Magazin-yaşam, eğitim, sağlık, teknoloji, spor haberleri (05.05.2019)

“Yeni kimlikler ilk olarak sağlık sistemine entegre edilecek”
E-devlet sistemi gereği sağlık, güvenlik ve daha pek çok bilgi yeni kimliklerdeki çiplerde saklı olarak korunuyor. Yeni kimliklerle güvenli ve hızlı bir şekilde doğrulama işlemi yapabilen cihazların ilk olarak sağlık sistemine entegre edilmesi öngörülüyor. Cihazlar kullanıma alınınca doktorlar tek tıkla hastalarının sağlık geçmişlerine ulaşabilecek ve hasta bilgilerinin korunması güvenceye alınacak.
Yaklaşık 40 milyon vatandaş yeni çipli kimliklere geçiş yaptı. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin kimliklere elektronik sertifika yükleme çalışmasını başlatmasıyla birlikte çipli kimliklerin sağladığı avantajlardan yararlanmanın yolu da açılmış oldu. “Yeni kimlikler ilk olarak sağlık sistemine entegre edilecek” diyen biOnay Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, mevcut avuç izi ve parmak damar izi uygulamalarıyla hastaların biyometrik verilerinin kurum merkezinde tutulduğuna ve yurt dışından getirilen bu tarz cihazların yüksek maliyetli olduğuna dikkat çekti.
Yeni sistemde kimlik kartında yer alan parmak izleri güvenlikli cihazlar üzerinde doğrulanıyor ve hastaya ait parmak izi gibi biyometrik ve kişisel veriler herhangi bir kurum merkezine gönderilmiyor, kopyalanmıyor veya bir yerlerde saklanmıyor. Ayrıca acil sağlık bilgileri kimliklerin üzerindeki çiplerde tutulabileceği için, vatandaş bir sağlık kuruluşuna başvurduğunda hekimler hastaya ait sağlık bilgilerine tek tıkla ulaşabilecek. Bu da daha kolay ve verimli bir muayene işleminin önünü açacak.
Her hastanede farklı güvenlik önlemi dönemi bitiyor
Tüm sağlık kurumları kimlik sahteciliği nedeniyle yaşanan mağduriyetlerin önüne geçmek ve uğranan maddi kayıpları azaltmak için kendi kimlik doğrulama yöntemlerini geliştiriyor. Kimlik doğrulama teknolojilerinin kamuda önemli bir harcama kalemi haline geldiğini söyleyen Usta, geliştirilen çözümlerin kalıcı olmadığına dikkat çekti: “Bugün bir kurumda avuç içi, bir başka kurumda yüz tanıma, diğer bir kurumda SMS şifre gibi yöntemler vatandaşlarda kafa karışıklığı yaratıyor ve kimlik fotokopisini alan pek çok dolandırıcı da kimlik bilgileriyle vatandaşları mağdur etmeye devam ediyor. Standart nitelikte olmayan kimlik doğrulama çözümlerinin zamanla kimi ihtiyaçlara cevap veremediği ortaya çıktı. Milyonlarca lira yatırımla geliştirilen ve yurt dışından satın alınan bu çözümler birkaç yıl sonra yenilenmek zorunda kaldı. Mükerrer yatırımların ortadan kalkması, kimlikle ilgili süreçlerin dijitalleşmesi, sahteciliğin ve mağduriyetlerin önüne geçilmesi için Türkiye’nin %100 yerli ilk mobil kart erişim cihazı olan biOnay’ı geliştirdik.”

biOnay cihazlarında kişiye ait hiçbir veri saklanmıyor
biOnay cihazı, parmak izi ve PIN bilgisini üzerinde saklamıyor veya bir merkeze göndermiyor. Kişiye ait diğer (Anne adı, doğum yeri, kan grubu, dini, cinsiyeti, medeni hali, anne kızlık soyadı vb.) veriler ise sadece Nüfus İşlerinden yetki sertifikası alabilen kuruluşlarca karttan okunabiliyor. Kişiye ait hiçbir veri cihaz üzerinde saklanmıyor ve kişi kartı çıkardığı anda, cihaz üzerinde hiçbir kişisel veri bulunmuyor. Bu çözüm hastanelerdeki parmak izi cihazlarının da yarattığı kişisel bilgilerin saklanması endişesine son veriyor.

ASHİB’TEN AFRİKA’YA İHRACAT ATAĞI

 Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği (ASHİB) tarafından 22-28 Nisan 2019 tarihleri arasında Gana ve Fildişi Sahillerine yönelik  Sektörel Gıda Ticaret Heyeti düzenlendi. ASHİB önderliğinde üye firmaların katılımıyla gerçekleşen heyet kapsamında gidilen Gana ve Fildişi Sahillerinde yılın ilk ticaret heyeti programı başarıyla gerçekleştirildi.

Heyete başkanlık da yapan Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkan Vekili Ali Can Yamanyılmaz heyetle ilgili yaptığı değerlendirmede; “Birlik olarak, başarılı bir 2018 yılını geride bıraktık ve yeni rotamızı Afrika olarak belirledik. Afrika’da hedefimizi ise kıtanın en gözde ticaret merkezlerinden olan Gana ve Fildişi Sahilleri olarak belirledik. 2019 yılına hızlı bir başlangıç yaparak Afrika’nın önemli ticari merkezlerinden olan Gana ve Fildişi Sahilleri’nde Akra ve Abidjan şehirlerinde toplamda 6 gün süren Gıda Sektörel Ticaret Heyeti programı kapsamında gıda ihracatçılarımızı Afrikalı ithalatçılarla buluşturduk. Böylece heyetimiz Afrikalı gıda firmalarıyla, ithalatçılarla, yatırımcılarla ve önde gelen market zinciri temsilcileriyle ikili iş görüşmeleri yaparak Türk gıdalarını ve Türk kalitesini Afrika pazarına tanıtma fırsatı buldu.” diye konuştu.

Gana ve Fildişi Sahili’nde Türk Gıda Ürünleri Rüzgarı Esti”

 Heyet katılımcılarının ikili iş görüşmeleri ile gıda ürünlerimizi tanıtabilme fırsatı bulduklarını kaydeden Yamanyılmaz, “Verimli geçen heyet kapsamında ihracatçılarımızın yeni iş bağlantıları yapmış olduğunu öğrenmek ve ihracatı canlandıracak adımlar atıldığını görmek katılımcılara Gana ve Fildişi Sahillerinde Türk gıda ürünleri rüzgarı esti dedirtti. ” şeklinde konuştu.

Yamanyılmaz, heyetin organizasyonu için her türlü yardım ve desteklerini esirgemeyen Akra Büyükelçisi Özlem Gülsün Ergün Ulueren ve Akra Ticaret Müşaviri Buğra KARAMIŞ’a teşekkürlerini iletti.

“Afrika’da Türk Marka Algısı Güçlenecek”

 İlk ülke olarak  Gana ve başkenti Akra’ya giden  Ticaret Heyeti,  görüşmelerine 23 Nisan 2019 sabahı  Akra Ticaret Müşavirliği Bilgilendirme Toplantısıyla start verdi. Akra Ticaret Müşavir Yardımcısı Murat Buğra Karamış ile görüşülerek yatırım fırsatları ve ikili ticaretimiz hakkında bilgi alındı. Oldukça sıcak bir ortamda gerçekleşen toplantıda Müşavir Yardımcımız ve katılımcılar tanışma fırsatı buldu. Sonrasında Gana/Akra Yatırım Ajansı direktörü Edward B.Ashong-Lartey başkanlığında görüşmelere devam edildi. Heyet programında Akra Tarım Sektörünü Geliştirme Merkezine de ziyaret gerçekleşti.

İicaret heyetinde yer alan ihracatçılar, Gana’nın çeşitli şehirlerinden gelen gıda ithalatçıları ve ülkenin önde gelen süpermarket zincirleri ile ikili iş görüşmeleri gerçekleştirerek Türk gıda ürünlerinin kalitesini de sergileme fırsatı buldu.

Aynı günün akşamında Akra Büyükelçiliğimiz tarafından ticaret heyeti onuruna verilen akşam yemeğiyle Akra şehrindeki program sonlandırılarak Fildişi Sahilleri / Abidjan programına geçildi.

Heyet kapsamında katılımcılar 25-28 Nisan 2019 tarihleri arasında Fildişi Sahilleri Abidjan şehrinde de Abidjan Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileri ve süpermarket zincirlerinin sahipleriyle görüşme imkanı buldu. Ayrıca programın son günü, B2B görüşmeleri kapsamında uygun görülen firmaların toptan gıda merkezleri ziyaret edilerek satın alma yetkilileri ve direktörleriyle görüşmelerde bulunuldu.

