Sağlık, magazin-yaşam, kültür-sanat haberleri (24.12.2020)

Dünya, 2021 yılına umutla giriyor “Dünya genelinde yapılan araştırma gösteriyor ki; herşeye rağmen umutluyuz.”

Araştırma şirketi Barem’in, global ortağı WIN Grubu ile birlikte Dünya genelinde 41 ülkede 39 bine yakın kişiyle görüşerek gerçekleştirdiği Global Umut, Refah Beklentisi ve Mutluluk araştırmasının sonuçları yayınlandı. İnsanlar kendileri için daha iyi bir yıl beklerken, 2021’in ekonomik olarak zor geçeceğinin farkındalar. Mutluluk ise hep var.

 BAREM Pazar Araştırma ve Danışmanlık’ın 11 yıldır Türkiye ayağını gerçekleştirdiği 41.GIA Yılsonu (EOY) Araştırmasının Umut, Refah Beklentisi ve Mutluluk sonuçları açıklandı. Araştırma 41 ülkede 39 bine yakın kişiyle görüşülerek gerçekleştirildi. Rapora göre; dünyada kendisi için 2021’in 2020’den daha iyi olacağı umudunu taşıyanların oranı, geçen yıla göre 6 puan artarak yüzde 43’e yükseldi. Nüfusun dörtte biri (yüzde 24) bunun tam tersi görüşteyken, diğer dörtte biri (yüzde 26) her iki yılın da aynı olacağı kanısında. Ülkemizde de önümüzdeki yılın daha iyi olacağını düşünenler, geçen yıla göre 2 puan arttı ve yüzde 34 oldu. 2021’in 2020’ye göre daha kötü geçeceğini düşünenlerin oranı ise yüzde 37. Beş kişiden biri, iki yılın da birbirine benzeyeceği görüşünde.

 Çoğunlukla gençler, üst gelir grubu bireyler ve eğitimliler daha umutlu

 Dünyada ortalama umutlu olma oranı yüzde 43. Bu durum, 25 yaşın altında yüzde 49’a çıkarken, 65 yaş ve üzerinde yüzde 34’e düşüyor. Gelir ve eğitim seviyesi arttıkça umutlanma duygusu da artıyor. En alt gelirli kesimde yüzde 39 olan oran, en üst gelir grubu bireyler arasında yüzde 45’e kadar çıkıyor. Alt eğitimli gruplarda yüzde 32 olan umut oranı en üst seviye eğitimli kişilerde yüzde 52’ye yükseliyor. 

 Türkiye’de ise umutluların oranı, 18-34 yaş grubunda yüzde 36, 55 yaş ve üzeri grupta yüzde 28. Üst sosyoekonomik grupta yüzde 40 olan bu oran, alt orta (C2 – yüzde 30) ve alt (DE – yüzde 33) sosyoekonomik gruplarda düşüyor. İlkokul mezunları arasında yüzde 29 olan umutlu oranı üniversite ve üzeri eğitimli grupta yüzde 36’ya kadar çıkıyor.

 Dünyanın en umutlu ve umutsuz ülkeler sıralaması

 Umutlu oranının en yüksek olduğu 10 ülke; Nijerya, Azarbaycan, Endonezya, Hindistan, Vietnam, Kırgızistan, Kosova, Gürcistan, ABD ve Finlandiya. En düşük oranda olduğu 10 ülke ise; Güney Kore, İtalya, Polonya, Bulgaristan, Rusya, Çek Cumhuriyeti, Tayland, Hong Kong, Sırbistan ve Japonya.

 Refah beklentisi umut kadar parlak değil

 Dünyada ve Türkiye’de insanlar 2021 yılının ekonomik olarak zor geçeceğinin farkındalar. Global araştırmada görüşülen kişilerin dörtte biri 2021 yılından 2020’ye göre ekonomik refah beklerken, diğer dörtte bir ekonomik durumun aynı kalacağını düşünüyor. Yarıya yakın bir kesim (yüzde 46) ise 2021 yılının daha zor geçmesini bekliyor. Ekonomik olarak 2021’in 2020’den daha iyi olacağını düşünenlerin en yüksek oranda olduğu 10 ülke; Nijerya, Azerbaycan, Vietnam, Kırgızistan, Hindistan, Endonezya, Pakistan, Gana, Ekvador ve Filipinler. En düşük oranda olduğu 10 ülke ise; Polonya, Bulgaristan, Rusya, İtalya, Çek Cumhuriyeti, İngiltere, Bosna Hersek, Güney Kore, Finlandiya ve Tayland.

