Özhaseki, gündemi Kayseri’de değerlendirdi…

Türkiye, sınır ötesi operasyonlar, partiden istifası istenenler, depremler, kentsel dönüşüm gibi bazı konuları Kayseri’de değerlendiren Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki “Parti bugün birisini aday gösterir, destekler, arkasında durur, onu ara ara uyarır, iyi, güzel işler yapması için elinden geleni yapar ama gerekli gördüğünde de kendi iç kurullarında almış olduğu bir karar neticesinde de geriye çekilmesini isteyebilir” dedi.
Kayseri’de düzenlenen “Kentsel Dönüşüm Kurultayı”na katılan Özhaseki’nin  bazı değerlendirmeleri şöyle.

‘Bazı belediye başkanlarının istifalarına ilişkin kararlar, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, partide ve istişari kurullarındaki görüşmeleri neticesinde alındı. Bu kararlara saygı duyulması gerekir. Ben, 5 dönem seçimlere girdim, belediye başkanı oldum ama nihayetinde beni, partim aday gösterdi. Partim aday gösterdiği için ben insanların karşısına çıktım. O partinin felsefesini, şehircilik anlayışını, o partinin dünyaya bakış açısını temsil eden bir insan olarak orada bulundum. Kendi başıma bağımsız bir aday olarak girmedim, partim beni aday gösterdi. Böyle olunca benim, partimin ilkelerine, kurallarına bağlı kalmam kadar doğal bir şey olamaz. Parti, bugün birisini aday gösterir, destekler, arkasında durur, onu ara ara uyarır, iyi, güzel işler yapması için elinden geleni yapar ama gerekli gördüğünde de kendi iç kurullarında almış olduğu bir karar neticesinde geriye çekilmesini isteyebilir. AK Parti’liler bir görev verilirse yapar. Böyle bir anlayışın hakim olduğu bir partide, doğrusu bu işlerin hiç konuşulmadan nezaketlice halledilmesi lazım ki öyle olduğunu da görüyoruz zaten. Bir başka partide bunu göremezsiniz, bu nezaketi yaşayamazsınız. Sadece Cumhurbaşkanımız uçakta açıkladığı için ben de söylüyorum, Kadir Bey ile bundan bir müddet önce görüştüğümüzde, olayı çok tatlı bir şekilde, sohbet ederek değerlendirdiğimizde, eline kağıdı aldı, ‘Bismillah’ dedi, istifasını yazdı ve verdi. Bu kadar da basit.
Makamlar gelip geçici. Oralar hizmet yerleri. Parti bugün birisini gösterir, yarın başka birisini gösterir ama partinin amacı, oradaki insanlara en iyi şekilde hizmet etmektir. Partiler zaten hizmeti hedeflerse seçimlerde çok oy alıp oralarda seçilip, ‘Evet, biz seçildik’ diyebilirler. Yoksa bunu söyleme imkanı olmaz. Ben, alınan bu kararlara saygı duyulması droğrultusunda görüşümü her fırsatta beyan ediyorum zaten. Nihayetinde ben de bir Bakanım, elimden geleni yapıyorum, gece gündüz demeden koşturuyorum ama şunu da tüm Türkiye’nin bilmesi lazım ki, eğer partim, Sayın Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, çalışmamdan memnun değilse bir tek tebessümle ‘Allasmarladık, hakkınızı helal edin’ diyerek kenara çekilmesini bilirim, çok şükür. Bunun böyle olması lazım.
Türkiye zor bir coğrafyada bulunuyor. Avrupa’nın ortasında, lüks içerisinde keyif yapan bir ülke değil. Türkiye’nin çevresindeki birçok ülke paramparça ve idare edilemez hale geldi. Kuzey Irak’ta da Barzani efendi, kendi başına bir işe girdi. Çocukluk rüyasıymış beyefendinin. Herhalde Kürt milletine en büyük ihaneti yaptı. Kendi bölgesindeki halka en büyük ihaneti yaptı. Zaten o referandum neticesinde açığa çıkarılıp da sallanan bayrakları insanlar gördüler. O bayrakların sallanmasıyla birlikte kime hizmet ettiğini de herkes çok iyi anladı. Günübirlik, ufak tefek Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili’nin Karabük, Kayseri, İskenderun, Aliağa’daki geri kazanım tesislerinin yönetmeliğe aykırı çalıştıkları ve çevre kirliliğine yol açtıkları” yönünde öyle bir iddiası varsa takip ederiz. Biz, şehircilikle öne çıkıyoruz ama çevre hususunda yaptığımız çalışmalar çok gözükmüyor. Bir taraftan sahillerimiz, koylarımız, SİT alanlarının korunmasıyla ilgili adeta savaş veriyoruz, bir taraftan da dışarı atılan atıkların çevreye tehlike teşkil etmemesi için adeta savaş veriyoruz. Bütün şehirlerdeki iklimi, havayı 24 saat esaslı takip ediyoruz. Zehirli atık atan bacaların hepsinde 7/24 izleme var. Bütün bunları bilfiil takip eden Bakanlık olarak ‘3-4 tane şehirde zehir saçıyor’ filan gibi saçma sapan sözleri kimsenin söylemeye hakkı yok. Bildiği bir şey varsa takip edelim. Sonra kendisine ‘e güzel tespit ettin’ der, teşekkür ederiz. Böyle popülist bir politikayla gündeme gelmenin bir manası yok.