“Hedefimiz Ülkemizi Daha da İleri Taşımak”

 Heyet başkanı Yamanyılmaz, ticari yönden büyük başarıya imza atılan bu heyetin ardından Afrika ülkeleriyle ticareti ilişkilerimizi sağlamlaştırmak adına çalışmalarının süreceğini ifade ederek ülkemizi daha da ileri taşımak için önümüzdeki dönemde Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği tarafından yeni faaliyetlerin devam edeceği müjdesini verdi.

İTÜ kariyer günlerinde Uyumsoft standına yoğun ilgi

Türkiye’nin inovasyon lideri Uyumsoft, 29- 30 Nisan tarihleri arasında, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen “İTÜ Kariyer 101 – Staj ve İstihdama Giriş” organizasyonuna katıldı. İTÜ’lü mühendislik öğrencileri, Uyumsoft standına yoğun ilgi gösterdiler. Ağırlıklı olarak staj başvurusu ve staj içeriği hakkında bilgi alan gençler, aynı zamanda yarı zamanlı çalışma koşulları hakkında bilgi edindiler. 2 gün süren İTÜ kariyer günlerinde, Uyumsoft’un standına uğrayan yüzlerce öğrenciye, kurumsal kaynak planlama (ERP) ve staj süreci dahil yazılım sektörü hakkında genel bilgilendirmede bulunuldu ve staj yapma talebinde bulunanların staj başvuru kayıtları alındı.

Türkiye’nin İnovasyon Döngüsü Lideri Uyumsoft

İş dünyasının teknolojik dönüşümüne rehberlik etmek üzere 22 yıl önce yola çıkan Uyumsoft, işe ve insana değer katan çözümler üreterek, son 5 yıldır, her yıl ortalama %30’un üzerinde büyüme gösteriyor. Global inovasyon trendinin lideri olan ve yıllık gelirinin %31’ni ar-ge ve inovasyon faaliyetlerine ayıran Uyumsoft, HAVELSAN’ın en iyi yazılım firmaları kategorisi olan A-Grubu tedarikçi listesinde yer alıyor.

Geçtiğimiz 7 ayda insan kaynağını yaklaşık %20 artıran Uyumsoft’un İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Tokat ve Bakü’deki 6 ofisinde 200’ün üzerindeki çalışanı ve ekosistemindeki 250’yi aşkın iş ve çözüm ortağı bulunuyor.

UyumERP, UyumHRM, EkoTicari&EkoHR gibi çözüm ve hizmetleriyle yurtiçi ve yurtdışı 500’ün üzerindeki ERP projesini yerinde kurulum, bulut ve  mobil platformlarda başarıyla hayata geçiren Uyumsoft, ayrıca e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv, e-İrsaliye, e-Defter vd) uygulamaları, Banka Bakiyem ve Uyumpos gibi bulut tabanlı çözümleri ile 10 binin üzerinde müşterisine hizmet vermeye devam  ediyor.

İTÜ kariyer günlerine farklı sektörden katılım oldu

İTÜ kariyer günlerine, yazılım, enerji, lojistik, ulaşım, otomotiv, tekstil, baskı mürekkep ve eğitim gibi birçok sektörden firmalar katıldı. Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ’nin yanı sıra katılan firmalar arasında, Türk Hava Yolları (THY), Commenics, Toyota Boshoku Türkiye, Ceva Holding, Karbel Group, Boehlerit, Tümad, Aiesec, Lignadecor, Siegwerk, Redpine Software, Hitit Bilgisayar Hizmetleri, Beyçelik Holding, Aksa Jenaratör, Yapıray, Smartpro, Shirt by Shirt, Careem belirtilebilir.

KAPI TASARLIYORUM’DA ÖDÜLLER SAHİPLERİNİ BULDU!

Aslandağ Grubu’nun sosyal sorumluluk projesi “3. Kapı Tasarlıyorum” yarışması sonuçlandı. İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla Kampüsü’nde 2 Mayıs Perşembe günü düzenlenen ödül töreninde, 10 bin TL değerindeki birincilik ödülünü Okan Üniversitesi Sanat Tasarımı Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Fırat Altundağ kazandı.

Kapı sektörünün ihracat yıldızı ve tasarım markası Artella Ahşap Kapı Sistemleri, üniversitelerin mimarlık, iç mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı ve tasarım alanına ilişkin bölümlerinde okuyan öğrenciler için düzenlediği “Kapı Tasarlıyorum” yarışmasıyla sosyal sorumluluk projesine devam ediyor. Artella’nın bu sene 3. kere düzenlediği ve 23 Ocak-11 Nisan tarihleri arasında başvuruların kabul edildiği “Kapı Tasarlıyorum” yarışmasına, geçtiğimiz yıla göre yüzde 25 artış yaşanarak 2 bin 500 başvuru geldi. Konusunun “Sürdürülebilirlik” olduğu yarışmanın ödül töreni ise 2 Mayıs Perşembe günü İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla Kampüsü’nde düzenlendi. Gelecek nesiller için büyük bir önem taşıyan sürdürülebilirlik için öğrenciler, sürdürülebilirliği bir konsept olarak ele alan, zaman içinde farklılaşan trendler doğrultusunda ve kişinin zevkine yönelik olarak yenilenebilen bir iç mekan kapısı tasarlamaya çalıştılar. Türkiye’nin ilgili üniversitelerinden gelen binlerce başvurunun detaylı incelendiği yarışmanın birinciliğini Okan Üniversitesi Sanat Tasarımı Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Fırat Altundağ kazandı. Birinciye 10 bin TL para ödülünün Aslandağ Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Aslandağtarafından verildiği törende Aslandağ, “Markamızın sürdürülebilirliği için gençlerimizin fikirleri, tasarımları bizler için kıymetli. Kapı Tasarlıyorum yarışması, öğrencilerimizi sektörümüzle tanıştırmak, katma değerli ürünler üretmek, markalarımızın geleceğe taşınması için çok önemli. İlk sene 1000 başvuru gelmiş, bu sene ise 2500 başvuru geldi. Umuyoruz ki gelecek yıllarda bu sayı daha da katlanarak artacaktır. Buradan bir kez daha hem yarışmaya katılan öğrencilerimize hem de değerli jüri üyelerimize teşekkür ediyorum” dedi. Cemal Aslandağ’ın konuşmasından sonra jüri üyeleri adına konuşma yapan Alpar Mimarlık Kurucusu Mimar Tahsin Alpar, “Kapı deyip geçmeyin. Kapılar, yapılardaki en önemli ögelerdir. Kimi ihtişamlıdır, insanı ezer. Kimi sufi dergah kapısıdır, baş eğdirir. Gideceğiniz mekana hürmet ister. Bu yılki konumuz sürdürülebilirlikti. Binlerce proje geldi. Buradan öğrencilerimize bir kez daha teşekkür ediyorum. Buradan öğrencilerimize küçük bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Yarın iş hayatına atıldıklarında yapı malzeme ürünlerini iyi inceleyip ülkemizin değerli markalarını tercih etsinler” açıklamalarında bulundu. Alpar Mimarlık Kurucusu Mimar Tahsin Alpar, Gönye Mimarlık Kurucu Ortağı İç Mimar Gönül Ardal, AE Mimarlık Kurucusu Mimar Ahmet Erkurtoğlu, Artella Genel Müdürü İç Mimar Ahmet Yalçın ve Üsküdar Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mimar Esin Tümer’in jüri üyesi olduğu yarışmada diğer ödüllerin listesi şu şekildedir:

İkincilik ödülü

Epoka Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Ahmed Koşan

Üçüncülük ödülü

Pamukkale Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Kurtça Ömür

Mansiyon ödülü

Beykent Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü öğrencileri Hasan Enes Yılmazer-Bilhan Gazezoğlu

7 YAŞINDA AMELİYAT OLDU 76 YIL SONRA AYNI BİNADA ŞİFA ARIYOR

Kayserili 83 yaşındaki Nihat Çakmak, 1943 yılında Memleket Hastanesi adıyla ameliyat olduğu binada 76 yıl sonra şifa arıyor. 1924 yılında hizmete giren Memleket Hastanesi, Nihat Çakmak için 7 yaşında ilk kez ameliyathaneyle tanışması ve hayatının kurtulması ile ilgili anılarla dolu.