 Türkiye’de ise; 2021’in ekonomik olarak zor bir yıl olacağını düşünenlerin oranı yüzde 58 iken, refah bekleyenler yüzde 15. Ayrıca yüzde 20’lik bir kesim 2020 ve 2021 yıllarının ekonomik olarak aynı geçeceğini düşünüyor. Türkiye’de erkekler (yüzde 19), ücretli, maaşlı çalışanlar (yüzde 21) ve alt orta (C2) sosyoekonomik sınıf (yüzde 23) ekonomik olarak 2021 yılının 2020’den daha rahat geçeceğini düşünüyor

 Mutluluk azalsa da hep var olan bir duygu

Tüm bu zorluklara ragmen kişisel olarak mutlu olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 54, mutsuzlar ise yüzde 14. Üç kişiden biri ne mutlu ne de mutsuz olduğunu ifade ediyor. Araştırmaya göre mutluluk yaş artıkça azalıyor, eğitim ve gelir ile birlikte artıyor. Dünyada en az mutlu kesim işsizler ve emekliler. Mutlu olduğunu söyleyenlerin oranının en yüksek olduğu 10 ülke; Kırgızistan, Azerbaycan, Kolombiya, Ekvador, Nijerya, Kazakistan, Pakistan, İspanya, Hindistan ve Endonezya. En düşük 10 ülkeyse; Makedonya, Hong Kong, Ermenistan, Çek Cumhuriyeti, Gana, İtalya, Rusya, Bulgaristan, Meksika ve Tayland.

 Ülkemizde de durum benzer. Mutluların oranı yüzde 46, mutsuzların oranı yüzde 22. En mutlu kesimler üst sosyoekonomik grup (AB – yüzde 57) ile ücretli ve maaşlı çalışanlar (yüzde 55). En mutsuz kesimlerse; 55 yaş ve üzeri (yüzde 32) ve en alt sosyoekonomik gruplar olan D ve E bireyleri (yüzde 31). Özetle gelir azaldıkça mutsuzluk artıyor.  

 Araştırma Künyesi: 41 ülkede 38,709 kişiyle, Türkiye’de Ekim-Kasım aylarında 681 kişi ile CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) yöntemiyle görüşülmüştür. GIA Yılsonu (EOY) Araştırması kapsamındaki Umut, Refah Beklentisi ve Mutluluk incelemesi tüm dünyada 41. kez, Türkiye’deyse 11. kez düzenli olarak yapılmaktadır.

ÇALIŞANI MERKEZE KOYAN İNSAN KAYNAKLARI YAKLAŞIMI

HRSP; insan kaynakları yönetim felsefelerinin artık değişmeye başladığı, yeni açılımların gerektiği ve insan odaklı sistemlere ihtiyaç duyulduğu günümüzde, odağında çalışanların olduğu, onların motivasyon ve katılımlarına öncelik veren sistemler geliştiriyor.

Bulut, mobilleşme, çalışan memnuniyeti gibi kavramların insan kaynaklarının gündemine geldiği şu günlerde klasik insan kaynakları yönetim sistemleri artık çalışanı odağa alan çözümler ile değişiyor. Bu değişim sayesinde artık çalışanlar şirket süreçlerinde, hedeflere ulaşılmasında, toplam motivasyonda, doğru kararların alınmasında daha fazla rol alabilecekler.

Bu sisteme örnek olarak; İK’nın bir duyurusuna verilecek bir çalışan yorumu bile şirket için çok değerli olabilir.

Bunu karşılaştırdığınız zaman; klasik bir İK sisteminde bir duyuru fiziksel olarak bir duvara asılır ya da şirketin iç portal sayfasında yayınlanacaktır. Ancak çalışan odaklı bu süreç yeniden tasarlanırsa, bu duyuruyu beğenenler kaç kişi, bu duyuruya yorum izni verilmişse kimler ne tepki göstermiş, kimler okumuş gibi bu basit görünen uygulamalar sürece eklendiğinde, şirkete katma değeri çok daha fazla oluyor.

