Kayseri Eczacı Odası Başkanı Akın ‘sağlıktan tasarruf olmaz’ dedi endişelerini anlattı

12.Bölge Kayseri Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı uzman eczacı Uğur Nuri Akın, tasarruf tedbirleriyle birlikte geri ödeme kapsamında olan ilaçların sayısının azalacağını, firmaların Türkiye pazarından daha hızlı çekileceğini, ilaç adetlerinde, doz formlarında değişiklik olacağını, kalitenin düşeceğine dikkat çekti. 645 ilacın piyasada bulunmasında zorluk yaşandığını da belirten Akın, ‘geçtiğimiz yıllara oranla baktığımızda yüzde 19 oranında vatandaşın cebinden para daha fazla çıkmaya başlamış. Yüzde 23 oranında da sağlık giderlerinde bir artış söz konusu. Sağlıktan tasarruf olmaz’ dedi.

Bir çok eczanenin yüzde 60-70 oranlarında krediyle ticari işletmesini döndürebildiğini de açıklayan Uğur Nuri Akın şunları söyledi

Tabi bu ilaç fiyat kararnamesi eğer güncellenmezse, ortak bir noktada mutabık kalınamazsa maalesef gün geçtikçe piyasada bulunmayan ilaç sayısının artması söz konusu. Bu da bazı önlemleri ister istemez beraberinde getirecektir. Bundan 6-7 ay önce 52 kalem ilaç ödeme listesinden çıkartıldı. Bunun devamının gelmesi gerçekten sıkıntılı bir süreç. Tabiki de Dünyada bir örneği olmayan sigorta sistemi ile aslında yönetiliyoruz, sağlık sisteminde. Bu çok başarılı bir sistem.

Nerdeyse yüzde 95 oranında genel sağlık sigortasını kapsayan vatandaşlarımıza bir uygulama söz konusu ama böyle giderse ordaki tasarruf tedbirleriyle birlikte bu geri ödeme kapsamında olan ilaçların azalacağını düşünüyorum. Firmaların Türkiye pazarından daha hızlı çekileceğini düşünüyorum. Ve maalesefte ilaç adetlerinde, dozaj formlarında bazı değişikliklere gideceklerini düşünüyorum. Kalitenin düşeceğini de düşünüyorum.

Bu yüzden bizler yerli ve milli ilaca sonuna kadar destek olmak zorundayız. Sayın bakanımızında bu konuda direktifleri vardı. Buna daha çok sahip çıkmamız gerekiyor. Eczacıların bu işin içinde olması gerekiyor. Çünkü ilacın olduğu her yerde mutlaka eczacılar olmalıdır. Ondan dolayı da bizim burada temennimiz kendi ilacımızı kendimiz üretirsek emin olun buradaki bir çok sorununda üstesinden gelmiş oluruz. Yakın zamanda da bununla alakalı gelişmeler bekliyorum. Çünkü Türk eczacılar birliği bununla ilgili projeye hazır. Eczacılar Odaları da bu noktada gereken gereken desteği verecektir. 40 bin eczacı, 40 bin sağlık ordusuyla birlikte özellikle kendimiz üreteceğimiz ilaçları sonuna kadar destek verecektir. Tabi bu iş adım atmakta, artık iş bürokratlara düşüyor.

Bildiğiniz üzere ülke olarak sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Döviz kurları olsun, diğer ekonomik gelişmeler olsun maalesef ülkemiz için hiçte iç açıcı değil ama umut ediyorum ki bu süreç bir an önce sonlanır. Tabi bu sürecin getirdiği zorlukları da biz eczacılar olarak yakından hissediyoruz. Nasıl hissediyoruz? Hepinizin malumu ilaç fiyatları belirli bir kanun çerçevesi içerisinde düzenlenmekte. Nasıl oluyor. Referans fiyat uygulamasıyla yapılıyor. Avrupa’daki en ucuz ilaçlar baz alınıyor. 5 tane ülke belirleniyor sonrasında Türkiye’deki ilaç fiyatları belirleniyor.

Bununla birlikte özellikle bazı sınırlandırmaların olması, sabit kur uygulamasının olması üretici firmaların Türkiye’de bulunmasını zorlaştırıyor. Şu an ilaçlar fiyatlandırılırken kullanılan Euro kuru 4,57. Reel kura baktığımızda 15 liranın üzerine çıkmış durumda. Neredeyse dörtte birlik bir kayıp söz konusu. Ondan dolayı da aradaki makas fazlalaştığı için bir çok üretici firma Türkiye pazarında bulunmak istemiyor. Bu yılda Ekim ayından itibaren biz bu ilaç yoklarını fazlasıyla hissetmeye başladık. Bizim temennimiz bu makasın bir an önce kapanması yönünde. Görüşlerimizi bildirdik. Aynı zamanda da yılın belli bir ayında yapılan zammın tüm yıla yayılması, bu işin, sorunu büyük oranda çözecektir diye düşünüyoruz.

Çünkü diğer türlü maalesef Şubat ayına yaklaşırken ilaç yokları fazlasıyla artmakta. Türk Eczacılar birliğinin araştırmalarına göre 645 tane ilacımız şu an için piyasada bulmakta zorlanıyoruz. Bu Türkiye genelinin ortalaması. Kimi bölgelerde bu daha fazla kimi bölgelerde daha az ama ortalama olarak baktığımızda 645 ilaçta sıkıntı yaşıyoruz. Bununla alakalı bakanlığımıza gerekli bilgilendirmenin yapıldığını düşünüyorum., Ancak doğru bilgilendirmenin yapılması bu konuda önem arz ediyor. Tabi ilacın en büyük paydaşlarından olan eczacılarında görüşünün alınarak bu soruna bir çözüm bulunması gerekiyor.

