Kim hesap verecek? (Köşe yazısı 08.01.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Her seçim döneminde olduğu gibi, tavizler, başıboşluklar, ‘oy uğruna’ göz yummalar artık ne ararsanız var ve ‘şehir adeta sahipsiz.’

***

En iyi örneği mi?

Başıboş köpekler. Aylardır, yıllardır bu şehirde başıboş köpeklere karşı önlem alınması konuşuluyor. Bir yanda hayvanseverler diğer yanda başıboş hayvanlardan yürüyemez hale gelen vatandaşlar. Şimdi Hacılar Baki-Ayşe Simitçioğlu Anadolu Lisesi 9. Sınıf öğrencisi Mehmet Özer’in tüyler ürpertecek şekilde 14 yaşında ölümünün sorumlusu kim? Bunun hesabını kim verecek? İddialar doğruysa, ilgililere bu konuda o kadar dilekçeler verilmiş ama hep terslenmişler.

Hepsi kraldan çok kral olunca, işin içine birde kibir girince sonuç ve rezalet ortada.

Elbette şimdi gereken yapılacak, suçlular belki de bulunacak.

Peki, o evlat acısını yaşayan ailenin acısını kim dindirecek? Boş yatağına, giysilerine, anıları ile evlatlarının acısını kim durduracak?

***

Başıboş köpeklerden bahsederken Kayseri Şehir Hastanesi içinde Türkiye’nin en büyük ve örnek hastanesi olduğundan bahsediliyor. Halen otobüs sorunu, uzaklığı, vatandaşın isyanını kimse çözemedi. İlgilileri dinlerseniz, bir sorun yok, her şey ‘ülkenin hali gibi’ pespembe. Hiçbir sorun yok.

Ama açıldığı günden bu güne ortada bu başıboş köpeklerle ilgili ciddi bir sorun var. Hele hele akşamları acil girişinin önü başıboş köpek kaynıyor. Girişin yanındaki çiçek dikilmesi için konan topraklara bile baksanız, oraları nasıl eştiklerini görürsünüz.

Ben kaç kez bu konuda uyardım. Konuştuklarımda sorunu bildiklerini, ilgilileri uyardıklarını, çözümlenmediğinden bahsetti. Çeşitli nedenlerle kaç kez acile gittiysem görünen bu başıboş köpek rezaleti çözümlenmemiş. Köpeklerin sayısı giderek çoğalıyor. Üstelik bu köpekler acile hasta getiren her araca saldırıyor. Burada da önlem alınması için bir Mehmet Özer’in daha mı feda edilmesi gerekiyor?

Ben buradan ihbar ediyorum. Bu sorunu çözmeyenler hakkında adli ve idari işlem yapın.

***

Şehrin göbeğindeki ucube nihayet kapatıldı. Tam bir utanç abidesi, rezaletti.

Girişine, çevresine de ’20 yılda yapılmayan 4 yılda yapıldı’ diye asmışlar. İyide 20 yıldır bu şehirde kim var? Hangi parti var? Kültür ve Tabiat varlıkları kurulu maalesef Kayseri’de ‘tarihe ihanet’ ediyor. Şehir de birilerinin ‘geçici’ diye istediği kararlara imza atarak, görüntü kirliliğine, tarihe, kültüre, yasalara ve temsil ettikleri makamlara da aykırı davranıyor. Eğer aykırı davranmasa, Zeynel Abidin türbesi ile Hunat Hatun medresesi arasına o ucubeyi diktirmezlerdi.

Ha sağır sultan bile duydu. Orasını kalıcı istemişler Allahtan kurul risk almamış. Bence şimdi, bu kirliliğe geçicide olsa izin veren kurul üyelerine ceza verilmeli. O ucube için devletin kasasından harcandığı iddia edilen ve doğru ise 5 milyon tl para, yaptıranlardan tahsil edilmeli. Meydan bu kadar boş değil.

***

Birileri sürekli ‘Doğu Türkistan’ edebiyatı yapıyor. Belsin Otuz Ağustos mahallesindeki Devlet Lojmanlarına yerleştirilen Doğu Türkistanlılarla ilgili dedikodular bitmek bilmiyor. Son gelenlerle ilgili ‘olumlu’ bakış yok. Üstelik burasını boşaltmaları istenmiş, seçim sonuna kadar uzatılmış. Lojmanların bahçesindeki derme-çatma yapılaşma, verilen tavizlerden, sürekli yapılan yardımlar çevresinde oturan insanları isyan ettiriyor. ‘Düzensiz göçmenler’ gibi çoğu sürekli hava karardıktan sonra ortaya çıkan bu kişilerin ‘Uluslararası devletler krizine’ yol açmasından korkuluyor. Lojman dışında oturan Doğu Türkistanlı ve Suriyeliler ile Afrikalıların ise kiraladıkları evlerin odalarını kaçaklara ‘günlük kiraya’  verdikleri iddiaları da bitmek bilmiyor. Peki böyle uluslararası kriz olursa bunun hesabını kim verecek? Yine suçlu mu aranacak?

***

Her zaman söylüyorum yine yazacağım.

‘Kayserili işini bilir’ ve ‘hayırsever-yardımsever’ edebiyatı ters tepiyor. Bazı yardım kuruluşları bu ‘hayır’ üzerinden kirli siyaset ve ticaret yapıyor. Tüm yardım kuruluşları tek elde toplanmalı, Sosyal yardımlaşma dayanışma vakıfları ya da Kızılay üzerinden tek elden yürütülmeli. Yardım yapılanlarda işi ‘çok çocuk yapma yarışına’, yardım kuruluşlarına, sağlık kuruluşlarına giderek meydan okumaya, işi iyiden iyiye azgınlığa döktü.

Asil Türk Milletinin sabrı zorlanıyor, Türkiye’yi bölmek, parçalamak isteyenlerin ekmeğine iyiden iyiye yağ sürülüyor gibi geliyor.

Oy ticareti uğruna ‘mağdur-mazlum’ edebiyatı ile Türk milletini ‘enayi-keriz’ yerine koymaya hiç kimsenin hakkı yok. Çocuk yapacak kadar güçlüler, yılbaşını meydanlarda Suriye ÖSO bayrağı açıp kutlayacak, sahillerde tatil yapacak kadar akılları, güçleri varsa gidip ülkelerini, topraklarını, kimliklerini savunsunlar. Burada bol çocuk yaparak, yardım alarak, sınırsız sağlık, vergisiz yaşam, işyeri açma ile bunlara daha çok taviz verilmemeli. Bit ve uyuz yüzünden bir çok veli okullara çocuklarını göndermek bile istemiyormuş.

Hem karıştıkları olaylar, getirdikleri hastalıklar, hem de asalak yaşamlarına karşı ivedi önlem alınmalı. Tek çözüm tampon bölge oluşturup ülkelerine gönderilmeleri. Artık Diyanette camilerde bunlar adına sürekli yardım toplamamalı.

Toplum tepkisi giderek yükseliyor. Ama ‘üç maymunu’ oynayanlar film çevirmeye devam ediyor.