Sağlık haberleri.. (31.05.2018)

TAVİ, ameliyat olamayacak durumdaki kalp kapağı hastalarına umut oluyor

Dünya nüfusu hızla yaşlanırken, yaşla birlikte sıklığı artan kalp hastalıkları dünya genelinde daha da yaygın hale geliyor. Kalp hastalıklarından biri olan aort darlığı ise, ileri yaşlarda daha sık görülen kalp kapak hastalığına neden oluyor. Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Doç. Dr. Uğur Arslan, kalp kapaklarındaki ciddi darlık nedeniyle ameliyat olması gereken ancak anestezi alması halinde yüksek ölüm riski taşıyan kalp kapağı hastalarında ameliyatsız müdahaleye imkân tanıması sebebiyle fark yaratan TAVİ işlemi hakkında önemli bilgiler verdi.
Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Doç. Dr. Uğur Arslan, kalbin çalışma şekli ve aort kapak darlığı konusunda şunları söyledi: “Kalbimiz, vücuda gerekli besin maddelerini ve oksijeni sağlayan kanı damarlar içinde hareket ettiren, kendiliğinden kasılabilme yeteneğine sahip kas grubundan oluşan bir pompadır. Kalbimiz dört odacıktan oluşur. Bu odacıklar ve damarlar arasında bulunan kalp kapakları kan akışını kontrol eder. Bütün kapakların kalbin çalışmasında ayrı ayrı önemi olsa da, özellikle vücuda kanın pompalanmasını sağlayan kalbin sol alt bölümü ile tüm vücuda kanın dağılmasını sağlayan ana damar arasındaki kapak ayrı bir öneme sahiptir. Bu kapakta özellikle ilerleyen yaşla birlikte kireçlenmeler ortaya çıkmakta, bu kireçlenmeler kapakta daralmalara neden olmakta ve “aort darlığı” denilen ve en sık olarak ileri yaşlarda görülen kalp kapak hastalığına sebep olmaktadır. Aort darlığı hafif, orta ve ciddi olarak üç ayrı grupta incelenir. Bu ayrım kapak alanına göre yapılır, kapak alanı ne kadar azalırsa yani kapak ne kadar daralırsa hastalığın da ciddiyeti artar. Aort darlığının görülme sıklığı yaş ilerledikçe artar. 75 yaş üzerinde 8 hastanın birinde orta ve ciddi aort darlığı olduğu bildirilmiştir.”
İleri yaştaki ve risk grubundaki hastalar için kalp kapağına ameliyatsız müdahale
Doç. Dr. Uğur Arslan aort daralmalarının tedavisinde gelinen noktayı şöyle özetledi: “Kapak alanında üçte bir oranında daralma oluşursa ana atardamara atılan kan miktarı belirgin olarak azalır. Bu nedenle hastalarda göğüs ağrısı, bayılma ve nefes darlığı gibi yakınmalar görülebilir. Bu şikayetleri olan  hastalar ani kalp ölümü nedeniyle beklenmedik bir anda hayatını kaybedebilir. Aort kapağının belirgin olarak daralmasıyla ortaya çıkan ciddi aort darlığının şu anki tedavisi açık kalp cerrahisi ile kapağın değiştirilmesidir. Ancak cerrahi işlem için yüksek risk grubuna giren hastalarda yani eşlik eden kalp yetmezliği, akciğer, karaciğer ve böbrek hastalıkları olan hastalarda ve daha önce açık kalp cerrahisi geçirmiş olan hastalarda ameliyatsız bir müdahale yöntemi olan “TAVİ” yöntemi uygulanır. “Transkateter aort valfi implantasyonu” anlamına gelen TAVİ her hastaya uygulanan bir yöntem değildir, ancak ameliyat olmak için yüksek risk taşıyan genel anestezi alamayacak olan hastalarda tek seçenek açık kalp ameliyatı ve dolayısıyla anestezi gerektirmeyen TAVİ yöntemidir.
TAVİ, hastaların iyileşme süresini kısaltıyor
Doç. Dr. Uğur Arslan TAVİ işlemi hakkında önemli bilgiler verdi: “Dünyada 10 yılı aşkın süredir, Türkiye’de ise 2009 yılından beri uygulanan TAVİ işlemi özet olarak, “kateter kullanılarak aort kalp kapağı yerleştirilmesi” şeklinde açıklanabilir. Bu işlemin açık kalp cerrahisinden ciddi farkları mevcuttur. TAVİ işlemi göğüs duvarı açılmadan, tercihen kasık damarı kullanılarak gerçekleştirilir. Kasık damarından kalbe ulaşılıp, teller ve balonlar kullanılarak kalp kapağı geçilir. Daralmış kapak önce bir balon ile genişletilir. Ardından aynı sistemle yeni kapak, eski hastalıklı kapağın içine yerleştirilir ve çalışmaya başlar. TAVİ kasıktan yapıldığı takdirde genel anestezi, yani narkoz kullanımı veya göğüs kafesinin kesilmesi gerekmez. Bu sayede hastaların iyileşme dönemi kısalır.
TAVİ, ameliyat olamayacak durumdaki kalp kapağı hastalarına umut oluyor
Doç. Dr. Uğur Arslan TAVİ işleminin avantajlarını ve risklerini şöyle özetledi: “Bu işlemin en önemli avantajı ameliyat olamayacak durumda olan ve ciddi aort darlığı bulunan hastalar için tek seçenek olması ve bu hastalarda beklenen yaşam süresini uzatmasıdır. Ancak tabii ki bu yöntem basit ve risksiz değildir. Eğer işlem başarılı olursa hastalar kısa süre içinde taburcu olarak günlük hayatlarına dönebilir. Bu hastalara önerilerimiz genel olarak ilaçlarını düzgün kullanmaları, yağlı yiyeceklerden uzak durmaları, egzersiz yapmaları, kilolarını kontrol altına almaları ve sigarayı bırakmaları öneriyoruz.”

