Özhaseki, Kılıçdaroğlu, Fetö ve ABD’yi hedef aldı, kendini savundu

Kayseri’de katıldığı toplantı ve etkinliklerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’nün sözcülüğünü yaptığını sık sık dile getiren Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, ABD’yi de sert dille eleştirirken ‘Bizi kimse diz çöktüremez. Artık o dönemler geçti’ dedi.

Bakan Özhaseki, Radisson Blue otelde gerçekleştirilen  ‘Çevre ve Şehircilik Bakanı Personeli ile Buluşuyor’ programından önce, toplantıda, Kayseri Tapu ve Kadastro Bölge Müdürlüğü ile Kayseri İŞ-KUR İl Müdürlüğünün yeni hizmet binalarının temel atma töreni,  Melikgazi belediyesi tarafından düzenlenen Taha Carım Bulvarı ile Yeniay Özarslan Manchester Dil Okulları açılışı ile Bozok buluşmasında yaptığı konuşmalardan bazı bölümler.

“Belgeler değil, kağıtlar çıktı. Uyduruk kağıtlar, paçavralar. Ben bu adamın yaptıklarına alışkınım. Kayseri bu konuda çok tecrübeli. Genel başkanlığının ilk gününden itibaren mecliste salladığı bir dosyadan sonra, grup başkanvekili ve genel başkan yardımcısı sıfatı taşıyan milletvekilleri ile birlikte 25 kişilik milletvekili ordusu ile çıkartma yapmışlardı. Bir algı operasyonu yapmaya çalışmışlardı. ‘Burada bir kötülük, burada bir kirlilik var’ demeye çalışıyorlardı. İlk geldiklerinde yanlarında yanlış hatırlamıyorsam 289 sayfalık da bir dosya getirmişlerdi. Daha sonra o dosyaya baktığımız zaman afedersiniz tuvalet kağıdından farklı hiçbir belgesi olmayan birçok uyduruk belgeleri götürüp savcılığa verdiklerini gördük. Savcılar bunları incelediler, ciddiye aldılar. İkinci kez incelendi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu belge dedikleri paçavralar Kayseri’de ikinci kez incelendi, suratlarına çarpıldı. Bir tane kızaranı gördünüz mü? Utananı gördünüz mü? ‘Hakkınızı helal edin, aylarca kamuoyunun meşgul ettik, sonra da masum insanlara iftira ettik, bu yalandı’ diyeni gördünüz mü? Pişkin pişkin devam ettiler.

Şimdi aynı numara devam ediyor. O numara nedir? Man adası diye bir ada var, orada bir şirket var, Cumhurbaşkanımızın çocuklarının ve yakınlarının oraya milyonlarca dolar para aktardıkları. Bütün bankacılık işlemler tarandı, böyle bir adaya milyon dolarlar değil, kuruş gitmemiş. Nasıl olacak şimdi? Bu sefer de belgeleri verin diye başladılar. Belgeler geliyordu, gidiyordu. Belgeler geliyordu, gidiyordu olur mu? En sonunda baktılar ki tüm Türkiye üzerlerine geliyorlar. Pazartesi savcılığa veririz diyorlar. Takip ediyoruz. Uyduruk bir takım bankacılık işlemlerinin paçavralarını koymuşlardır ve vermişlerdir. En üzücü taraf, ne yazık ki CHP Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte önce FETÖ’nün partisi oldu, şimdi de kumpasların partisi olmaya devam ediyor. Kendisi zaten bir FETÖ kumpası ile gelmişti. Çok yakışıyor da zaten. Şimdi de o kumpas devam ediyor. FETÖ’nün sözcülüğüne de devam ediyor. Birbirlerini çok iyi buldular. Allah sonunu hayır etsin.

Hizmetleri yapmak kolay değil. Yaparken karşımıza çıkan engelleri biliyorsunuz. Cumhuriyet mitinglerini, gezi olaylarını, parti kapatma davalarını unutmadık. Bir başsavcı efendinin oturarak Türkiye’nin yüzde 50’nin oyunu almış bir partiyi kapatmak için uyduruk dosyalar hazırladıklarını unutmadık. O günleri geçtik, ardından gezi olayları, 17-25 kumpasları devam edip gidiyor. Bu zorluklar içerisinde Türkiye’de hamd olsun bir devrim gerçekleşti. Bundan sonra da inşallah güzel hizmetler olmaya da devam edecek. Muhalefet edebilirsiniz, eleştirebilirsiniz, eksikleri söylemek kadar büyük bir hakkınız olamaz. Ama kumpas kurmaya hakkınız yok. Zor bir coğrafyada yaşıyoruz, Avrupa’nın ortasında keyif yapan bir ülke değiliz. Coğrafyadan, inanışlarımızdan, tarihsel geçmişimizden kaynaklanan sorunlarımız var. Bütün bunların altından Allah’ın izniyle kalkarız. O güç ve irademiz var. Yurt dışından bize yapılan kumpasların farkındayız, onları da çok fazla yadırgamıyoruz. Bize yapılan bu kumpasları boşa çıkarıyoruz. Son yıllarda yapılan yurt dışında PKK’ya kucak açmayı, FETÖ’cü hainlere kucak açmayı en sonda da Reza mıdır ne lanettir o adamcağızı Türkiye’nin aleyhine kullanmayı çok iyi anlıyoruz. Çünkü ülkeler arasında çıkar çatışmaları vardır, herkes kendi ülkesinin menfaatini savunur ve kendine göre taktikler geliştirir. Dost dediğimiz ülkelerden bu kötülükleri görsek de anlayabiliyoruz. Ama anlayamadığımız bir tek şey var.