83 yaşındaki Nihat Çakmak, 1943 yılında henüz 7 yaşındayken idrar yollarındaki rahatsızlık dolayısıyla ameliyat olduğu hastanede, 76 yıl sonra tekrar şifa arıyor. Nihat Çakmak; 1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün “Memleket Hastanesi” ismiyle açılışını yaptığı bugünse Acıbadem Kayseri Hastanesi olarak hizmete devam eden tarihi binada tedavi görüyor. Çakmak, bu tarihi binada yarım asrı geçmiş anılarını tekrar yaşadığını ifade ederek şunları anlattı:

“1943 yılında, henüz 7 yaşındayken hastalanmışım, Kayseri’ye 25 km uzaklıkta Küçük Bürüngüz mahallesinde oturuyoruz. İdrar yollarında taş varmış, ağrım çok, dayanılır gibi değil. Rahmetli hacı babam ve hacı annem beni sırtında Kumarlı’ya kadar getirdiler, oradan da bir atlı geliyormuş. Tabi o zaman araba yok, affedersiniz Kayseri’de ulaşım o zaman tamamen at ve eşekle yapılıyor. Bunlarla nakliye oluyorduk. Atlı beni Kayseri’ye getirmek istedi, hacı annem ve babam da yolda daha az yorulurum diye kabul ettiler, onlar arkadan geldiler. O dönemde hanlar var; Kömürcü Hanı var, Karamustafa’nın Hanı var, Yıldız Hanı var. Bunların hepsi Hunat Cami mevkisindeydiler. Atlı beni, hastaneye yakın olan Kömürcü Han’ına bıraktı. Arkada kalan hacı annem ve hacı babam çok tereddüt etmişler, atlı acaba çocuğumuzu götürdü mü, ya kaçırdıysa gibi? Kendileri benden 2 veya 2 buçuk saat sonra geldiler, beni handan alıp bu hastaneye getirdiler. Burada 1 ay yattık. İdrar yollarından ameliyat oldum. Taş varmış, taşı aldılar. Daha sonra taburcu ettiler. Şurada köşedeki odada yatıyordum, tren geçerdi yanından. Taburcu olduktan sonra burada bizim bir hemşehrimiz vardı, o yıllarda onun evine gittik. Buradan giderken de yürüyerek götürdüler. Kapalı Çarşıya girdik, Kayseri’nin nüfusu o zamanlar 40 bin civarındaydı.”

O yıllardan bu yana Kayseri’nin büyüdüğünden ve kalabalıklaştığından söz eden Nihat Çakmak, zaman zaman bazı hastalıklarla karşılaştığını ve yine Acıbadem Kayseri Hastanesi’nin tarihi binasına gelerek tedavi olduğunu söyledi.

“Acıbadem Kayseri Hastanesi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Burak Civelek ise Nihat Çakmak’ın zamanında Memleket Hastanesi olarak faaliyette olan binada şimdi tekrar tedavi olduğunu ifade ederek; “Kanser nedeniyle 2016 yılından beri bizim takibimizde olan bir hastamız. Aynı zamanda eşi Gülhanım Hanım’ı da 2017’den beri takip ve tedavi ediyoruz. Karı-koca tedavilere ve tetkiklere beraber gelip, birbirlerine destek oluyorlar. Hastalarımızla muhabbet etmeyi seviyoruz. Nihat amca, Memleket hastanesi ile ilgili anılarını bana anlattı. 7 yaşında burada ilk kez ameliyatını olmuş. Yine ilerleyen yaşlarda 80 yaşında tekrar farklı bir sıkıntılı hastalıkla aynı hastanede şifa arıyor. Kendisi adeta yaşayan bir tarih! Ona gözümüz gibi bakıyoruz! Bahsettiği 1942 yılında, Memleket Hastanesi olarak hizmet veren bir hastaneydi burası. Bizim şu an göz polikliniği olarak kullandığımız odalarımızda Nihat amca hasta olarak yatmış. Eskiden eczane olarak kullanılan odalarda ise, şu an tedavi alıyor. Yani aradan 76 yıl geçmiş ve burada başka bir ad altında aynı hastanede yeniden sağlığını arıyor. Nihat amcanın da eşinin de durumu iyiye gidiyor. Allah uzun ömürler versin her ikisine de…”

KAYSERİ’DE 12 LİSE ÖĞRENCİSİ KİTAP YAZDI

Okullardan güzel haberler gelmeye devam ediyor. Günümüzde çok az insanın okuduğu bir gerçek . Fakat Türkiye’nin en başarılı Anadolu liselerinden Nuh Mehmet Küçükçalık Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni eğitimci yazar hacı Sarının editörlüğünde Genç Yazarlar Kulübünü kurdu.

Akademik başarısı ile kendini ispatlayan Nuh Mehmet Küçükçalık Anadolu Lisesi 9 ve 10. Sınıf öğrencileri bir yıl boyunca yazarlık atölyesinde edebiyatın çeşitli türlerinde çalışmalar yaptılar. Özellikle şiir, deneme, hikaye, biyografi, fıkra, gezi yazısı gibi türlerde yazılar yazan genç yazarlar bu çalışmalarını kitaplaştırdılar.

Hunat Kültür Merkezinde imza ve söyleşi programı yapan genç yazarlar çalışmalarını davetlilerle paylaştılar. Özgün Ruhlar ismiyle okuyucuya ulaşan kitap alanında ilk olma özelliğini de taşıyor.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Eğitimci Yazar ve kitabın editörü Hacı SARI; okuyan, üreten, düşünen, muhakeme eden bir gençlik hedefiyle yola koyulduk. Sayısal öğrencilerin bulunduğu bir okuldan çok nitelikli bir edebiyat ürünü çıkardık. Nuri Pakdil Maraş Lisesinde Yedi Güzel Adamın filizlenmesini sağladı. Üstadın bu yöntemi bizler için ilham kaynağı oldu, popüler kültürün tüketiciliğine inat köklerine bağlı fakat dünyanın gidişatını takip eden öğrencileri, sanatçıları yetiştirmek için çalışıyoruz, dedi.

Programa Okul Müdürü Mehmet Aksoy ev sahipliği yaptı. Büyükşehir Belediye başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, İl ve ilçe milli eğitim şube müdürleri STK temsilcileri imza standını ziyaret ettiler.