ÜLSERLİ HASTANIN RAMAZAN ŞANSI: SİGARA ORUCU

Ülser şikayeti olanların sanıldığını aksine Ramazan ayında gerekli önlemleri alarak rahatlıkla oruç tutabileceklerini söyleyen Türkiye İş Bankası iştiraki BayındırSöğütözü HastanesiGastroenteroloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gürol Öksüzoğlu, “Oruçta uzun süreli açlık nedeniyle ülser riski artabilir. Ancak oruç tutmak isteyen, sağlıklı kişilerin ülser riski artabilir mantığıyla oruçtan men edilmesi mantıklı değildir. Oruç tutarken sigaranın içilmemesi, duyulan manevi haz ve huzur ülser gelişmesini engelleyebilir” diyor.

Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır SöğütözüHastanesi  Gastroenteroloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gürol Öksüzoğlu, Ramazan ayında uzun süreli açlık nedeniyle ülser riskinin artabileceğini ancak gerekli önlemler alınması durumunda oruç tutulabileceğini, hatta ülser şikayetlerine iyi bile gelebileceğini söyledi.

Ülserin, mide ve on iki parmak bağırsağının iç yüzeyindeki doku kaybı ve yara olarak tanımlanabileceğini belirten Doç. Dr. Gürol Öksüzoğlu, şu bilgileri verdi:“Üst orta karında ağrı, şişkinlik, geğirme, yanma, bulantı, kusma hastayı rahatsız edebilir. Hastaların azında ağrı hissi görülmez. Az ihtimalle kanama, delinme, oniki parmak bağırsağında tıkanma gibi ciddi sonuçlar hastanın hayatını riske sokabilir, ameliyat gerektirebilir. Kanamada kanlı kusma, kahve telvesi gibi kusma, siyah cıvık dışkılama, nadiren makattan bol kan gelmesi, halsizlik, solukluk, çarpıntı, nefes darlığı gelişebilir.”

HUZUR ÜLSERE İYİ GELİR

Doç. Dr. Öksüzoğlu, ülser oluşumundaki etkili faktörleri şöyle sıraladı: “Helikobakterpilori isimli bir bakteri, ağrı kesiciler, bazı ilaçlar (kalsiyum tabletler vs.), sigara, genetik faktörler, stres, uzun süreli açlık, bazı hastalıklar (KOAH, böbrek yetmezliği vs.) önemli etkenlerdir.”

Uzun süreli aç kalmanın ülseri tetiklediğini hatırlatan Doç. Dr. Gürol Öksüzoğlu, bu nedenle Ramazan ayı boyunca tutulan oruç döneminde deuzun süreli açlık nedeniyle ülser riski artabileceğini belirtti. “Ancak oruç tutmak isteyen sağlıklı kişilerin, ülser riski artabilir mantığıyla oruçtan men edilmesi mantıklı değildir” diyen Dr. Öksüzoğlu, şöyle devam etti:

MİDE HAPINIZI UNUTMAYIN

“Oruç tutarken sigaranın da içilmemesi, duyulan manevi haz ve huzur ülser gelişmesini engelleyebilir. Oruç tutmak isteyen hastaların dikkat etmesi gereken nokta, eğer eskiden ülser öyküsü varsa günde 1-2 adet mide asit salgısını azaltan mide hapı alarak oruç tutmak, ağrı kesicilerden, stresten, sigaradan kaçınmak, gerekirse parasetamol içeren ağrı kesicileri tercih etmektir. Eğer yeni teşhis edilmiş ülser varsa, ülserin tipine göre doktora danışarak belli bir tedavi süresi sonrası oruç tutmak ya da hiç tutmamak olabilir. Ayrıca üst orta karında saydığımız bu yakınmalar gelişmişse bir an önce doktora başvurmak gerekir.”

Dr. Öksüzoğlu, iftar ve sahurda yavaş yemek gerektiği uyarısında bulunarak, “Bir öğünde mideyi tıka basa doldurmamak, acı, ekşi, kızartmadan, asitli içeceklerden kaçınmak, mideye dokunduğunu bildiğiniz gıdalardan kaçınmak faydalı olur” diye konuştu.

