Kayseri’nin 71 sanıklı fetö davasında, itiraflar, pişmanlıklar, suçlamalar dikkat çekti

71 sanıklı FETÖ davasında iki kriterle ilgili sanıkların savunma yapması istenmedi. FETÖ/PDY soruşturma kapsamında 70 kişi hakkında açılan davada sanıkların yargılanmasına devam edildi. 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşmasında tutuklu sanık sayısı arttı. Daha önce başka bir davadan tutuksuz yargılanmak üzere tahliye olan Avukat Süleyman Gürkök, yargılandığı bir dosyanın bu dava ile birleştirilmesinden sonra tutuklandı ve sanık sayısı yeniden 71 oldu. Dün başlayan davada 53 tutuksuz sanık ile birlikte yetişmesi durumunda 110 tanık tek tek dinlenecek. Tutuksuz sanıklar arasında AK Parti Kayseri eski İl Başkanı Ömer Dengiz, Kayseri Ticaret Odası Başkanı Mahmut Hiçyılmaz’da var. Daha önce 71 sanıklı olarak geçen davada tahliye olan Seyit Sevgin hayatını kaybetmesi ile birlikte yargılanan kişi sayısı 70’e düşmüştü.

55 sanık ve 110 tanık üç gün sürecek duruşmada dinlenecek. Gizli tanıklarda kapalı oturumlarda ifade verecek. Duruşma öncesinde mahkeme başkanı, Bankasya da hesabı bulunmasına karşın hesap hareketi olmayanlarla, çocukları FETÖ okullarına giden sanıklardan bu iki kriterle ilgili savunma yapmamalarını istedi. Bunların yargılamada kriter olmayacağına dikkat çekti. Daha sonra tutuksuz sanıkların ifadelerinin alınmasına başlandı. Sanıklara, gizli tanık, GESİAD üyelikleri, yönetimde yer almaları, Bankasya’daki hesap hareketleri, tanıkların bilgileri, ihbarlar sonrasında haklarında oluşan suçlamalar soruldu.

Sanık ve sanık yakınlarının sayısının fazla olması nedeniyle 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma Adliye’nin konferans salonunda yapıldı. Öğleden sonraya kadar devam eden ve sonrasında yemek arası verilen duruşmada 12 tutuksuz sanık ifade verdi. Mahkeme başkanı, sanıkların yazılı ifadelerini alırken, haklarındaki suçlamaları da sorarak verdikleri ifadelerin kayıtlara geçmesini sağladı. Duruşmada iki sanık mahkemeye pişmanlık yasasından faydalanmak için dilekçe verdi.

Sanıkların ifadesi alınmadan önce mahkeme başkanı, sanıkların haklarını, üzerlerine atılı olun suçlar ve iddianamenin okunduğunu belirterek, pişmanlık yasasından faydalanmak isteyenlere haklarını okudu.

İşte duruşmada sanıkların kendilerine atılı olan suçlamalar ve bu suçlamalarla ilgili verdikleri ifade:

Mahkeme başkanı sanık Galip Girgin’e hakkında tanık beyanları, gizli tanık Zemheri’nin ifadesi, tanık beyanlarına göre cemaate yardımda bulunduğu, Bankasya’daki hesap hareketlerini sordu. Sanık, suçlamalarla ilgili şu cevabı verdi: “FETÖ ve diğer terör örgütlerini lanetliyorum. Ben Yeni Sanayi’de bir esnafım. Hakkında FETÖ ile ilgili oturmaların, toplantıların işyerimdeki ikinci katta yapıldığı iddia edilmiş. Polisin yaptığı incelemede de kayıtlara girdi ve adı geçen toplantıların yapıldığı yer böyle bir toplantıya uygun değil. Ki yapılmadı. Ben yardımları da genelde akrabalarıma yakın çevreme yaparım. Bu biliniyor. O nedenle yapılan suçlamalar doğru değil. Gizli tanık kim bilmiyorum ama onun dinlenmesini istiyorum.”