Klasik İnsan Kaynakları Sistemlerinin Dezavantajları

Buradaki farklılığı anlamak için öncelikle mevcut durumun analizini yapmak gerekiyor.

Klasik insan kaynakları sistemleri günümüzde operasyonel olan ve üretilen verilere dayanır. Bu sistemler insan kaynakları departmanlarının beğenisine sunulur ve tamamen onların ihtiyaçlarına göre tasarlanırlar.

Doğal olarak bu sistemler, şirket çalışanlarının ihtiyaçlarını ya da motivasyonlarını dikkate almamışlardır. Birçok kısıtlamanın, bağlantı ve kurallardan oluşmuş bu sistemler sadece insan kaynakları kullanıcıları tarafından kullanılırlar ve yetkiler ile kullanımı kısıtlanmıştır.

Çoğunlukla da bu sistemlerin ne olduğunu, adını ve özelliklerini şirket çalışanları bilmezler.

Ancak değişen teknoloji, çalışanların akıllı cihazlarla sosyal ağlarda kolayca iletişim kurmaları ve yapısal olmayan verilerin artışı sonucunda klasik olan İK sistemleri artık demode olmaya başlamış ve çalışanların çok uzağında kalmıştır. Dolayısıyla artık çalışanların da dahil olabileceği sistemlere ihtiyaç duyulmaktadır.

“HRSP Orchestra” ile Çalışan Odaklı Süreçler

Çalışan memnuniyeti artık, insan kaynakları departmanlarının ihtiyaçları ile aynı seviyede, hatta daha önemli bir konumda bulunuyor. Çünkü çalışanların, özellikle yeteneklileri şirkete çekme, bulma ve kazanma savaşlarının arttığı bir dönemde, katılımcı olabilmeleri sadece şeffaf ve açık bir İK yönetim politikası ile olabileceğini unutmamak gerekiyor.

Bu nedenle, HRSP Orchestra’da çalışan odaklı yüzlerce süreç bulunuyor. Bu süreçler de her geçen gün daha da artmaya devam ediyor.

Özetle, bir çalışanın akıllı telefonundan ya da tabletinden yapabileceklerini şöyle sıralayabiliriz:

•Çalışanlar, “Personel Servisleri” modülü ile tüm bilgilerini görüntüleyebilir ve gerekirse eksik ve hatalı bilgilerinin düzetilmesini talep edebilirler.

•Çalışanlar, “Zaman Bilgilerim” modülü ile tüm kullandıkları izinleri fazla mesailerini, kart hareketlerini, puantaj hatalarını görerek düzeltme talep edebilirler, her türlü izin taleplerini yapabilirler.

•Çalışanlar, kendi bordrolarını alabilirler.

•Çalışanlar, hedeflerini girebilirler, insan kaynakları dönemlerinden bağımsız olarak ya da tanımlanan dönemler içerisinde de yapabilirler.

•Çalışanlar, eğitim arayabilir ve istedikleri eğitimleri izleyebilirler.

•Çalışanlar, eksik dokümanlarını tamamlayabilirler.

•Çalışanlar, işyerlerinde gördükleri kaza oluşturabilecek risk ve konuları İSG yetkililerine bildirebilirler.

•Çalışanlar, ödüle layık gördükleri iş arkadaşlarını insan kaynaklarına bildirebilirler.

•Çalışanlar, anket modülü ile insan kaynakları anketlerine katılabilirler.

•Yönetici pozisyonundaki çalışanlar, tüm ekiplerinin taleplerini onaylayabilirler.

•Yöneticiler, çalışanlarının özgeçmişlerini alabilirler.

•Yönetici rolüne sahip çalışanlar, ekipleri adına raporlamalar yapabilirler.

•Yönetici rolüne sahip çalışanlar, grafiksel analitik ekranları inceleyebilirler.

HRSP Orchestra ile insan kaynaklarında, çalışanlar ile entegre olmayı başaran bir şirket ve insan kaynakları oluşuyor.