Elinizi yıkayarak hayat kurtarın
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 5 Mayıs Dünya El Hijyeni Günü olarak belirlenmiştir. DSÖ “Herkes için Temiz Bakım Sizin Ellerinizde” sloganıyla duyurduğu bugünde özellikle sağlık çalışanlarının el hijyenine uyumunu artırmayı hedefliyor. El yıkamak antibiyotiklere karşı direnci olan ve tedavisi zor olan mikroplardan korunmamızı da sağlayabilir diye belirten Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap El Hijyeni Günü’nünde el hijyeninin antibiyotik direnci ile ilişkisine toplumsal açıdan değindi.
Ellerimizde 150 çeşit bakteri bulunduğundan bahseden Prof. Dr. Alpay Azap, dokunduğumuz her yüzeyden, her nesneden ellere bakteriler, virüsler, mantarlar bulaştığını ve elimizi yıkayana kadar bunların saatlerce canlı kalabildiklerinden bahsetti: “Saatte yaklaşık 25 kez elimizi ağzımıza, burnumuza, gözümüze götürdüğümüzden hastalıkların geçişinde eller çok önemli bir araç görevi görmektedir. Bu nedenle sadece el yıkama ile ishal olgularının sayısı yüzde 50, solunum yolu enfeksiyonu sayısı yüzde 25 oranında azalmaktadır.”
El yıkamak enfeksiyonlardan korunmanın en temel yolu
Prof. Dr. Alpay Azap, hastanelerde tedavi gören hastaların 10’da birinde hastane enfeksiyonu (sağlık hizmeti ilişkini enfeksiyon) geliştiğini ve bu enfeksiyonlardan korunmanın en etkili yolunun el yıkamak olduğunu söyledi: “El yıkamanın önemi ilk olarak Semmelweiss’ın 1800’lü yılların ortalarında yürüttüğü çalışmalarla kanıtlanmıştır. 2000’li yılların başında hastane enfeksiyonlarının dikkat çekmeye başlamasıyla birlikte bu enfeksiyonları önleme çalışmaları da hız kazandı. Dünya Sağlık Örgütü, el hijyeni alanında çalışanlarla birlikte kampanyalar başlattı, rehberler hazırladı. 2009 yılında ise konunun önemine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak üzere 5 Mayıs “Dünya El Hijyen Günü” olarak ilan edildi. Bu kapsamda her yıl bir tema belirleniyor ve bu temaya uygun kampanya malzemeleri hazırlanıyor. Örneğin 2016 yılında cerrahi alan enfeksiyonları, 2017 yılında antimikrobiyal direncin artışı, 2018 yılında sepsis ele alındı. Bu yılın mesajı ise sağlık çalışanlarına yönelik olarak “Herkes için Temiz Bakım Sizin Ellerinizde” (Clean Care for All, It’s in Your Hands)”
El yıkamak antibiyotik dirençle savaşmaya yardımcı oluyor
İshale ve solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olabilen mikroplar, farkında olmaksızın sürekli gözlerimize, burnumuza ve ağzımıza dokunduğumuz için eller yıkanmadığı zaman kişiden kişiye geçip hastalıkların yayılmasına sebep olabiliyor. El hijyenini sağlamak, sıklıkla gereksiz antibiyotik kullanımı gözlemlenen ishal hastalıklarını yüzde elli civarında, solunum enfeksiyonlarını ise yüzde 25 civarında engelliyor. Bu hastalıkların oluşumunu engellemek de antibiyotik kullanımını doğrudan azaltarak antibiyotik direnci oluşma riskini büyük oranda düşürüyor. El yıkamak ayrıca antibiyotiklere karşı direnci olan ve tedavisi zor olan mikroplardan korunmamızı da sağlayabilir.
Sağlık çalışanlarının el hijyenine uyum sağlamaları enfeksiyon riskini azaltır 
Hastane enfeksiyonlarına neden olan bakterilerin hastadan hastaya veya yüzeylerden hastaya sağlık çalışanlarının elleri aracılığıyla geçtiğinden bahsedenProf. Dr. Alpay Azap, hastaneye yatan hastaların 10’da birinde, yoğun bakım ünitesinde yatanların ise yaklaşık 3’te birinde hastane enfeksiyonu geliştiğini belirtti: “Sağlık çalışanlarının ellerinde santimetrekare başına 40.000- 4.000.000 bakteri olabilmektedir. Bu rakam hastane dışındaki kişilerdekinin 10-100 katı kadardır. Sadece el hijyenine uyum ile ek bir işlem veya maliyet olmaksızın hastane enfeksiyonları yarı yarıya azaltılabilir. El hijyenine uyumun yüksek olduğu yerlerde hastane enfeksiyonları da düşüktür; arada doğrudan bir ilişki olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir.”
Hastalarla temastan önce ve sonra hijyenik el temizliği uygulanmalı
El yıkamanın üç türü olduğunu belirten Prof. Dr. Alpay Azap, bunları sosyal el yıkama, hijyenik el yıkama ve cerrahi el yıkama olarak sıraladı: “Sosyal el yıkama, günlük yaşantıda herkesin uygulaması gereken el yıkama türüdür. Tuvaletten sonra, yemeklerden önce ve sonra, hayvanları sevdikten sonra ve ellerimiz her kirlendiğinde sabun ile ellerin en az 15 saniye boyunca yıkanması ve ardından kurulanması gerekir. Hijyenik el yıkama ise hastanelerde sağlık çalışanlarının uygulaması gereken el yıkama türüdür ve her yıl 5 Mayıs Dünya El Hijyeni Günü‘nde bu el yıkama türüne dikkat çekilmektedir. Hijyenik el yıkama için su ve sabun kullanılabileceği gibi alkol bazlı el antiseptikleri de kullanılabilir. Su ve sabun ile hijyenik el yıkama için eller ıslatıldıktan sonra, 3-5 ml sıvı sabun ile ellerin en az 15 saniye boyunca ovuşturularak yıkanması gerekir. Ardından durulanmalı ve kağıt havlu ile kurulanmalıdır. Elde kan, sekresyon vb. gibi görünür bir kirlenme yok ise el yıkama yerine alkol bazlı el antiseptikleri ile hijyenik el temizliği sağlanabilir. Hijyenik el temizliği hastalara dokunmadan önce ve sonra, her türlü işlemden önce ve sonra uygulanmalıdır.  Son olarak cerrahi el yıkama, ameliyata girecek sağlık çalışanlarının uygulaması gereken, özel bir teknikle ve özel malzemelerle uygulanan el yıkama türüdür.”
Hastane enfeksiyonu, yatış süresini ve maliyeti artırıyor
Hasta ve hasta yakınlarının, sağlık çalışanları ve yöneticilerinin hastane enfeksiyonları konusunda dikkat etmeleri gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Alpay Azap,hastane enfeksiyonu geliştiğinde hastanın daha geç iyileşebileceğini ve bu süre içinde daha çok sıkıntı çektiğini vurguladı: “Hastane enfeksiyonu geliştiğinde yatış süresi uzamakta ve maliyet artmaktadır. Uygun endikasyonlarda uygun el hijyeni uygulanması ile hastane enfeksiyonları ek bir çabaya ve maliyete gerek kalmaksızın yarı yarıya azaltılabilmektedir. Sağlık çalışanlarına bu konuda eğitim verilmesi önemlidir. Ayrıca hastanelerde gereken yerlerde su, lavabo, sabun, kağıt havlu ve el antiseptiğin bulunması yöneticilerin sorumluluğundadır. Hastanelerde çeşitli kampanyalar ve özendirici faaliyetlerle el hijyeninin önemi vurgulanmalıdır.”
Yaygın antibiyotik kullanımı antimikrobiyal dirence sebep oluyor 
Antimikrobiyal direnç hakkında önemli bilgiler paylaşan Prof. Dr. Alpay Azap, günümüzde birden çok antibiyotiğe dirençli bakterilerle karşılaştığımızı belirtti: “Bir bakterinin bir antibiyotiğe dirençli hale gelmesi, artık o bakterinin yol açtığı enfeksiyonların tedavisinde dirençli olduğu antibiyotiğin kullanılamaması anlamına gelmektedir. Günümüzde, birden çok -hatta bazen onlarca- antibiyotiğe dirençli bakterilerle karşılaşmaktayız. Bu bakterilerin neden olduğu hastalıklar için kullanılabilecek antibiyotik sayısı da giderek azalmaktadır çünkü bakteriler kullanılan antibiyotiklerin her birine hızla direnç geliştirebilmektedir. Direncin gelişmesindeki en önemli faktörlerden birisi antibiyotiklerin çok yaygın kullanılmasıdır. Türkiye, dünyadaki tüm ülkeler arasında antibiyotiğin en çok tüketildiği ülkelerin başında gelir; bunun bir sonucu olarak da tüm dünyada antibiyotik direncinin en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alır. Direncin yayılmasını önlemenin önemli bir yolu ise enfeksiyon kontrol kurallarına uymaktır. Enfeksiyon kontrolünün en temel kuralı ise el hijyenidir.  El hijyenine uyum arttıkça hastane enfeksiyonları azalacak dolayısıyla da antibiyotik kullanımı azalacaktır. Bu da dirençli bakterilerin ortaya çıkmasını engelleyecektir. El hijyeni ayrıca halihazırdaki dirençli bakterilerle gelişen enfeksiyonların da azalmasını sağlayacaktır.”

El yıkamak salgınların önlenmesinde çok önemli

El yıkamak antimikrobiyal dirence karşı koruma sağlıyor

Enfeksiyonlardan korunmanın en temel yolu el yıkamak

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından el yıkamanın önemine dikkat çekmek üzere 5 Mayıs Dünya El Yıkama Günü ilan edilmiştir. Bu kapsamda her yıl herkes için el yıkamanın önemi yeniden hatırlatılmaktadır. Koç Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Başkanı, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Önder Ergönül de el yıkamanın önemine dikkat çekti.

El yıkamanın en önemli faydası, mikroplardan kendimizi korumak ve hastalıkların engellenmesidir. Yapılan çalışmalar, düzenli el yıkamanın solunum yolları ve ishal gibi hastalıkları engellediğini göstermiştir.

El yıkamak salgınların önlenmesinde çok önemli 

El yıkamanın özellikle salgınların önlenmesi için çok önemli olduğundan bahseden Prof. Dr. Önder Ergönül, birçok hastalığa karşı koruma sağladığından bahsetti: “El yıkamanın etkin olarak uygulanması durumunda ishallerin önlendiği birçok kez gösterilmiştir.Solunum yolları enfeksiyonları da ciddi ölçüde azalır. Konuşurken, hatta gülerken farkında olmadan etrafa damlacıklar saçabiliriz. Hasta olan kişilerin damlacıkları influenza veya benzer solunum yolu patojenlerini içerirler. Hastaların saçtıkları bu damlacıklar çeşitli yüzeylere yerleşirken, başkaları da bu yüzeylere dokunarak bu hastalıklara yakalanabilir. Özellikle toplu ulaşımlarda, toplu bulunulan yerlerde bu olasılık daha fazladır. Sıkça el yıkamak, bizleri görünmeyen risklerden korur.”

Fazla antibiyotik kullanımı antimikrobiyaldirence sebep oluyor

Prof. Dr. Önder Ergönül, sıklıkla gereksiz antibiyotik kullanımı sonucu ortaya çıkanantimikrobiyal direncin son yıllarda tüm dünyada artan bir sorun haline geldiğinden bahsetti: “Antimikrobiyal direnç, özellikle Güney Avrupa ve Türkiye gibi ülkelerde büyük bir sorun. Antibiyotikleri yıllarca akılcı bir şekilde kullanmadığımız için antimikrobiyaldirenç ile karşı karşıyayız. Dirençli bakterilerin tedavisi oldukça zor. Bu antimikrobiyaldirence sahip bakterilerin bulaştığı olan hastalar hayatını kaybedebiliyor. Hastaların hayatını tehlikeye atan bu bakterilere karşı en temel koruyucu el hijyenini sağlamaktır. Bu yolla bakterilerden korunabilir, dolayısıyla antibiyotik kullanımı ihtiyacını azaltabiliriz.