Ardahan İl Müftüsü iken FETÖ soruşturmasında gözaltına alınan ve tutuklanan, sonrasında görevine iade edilen Ali Aytekin Yılmaz’a mahkeme başkanı, hakkındaki suçlamaları okudu. 4-B personel atamalarında etkili olduğu, FETÖ örgütünün ele başısı ile ilgili övgü dolu sözler sarf ettiği yönündeki suçlama ve tanık beyanlarını sordu. Yılmaz, hakkındaki suçlamalarla ilgili şunları söyledi: “Ardahan İl Müftüsü iken hakkımda gözaltı kararı olduğunu öğrendim. Hemen il emniyet müdürünü aradım ve böyle bir durumun olduğunu ne yapmam gerektiğini söyledi. Sonrasında kendim gittim ve teslim oldum. Kaçmam yada gözaltı kararının polisin evime gelerek uygulaması söz konusu değil. Kısa bir süre tutuklu kaldım. Diyanet İşleri Başkanlığı hakkımda inceleme yaptırdı. Bunun sonucu olarak bakanlık kararı ile görevime iade edildim. Şuan il müftülüğü ile aynı pozisyonda olan merkez vaizlik görevine getirildim. Hakkında suçlama ve ihbarda bulunan H.İ.E.’yi ile bir samimiyetim yok. Kendisi, camideki vaazda ‘Türkiye’de askerlik yapacak kadar aptal değilim’ ifadesini kullanmış. Bunun üzerine müftülük, müftü yardımcısı olarak bu kişinin söylemleri hakkında gelen şikayetleri değerlendirmemi söyledi. Bende değerlendirdim ve kendisini uyardım.  Bu nedenle benim hakkımda FETÖ’cü demiş olmalı. Onun iddiasıyla 4-B sözleşmeli personelin alımını benim yapmam mümkün değil. Çünkü benim yetkim dahilinde olan bir şey değil. Diyanet İşleri Başkanlığı sözleşmeli personelin alımına karar verir. Ayrıca il ve ilçe müftülerinin katıldığı, 500 imam ve müftülük personelinin katıldığı bir programda terör örgütü ela başısı ile ilgili öven sözler söylemem mümkün değil. Ki öyle olsaydı 500 kişi ve il, ilçe müftüleri buna itiraz ederdi. Bir tanık çıkmazdı. Aynıca tanık beyanına göre söylediğim iddia edilen toplantıda Necmettin Nursaçan hocamda vardı. Suçlamaları kabul etmiyor ve Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı inceleme dosyasında her şey ortaya çıkmıştır. Beratımı istiyorum.”

Duruşmada 15 dakikalık ilk araya kadar 6 sanık daha dinlendi. Sanıklara mahkeme başkanı haklarındaki suçlamaları tek tek okuyarak, suçlamalarla ilgili verdikleri ifadeleri yazılı ve sözlü olarak mahkeme kayıtlarına aldı. Bazı işadamlarına GESİAD, Kimse Yok mu Derneği’nde aldıkları görevler, Bankasya hesabındaki para hareketlilikleri, gizli tanık Ali Dağ, Zemheri’nin yanı sıra Ömer Faruk Berk’in sanıklarla ilgili cemaatin üst düzey yönetici konumundaki ağabeysi ve ablası oldukları yönündeki tanık beyanları soruldu. Sanıklar suçlamaları kabul etmeyerek, gizli tanıkların kim olduğunu bilmedikleri, diğer tanık Ömer Faruk Berk’i tanımadıklarını açıkladılar.

İşyeri ile ilgili yakılan bazı evrakların sorulması üzerine, sanık işadamları evrakların şirketlere ait olduğunu, mali ve saklanmasına gerek kalmayan evraklar olduğunu söylediler. Yanında çalışan personelin bu konuda ihbarcı oldukları hatırlatılması üzerine, sanıklar, bu tür evrakların yok edildiği gibi bir düşüncenin yanlış olduğunu eğer örgütsel evrak olsa bunu neden başka birine yaktıracaklarını söylediler.

Sanıklardan Nuh Mehmet Çeke, savcılıkta kendi ifadesi ile Nuh Mehmet Saçmacı’nın ifadelerinin karıştığını ve kendisinin söylemediği bazı ifadelerin kendisine aitmiş gibi gösterildiğini dile getirdi. Mahkeme başkanı bu hatanın farkında olduklarını ve düzelttiklerini belirtti.

İki sanık ise etkin pişmanlıktan yararlanmak için mahkemeye dilekçe verdi. Sanıklar bildiklerini anlattıkları ifadeleri ile ilgili mahkeme başkanı, 2013 yılından sonraki süreçte bildiklerini anlatmalarını istedi. Sanıklar bildiklerinin bundan ibaret olduğunu söyledi.