Türkiye’de yaşayıp, ‘milli’ olduğunu söyleyip ‘Atatürk’ün partisinin mirasçısıyız’ deyip sonra da yurt dışından ne kadar kumpas varsa hepsinin sözcülüğünü yapmayı anlayamayız. Atatürk’ün partisinin başında bulunan zat da olmak üzere çevresindekiler nasıl olur da yurt dışındakilerin sözcülüğünü yaparlar? Nasıl olur da onların ellerine tutuşturdukları sahte birtakım kağıtları ‘belge’ diye Türkiye’ye yutturmaya çalışırlar? Man Adası varmış, orada bir şirket varmış, Cumhurbaşkanımız ve yakınları oraya para göndermişler. Verin belgeleri görelim, ‘Yok belgeler herkese verilmez’. Tamam, bize vermeyin de gazetecilere verin yayınlasınlar; ‘yok duruma bakacağız’. Kardeşim madem öyle savcılığa ver, yok. En son mavi dosyayla geldi, şirket sözleşmesi. Kayseri Ticaret Odası’na gidin şimdi 2 hangar dolusu şirket sözleşmesi var. İstediğiniz kadarını getirin dağıtın millete ne olacaksa. Siz ‘Man Adasına para gitti’ demiyor musunuz? Verin evrağınızı. Yok öyle bir şey. Muhalefet edebilirsiniz, eleştirebilirsiniz, eksikleri söylemek kadar büyük bir hakkınız olamaz. Ama kumpas kurmaya hakkınız yok, iftira etmeye hakkınız yok, yalan söylemeye hakkınız yok. Bizimkiler ne yazık ki bunu yapıyor. Yurt dışındaki FETÖ’cülerin sözcülüğünü yapıyorlar. ‘Efendim siz FETÖ’cülerle beraberdiniz. İşte şu da resminiz’. Gazeteye basmışlar benim resmimi. Doğru, yurt dışına en az 15-20 kere çıktım. Kardeş şehir ilişkisine giderken ticaret odalarına, sanayi odalarına MÜSİAD, GESİAD, KAYSİAD, Organize Sanayi hepsine dedik ki; ‘Kardeş şehir ilişkimiz var, ticaret yapılacak, gelir misiniz?’ Kafkaslara herhalde 70 kişiyle falan gittik, Strazburg’a gittik, Amerika’ya da gittik doğru. İçinde GESİAD başkanları vardı, ticaret odası temsilcileri vardı, sanayi odası temsilcileri vardı. Onlar o gün şehri temsil ediyorlardı ve o gün için masum insanlardı. Ayıp olan dün onlarla beraber olmak değildi, ayıp olan onların örgüt olduğu belli olduğu halde 15 Temmuz’daki katillikleri ispatlandığı halde hala bunlarla beraber olmak, hala bunların sözcülüğünü yapmak Amerika’daki o şizofren yapının Türkiye’de temsilciliğini yapmaktır. İşte hainlik, alçaklık budur. Bunu yapanlar da tarih önünde asla hesap veremeyecekler.