Cildiniz Alarm Vermesin İstiyorsanız!

Hassas bir cildiniz varsa alerjiler, yanlış ürün kullanımı ve hava koşulları her zaman dostunuz olmayabilir. Kırmızıya dönüşen, kuruyan, kaşıntı gibi belirtilerle rahatsızlıklara neden olan hassas cilde sahip olanların dikkate alması gerekenleri Hastane Derindere Dermatoloji Uzmanı Abdulaziz Resuloğlu anlattı…

 Aldığınız ürünlerin etiketlerini okuyun!

Vücudunuza dokunan ürünler alacaksanız etiketlerinde “hassas ciltlere uygundur” yazmasına dikkat edin.

 Sert yüzey temizleyicilerini dikkatli kullanın!

Temizleyicilerde bulunan kimyasallar hassas cildinizi tahriş edebilir. Cilt tahrişi ile ilgili uyarı etiketi olan ürünlerden uzak durun ve ağartıcı, alkol, amonyak, etilen glikol monobütil asetat, sodyum hipoklorit ve trisodyum fosfat gibi bileşenlerden kaçının. Kullandığınız ürün içeriğinden yine de şüpheniz varsa ürünü kullanırken eldiven giyin.

Sıcak suyla banyo yapmaktan kaçının!

Sıcak ve uzun banyolar cildinizi doğal yağından da arındırır. Bu nedenle mümkün olduğunca ılık suyla ve maksimum 15 dakikayı geçmeyen banyolar yapın. Cildinize uygun; boya, parfüm, deodorant ve antibakteriyel maddeler içermeyen sabun veya duş jelleri kullanın.

Kullanacağınız ürünü test edin!

Cildinizi neye karşı hassas olduğundan emin değilseniz, kullanacağınız ürünü işlem yapmadan önce cildinizin küçük bir alanında test edin ve 48-72 saat bekleyin. Bu süre sonunda cildinizde herhangi bir değişiklik/alerji söz konusu değilse ürünü kullanabilirsiniz.

Cilt temizliğini abartmayın!

Kimyasal içeriğe sahip temizleme ürünlerini gereğinden fazla kullanmaktan kaçının. Cildinizin temiz olması için pul pul dökülmesi gerekmez.

Parfüm seçerken önceliğiniz koku değil; cildinizin hassasiyeti olsun.

Seçtiğiniz parfümün cildinize zarar vermediğinden alkol, boya ve sabun içermediğinden emin olun.

Yoğun ve ağır makyajdan kaçının!

Cildiniz hassassa, yoğun makyaj yapmayın. Makyaj ürünleri satın alırken suya dayanıklı olmayan ve gözenek tıkamama özelliğine sahip ürünleri seçin.

Giyeceğiniz kıyafetin modeli değil; kumaşının niteliğini önemseyin!

Yün ve diğer kaba kumaşlar cildiniz hassas olmamasına rağmen kaşıntıya neden olabilir. Özellikle yün alerjik bir döküntü oluşturabilir. Pamuk ve ipek gibi yumuşak kıyafetler tercih edin.

Hava koşullarını dikkate alın!

Dışarısı soğuksa yüzünüzü yumuşak bir atkı ile sarın. Rüzgarın zarar vermemesi ve kurumaması için eldiven kullanın. Güneş koruyucu kremleri sadece yaz mevsiminde değil; hava bulutlu olsa bile her mevsimde kullanın.

Aksesuvar seçiminde görünüş değil; içerdiği metallere dikkat edin!

Hassas ciltler için en yaygın alerji tetikleyicilerden biri de takılardır. Mücevherattan giyeceğe, fermuarlardan gözlüklere kadar kullandığınız aksesuvarların içerdiği metallerin mümkün olduğunca hipoalerjik olan nikel türü metallerden oluşmasına dikkat edin!

Sigaradan uzak durun!

Genel sağlığınız için zarar verici olan sigaranın aynı zamanda pek çok dermatolojik cilt problemini de tetiklediğini; özellikle sedef hastalığınız varsa cilt reaksiyonlarının arttığını biliyor muydunuz? Bu nedenle sigaradan uzak durun.

Cildinizi nemlendirin!

Kuru cilt daha hızlı tahriş olur. Özellikle egzama gibi problemlerle karşılaşırsınız. Cildinizin kurumasını önlemek için ıslandığında suyun içeride tutulması önemlidir. Cildinizi uzun süre yumuşak tutmak istiyorsanız banyonun hemen ardından nemlendirici sürün.

Stres cildinizi etkileyebilir!

Yoğun endişe ve stres ruh sağlığınızın yanı sıra cildinizi de olumsuz yönde etkileyebilir. Cildinizin zarar görmemesi için gevşeme tekniklerini uygulayın, iyi uyuyun, egzersiz yapın ve doğru beslenin.