Türkiye deprem kuşağında. Son 100 yıl içerisindeki depremlerde 83 bin can kaybımız var. Dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde. Müthiş topraklarda yaşıyoruz. Dünyanın gözü neredeyse bizde. Bu iş yaşanan kavgalardan da anlaşılır. Güzel olanında gözüne uyku girmezmiş. Bu ülkede de herkesin gözü var. Bin bir türlü sıkıntı var. Böyle bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye’de şehircilik noktasında Türkiye’nin kadim medeniyet izlerini taşıyacak bir yapı ortada gözükmüyor. Belki küçük bölgelerde var ama eskiye ait medeniyetimizin timsali olan eserler de öksüz kalmış yapılar gibi. Adeta aralarında kaybolmuş gibi. Sanki bir acemi terzinin eline kumaşı vermişsiniz de o kumaşı kesmiş, parçalamış. Son 20 yılda gelen arkadaşlarımızın hepsi o acemi terzinin yaptığı hasarı gidermekle uğraşıyorlar. Şimdi o kesilmiş kumaşın üretilmesi ile uğraşıyoruz. Onun zorluklarını yaşıyoruz ama biz bunun altından kalkarız. Bu bizim için zor değil. Allah’a şükür ne yaptığımızı biliyoruz ve aklımız başımızda. Türkiye’yi götüreceğimiz yeri biliyoruz. Halihazır konumumuzu iyi tespit ettik ve geleceğe doğru ümitle bakıyoruz. Bunca sıkıntılara rağmen ümitle bakmaya da devam ediyoruz.
Türkiye’nin yüzde 90’ından fazlası 4. derece deprem kuşağında. Son 100 yıl içerisinde yaşanan depremlerde 83 bin can kaybı oldu. Bu ülkenin yüzde 90’dan fazlası 4. derecede deprem kuşağında. 1 ve 2. derecede olan bölgemizin miktarı yüzde 66’dır. Nüfusumuzun da yüzde 71’i bu bölgelerde yaşıyor. Bunu bir tehlikeye işaret olsun diye söylüyorum. 6’nın üzerinde neredeyse 2 seneye bir deprem düşüyor. Şuanda da bazı yerlerde depremler oluyor. Ayda yüzlerce deprem olmaya devam ediyor ama 3 ve 4 şiddetinde olduğu için, gözden uzak yerlerde olduğu için çok kayıtlara girmiyor ve bizim literatürümüzde yer almıyor. Son 100 yıl içerisindeki depremlerde 83 bin can kaybımız var. Maddi zararımız da 100 milyar dolar civarındadır. Bunların hepsinin tespitleri var.”