Şu koşullu salıverme (2) (Köşe yazısı 15.07.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Evet koşullu salıverme yazıma, avukat Ş. Sümer Erol’un dün ki soruma yanıtı ile devam ediyorum.

Kanunun 1. Maddesinin dördüncü fıkrası soruma yanıtı veriyor.

Şahıs ertelenen suçun zamanaşımı süresi içinde ikinci suç işlerse ikinci işlenen suç ile aynı nev’i veya ikinci suçun daha ağır nev’i olması halinde erteleme kararı kaldırılacak ve önceki ceza için ya karar verilecek ya da karar verilmişse karar kesinleştirilecek.

Verilen cezanın aynı veya ağır nev’i olması 765 Sayılı TCK’nın 11. Maddesine göre belirlenmiş. Buna göre, ağır hapis-hapis-hafif hapis sıralamasına göre değerlendirilme yapılmalı. Örneğin 765 Sayılı TCK’nın 456. Maddesine göre Aralık 1995 tarihinde hamile kadının kasten yaralanması ve ilgili fiil sebebi ile çocuğun ölmesine sebebiyet veren kişi 1 Ocak 2002 tarihinde on seneye kadar hapis cezasına mahkûm edilen kişi 4616 Sayılı Kanunun 1. Maddesinin üçüncü fıkrasına göre, verilecek hapis cezasının kesin hükme bağlanması ertelenecek ve şahıs tahliye edilecek.

765 Sayılı TCK’nın suçlarda zamanaşımını düzenleyen 102. maddesine göre, örnekte verilen suçun zaman aşımı 10 yıl olduğundan bu süre zarfında ikinci suçu işlemesi halinde işlenen ikinci suçun niteliğine bakılacak.

Örneğin ikinci suç 765 Sayılı TCK’nın 493. maddesine göre, devlet memuru görünümü oluşturularak işlenirse 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına hükmolunuyor. İlk işlenen suç ağır hapis cezası olduğu, için ikinci işlenen hapis cezası erteleme kararının geri alınmasına neden olmayacak. Ancak ikinci işlenen suç 342. madde kapsamında devlet memuru olmadığı halde resmi evrakta sahtecilik yapılması halinde yıldan 8 yıla kadar ağır hapis cezası verilecek olursa, ilk işlenen suç gibi ikinci işlenen suç da ağır hapis cezası olduğu için ilk suçun ertelenmesi kararı geri alınacak.

Yukarıda izah edildiği gibi 23 Nisan 1999 tarihinde kadar işlenen suçlarda şartlı tahliye ve erteleme müesseseleri farklı uygulama şekillerine tabi.

Örneğin, kasten adam öldürme suçundan dolayı 24 yıl hapis cezası alan bir kişi 2 yıl tutuklu kaldıktan sonra şartlı olarak salıverildikten sonra 5237 Sayılı TCK’nın 265. maddesine göre, kamu görevlisine direnmekten dolayı 3 yıla kadar hapis cezası alan bir kişinin koşullu tahliyesinin geri alınarak 22 yıl kasten adam öldürme ile 3 yılının birleştirilerek toplam 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılması toplum vicdanı ve ceza hukukunun ıslah müessesesi ile bağdaşmıyor.

Çocuk düşürme suçunu işleyen birisi 10 yıl ceza aldıktan sonra nitelikli olarak hırsızlık suçunu işledikten sonra 8 yıl ceza alsa da erteleme kararı geri alınmazken 24 yıl hapis cezası alıp tahliye edilen bir kişinin 3 yıl ceza alması nedeniyle tahliyesinin geri alınması ceza hukukunda adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı.

Söz konusu durum kamunun kanuna ve adalete olan inancını zedeliyor. Aynı zamanda bu ilke 5237 TCK’nın 3. Maddesinde düzenlenmiş.

“Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” demektedir. Ancak 4616 Sayılı Kanunda erteleme ve şartlı tahliye müesseseleri arasında orantı açısından eşitsizliğin bulunduğu açık. Bu kapsamda mevcut düzenlemede koşullu salıvermenin geri alınmasını düzenleyen CGTİHK 107. Maddesinde TCK m. 52’deki gibi koşullu salıvermenin geri alınması hakkında hakime takdir yetkisi tanınmalı ve koşullu salıverme süresi içinde ikinci işlenen suçun süresi kadar tahliyesinin geri alınarak hapis cezası ile infazına karar verilmesi daha adaletli bir çözüm olur.

Tahliyenin geri alınması kararı verilmesi halinde ruhen ve bedenen sağlık problemlerinin büyük bir sorun teşkil etmesi halinde hakime verilecek takdir yetkisine göre, cezasının infazının başka şekilde gerçekleştirilmesi daha adaletli bir çözüm.

Örneğin, asker iken mayına basıp ayağı parçalanan ve malulen emekli edilen sürekli olarak ayağı ile ilgili tedaviye ihtiyaç duyan bir şahıs kasten adam öldürme suçunu işledikten sonra 4616 Sayılı Kanun’a göre şartlı salıverilen bir kişi, kamu görevlisine mukavemet ettiği gerekçesi ile ceza alıp 25 yıl hapisle karşı karşıya kalması adalet olgusu ile bağdaşmaz. Hakime takdir yetkisi tanınıp, sonradan işlediği suç süresi kadar ilk işlenen suç için infaz kararı verilse ve ikinci işlenen suçla birleştirilerek cezası infaz edilse “erteleme” müessesesi ile orantılı cezalandırma yoluna gidilmiş olacak.

Yargıtay vermiş olduğu bir kararda “şartla tahliye edilenin iyi halliliğini kaybettiğinin kabulü ile şartla tahliyesinin geri alınabilmesi için aynı nevi’den (ağır hapis) veya daha ağır ceza gerektiren bir suç işlemesi gerekmektedir” şeklinde geniş bir yorum yaparak ertelemenin geri alınması ilgili 1. Maddenin dördüncü fıkrasını şartlı tahliyenin geri alınmasını uygulamış.

Ancak orantısızlığın giderilmesi için tavsiye edilen şekilde ilgili kanunda değişiklik yapılması kanunen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 3. Maddesi’nde yer alan kanun önünde eşitlik, adalet, kamu vicdanı ve menfaati adına koşullu salıverme ile ilgili yeni düzenleme yapılması gerekiyor.

Yapılacak düzenleme aynı zamanda ceza hukukunun ıslah ve topluma kazandırma amaçları da işlerlik kazandırılması açısından hayati önem taşıyor.