Sağlık çalışanları yeterince dikkatli olmazsa antimikrobiyal dirence sahip bakterilerin yayılmasına sebep olabilir

Prof. Dr. Önder Ergönül, hastanelerde dirençli bakteri bulunma ihtimalinin çok daha yüksek olduğunu aktardı: “Sağlık çalışanları farkında olmadan bu dirençli bakterilerin bulaşmasında aracılık yapabilirler, vektör gibi davranabilirler. Sağlık çalışanlarının, el yıkamanın önemini kavramaları ve bu açıdan hastalarına da örnek olmaları gerekir. Olumlu örnekler her zaman daha çok dikkat çekmektedir. Bu nedenle olumlu bir rol model olmak çok önemlidir.”

Çinli turistlerin yeni gözdesi Fethiye

Bu yaz Çinli turistlerin Türkiye’ye gelmesi, başlayan yeni iki uçuşla artık çok daha kolay bir hal alıyor. Türkiye’yi gezerken deniz, kum ve güneş tatilinin yanı sıra kültür ve ekstrem sporlar için Fethiye’yi tercih eden Çinli turistler, tatillerinin bir bölümünü bu bölgede geçiriyor.  Çinli ünlüler Survivor’ının Fethiye’de çekilmesinin bölgenin Uzak Doğu’da tanınmasında büyük önem taşıdığının altını çizen Fethiye Otelciler Birliği Başkanı (FETOB) Bülent Uysal, Fethiye’nin Çinli turistler için alternatif pazar konumdan çıkarak ana pazar haline geldiğini söyledi. FETOB olarak bölgeye gelen turist sayısını arttırmak için çalıştıklarını söyleyen Uysal, Çin’den gelen bloggerları ve tur operatörlerini Fethiye’de ağırladıklarını ve bölgenin tanıtımını yaptıklarını belirtti.

Tarihi ve doğal güzellikleriyle Türkiye’nin yanı sıra dünyanın birçok ülkesinden ziyaretçi akınına uğrayan Fethiye, Çin’den Türkiye’ye başlayan iki alternatif uçuşla Çinli turistleri bu yaz geçtiğimiz yıllara oranla daha fazla ağırlayacak.

“Çinli turistlerin gelmesinden memnunuz”

Türkiye’yi gezerken deniz, kum ve güneş tatilinin yanı sıra kültür ve ekstrem sporlar için son yıllarda Çinli turistlerin Fethiye’yi tercih ettiğini söyleyen Fethiye Otelciler Birliği Başkanı (FETOB) Bülent Uysal, İstanbul, Kapadokya, Pamukkale gibi destinasyonların yanı sıra Fethiye’nin Çinli turistlerin Türkiye’ye geldiklerinde uğramadan geçmedikleri bir tatil adresi haline geldiğini belirtti. Fethiye’nin deniz, kum ve güneş konseptinde her şey dahil tatil arayan Avrupalı ağırlıklı misafirlerde uzmanlaşmış olduğunu belirten Uysal, bölgenin Çinli turistleri ağırlamaktan mutlu olduğunu ve geri dönüşlerin oldukça olumlu olduğunu belirtti. Yapılan çalışmalar neticesinde Çin’den gelen turistlerden yıldan yıla bir artış gözlemlediklerini aktaran Uysal, özellikle Babadağ’dan yapılan yamaç paraşütünün bu ilginin ana nedenlerinden biri olduğunu aktardı.

SOSYAL MEDYADA ALTIN ÖDÜL MEMORIAL’IN

Türkiye’nin en kapsamlı sosyal medya ödülleri Social Media Awards Turkey 2019’un sağlık kategorisinde “Altın Ödül”ünün sahibi Memorial Sağlık Grubu oldu.

Marketing Türkiye ve BoomSonar iş birliğiyle hayata geçirilen, sosyal medyanın en başarılı marka ve projelerinin titiz bir değerlendirmeden geçtiği yarışmanın ödül töreni 3 Mayıs Cuma günü Raffles İstanbul’da düzenlendi. Memorial bir kez daha sağlık kategorisinde altın ödülün sahibi oldu.

Bu sene üçüncüsü düzenlenen Social Media Awards Turkey 2019’a 1 Mart 2018- 12 Mart 2019 tarihleri arasında dijital ortamda yayınlanan çalışmalar katıldı. Yarışmanın ödüllendirme sistemiyse Jüri Ödülleri, SocialBrands Veri Analitiği Ödülleri ve Grand Prix olmak üzere üç temel bölümden oluşuyor.

“Tamamen objektif verilerle ölçüm yapılıyor”

Memorial Sağlık Grubu Medya İletişim Direktörü Yeliz Soydan Şengün ödül töreni sonrası şu açıklamayı yaptı: “Marka ve ajansların sosyal medya performanslarını objektif verilere dayalı olarak ölçen ilk ve tek ödül olan Social Media Awards Turkey 2019’da Memorial Sağlık Grubu’nun, sağlık kategorisinde yine altın ödülün sahibi olması bizim için büyük bir onur. Memorial olarak kurulduğumuz günden bu yana toplumu sağlık konusunda bilinçlendirmek en önemli misyonumuz. Sosyal medya da bu alanda en önemli aracımız. Bu ödül, paylaştığımız sağlıklı yaşam bilgilerinin geniş kitlelere ulaştığının en önemli göstergesi. Tüm takipçilerimize ilgi ve destekleri için teşekkür ediyoruz.

“Çin’den İstanbul’a direk uçuşlar bizi de mutlu ediyor””

Öte yandan sadece yazın değil kışın da ziyaretlerini sürdüren Çinli turistlerin kışın açık olan Fethiye merkezdeki otellerin doluluklarına katkıda bulunduğunu söyleyen Uysal, Fethiye’nin artık Uzak Doğu pazarı için alternatif konumundan çıktığını ve ana pazar haline geldiğini belirtti. Uysal, “Bu farkındalıkla FETOB olarak kendiliğinden ortaya çıkan gelişmeyi desteklemek ve Çin’den gelen turist sayılarını arttırmak amacıyla çeşitli faaliyetlerde bulunuyoruz. Çin’de reyting rekorları kıran Çinli ünlüler Survivor’ının Fethiye’de çekilmesi de önemli bir tanıtım faaliyeti oldu. FETOB’un verdiği konaklama ve lojistik destekleri sayesinde Fethiye Belediyesi’nde düzenlenen hava oyunları da Çin’de yapılan canlı yayınla milyonlara ulaştı. Dolayısıyla son günlerde tanık olduğumuz ve haberlere konu olan Çin’den direk uçuşlar FETOB’u ve Fethiyeli turizmcileri memnun etmektedir” dedi.

100 bin İstanbullu Spor ve Sağlıklı Yaşam için“V Weekend Sports” Festivaline Koştu

Anneden babaya, çocuklardan gençlere her yaş grubunun festivali “V Weekend Sports” 3 günde yaklaşık 100 bin kişiyi Intercity İstanbul Park’ta buluşturdu. Spor, wellness, eğlence, kişisel gelişim gibi her türden onlarca eğlence dolu aktivitenin bir arada bulunduğu festivalin son gününde ödüllü yarışmalar büyük ilgi topladı. Anne babaların bebek pusetleriyle katıldığı koşu oldukça çekişmeli ve eğlenceli geçerken, köpekleriyle birlikte “patili koşuya’’ katılanlar arasında da kıyasıya rekabet yaşandı. Gran Fondo Marmara bisiklet yarışları da dünyanın sayılı pistleri arasında gösterilen Intercity İstanbul Park’ta farklı bir heyecana sahne oldu.

Hafta sonunda spor ve eğlenceyi bir arada yaşamak isteyenlerin akın ettiği Intercity İstanbul Park’ta düzenlenen “V Weekend Sports” festivalinde nefes terapisi, pilates gibi yoğun katılımlı etkinlikler de düzenlenirken, sağlıklı yaşam seminerlerinde de bilinçli spor yapmanın önemine dikkat çekildi.

Ak: “Amacımız festivali geleneksel hale getirmek”

Intercity İstanbul Park’ta düzenlenen festivale gösterilen ilgiden oldukça memnun olduğunu belirten Intercity Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak, “Bu festival kapsamıyla Türkiye’de bir ilkti. Ailelerin, gençlerin, çocukların bir arada bulunup hem spor yapmaları, hem de eğlenmeleri sağladığımız için mutluluk duyduk. Amacımız bu tür etkinlikleri her 3 ayda yaparak insanların eğlenmesini, ailecek hafta sonunu keyifli geçirmelerini sağlamak. 3 gün süren sağlıklı yaşam ve spor festivalinde genç yaşlı herkes kendi ilgi alanına göre spor branşlarıyla buluştu. Amacımız bunu gelenekselleştirerek çok daha fazla kişiye ulaşmak ve sporun önemini onlara doğrudan aktarmak” dedi.