EĞLENCELİ BİR AŞK ROMANI OKUMAK İSTEYENLER İÇİN: BAŞIMIN BELASI YÂRİM

Klasik aşk romanlarındaki alışılmış kalıpları kıran Başımın Belası Yarim, okuru Asya ve Mahir’le birlikte farklı bir aşk yolculuğuna çıkarıyor. İzmir Karşıyaka doğumlu yazar Reyhan Ezgü’nün eğlenceli anlatısıyla kurgulanan eser, daha önce e-kitap olarak Yazardan Direkt Yayınevi’nden okurla buluşmuştu. Başımın Belası Yarim, karşılaştığı yoğun ilgi neticesinde artık basılı kitap olarak da raflarda yerini alıyor.

“Asya ile Mahir’in aşkının her günü ayrı bir olay, her olayı ayrı bir kaos… Çılgın karakterleri, dinamik kurgusu ve eğlenceli anlatımıyla Başımın Belası Yârim “Şöyle güzel bir aşk romanı olsa da okusak,” diyenler için sayfaları çevirirken vaktin nasıl geçtiğini anlayamayacakları bir kitap.” 

Buram Buram İzmir Atmosferiyle Dolu Bir Aşk

İçinde İzmir’in kokusunu duyabileceğiniz, bol bol gülmeyi vadeden Başımın Belası Yarim, birbirinden renkli karakterler ve mizahi kurgusuyla elinizden bırakamayacağınız bir aşk romanı.

Hayvan aktivisti bir veteriner olan Asya ve iş insanı Mahir’in aşkındaki mizahi hikâye aynı şekilde kitabın genelinde de hissediliyor. Yanlış anlamaların, gülümseten aksiliklerin ve bunları düzeltirken okuru tamamen bambaşka diyarlara götüren Reyhan Ezgü; tutkuyla tarif ettiği edebiyat yolculuğuna Başımın Belası Yarim ile Yazardan Direkt Yayınevi’nde devam ediyor.

CAN AYDOĞMUŞ COVİD19 MUTASYONUNU BİR YIL ÖNCE BİLDİ

Yaptığı astrolojik öngörülerle daha önce pek çok gelişmeyi gerçekleşmeden önce söyleyen Can Aydoğmuş, bugün hepimizi derinden etkileyen mutasyon haberini de geçtiğimiz mart ayında vermişti.

Yaptığı astrolojik harita incelemeleriyle Türkiye ve dünyada, virüs başta olmak üzere siyaset, sağlık, doğa olayları gibi başlıklarla kimi zaman iyi kimi zaman da bizi bekleyen tehlikeleri yazan Can Aydoğmuş, virüs ve mutasyonla ilgili tam tarih vererek herkesi şaşırtmıştı.

Hakkında yeni çağın Nostradamusu denilen Can Aydoğmuş, virüsün insanlığın bakış açısını ve yaşam tarzını değiştirmesi için de büyük bir fırsat olduğunu söylüyor. Bunu da şu sözlerle açıklıyor, “Astroloji haritaları, gezegenler ve konumlar üzerinden okunur. Bu konumlar ve gökyüzündeki hareketler bizlere belli bir tarihte neler olacağını gösterir. Ancak bazen bizler de astroloji haritamızdaki bazı olumsuzlukların etkisini hafifletecek, pozitif etkiler yaratan davranışlar geliştirerek adeta malumu değiştirebiliriz. Bugün virüsün mutasyona uğradığı haberi bana tek bir şey düşündürdü. İnsanlık olarak yaşam tarzımızı ve gündelik davranışlarımızı değiştirmeliyiz. Doğaya, tüm hayvanlara saygıyı ve sevgiyi içselleştirmeliyiz. Bunu yaşadığımız yerdeki sokak hayvanlarını gözeterek ya da doğa için küçük de olsa dikkatli davranışlarda bulunduğumuz basit ayarlamalarla yapabiliriz. Çöplerimizi ayrıştırmak, geri dönüşüme dikkat etmek, doğa dostu ürünlere yönelmek gibi… Bu küçük bireysel eylemler, kitleselleştiğinde ortaya çıkan güçle pek çok değişim yaratılabilir.”

