Memduh Boydak kendini savundu: Kod adım Kurban, soyadım günah keçisi

Kayseri’de aralarında ünlü işadamlarınında bulunduğu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki Fetö ana davasında  ilginç savunmalar, suçlamalar, tahliye talepleri ya da olaylar dikkat çekmeye başladı. Son duruşmada 48 yaşındaki Boydak Holding eski CEO’su  Memduh Boydak, kendine ‘kurban’ kod adını, ‘günah keçisi’ olarakta soyadını bulduğunu belirterek   ‘Asıl Ailemin kurbanı ben oldum” diyerek kendini savundu ve hakkındaki bir çok suçlamayı kabul etmedi. Boydak’ın savunmasından bazı bölümler şöyle.
“2012 yılında hesaplar konusunda yapılan işlemlerden ve bir müşterimizin internetten aldığı borsa hissesinden dolayı bugün burada biz yargılanıyoruz. Benimle ilgili kovuşturma başlayalı 3.5 sene oldu, 30 tane tanık dinlendi. 1.5 milyonluk şehirde sadece 30 tanık bulmuşlar. Diğerleri ise kaçıp gitmiş. Yurtdışına yapılan bir geziyle ilgili de uçakta beni dönemin belediye başkanı  Mehmet Özhaseki yanına çağırdı. Bana üniversiteye yurt yapacak hayırseveri bulduğunu söyledi. Yurdu ise Hacı Ali Sözduyar’ın yapacağını söyledi. Bu olayla ilgili benim hiçbir ilgim yok. Benim hakkımda Yusuf Şaşoğlu konuşmuş. Buraya geldi. Duruşmada yalan söyledi. Nuh Elmacıoğlu da ifade verdi ama Nuh Bey  Amerika’da çocuklarının okuduğu okula aldığı aracı söylemedi. Buraya gelen tanıklar tutuklanacaklarından korktukları için ya yalan konuşuyorlar ya da yandan dolaşıyorlar. Bizimle ilgili Arif Budak da bir şeyler söylemiş ama 3 celsedir davaya katılmıyor.  Gizli tanık Ali Dağı kod adlı kişinin İbrahim Düzçekiç olduğunu öğrendim. Ali Dağı ifadesinde tam 3 kere devletine güvenmediğini söyledi. Devletine güvenmeyen adam gizli tanık, biz ise burada tutukluyuz. Öyle bir ortam oluştu ki namuslular namussuz, namussuzlar ise namuslu oldu. Benim hakkımda tanıklık yapan adamlar yanımdan bile geçemezler. Ayaz kod adlı kişi ise benim sürekli  Amerika’ya gittiğimi söylemiş. Evet ben sürekli  Amerika’ya giderim. 365 günün en az 100 günü  Amerika’ya gitmişliğim vardır. Bunu hiçbir şekilde saklamıyorum. Çünkü holding olarak  Amerika’ya ihracat yapan en büyük firmalardan biriyiz. Bu işler  Amerika’ya gitmeden oluyor mu sanıyorlar.
Melikşah Üniversitesi’nde mütevelli heyeti üyeliği ve başkanlık yaptım. Hiçbir şekilde bir terör örgütünün mütevelli heyetinde yer almadım ve karışmadım. Bu noktada örgüt mütevelli heyeti ile üniversite mütevelli heyeti birbirine karıştırılıyor. Bize bağlı olarak çalışan yaklaşık 40 bin kişi içinde mahkeme heyeti tarafından getirilip kimi oturmaya davet ettiğimi, kimden himmet adı altında para istediğimin sorulmasını talep ediyorum. Bu davada kaybolan hayatlarımız ve ailelerimiz yargılanıyor. Vakıf üniversitelerine yardım edilmesinin suç olduğunu bugün öğrenmiş olduk. Neden tutuklu olduğumu halen bilmiyorum. Benim hakkımda hazırlanan iddianamenin içine nereden geldiği belli olmayan bir il şeması koymuşlar. Bu şemaya göre ben yöneticiymişim. Ben hiçbir şekilde böyle bir şemada bulunmadım ve yer almadım. Biz holding olarak her türlü vakfa ve derneğe elimizden geldiği kadar yardım ettik. O yüzden kimlerden talimat almışım ya da kimlere talimat vermişim bilmek istiyorum. Asla FETÖ/PDY içinde yöneticilik yapmadım. 3.5 yıldır hakkımda delil toplanıyor. Bu süre zarfı içinde somut bir delil yoksa ben neden tutukluyum? Yasa dışında hiçbir olayımız olmadı. Yıllardır yardımla anılan bir aileydik, 1 günde terör üyesi olduk.  Amerika’da okuyan çocuklarıma her ay düzenli para gönderdim. Gönderdiğim bu paraları teröre gönderdiğim noktasında bağlantı kurmuşlar.
Hayatımda trafik cezası bile yemeyen bir kişiyken, bir anda terör örgütü üyesi oldum. Bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Kaçma şüphem kesinlikle yoktur. Bunu hiçbir şekilde düşünmedik. Şahsım ve ailem olarak aklanmamızın peşindeyiz. 60 yıllık aile birikimimizi bırakıp asla kaçmam. Mücadele edip kazandığımız birikimimizi geri almamız lazım. Maalesef ailemiz adına bazı algı operasyonları yapılıyor. Yapılan algı operasyonlarıyla itibarımız beş paralık edildi. Algılar bir anda gerçeklerin önüne geçti. Bize kumpas kurdular. FETÖ yapılanması kumpas kurarken devlet sessiz mi kaldı? Sıtkı Baş diye bir alçak var. Bizim üniversite heyetimizin mütevelli heyetine sızmış. İkili oyunlar oynamış. Kendisiyle ilgili iddialar ortaya çıkınca istifasını ben istedim. Adamın yediği haltlardan devletin haberi yok muydu? Bizi neden uyarmadı? Sıtkı Baş bu kadar tehlikeliydi de devlet kaçmasına neden izin verdi? Bizi takip eden devlet onu neden yakalayamadı? Bizden terör üyesi değil suçlu dahil çıkmaz. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum.’