7’den 70’e herkes için “spor”

Festivale gelenler, koşudan bisiklete, basketboldan e-spora, drone yarışlarından cross fit’e kadar farklı branşlardaki müsabakaları izleme şansına sahip oldular. Spor ve eğlencenin bütünleştiği V Weekend Sports’a Emniyet Teşkilatı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, çeşitli spor kulüpleri ve dernekler de katılarak halkla bütünleştiler. Atlı polisler ve K9 köpekleri büyük ilgi toplarken polis birimleri de eğitici çalışmalarda bulundular.

Ünlü sporcuların deneyimlerini paylaştığı ve sporseverlerle birlikte eğlenceli bir hafta sonu geçirme olanağının yaşandığı festivalde kadınlar ve çocuklar için de birçok özel etkinlik yer aldı. Ziyaretçiler, yoga, zumba, spinning gibi branşlarının tecrübeli eğitmen ve hocaları ile spor yapma fırsatı buldular. Ayrıca İstanbul Atlı Spor Kulübü tarafından getirilen pony atları ile çocuklara hayvan sevgisi aşılanırken unutamayacakları bir hafta sonu yaşamaları da sağlandı.

Festival’de günümüzün popüler başlıklarından biri olan ve hızla spor dalları arasında kendine sağlam bir yer edinen E-spor kategorisinde de 60 sporcunun mücadele ettiği Intercity eRacing Cup Yarışı düzenlenirken, ziyaretçilere atletizmden masa tenisine, karateden bilek güreşine, kick box’tan taekwondoya 30’dan farklı spor dalında da deneyimler yaşattırıldı.

“TÜSİAD BU GENÇLİKTE İŞ VAR! EGE” FİNALİ 7 MAYIS’TA EGİAD EV SAHİPLİĞİNDE GERÇEKLEŞİYOR!

2019 dönemi itibari ile bir girişimcilik programına dönüşen TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! en çok başvuru aldığı bölgelerden biri olan Ege Bölgesine yönelik kurgulanan modelle, girişimci gençleri desteklemeye devam ediyor. 2019 itibariyle girişimcilik programına dönüşen etkinlik 7 Mayıs’ta önemli isimleri EGİAD ev sahipliğinde ağırlayacak. EGİAD Sosyal Kültürel Etkinlikler Merkezi’nde gerçekleşecek etkinliğe, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, TÜSİAD Girişimcilik ve Gençlik Yuvarlak Masa Başkanı İrem Oral Kayacık, EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan, BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Seda Kaya Ösen ve yarışacak genç girişimciler katılacak.
Ege Bölgesi’ne yönelik tasarlanan TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Ege modeli, EGİAD ve BASİFED iş birliğinde hayata geçirilmişti.

Türkiye genelinde üniversite öğrencilerine, yenilikçi bakış açısı ve girişimcilik yetkinliği kazandırmak amacıyla 2011’den bu yana düzenlenen TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! 2019 dönemi itibariyle bir girişimcilik programına dönüştü. Bu çerçevede programın en çok başvuru aldığı bölgelerden biri olan Ege Bölgesi’ne yönelik tasarlanan TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Ege modeli, EGİAD ve BASİFED iş birliğinde hayata geçirilmişti. Bölgenin iş dünyası dernekleri, melek yatırımcı ağları ve girişimcilik merkezleri ile birlikte oluşturulan TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Ege modeli ile, genç girişimci adaylarına yönelik Ege’de bir girişimcilik kampı düzenlenmesi, kampa katılan ekiplerin fikirlerini iş insanlarına sunması ve seçilen ekiplerin iş insanları ile birlikte iki ay süresince girişim fikirleri üzerinde çalışması amaçlandı.

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!’dan Ege’ye Özel Girişimcilik Kampı 

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Ege Girişimcilik Kampı 21-22 Şubat tarihlerinde EGİAD ve BASİFED iş birliğinde, Yaşar Üniversitesi ev sahipliğinde İzmir’de gerçekleştirilmişti.  Kampa Türkiye genelinde ilk 150 iş fikri arasına giren ekiplerden Ege Bölgesinde yer alan 5 üniversiteden 38 girişimci adayı katıldı. 20’nin üzerinde konuşmacının yer aldığı TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Ege Girişimcilik Kampında girişimci adayı gençler, iş modeli kanvasından müşteri kazanımına, ihtiyaç doğrulamadan fikri hakların korunmasına, destek ve yatırım süreçlerinden sunum tekniklerine kadar birçok konuda eğitim alma fırsatını yakaladı. Ege bölgesi girişimcilik ekosistemi ve iş dünyası üyesi birçok isimle tanışma ve bağlantı kurma olanağı buldu.

İş İnsanları Rehberliğinde Çalışan Ege Girişimcileri 7 Mayıs’ta Final İçin Yarışacak

İki günlük kampın ardından bir hafta boyunca iş modeli kanvasları ve sunumları üzerinde çalışan girişimci adayları, 2 Mart 2019 Cumartesi günü EGİAD ev sahipliğinde düzenlenen sunum gününe katılmıştı. İş fikri sunumlarını yapan 15 ekip arasından seçilen ve iki ay boyunca girişim fikirlerini gerçekleştirmeleri yolunda iş insanlarından rehberlik alan ekipler, 7 Mayıs tarihinde sahneye çıkarak son sunumlarıyla final için yarışacak. İki ay boyunca iş fikirlerini iş planına dönüştürmek için rehberlerle birlikte çalışan ekipler, final gününde iş planlarını TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Ege jürisine sunacaklar. 13.00 – 17.00 saatleri arasında EGİAD Sosyal Kültürel Etkinlikler Merkezi Portekiz Havrası’nda gerçekleşecek Final etkinliği ile dereceye giren girişimci sunumlarına çeşitli ödüller verilecek.

Ödüller şu şekilde olacak;

Birinci ekibe, EGİAD Melekleri Yatırımcılarıyla Buluşma, Kuluçka Merkezi Desteği, EGİAD Melekleri’nden 6 ay mentorluk desteği alma.

İkinci ekibe, EGİAD Melekleri Yatırımcılarıyla Buluşma, Kuluçka Merkezi Desteği.

Üçüncü ekibe, EGİAD Melekleri Yatırımcılarıyla Buluşma.

Etkinlik Programı:

7 Mayıs’ta EGİAD Sosyal Kültürel Etkinlikler Merkezi Portekiz Havrası’nda gerçekleşecek olan TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Ege Final Yarışması saat 13.00’te!

TÜSİAD Girişimcilik ve Gençlik Yuvarlak Masa Başkanı İrem Oral Kayacık ve EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan’ın açılış konuşmaları ile başlayacak. 6 ekibin yarışacağı etkinlik, BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Seda Kaya Ösen ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski’nin kapanış ve ödül töreni takdimiyle sonuçlanacaktır.

Yarışacak 6 Ekip ve Mentorleri;

* Alp Avni Yelkenbiçer –  Yelkenbiçer Grup

Purple Ekibi: Fatma Öykü Gonca, Elif Linda Grace Altıntaş, Safanur Bol, Asude Sare Balıklılı

* Frederic Pagy – Özlem Tarım Ürünleri

Cupid’ness Ekibi: Buse Bakal, Egemen Solak

* Levent Kuşgöz – Kuşgöz İzmir Vinç Kiralama

Tıkla Bakıcım Gelsin Ekibi: Bilge Canıtez, Tuğçe Alkan, Demet Yelekçioğlu, Ayça Danış

* Neşe Gök – İnci Holding

Car4future Ekibi: Oğuzhan Sarıtaş, Kutluhan Hakan, Doğucan Seyidoğlu

* Özüm İlter Demirci – Bayteks Tarım Ürünleri

Meshine Ekibi: Yunus Emre Aşkın, Burak Yörük, Abdulkadir Şehmus Özgün

* Yonca Güngör Çınar – Ege Asal Metal

Filabox Ekibi: Nijat Tarverdiyev, Umut Şensöz, Muhammet Mert Tuncel, Turab Mammadli

Jüri Üyeleri;

– Mustafa Aslan – EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı

– Seda Kaya Ösen – BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı

– Bilge Kalpaklıoğlu –  TÜSİAD Bu Gençlikte İş Var! Çalışma Grubu Üyesi

– Şükrü Ünlütürk – EGİAD Danışma Kurulu Başkanı

– Aydın Buğra İlter – EGİFED Yönetim Kurulu Başkanı

İstanbullular spor ve sağlıklı yaşam için “V Weekend Sports” festivalinde buluştu

Anneden babaya, çocuklardan gençlere her yaş grubunun festivali “V Weekend Sports” başladı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un basket atışıyla Intercity İstanbul Park’ta bugün başlayan festivalde; spor, wellness, eğlence, yarışma, kişisel gelişim gibi her türden onlarca eğlence dolu aktivite bir arada bulunuyor. Ailece eğlence dolu bu festivale katılmak isteyenler ücretsiz olan Intercity İstanbul Park’taki “V Weekend Sports”u cumartesi ve pazar günleri de ziyaret edebilecekler.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop V Weekend Sports Festivali’nin açılışında yaptığı açıklamada Intercity İstanbul Park gibi çok büyük bir alanın halkın kullanımına açılmasının son derece önemli olduğunun altını çizerek “Özellikle gençlerin, çocukların spora özendirilmesi çok önemli.  Bu alan atıl durumdaydı, şimdi bu alanın halkın kullanımına açarak canlandırıldı ve 365 günün 300 gününde etkinlik yapılır hale getirildi. 3 gün sürecek bu spor etkinliğine çocuklarla beraber Pazar günü tekrar gelmeyi arzu ediyorum. Büyükşehirde bu tür büyük alanlar yok. Bu alan gençler ve çocuklar için nefes alınan bir yer haline geldi. Gençlere ailelere böyle bir etkinlik alanı sağladığı için Vural Ak’ı tebrik ediyorum” dedi.