Sanık Ahmet Köseoğlu, hakkındaki cemaatin en üst düzey yöneticisi konumunda olduğu yönündeki iddiaları kabul etmedi. 1980’li yıllardan beri İstanbul’da yaşadığını, Kayseri’deki işleri Osman Köseoğlu’nun takip ettiğini, nadiren Kayseri’ye geldiğini anlattı. Kayseri’de tanınmadığını ve çok bilinmediğini söyleyerek, burada üst düzey yönetici olmasının söz konusu olamayacağını iddia etti.

Sanıklardan Ahmet Köseoğlu’nun avukatı olan Sümer Erol, mahkemeden talepte bulundu. Erol, davada 40’a yakın dosyada gizli tanık olarak geçen Ali Dağ ve birkaç rumuzlu isimle normal tanık olan Ömer Faruk Berk’in kim olduğunu, bu kişilerin birkaç değil 40’a yakın dosyada tanık olmasının mümkün olmayacağını dile getirdi. Avukat Erol, müvekkili ve sanıkların Ömer Faruk Berk’i tanımadıklarına da dikkat çekti. Mahkeme heyeti, gizli tanıkların ve diğer tanıkların mahkeme huzurunda dinleneceğini söyledi.

Davada sanık olan iş kadını Şafak Çivici, hakkındaki tanık beyanları ve dijital materyallerden alınan bilgilere göre yapılan suçlamaları kabul etmedi. Kendisi ile ilgili olarak terör örgütünün üst düzel yöneticisi ve ablası olduğuna dair suçlamayla ilgili ifade veren Çivici, “Tanık olan Ömer Faruk Berk’i tanımam. Eşimde bu adamın kim olduğunu ve nereden tanıdığımı soruyor. Ama bende eşimde bu adamı tanımayız. Hakkımızda böyle suçlama yapan kişi kim diye araştırma yaptım. Şahsı İstanbul’da buldum. Bizimle ilgili bu kadar bilgi sahibi olan ama bizim tanımadığımız şahsı merak ediyorduk. Şahıs 2 yıldır İstanbul’da kuyumculuk yapıyormuş. Şimdi ise mangalcıymış. İşyerinde çalışanına kendisini sordum. Acil önemli olduğunu belirttim ve konuşmam gerektiğini söyledim. Bunun üzerine çalışanı aradı ve benim konuşma talebimi iletti. Bende telefonda burada Ömer Faruk Berk ile görüştüm. Kendimi tanıttım. Nereden geldiğimi söyledim. Ne iş yaptığımı anlattım. Tanıması için bütün şahsi bilgileri söyledim. Ama kendisi beni tanıyamadığını belirtti. Bunun üzerine beni neden polise ihbar ettiğini, benle ilgili neye dayanarak suçlamada bulunduğunu sordum. Kendisinin yüzünden 16 gün gözaltında kaldığımı söyledim. Beni nerde ne zaman gördüğünü ve şuan tanımadığını söylediğimde ‘Onlardan değil misin?’ dedi. Evde çıkan kitap ise, çocuğumun dershaneye gittiğinde verilen kitap ve kitapların arasında duruyordu. Kimse okumamıştı da” dedi.

15 Temmuz gecesi Whatsapp’tan yaptığı yazışmada darbe ile ilgili attığı mesajlar soruldu. Mahkeme başkanı, mesajlarda darbe ile ilgili ‘Hepsi senaryo’ ve diğer sözlerini hatırlattı. Şafak Çivici, whatsapp grubundaki yazışmada savcılık kayıtlarında bulunan 17 mesajdan 5’inin kendisine ait olduğunu söyledi. O grupta yer alanlarında yazdıklarının olduğunu ve kendisinin yazdığı 5 mesajdaki söylemlerinde suç unsuru olmadığı ve bunun tespit edildiğini dile getirdi. Alman vatandaşı olduğunu ve pasaport olarak alınan kimlik belgesinin pasaport olmadığını, Almanya’nın kendisine verdiği kimlik olduğu ve bunun iade edilmesini talep etti. Beratını isteyen Çivici, anayasa referanduma karşı çıktığını, muhalif olduğunu belirterek, “Ben vatan haini değilim” dedi.

Sanık avukatlarının da müvekkilleri ile ilgili beyanlarının alınması ve öğleden sonraki bölümde de tutuksuz sanıkların ifadelerinin alınmasıyla devam edildi. Duruşmanın ikinci gününde yine tutuksuz sanıkların dinlenmesine devam edilecek.