Biz şimdi depreme hazırlık yapıyoruz. Trilyonlar harcayacağız ki depreme dayanıksız binaları düzeltelim. Neden yapıyoruz? 1.5 milyon kaçak yapı ve tehlikeyi giderebilmek için yapıyoruz. Biz doğrusunu yapmaya devam edeceğiz. Çevreyi kirlettirmeyeceğiz. Şehircilikle ilgili faaliyetlere, belirli standartlar getirmek istiyoruz. Ancak, geçmişten gelen sorunlar yakamızı bırakmıyor. Gördüğüm en dobra lider Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, her şeyi dobra dobra söylüyor. Biz silüeti bozuk yapılar için de tehlike taşıyan yapılar için de mücadele ediyor, hazırlık yapıyoruz. Bizden önce yerel yönetimlerde 4 dönem CHP vardı. Kaçak yapılara göz yumdular, gecekondular yaptırdılar; sonra ne oldu? Bu gecekonduların yeşil alana, sosyal alanlara, okula, hastaneye, yola, kanalizasyona, suya elektriğe ihtiyacı oldu. 2000’li yılların başlarında kimliksiz şehirler ortaya çıktı. Bunlar şehirlere ihanet değildir de nedir? Haliç’i çamurla doldurdular. Çöp dağları patladı, insanlar öldü. Bozuk yapılara göz yumuldu. Şimdi bunları düzeltmek için trilyonlar harcıyoruz.  FETÖ/PDY yurt dışında ajanlık yapıyor, Türkiye aleyhine çalışıyor. Ülkeyi sıkıştırmaya çalışıyorlar, hazır olda dursun istiyorlar, Suriye’de sınır çizmeye çalışıyorlar. Siz orada her şeyi yapacaksınız, Türkiye müdahil olmasın diyeceksiniz. Orası bizim güvenliğimizi ilgilendiriyor. Orada olacağız. Kumpaslar kuracaklar, birilerini konuşturacaklar. Konuştursunlar sorun değil. Böyle yapmaları benim garibime gitmiyor. Bizim içeridekilere ne demeli, sözcülüğünü yapanlara ne demeli. Kumpaslar oradan devam ediyor. ‘Efendim siz bunlarla beraber olmuştunuz.’ 5 yıl öncesine kadar bunlara selam vermeyeniniz var mıydı? Bu kadar hainlikleri belli olduktan sonra elini sıkmak kadar kötü bir şey olamaz. Asıl tehlikeli olan bunların sözcülüğünü yapmak, at izi ile it izini birbirine karıştırmak. Bu oyunları oynayanları biliyoruz. Onlara göre tedbirler alıyoruz.

Geldiğimiz noktada FETÖ’nün sözcülüğünü ana muhalefet yapıyor. At izini, it izini birbirlerine karıştırıyorlar. Sonrada dönüp bize ‘AK Partililer dün beraber değil miydiniz?’ diyorlar. Şimdi burada hep beraberiz. Herkes masum. Bunlar 17-25 ve devamındaki süreçlere kadarda bunların terör örgütü olduğuna dair bir hukuki delil yoktu. Masumiyet esastır. Şehir protokollerinde varlardı. Vergi veren en önemli firmalardı. O günlerde ne yapacaktık. Suçluluğu ispatlı değil ki. Bir suç işlemediler ki. Herkes merhaba diyordu. Burada selam vermeyen bir tane Allah’ın kulu varsa elini kaldırsın. Öyle bir şey yok. Bunların terör örgütü olduğu belli oldu mu? Oldu. Yurtdışında şuanda Türkiye’nin aleyhine çalışan örgüt bunlar. Bunların katiller sürüsü olduğu belli oldu. Hangi ülkeye hizmet ettiklerini biliyoruz. Şimdi niye bu samimiyet. İspatlı ve tescillidir. Şimdi niye bunların sözcülüğünü yapıyorsunuz. Siz ne biçim insanlarsınız. Bunlarla nasıl kumpas kurarsınız. Birde Reza diye bir rezalet çıktı. Götürdüler, Türkiye aleyhine konuşturuyorlar. Sözcülük yine bizim ana muhalefette.

Birkaç gün önce yine ellerinde bir belge ‘Recep Tayyip Erdoğan’ın Man adasında bir kişinin kurduğu bir şirkete milyonlarca dolar gönderdiğine dair belgeler elimizde, Bekleyin. Cumhurbaşkanının gözlerinden öperim, hadi cevap ver’ dediler. Bizde 80 milyon olarak senin gözlerin öperiz. Hadi belgeleri ortaya koy, çıkar aslı varsa. Gözlerinden öpüyoruz, hadi koy ortaya da görelim. Öyle bir belge yok. Nasıl bir yüzdür ki, utanmak bilmiyor. Ben buna belediye başkanlığım döneminden çok alışkınım ama Türkiye daha yeni yeni tanıyor. Ben tazminat davaları açtım, para kazandım, vatandaşlara sucuk olarak dağıttım. O kadar basit. Şimdi yine CHP’nin sözcüleri televizyonlara çıkıyor. ‘Bakan bey biz kazandık diyor ama davaları biz kazandık’ diyorlar. Yapma ya, nasıl kazandınız? Arkadaşlarımızla açtığımız davalar neticesinde bunlardan, yandaş gazetelerinden ve Kayseri’deki milletvekillerinden aldığımız paranın miktarı 98 bin 750 TL. Belgeleri bende. Kılıçdaroğlu gibi sallamayacağım. İsteyen varsa yarın göndereyim. Sahtekarlık yok, belgeler yüzde 100 doğru. Son bir dava var. İnşallah kazanırsam, bu seferde meclis de sucuk dağıtacağım.”