TBMM Başkanı Şentop, bütün standları da gezerek gösterileri izledi. İstanbul İtfaiyesi’nin standında itfaiyeci ceketi giyen Başkan Şentop, mini golf oynadı. İstanbul Büyükşehir Tekvando sporcularının yaptığı nefes kesen gösterileri de uzun uzun alkışlayan Şentop sporcuları tek tek tebrik etti.

Ak: “Intercity İstanbul Park’ı halkımız daha verimli kullansın istiyoruz”

Türk halkının Intercity İstanbul Park’ta yapılan birbirinden farklı festival ve benzeri etkinliklerden aileleriyle doyasıya yararlanmalarını istediklerini belirten Intercity Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak, “Intercity olarak bundan sonra Intercity İstanbul Park’ı artık festivallerle halkımızın kullanımına açacağız. Amacımız her 3 ayda bir burada değişik festivaller yaparak insanların eğlenmesini, ailecek hafta sonunu keyifli geçirmelerini sağlamak. Geçen yıl ilkini yaptığımız V Weekend Motoring büyük ilgi gördü ve iki günde on binlerce ziyaretçiyi ağırladık. 2019’un ilk festivali V Weekend Sports bu festival dizimizin ikincisi. Yine binlerce ziyaretçiyi ağırlayacağız. 3 gün sürecek sağlıklı yaşam ve spor festivalimiz olacak ve burada genç yaşlı herkesin ilgi duyduğu spor branşlarına yer veriyoruz” dedi.

Ailenin her ferdine özel etkinlik

Festivale gelenler, koşudan bisiklete, basketboldan e-spora, drone yarışlarından cross fit’e kadar farklı branşlardaki müsabakaları izleme şansına sahip oluyor. Spor ve eğlencenin bütünleştiği V Weekend Sports’ta ayrıca ünlü sporcular deneyimlerini paylaşıyor ve sporseverlerle birlikte eğlenceli bir hafta sonu geçirme olanağını da sunuyorlar.

V Weekend Sport’da ailecek hafta sonunu keyifli geçirmelerini sağlamak amacıyla kadınlar ve çocuklar için de birçok özel etkinlik yer alıyor. Pazar günü köpekleriyle gelen aileler için pati koşusu düzenlenecekken, yine aynı gün bebekli aileler için pusetli koşu etkinliği de gerçekleştirilecek. Ziyaretçiler, yoga, pilates, zumba, spinning, nefes teknikleri seansları gibi branşlarının tecrübeli eğitmen ve hocaları ile spor yapma fırsatı bulabiliyorlar. Ayrıca İstanbul Atlı Spor Kulübü tarafından getirilen pony atları ile çocuklara hayvan sevgisi aşılanırken unutamayacakları bir hafta sonu yaşamaları da sağlanıyor.

V City Fitness Championship adlı Türkiye’nin en büyük CrossFit şampiyonasına, 24 ülkeden 150 sporcu katıldı ve rekabetin had safhada yaşandığı şampiyona için ülkemizin en büyük CrossFit parkuru kuruldu.

Patiler ve pusetler yarışacak

Bisiklet tutkunları için de, Gran Fondo Marmara bisiklet yarışlarının organizatörü tarafından düzenlenecek olan Gran Fondo İstanbul Park Bisiklet Yarışlarında yaklaşık 1.000 sporcu iki gün boyunca ter dökecek. Macera Akademisinin düzenlediği 3 farklı koşu yarışı olan “1 Saat Koşusu”, “Pusetli Koşu” ve “Patili Koşu” yarışları farklı konseptleri ile hem katılımcı sporculara hem de izleyicilere keyifli anlar yaşatacak.

Günümüzün popüler başlıklarından biri olan ve hızla spor dalları arasında kendine sağlam bir yer edinen E-spor kategorisinde de 60 sporcunun mücadele ettiği Intercity eRacing Cup Yarışı düzenleniyor.

Ayrıca V Weekend Sports; atletizmden masa tenisine, karateden bilek güreşine, kick box’tan taekwondoya 30’dan farklı spor dalında hem yetişkinlere hem çocuklara deneyimletecek etkinlikler ile ülkemizde gerçekleştirilmiş en büyük spor etkinliği olma özelliği taşıyor.

Sağlıklı yaşamı ve sporu hayatında tutan tüm ziyaretçilere girişlerin ücretsiz olacağı festival, şehrin farklı noktalarından İETT seferleriyle de desteklenecek.

İsfanbul’da Balkan rüzgarı esecek

Türkiye’de alışveriş ve eğlencenin başkenti İsfanbul Alışveriş Merkezi’nde, halk oyunlarından türkülerine, renkli kıyafetlerinden kendine özgü lezzetlerine kadar Balkan kültürünün tüm renklerinin yaşatılacağı “Balkan Fest” için geri sayım başladı.

Cadde konsepti ve birbirinden farklı mağazalara sahip,  benzersiz alışveriş mimarisi ile dikkat çeken İstanbul’un önemli merkezlerinden Eyüp’te yer alan İsfanbul Alışveriş Merkezin’de 4-5 Mayıs’ta gerçekleşecek olan ve katılımın ücretsiz olduğu “Balkan Fest” dopdolu içeriğiyle misafirlerine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Balkan Fest’te lezzetler yarışacak

İstanbul’un en gözde eğlence merkezi İsfanbul’da düzenlenen Balkan Fest’te, birbirinden heyecanlı yarışmalar, renkli gösteriler ve konserler katılanlara unutulmaz anlar yaşatacak.

Festivalin birinci gününde Balkanlar’ın asırlık lezzeti Boşnak Böreği için belirlenen 10 kişi kıyasıya mücadele edecek. Yemesi keyifli, yapması bir o kadar da zahmetli Boşnak Böreği Yarışması’nın birincisine ödül verilecek. Yarışma sonrası bando ve folklor gösterilerinin sergileneceği Balkan Fest’te, Balkan müziğinin sevilen ismi ünlü sanatçı Rumeli Ekrem katılanlara eğlenceli dakikalar yaşatacak.

Festival’in ikinci gününde Hıdırellez ritüelleri tanıtılacak

Balkanların muhteşem yöresel tatlılarının yarışıp ödüllendirileceği festivalin ikinci gününde ise bando ve folklör gösterileri hız kesmeden devam edecek. Balkan müziğinin yükselen yıldızı Rumeli Yakup, festivalin son gününde katılımcılara birbirinden güzel şarkı ve sahne şovlarını sunarak festivale damga vurmaya hazırlanıyor.

PENDİK VALA GEDİK ÖZEL SPOR OYUNLARI’NIN ALTINCISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

İstanbul Gedik Üniversitesi, özel gereksinimli çocuk ve gençlerin spor yolu ile topluma katılımlarını sağlamayı amaçlayan “Aktifiz Toplumun İçindeyiz; Bütünleşik Fiziksel Aktivite Merkezi” projesi kapsamında Pendik Belediye Başkanlığı ve Pendik Kaymakamlığı işbirliği ile Pendik VALA GEDİK Özel Spor Oyunları’nın altıncısını düzenledi.  Dolayoba Spor Kompleksi’nde düzenlenen oyunlar, özel eğitim alanına önemli katkılar sağlayan İstanbul Gedik Üniversitesi, kurucusu Halil Kaya Gedik’in eşi Vala Gedik’e ve oyunların gerçekleştirildiği Pendik İlçesi’ne ithaf ediliyor.