Aydoğmuş virüsün mutasyon geçirmiş halinin hem mevcut aşıyla hem de geliştirilecek yeni aşılarla önünün alınacağını söylüyor ve bunun için de 2022 tarihini veriyor. Virüsün 2023 mayıs ayında hayatımızdan tamamen çıkarak tıpkı domuz gribi gibi tedavi protokolü tanımlanan sıradan hastalıklardan biri olacağını da müjdeliyor.

Pfizer İtalya Aşı İş Birimi Yeni Lideri Tolga Uluışık oldu
On üç yıldır Pfizer Türkiye ailesinin bir üyesi olan ve 2015 yılından beri Türkiye Aşı İş Birimi Lideri olarak görev yapan Tolga Uluışık, İtalya Aşı İş Birimi Lideri olarak atandı. Uluışık, yeni görevinin yanı sıra Uluslararası Gelişmiş Pazarlar Aşı Liderlik ekibi ve Pfizer İtalya yönetim ekibinin bir parçası olacak.
Pfizer ailesine katılmadan önce Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden 2002 yılında mezun olan ve kariyerine hızlı tüketim sektöründe başlayan Tolga Uluışık, 2007’de Proje Yöneticisi olarak Pfizer’deki kariyerine başladı, Ocak 2008’de Ürün Müdürü olarak atandı. Mayıs 2011 itibariyle Kıdemli Ürün Müdürü olarak görevini sürdürdü. Aralık 2011’de Kurumsal Strateji Müdürü ve Haziran 2012’de Solunum ve Üroloji Takımı Grup Pazarlama Müdürü sorumluluklarını üstlenen Uluışık, Mayıs 2013 ve Ocak 2014 arasında İnflamasyon grubundan sorumlu Doğu Avrupa Bölge Marka Lideri olarak görev yaptı, Şubat 2014’te ise Hastane Takımı Satış ve Pazarlama Müdürlüğü görevini devraldı.
2015 yılında Türkiye Aşı İş Birimi Liderliği görevini üstlenen Uluışık görevi boyunca Aşı İş Birimi organizasyon modelini dönüştürüp, organizasyonun büyümesine liderlik etti ve yeni eğitim ve gelişim inisiyatifleri ile Pfizer’in halk sağlığına katkısını ileriye taşıdı. Bununla birlikte, hem global hem de bölgesel seviyede inisiyatiflere liderlik ederek Global Ticari Mükemmellik Ödülü, Global VacciNation Ödülü, Aşı Uluslararası Gelişmiş Pazarlar Vizyon Ödülü de dahil olmak üzere birçok global ve lokal ödülün Pfizer Türkiye’ye kazandırılmasında da etkin rol oynadı. Tolga Uluışık, kariyerine Pfizer çatısı altında İtalya Aşı İş Birimi Lideri olarak Roma’da devam edecek.

Ateş böcekleri siber şiddete dikkat çekmeye devam edecek

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) tarafından kadınlara ve kız çocuklarına yönelik siber şiddete dikkat çekmek üzere 25 Kasım’da başlatılan ve 10 Aralık’a kadar süren Karanlığı Aydınlat kampanyası, 240 binden fazla kişiye ulaştı.

Kampanya 1 milyon kişiye ulaşma hedefiyle, atesbocekleri.info sitesinde siber şiddete dikkat çekmeye devam edecek.

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi tarafından “Sen de bir ateş böceği yak, karanlığı aydınlat” sloganı ile kadın ve kız çocuklarına yönelik siber şiddete dikkat çekmek amacıyla başlatılan kampanya 2021 yılında da devam edecek.

Kampanya, 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Gününde başlayarak 10 Aralık İnsan Hakları Gününe kadar süren Birleşmiş Milletlerin küresel 16 Günlük Aktivizm kampanyası kapsamında düzenlendi. 16 Günlük Aktivizm sona erse de, Karanlığı Aydınlat kampanyası atesbocekleri.info sitesinde 1 milyon ateş böceği toplama hedefini sürdürecek.

Bugüne kadar 240 binden fazla kişi, www.atesbocekleri.info sitesini ziyaret ederken, 68 binden fazla kullanıcı BM Kadın Birimi tarafından hazırlanan interaktif testi çözerek siber şiddet hakkında farkındalıklarını artırdı ve arkadaşlarını dayanışma hareketinin bir parçası olmaya davet etti. Kampanya yıl boyunca, 1 milyon ziyaretçiye ulaşmayı hedefliyor.