Mahkemede haklarındaki suçlamalarla ilgili gizli tanık beyanlarının doğru olmadığını ve gizli tanığın kim olduğunu bilmediklerini dile getiren sanıklar, buran önce gizli tanıkların mahkemeye getirilerek dinlenmesini istedi. Sanık avukatları da bir gizli tanığın aynı anda 40 dosyada tanık olmasının mümkün olamayacağını dile getirerek, gizli tanıkların acilen dinlenmesi talebinde bulundu.

Mahkeme başkanı ise, gizli tanıklarla ilgili talepleri ifade tutanaklarına ve savunmalara geçirirken, gizli tanıkların ve diğer tanıkların mahkeme huzuruna gelecekleri ve ifade vereceklerini belirtti. Gizli tanıkların ise kapalı oturumda dinleneceğini söyledi.

Bu arada Kayseri Ticaret Odası (KTO) Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, hakkındaki  suçlamaları kabul etmedi şöyle savunma yaptı.
“Tarafıma terör örgütü desteği ile seçimi kazandığım iddiaları ile başlamak istiyorum. 2009 yılında KTO başkanı aday olduğumda önceki yönetimin  listeleri seçimden 3 gün önce vermesi nedeniyle  o seçimi kaybettim. 2012 yılındaki seçime ise gençlik yıllarımdan beri arkadaşım olan TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ve dönemin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’nin destekleri ile aday oldum. Adaylık sürecimle ilgili GESİAD dışında MÜSİAD, TÜMSİAD, HASİAD ve diğer SİAD ve iş adamı sivil toplum kuruluşları destek vereceğini söyledi. Adaylığıma açıklamama kısa bir zaman kalan GESİAD önce  kendi listeleriyle seçime  tek başlarına girecekleri seçimi kazanma şanslarının olmaması üzerine yanımda olarak bana destek vereceklerini istemeye istemeye belirttiler. Adaylığımın uygun olduğunu  AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş da Kozaklı’da partililer ile yaptıkları toplantıda uygun gördüklerini söyledi. Herhangi bir FETÖ yapılanması ile birlikte olduğum iddiaları asılsızdır. Bu konuda  polise  giderek şahsımı şikayet eden meclis üyesi beni FETÖ’ya bağlı bir dernekten emir aldığımı göstermeye çalışmıştır. Bu kesinlikle doğru değildir. KHK ile kapatılan GESİAD’a hiçbir şekilde üyeliğim yoktur. Önünden dahi geçmedim.
Yaptıklarımız hayal  dahi edemeyenler bana kumpas kurmaya çalışarak örgüt ile alakalı bir kişi olduğumu iddia ettiler. Belaltı olarak yürütülen bu çalışmalarda da başarısız oldular. KTO’nun temizlik ihalesini FETÖ’cü firmaya verdiğim iddiaları yanlış ve çarpıtılmıştır. KTO temizlik ihalelerini yapar ve birçok firma bu ihalelere katılır. 2012 yılında PAR firmasında olan temizlik ihalesi sözleşmesi sona  erince 2013’ün 9 ayında yapılan yeni ihalede yeterliliği bulunan ve seçimde en uygun fiyatı veren firma olan Nezahat Temizlik A.Ş ile 1 yıl çalışmıştır. Diğer yıl ihaleyi başka firma kazanmıştır. 2013 yılında temizlik ihalesini alan bu firma, FETÖ’cü değildi. Benim bu firmaya destek olma gibi durumum olsa diğer yıllarda da aynı firma ile devam ederdim. Hakkımda iftirada bulunan eski KTO çalışanın beyanları ise tamamen uydurmadır. Ülkücü olduğu için işten atıldığı asılsızdır. Konu ile ilgili işe dönüş amacıyla açtığı davayı kaybetmiştir. Sonrasında 2007-2010 yılında gazetede Gülen Cemaati hakkında köşe yazdığı için çıkarıldığını söylemiştir. Hiçbir şekilde köşe yazısı yazmamıştır. Ben, Kayseri’de 2001 yılında AK Parti’nin kurucularındanım. Cumhurbaşkanımızın bu ülkeye kazandırdıklarını her platformda söyleyen birisiyim. Alo 155’e yapılan böyle ihbar yapanın ihbarı doğru değildir. 2016 yılında Cumhurbaşkanın takdir ve teşekkürlerine mazhar olan birisiyim. FETÖ’nün 2014 yılında sonra çeşitli yerlerde geniş iş adamlarının katıldığı toplantılarının hiçbirine katılmadım. Yapılan tüm mesnetsiz ifadeler tarafıma yapılan kumpastır. Ben 15 Temmuz gecesi birçok Ak Partilinin dahi tereddüt ettiği biz zamanda demokrasiye ve milli iradeye olan güvenimi açıklayıp, darbeye karşı olduğumu deklare ettim. Hiçbir oluşumun milli iradeye müdahalesinin doğru olmadığını beyan ettim.”