1.VI. Pendik VALA GEDİK Özel Spor Oyunlarının temelinde her bir çocuğun farklı ancak eşit haklara sahip olduklarına, iş birliği içinde oyun ve spor faaliyetlerine katılabileceklerine ve bu şekilde gelişip güçlenebileceklerine olan inanç yatıyor. Bu inançla düzenlenen oyunlarda özel gereksinimli çocuk ve gençler akranlarıyla bir araya gelerek atletizm, bocce, basketbol, voleybol, futbol, jimnastik, badminton gibi spor dallarında yarıştı. Bir spor branşına katılmak için henüz hazır olmayan çocuklar ise eğlenceli fiziksel aktivite parkurlarında becerilerini sergilediler. Sporcuların yarışmalar arasındaki molalarda eğlenmeleri için de müzik ve dans etkinliklerine yer verildi.

 “Farklıyız ama eşitiz birlikte daha güçlüyüz”

Oyunlara, “Farklıyız ama eşitiz birlikte daha güçlüyüz”  cümlesinden hareketle çalışmalarını yürüten “Aktifiz Toplumun İçindeyiz” projesi yararlanıcılarının yanı sıra, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinden,  Özel eğitim sınıflarından ve Özel eğitim okullarından 250 özel sporcu, ilk, orta ve liselerden 300 öğrenci ile birlikte katıldı. Oyunlarda İstanbul Gedik Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nden 100 öğrenci gönüllü olarak görev aldı.  Oyunlar boyunca DENTGROUP tarafından tüm sporcuların diş taramaları yapıldı ve diş sağlığı eğitimi verildi.

Canovate Group, İDEF 2019 Fuarı’na katılıyor

Canovate Group, 30 Nisan- 3 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen IDEF 2019 14.Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na katılıyor. 40 yıldır ar-ge ve inovasyonda sahip olduğu bilgi birikimi ve tecrübesini savunma sanayi projelerine aktaran Canovate Group, fuarda 3.salon ve 321E nolu standında fuar ziyaretçilerini ağırlıyor.

Veri merkezi (data center) ve fiber optik sistemlerindeki teknolojisi ve uçtan uça ürün portföyü ile dünyanın ilk 10 markası arasında yer aldıklarını ifade eden Canovate Group Yönetim Kurulu Başkanı Can Gür, şunları söyledi:

“Firmamızın, veri merkezi ve fiber optik çözümlerinde 40 yılı aşkın bilgi birikimi ve tecrübesi bulunuyor. Bu birikim ile IoT (Nesnelerin İnterneti), Endüstri 4.0, çelik yelek, Dron’lar, elektro-optik radar, Terahertz yolcu görüntüleme sistemleri, KGYS (Kent Güvenlik ve Yönetim Sistemi) gibi konularda, savunma sanayimizin ihtiyacı olan kritik teknolojilere yerli imkanlar ile katkı sağlamaktayız” dedi.

Ülkemizin, elektro-optik radarı PanTher Radar’ı geliştirdi

Canovate tarafından, hava alanları, limanlar ve sınırlarda sınır hattı boyunca kullanılmak üzere ülkemizin ilk elektro-optik radarı “PanTher Radar” geliştirildi.Geceyi gündüz gibi gösteren renkli gece görüş kamerası “Falcon Eye” kritik tesislerin korunmasına ve gözetlenmesine yöneliktir. Elektro-optik ürünleri arasında yer alan ve Tübitak 1501 desteği ile geliştirilen “HYPER 360 Radar’’, 360 derece panoramik gözlem imkanı sağlıyor. Canovate, İstanbul Çekmeköy’deki fabrikasında, çelik yelek, IoT (nesnelerin interneti), TÜBİTAK işbirliği ile KBRN dezenfaktasyon kimyasalları, akustik yer tespit cihazları gibi konular üzerinde çalışmalarına devam ediyor. Aynı zamanda, ASELSAN ve HAVELSAN’ın “KGYS- Kent Güvenlik ve Yönetim Sistemi” projesinde, Canovate proje ortağı olarak yer alıyor. Ülke çapında yetmiş bine ulaşan kamera sayısıyla KGYS, gerek trafik, gerek asayiş düzenin korunmasında önemli bir projedir.

Balkan kültürü İsfanbul’da yaşanıyor

İstanbul’un önemli merkezlerinden Eyüp’te yer alan İsfanbul Alışveriş Merkezi’nde Balkan kültürünün tüm renkleri, bu yıl ilk kez düzenlenen Balkan Fest’te sergilendi. Heyecanlı yarışmaların, renkli bando gösterilerinin ve konserlerin gerçekleştiği Balkan Fest’e 7’den 70’e tüm katılımcılar yoğun ilgi gösterdi.

İstanbul’un en gözde eğlence merkezi İsfanbul’da bu yıl birincisi düzenlenen Balkan Fest’te, birbirinden renkli anlar yaşandı. Cadde konseptiyle toplamda 600 bin metrekarelik bir alanda konumlanan ve birçok farklı mağazaya ev sahipliği yapan İsfanbul Alışveriş Merkezi’nde katılımcıların yoğun ilgisiyle gerçekleşen “Balkan Fest” dopdolu içeriğiyle misafirlerini ağırladı.

Balkan lezzetleri İsfanbul’da yarıştı

Festivalin birinci gününde Balkanlar’ın asırlık lezzeti Boşnak Böreği için belirlenen 10 kişi kıyasıya mücadele etti. Yemesi keyifli, yapması bir o kadar da zahmetli Boşnak Böreği Yarışması’nın birincisine sahnede ödülü verilirken yarışma sonrası gerçekleşen folklor gösterileri katılımcılara adeta Balkan rüzgarını estirdi. Yoğun katılımın olduğu festivalin birinci günü, Balkan müziğinin sevilen ismi ünlü sanatçı Rumeli Ekrem’in sevilen şarkılarını seslendirdiği konserle son buldu.

Festival’in ikinci gününe özel Hıdırellez ritüelleri

Festivalin ikinci gününde ise bando ve folklör gösterileri hız kesmeden devam ederken baharın gelişini müjdeleyen ve her yıl olduğu gibi bu yıl da heyecanla beklenen Hıdırellez ritüelleri tanıtılıyor. Festivalin kapanışı ise Balkan müziğinin yükselen yıldızı Rumeli Yakup’un birbirinden güzel şarkı ve sahne şovları ile gerçekleşecek.

Değişim için Kadın Lider Dayanışması Forumu İtalya’da gerçekleşti: “2020 Eşitlik Yılı olsun!”
TEDWomen küratörü Pat Mitchell’ın The Rockefeller Vakfı’yla düzenlediği “Değişim için Kadın Lider Dayanışması” forumu dünyanın dört bir yanından başarılı 34 kadının katılımıyla gerçekleşti. Türkiye’den Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu Kurucusu Gülseren Onanç’ın katıldığı forumda 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için kadın liderliğinin önemi vurgulandı ve 2020’nin eşitlik yılı olması gerektiğinin altı çizildi.
Rockefeller Vakfı’nın Bellagio Merkezi’nde gerçekleştirilen Değişim için Kadın Lider Dayanışması forumuna İrlanda’nın ilk ve tek kadın Cumhurbaşkanı Mary Robinson, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Baş Yardımcısı ve Kadın Birimi’nin Direktörü Dr. Pumzile Gloria Mlambo-Ngcuka gibi pek çok önemli isim katıldı. Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu’nun kurucusu Gülseren Onanç’ın da katılımcı olduğu forumda dört gün boyunca iklim değişikliğinden eşitlik ve adalete pek çok konu tartışıldı.
Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda 2020 yılının önemine dikkat çeken Onanç, “1995 yılında Pekin’de toplanan Dünya Kadın Zirvesinde alınan kararlarla dünyada toplumsal cinsiyet eşitliği yönünde büyük bir umut başlamıştı. 2020 yılı Pekin toplantısının 25. yılı ama dünyada eşitliği sağlayan bir tek ülke bile yok. Bu sürede önemli kazanımlar olsa da cinsiyet temelli şiddet, ayrımcılık ve eşitsizlik hüküm sürüyor. Eşitlik, çoğulculuk ve global dayanışma konularında kutuplaşma ve gerileme yaşıyoruz. 2020 aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi’nin 1325 numaralı kararının 20., Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 5. ve UNWomen’ın 10. kuruluş yıldönümü. Bu özel yılda eşitlik ve adaleti yakalamak için bir momentum yaratabiliriz” şeklinde konuştu.
“Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için kadın liderliğine ihtiyaç var”
Toplantıda iklim değişikliği konusunun altını çizen Birleşmiş Milletler’in iklim değişikliği özel temsilcisi ve İrlanda’nın ilk kadın Cumhurbaşkanı Mary Robinson ise “2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için dünya genelinde dayanışma içinde kadın liderliğine ihtiyaç var. İklim değişikliğini ciddiye alın ve yaşantınızı değiştirin. Yaşantımızı değiştirdiğimizde dünya çok daha yaşanılır bir yer olacak” dedi ve dünyanın gidişatına seyirci kalan yetkililere karşı herkesin kızgın olması gerektiğini vurguladı.