Kampanyayla ilgili açıklama yapan UN Women Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova, Karanlığı Aydınlat kampanyasının siber şiddet hakkında farkındalığı artırmayı hedeflediğini belirterek şunları söyledi: “Yanıp sönen ışıklarıyla birbirleriyle iletişim kurarak karanlığı aydınlatan ateş böceklerinden ilham alan kampanyamız, Türkiye ve küreselde bir çevrim içi dayanışma hareketi yarattı. 16 Günlük Aktivizm kampanyamız sona erse de ateş böcekleri yıl boyunca kampanya web sitemiz aracılığıyla karanlığı aydınlatmaya devam edecek. Hedefimiz, siber şiddet türleri ve etkileri hakkında bilinçlendirmek ve dijital platformları hep birlikte nasıl daha güvenli yerler haline getirebileceğimiz konusunda bilgilendirmek.”

İsveç tarafından İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) aracılığıyla finanse edilen kampanyanın medya destekçisi, BM Kadın Birimi küresel medya birliği Media Compact üyesi olan Milliyet Gazetesiydi. 16 Günlük Aktivizm boyunca birçok kurum, şirket, belediye, sanatçı, gazeteci ve sosyal medya fenomeni kampanyaya destek verdi. Dijital platformlar aracılığıyla siber şiddetle mücadele mesajlarını paylaşan bazı ünlü isimler şöyle: Ceyda Düvenci, Müge Boz, Danilo Zanna, Hakan Hatipoğlu, Esra Ruşan, Anıl Altan. Kampanyaya destek veren kurumlar arasında şunlar bulunuyor: Demirören medya grubu, GQ Türkiye, Koç Holding, Tüpraş, Fenerbahçe Spor Kulübü, Unilever, Simple, Yapı Kredi Bankası, Yeşim Tekstil, Nurol Holding, Galatasaray Spor Kulübü, AYGAZ, Ford Otosan, I Child, PWC, Atakule-Tarman Grup, Tofaş, UGHK Türkiye, IZIKAD, Tekfen Holding, Kızlar Sahada, Eşitlik Adalet Kadın Platformu, ECPAT, Sosyal İklim, Habitat Derneği, Arya Women, Allianz Türkiye, Kale Grubu, Global Compact Türkiye, Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi Vakfı (WALD), FourForuTwo Dergisi, Shefarers Platform. Kampanyaya Ankara Büyükşehir Belediyesi, Beşiktaş Belediyesi, Yenimahalle Belediyesi, Odunpazarı Belediyesi ve İzmit Belediyesi de destek verdi.

Kampanya süresince interaktif teste verilen yanıtlar aracılığıyla toplanan anonim bilgiler, BM Kadın Biriminin hükümet, sivil toplum, akademi ve özel sektör iş birliğiyle geliştireceği toplumsal cinsiyet temelli siber şiddet ile mücadele konusundaki müdahale programlarına veri sağlayacak.

BM Kadın Birimi herkesi 1 milyon ateş böceğinden biri olmaya ve toplumsal cinsiyete dayalı siber şiddete karşı dayanışma hareketine katılarak karanlığı aydınlatmaya çağırıyor.

Yataş Bedding, Yeni Yıl Heyecanını Evinize Getiriyor

Türkiye’nin uyku ürünlerinde kalite, konfor ve yeni teknoloji denince ilk akla gelen markası Yataş Bedding, yılbaşına özel seçtiği Pleds Battaniye ve Vitale Ranforce Nevresim Takımı ile evlerde yılbaşı coşkusu yaşatacak.

Özgün tasarımlarıyla ev tekstilinde fark yaratan Yataş Bedding, yılbaşı denince akla ilk gelen birbirinden uyumlu renklerden oluşan Pleds Battaniye ve Vitale Ranforce Nevresim Takımı önerisiyle, evinizin her köşesine yılbaşı atmosferini taşırken, yeni yıl hediyeleri için de iddialı alternatifler sunuyor.