Ak Parti Eski İl Başkanı Ömer Dengiz, Kanun hükmünde kararname ile kapatılan GESİAD’ın Yönetim Kurulu yedek üyeliği, örgütün Eğitim ve Sağlık yapılanmasında etkin kişi olduğu, hakkında tanık edenlerin beyanları, evinde ele geçirilen çok sayıda 1 dolar ve örgütsel dokümanlar nedeniyle silahlı terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla yargılandığını belirterek savunmasında şunları söyledi.
“2001-2008 yılına kadar görev aldığım olayları polise ve savcılığa anlattım. Ben hiç kimseye himmet vermedim. Himmet de toplamadım. Cemaat oturmalarına katıldığım doğrudur. Katılmadığım bir GESİAD toplantısında gıyabımda yapılan bir seçimle başkan olduğum bana söylendi. Cemaat oturmalarına katıldım. Bu sohbet toplantılarında öğrencilere yardım için sadaka adı altında para toplanırdı. Kurban bağışında bulunmuş olabilirim. Ancak, bağış kurbanların yurt dışında kesilmesine karşı düşüncedeyim. 32 senelik esnaf hayatımda kendi alacağını isteyemeyen biri olarak burs talep etmem mümkün değildir. defa 2004 yılında oturmalara dahil oldum. Çok sık, düzenli gidemezsem katılmaya çalışırdım. Cemaat toplantıları Pazartesi oluyordu. 2008 yılına kadar oturmalara gittim. 2008’den sonra para durumlarının kurban hususlarının ortaya çıkması, kurban konusunda fikir ayrılığına düşmemiz nedeniyle soğudum. 2008 yılının sonlarında doğru oturmalardan koptum ve GESİAD’dan istifa ettim. Dershane olaylarına kadar GESAİD üyeliğim vardı. İddianamede beni yedek üye yazmışlar ancak, ben 13-14 ay GESİAD’ın başkanlığını yaptım. Melikşah Üniversitesi’ne kız yurdu yaptırdım. Bu durum saklı ve gizli bir şey değildir. ‘Belediye bşkanlarımız ve milletvekillerimizin katıldığı Melikşah Üniversitesi temel atma töreni var, katılmamız gerekiyor’ dediler. ‘Bilgimiz yok’ denmesine rağmen ‘Sen de gel’ dediler. 2011 yılında Büyükşehir Belediye Başkanı, yapmış olduğu konuşmada bir yurt için hayırsever aradıklarını söyledi. ‘Bir yurdu Ömer bey üstlensin’ dediler. ‘Hesaplarıma kitaplarıma bakayım’ dedim. Melikşah Mütevelli heyeti başkanı Memduh Boydak bey aradı. Benimle görüşmeye Memduh Boydak, Reşit Özkanca ve bir iki kişi daha vardı. O dönem öğrenci yurdunu yaptık. 17-25 Aralık’tan 2 ay sonra Ankara’da Cumhurbaşkanımızın yaptığı il başkanları toplantısında ‘Bugünü milat kabul ediyoruz. Bundan öncesini yok sayıyoruz, bundan sonra destek olursa suç olacaktır’ dedi. Kayseri’ye döndüğümde muhasebecimi yurt ödemeleri konusunda kaç ay ödeme kaldığını sordum. Kalan borcu ödemedim. Eski İl Özel İdare Genel Sekreteri Mustafa Atsız’a baskı yaptığım doğru değil. Görevden alınmasının benimle alakası yok. Neden görevden alındığını dönemin valisine sorması gerekir. Özel İdare’de başkanlık sistemi olduğunu bu iddianameyi okuyunca öğrendim. Bizim İl Özel İdarede meclis başkanımız grubumuz var. Sayın Atsız, sanırım ismimi karıştırmış. Ben, 3 vali ile çalıştım. Hiçbir atama konusunda dahilim olmamıştır. Evimde ele geçen 1 dolarlar, çocuklarımın düğünde atılan paralardır. Tutuklandıktan sonra haberim oldu. Kitaplar ise nereden geldiğini bilmediğim ancak kütüphanem içinde çıkan hiç kapağı açılmamış kitaplardır. O dönem bu yapıyla olduğumdan dolayı çok pişmanlık duyuyorum”  diye konuştu.