TKB Şube Başkanı Ayşe Uzunlu: ‘İğrenç olaylara sessiz kalamazdık’

Kayseri’de artan cinsel suçlara yönelik tepkisini dile getiren Uzunlu ‘Şehrimizde gerçekleşen iğrenç olay karşısında ne yapacağımızı şaşırdık. Son baba-kız olayına adi bir polisiye vaka olarak bakabilir miyiz? Toplum olarak nereye gidiyoruz? Çocuklarımızı gelecekte nasıl bir çevre bekliyor?’ diye sordu.

Uzunlu  şunları söyledi.

“Kadına şiddet, kadın cinayetleri, çocuk istismarları, çocuk gelinler, gebe çocuklar, tecavüze kurban giden minicik canlar, ensest ilişkiler. Cehalet, yoksulluk, şımarıklık, arsızlık içerisinde insanlarımız var. Tam bir çaresizlik, tükenmişlik ve vurdumduymazlık içerisinde olan biteni sadece izleyecek miyiz?  Ahlaken zayıf düştük.
Kanunlar: Toplumun düzenini sağlayacak yasaların uygunluğu ve herkes için eşit olarak uygulanması gerekmektedir. Hukuk, adalet ve eşitlik içerisinde insan haklarına uygun bir yaşam standardında olmalıdır. Kanunlara uygun davranmamak ahlaksızlığı arttırır.
Yöneticiler: Ülke yönetiminde söz sahibi olan etkili ve yetkili kadroların, şahsi makam ve çıkarları uğruna haksızlık ve ahlaksızlığı kayırmamaları gerekmektedir. Şaibeler, usulsüzlükler, kayırmalar, nefret söylemleri, ötekileştirme ahlaksızlığı arttırır.
Bireyler: Toplumu oluşturan bireyler kanunlar çerçevesinde haklarına sahip çıkmalı; yolsuzluk, kayırma, yalancılık, her türlü düzenbazlık, menfaatçilik kavramlarının karşısında olmalıdır. Menfaatçilik, cehalet, yalancılık ahlaksızlığı arttırır.
Çevre: Ekonomik problemler, işsizlik, gelir adaletsizliği, yoksulluk, sorumsuz medya, çıkarcılık, din istismarı, muhafazakârlık yani şekilci ve şuursuz Müslümanlık, bir türlü rayına oturmayan eğitim, tüketim çılgınlığı ahlaki yozlaşmayı arttırır.
“Herkes ahlaklı olmayınca, hiç kimse ahlaklı kalamaz!”(Herbert Spencer) Birilerinin ahlak dışı davranışlarda bulunmasına, geri kalanlar duyarsız kalıyor, tepki koymuyor ve düzeltici önlem almıyorsa gayri ahlaki davranışlar da artacaktır.
İnsanın kanını donduran, utandıran, vicdanını sızlatan, hayata tutunduran değerlerini ayaklar altına alan, üzen, perişan eden bu olayları daha ne kadar görüp geçeceğiz? Ne zaman bir şeyler yapmanın gerekli olduğuna karar vereceğiz?  Bu yozlaşma bizi daha ne kadar sarınca ses çıkartacağız?
“2017-2021 yılları için hazırlanan stratejik planda Türk toplumunda dine olan ilgi arttıkça ahlaki değerlerin aşındığı vurgulanmıştı. Çöküşü gördükçe toplumda yükselen ahlaki krize bir cevap olarak dinine-diyanetine sarılma, geleneksel değerlere daha çok yönelme reaksiyonu ortaya çıkıyor. Ama ahlaki skandalların, suçların, ihmallerin ardı arkası kesilmiyor. Yozlaşmayı dine, vicdana havale edip önleyebilmek mümkün olmuyor.
Bunun için temelde yatan sorunlara eğilip hükümet yetkilileri. sivil toplum örgütleri, üniversitelerin ilgili birimleri, toplumun kanaat önderleri olarak bu yozlaşmaya DUR diyecek tedbirler almak zorundayız. Ses çıkarmamaktan, görevini yapmamaktan daha büyük bir duyarsızlık olabilir mi?  Hem de hemen, acil.”