Kırmız, gri ve beyazın buluştuğu, kış aylarının vazgeçilmezi yumuşacık Pleds Battaniye ile ekose deseni yılbaşında da evinizin her köşesine uyum sağlayacak, sevdiklerinize layık bir yılbaşı hediyesi olarak da yeni yıl ruhuna uygun seçeneklerden biri olacak.

Kırmızı, gri ve beyazın ihtişam ve sadeliği bir araya getirdiği Vitale Ranforce Nevresim Takımı, estetik deseniyle, yeni yıl zarafetini yatak odanızla buluşturacak. Çift taraflı kullanılabilen yastık kılıfları, zarif çiçek desenleriyle Vitale Ranforce Nevresim Takımı göz alıcı bir şıklık sunarken, zikzak geometrik desenleri ve yalın tasarımıyla da eşsiz bir uyum yaratıyor.

Pleds Battaniye ve Vitale Ranforce Nevresim Takımı, Yataş Bedding mağazalarının yanı sıra www.yatasbedding.com.tr adresinde sizleri bekliyor.

Emiran x İzzet Kızıl Performansı Akustikhane’nin Across projesiyle yayında
İstanbul Ses Tiyatrosu’nda gerçekleşen performans, elektronik müzik sanatçısı Emiran ile usta perküsyoncu İzzet Kızıl’ı ilk kez bir araya getiriyor. Türkiye’nin en çok izlenen canlı müzik kanalı Akustikhane’nin Across projesi kapsamında bir araya gelen 2 müzisyen yarım saatlik bir seti canlı çalıyor.
Farklı coğrafyalar üzerinde bir yolculuk
Toprağın sesi var mıdır sorusuna cevap olabilecek nitelikte melodiler ve ritimler içeren performansta Emiran birden fazla enstrüman çalıyor, İzzet Kızıl da kendine özgü teknikleriyle bir müzik ziyafetinin oluşmasına katkıda bulunuyor. Emiran’ın bestelerinden oluşan ve bir Arnavut Yerel Şarkısı olan Jarnana’yı da barındıran sette yakın coğrafyaların ezgileri hissediliyor.
Büyülü bir mekân: Ses Tiyatrosu
Akustikhane Youtube kanalında izlenebilen performansın yapım sürecinin belgeseli de kısa bir süre sonra yine Akustikhane aracılığıyla yayınlanacak. Sayısız önemli isme ev sahipliği yapmış, İstanbul’un büyülü mekanlarından Ses Tiyatrosu’nda gerçekleşen performans aynı zamanda görsel olarak da heyecan verici.

Tarih Vakfı 2021’e yeni sürprizlerle merhaba diyor!   Uzun yıllardır varlığını devam ettiren Tarih Vakfı, 30. Yaşını yeni ürünlerle kutluyor.  
Bilimsel temelde tarih bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasının toplumsal sorunlara çözüm üretmek için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Tarih çalışmalarının böyle bir yaklaşımla yürütülmesinin toplumumuzda demokratikleşmeyi ve dayanışmayı olanaklı kılacağına inanıyoruz.
Tarih bilincimiz sadece geçmişin yorumlanmasını değil günümüzün algılanmasını da içerir. Küresel çapta oldukça zorlu bir yılı geride bırakıyoruz. Uzun yıllar etkisi devam edecek bu süreçten çok şey öğrenerek ve gelişerek de geçtiğimizi düşünüyoruz.
Tarihe yer eden böylesi güçlü etkenlerin bizi gelişmeye, yeni çözümlere ve adaptasyonlara yönelttiğine inanıyoruz. Bu sebeple de pandeminin yarattığı büyük olumsuzluklara rağmen dayanışmaya olan inancımızla geleceğe dair olumlu bakışımızı koruyoruz.
Yeni yılı da yeni t-shirt, defter, bez çanta ve kitap ayraçlarıyla karşılıyoruz. Tarihi güncel tasarımlarla birleştirdiğimiz Pandemi, Ehl-i Tevarih ve Tarih-şinas serilerimizde kelime anlamları, Hürrem ve Kanuni’nin maskeli görselleri yer alıyor. Siz de bu dayanışmaya ortak olmak isterseniz, www.tarihvakfi.org adresimizdeki dükkanımızda yer alan yeni ürünlerimize göz atabilirsiniz.