan 5 yıl önce kentteki karar vericiler ve turizmciler olarak bir araya geldiğimizde, turizm değerlerini tanıtmayı, turizm gelirlerini artırarak sürdürülebilir kalkınmayı sağlamayı hedeflemiştik. Bunun yolu şüphesiz ki turizmdi. Bu yol ise güneş, deniz ve kum üçgenine sıkışıp kalmadan, devamlı gelişen ve geliştirilebilecek alternatif turizm konularında ilerlemekti. Bu amaçla, Kültür ekonomisini kullandık. Kültürel zenginliklerimizi ekonomiye kazandırmak ve bu ekonomik faaliyet sonucunda elde edilenleri yine kültüre harcamaktı hedefimiz. Burada rakamların, istatistiklerin hiç bir anlamı yok. Ve bunlara da değinmeyeceğim. Çünkü hala yolun başında olduğumuzu biliyoruz. Ancak yine biliyoruz ki; artık turizm alanında yol haritasını çizen, turizm stratejilerini hayata geçiren bir Mersin var. Artık meyveleri toplama zamanı geliyor. Çok yakın bir zamanda, Uluslararası havaalanı, mevcut kapasitesini yatak daha artıracak tesisleri, 2013 Akdeniz Oyunları, kruvaziyer turizmi, inanç turizmi, kış ve kayak turizmi gibi konularda, bölgenin merkezi olacak, sadece kendi değerlerini değil, ülkenin değerlerini de tanıtan bir kent olacak.’

-‘Peki beklentileriniz gerçekleşti mi?’ şeklindeki sorum ise şöyle yanıt buldu:

-‘Pek çok konuda maalesef hüsrana uğratıldık. Mersin’de 20 yıl önce başlatılan ‘Çukurova’nın turizm umudu’ olması beklenen Tarsuz-Kazanlı Turizm Bölgesi Projesi maalesef iptal edildi. Yatırımcıların, Antalya’ya yapacakları yatırımlarda, talep ettikleri teşvikler verilirken, Mersin’de yatırım yapmak isteyenlere bu teşvikler maalesef verilmedi ve proje iptal edildi.
Aynı durum Uluslararası Çukurova Havalimanı yapımı için de geçerli. Projeyi yapmak isteyen müteahhitlerin sayısını hesap edemez olduk. Çok kere el değiştirdi. Sonunda inşa işini develt üstlendi ama bu kez de inşaatçı müteahhit devleti yarı yolda bıraktı. Randımanlı bir hava limanı ve yeterli yatak kapasiteli oteller olmadığı sürece, Mersin’de turizm zor gelişir.

-Yine sizin gayretleriniz ile Taşucu-Tripoli (Lübnan) arasında feribot seferleri başlatılmıştı. Bir de Mersin limanına kruvaziyer çekme planınız vardı. Ne oldu bu projeler?

-‘Taşucu-Tripoli feribot seferleri maalesef istenildiği ve beklenildiği gibi devam etmedi.
Kuruvaziyer konusunda da çok gayret sarfettik. ABD’nin Miami kentindeki Seatrade Cruise Schipping Fuarı’nda yaptığımız tanıtımın ardından limanımıza bir kruvaziyer geldi. Daha sonra da 11 gemi geldi. Daha sonra bu ziyaretler yavaş yavaş geriledi.’

-Peki bu olumsuzluklar devam edecek mi? Mersin turizmi için bir umut yok mu?

-‘Mersin’imizin turizm gelirini artırmak için, ekip olarak çok çalışıyoruz. Dünya’nın çeşitli yerlerindeki fuarlara katılıyoruz. Gerek kent içinde ve gerekse Anamur’a kadar olan sahil bandında pek çok otel inşa edildi. Yaz aylarındaki doluluk oranı çok yüksek. Ama yine de yeni havalimanının açılması ve sıralanmış otellerin bulunması gereken Turizm Bölgesi’nin de gerçekleşmesi şarttır.’