Çünkü gittikçe eriyen bir eczane ekonomileri var. Özellikle reel enflasyon karşısında neredeyse yarı yarıya kazançları azalmış durumda. Bizim hep söylediğimiz bir şey var. Biz ticari faaliyetlerimizi genellikle hep ikinci sıraya attık. Öncelikle halk sağlığı dedik. Sonrasında ticari faaliyetlerimiz dedik. Ancak öyle bir noktaya geldik ki artık sürdürülebilirliği her geçen gün azalan bir eczane ekonomileri var. Bir çok eczanemiz yüzde 60-70 oranlarında krediyle ticari işletmesini döndürebilmekte. Tabi bunların hepsi bizim karşı durduğumuz, bizim çözüm önerisi sunduğumuz konulardan birisi. Yakın zamanda da bu konunun açıklığa kavuşmasını umut ediyorum. Türk Eczacıları Birliği de bu noktada fazlasıyla çalışıyor.

Çünkü ilaç fiyat kararnamesinin bir an önce düzenlenmesi lazım güncellenmesi gerekiyor. Bir çok ilaçtan bırakın kar etmeyi zarar ediyoruz. Örneğin şu an şeker ölçüm cihazlarında kullanılan striplerle alakalı birçok eczacımız geliş fiyatının kat kat altında devlete fatura ediyor. Şimdi bunda fiyatlarda bir güncellenme olmazsa bu süreç ve bu kalemler daha fazla artacak gibi duruyor. Tabi bu bizim isteğimiz birincisi kamu zararı olmayacak ikinciside vatandaşın cebinden çok fazla para çıkmayacak. Çünkü geçtiğimiz yıllara oranla baktığımızda yüzde 19 oranında vatandaşın cebinden para daha fazla çıkmaya başlamış. Yüzde 23 oranında da sağlık giderlerinde bir artış söz konusu. Sağlıktan tasarruf olmaz. Bunu hep söyledik.

Biz üretim toplumu olursak kendi ilacımızı kendimiz üretirsek bu süreci biz daha fazlasıyla kolay atlatabiliriz. Ondan dolayı da bu tür tedbir önlemlerimiz harfiyen uygulanırsa bir sonuca varabiliriz. Bütün sağlık otoriteleri bir araya gelip bu sorunu çözmeleri gerekiyor. Sayın bakanımızın da bu konuda doğru bilgilendirilmesi gerekiyor. Çünkü sahada olan bizleriz. Sahanın nabzını tutuyoruz. Bende eczanemin başında olan bir yönetici olarakta bu konuya bir çok kez şahit oldum. O yüzdende doğru bilgilendirmeyle doğru çözüm önerileriyle, gerçektende hem eczane ekonomilerini ilgilendiren hem de genel sağlık sistemini ilgilendiren bir kalkınma planı yapılırsa da çok daha iyi olacağını düşünüyorum.

Ekonomik sıkıntılarımız var dedik. Aslında bizi ilgilendiren ve geleceğimizi gerçekten yakından ilgilendiren diğer bir önemli konuda istihdam sorunu. Şimdi benim girdiğim 2007 yılında Eczacılık Fakültesine, 14 tane eczacılık fakültesi varmış. Şimdi baktığımızda 57 tane fakülte olmuş durumda. Bu da bize neyi getiriyor? Yaklaşık 5-6 yıl sonra mevcut eczacı sayısı kadar eczacının olacağı. Yani eczacı enflasyonunun geleceğimizi, mesleğimizi gayet tehdit ettiğini gözlemleyebiliyoruz. Bununla alakalı bir çok girişimde bulunduk. Geçtiğimiz yıllarda basın açıklaması yaptık. Ankara’da tüm eczacı odalarının katılımıyla.

Bu konunun mesleğimize çok büyük zarar verdiğini, sadece bizim mesleğimize değil diğer tüm mesleklerin kanayan yarasıdır fakülte sayılarının fazlalığı. Eğer buna çözüm bulunmazsa, buna bir sınırlama getirilmezse, bazı açılış koşulları gelmezse eczacılık fakültelerinin sayıları artacak ve bu da işsiz eczacının sayısını artıracaktır. O yüzdende bizlerin hep söylediği bir şey var.

Madem eczacılık fakültelerinin önüne geçemiyoruz istihdam alanları yaratsak. Nedir bu? Eczacılık Fakültelerine belli oranda öğretim görevlisi zorunluluğu getirilebilir. Akredite olma zorunluluğu getirilebilir. Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi akredite bir fakültedir. Geçtiğimiz yıllara oranlada başarısını katlayarak 8. Sıraya yükselmiştir. Diğer fakültelerimizinde bu şekilde bir zorunlu hale getirilebilinirse akredite olmayan bir eczacılık fakültesi eğitim-öğretime başlayamaz. Aslında daha çok kolay çözüm önerileri üretilebilir. Tabi bu durumun hem milli Eğitim bakanlığı tarafından çözümlenmesi lazım. Hem Yüksek Öğretim Kurumu tarafından çözümlenmesi lazım. Bir çok paydaşında bir araya gelip çözümlenmesi gerekiyor. Aksi halde eczacılık fakültelerinin sayısı artacak. Ortada bir çok işsiz eczacı olacak. Geleceğimizi de tehdit eden en büyük unsurlardan biriside maalesef bu.