Katliam, betonlaşma, kirlilik.. (Köşe yazısı 08.01.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Türkiye’de kağıt üzerinde ‘Dumansız mavi saha’ projesi uygulandı. Kanun çıkartıldı, kapalı mekanlarda sigara içilmesi yasaklandı.
Ama havamız ne mavi güneşli kaldı ne de sigara içme yaşı büyüdü. Tam aksine fuhuş yaşı gibi düştükçe düştü.
Hatırlayan var mı bilmem ama geçtiğimiz yıl kış bitimine doğru bir köşe yazımda, hızlı ve bilinçsiz sanayileşme, tarım ve mera alanlarının yok edilmesi, orman katliamı, yeşil alanların azaltılmasına karşın, betonlaşma, işsizlik, barınma, beslenme ve geçim zorluklarının hava kirliliğini giderek artırdığını, bunun sonunda aynen Çin’deki gibi güneş’i insanların meydanlara konan dev led ekranlardan doğup battığını göreceğini, görürken ağızlarının kirli havadan korunmak için maskeli olacağını yazıştım.
Bugün oradayız. Acı ama gerçeği sonunda ilgili bakanlık, Dünya Sağlık Örgütünün Türkiye ve Dünya hava kirliliği haritasını açıklamasından sonra gizleyemedi.
Zaten çukurda olan Kayseri’de hiç bitmeyen hava kirliliği, tepelerinin çok katlı betonlaşması ile yaşanmaz kente dönüştü. Güya doğalgaz kullanımda bile model şehir diyecekler. Allah’tan son kar yağdı da insanlar bir-iki gün nefes aldı. Kirli hava yüzünden hastaneler hastalara yetişemez oldu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Hava Kalitesi İzleme İstasyonlarından alınan bilgiye göre, geçtiğimiz hafta kırmızı alarm seviyesinde olan Keşan ilçesinde veriler, tehlikeli boyutlara ulaştı. AB ölçülerine göre 50 mikrogram/metreküp olan partikül madde sayısı, Türkiye’de sınır değeri 90 kabul edilirken Keşan’da bu rakamlar 228’e ulaştı. Bana göre Kayseri’deki kirlilik bunun kat kat üzerinde. Ama gizleniyor.
Geçtiğimiz hafta Soma, Karabük, Iğdır’da hava kirliliği seviyesi ‘mor’ renkte ‘tehlikeli’ olarak gösteriyordu. Bu hafta Iğdır’da hava hala sağlıksız koşullarda devam ederken, Soma ve Karabük’te alarm seviyesi tehlikeli seviyelerden hassas seviyeye indi. İstanbul’da hava kalitesi geçtiğimiz haftaya göre bir nebze olsun iyileşirken, Sinop Boyabat ve Tokat Turhal’da hava kalitesi ‘kötü’. Düzce ve Iğdır’da hava kalitesi bir derece daha iyi, ‘sağlıksız’ düzeyinde. Zonguldak, Ordu, Tekirdağ, Bolu, Amasya, Yozgat, Siirt, Urfa, Osmaniye, İzmir, Aydın, Manisa, Muğla’da ise ‘hassas’ hava seviyesi devam ediyor.
Çevre Mühendisleri Odası, Türkiye’deki hava kirliliği sınır değerlerinin Avrupa Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınır değerlerinin üzerinde olduğuna dikkat çekerken “Türkiye’de iyi/orta olarak tanımlanan hava kalitesi ABD ve Avrupa açısından değerlendirdiğimizde kirli sayılıyor. İstanbul’da ve dünyadaki yüksek yapılar hava kirliliği açısından başta faktörlerden bir tanesi. İstanbul’un rüzgar yönü kuzeyde ormanlar bulunuyor. Kuzey ormanlarını korumak oradan gelecek temiz havayı da korumak anlamına geliyor. Çünkü kuzeyden gelen temiz hava İstanbul’un içlerine kadar yayılıyor. Ulaşabilen miktar da yüksek kulelere çarptığı zaman şehrin içine temiz hava erişemiyor. Şehrin içinde kirlilik birikmesine neden oluyor. ABD’de sınır değeri 3 kez aşılması halinde acil önlemler alındı.Türkiye’de böyle bir sınırlama yok. Eğer 10 gün boyunca bir bölge kötü havaya maruz kalıyorsa oranın halkına gerekirse maskeler dağıtılmalı, sokağa çıkmamaları uyarılarında bulunulması ve önlem almaları gerektiği söylenir. Yöneticilerin önlem alması gerekir” diyor.
Şimdi Kayseri’nin rüzgar yönünü bilmeyen yoktur. Koramaz yani Bünyan-Gesi bölgesinden Boğazköprü-Yılanlı dağı arasına doğru eser. Şimdi esintinin başlangıç noktası İldem ve Gesi bölgesi beton yığınları ile doldu, çanaktaki Kayseri dahada çukurlaştı. Rüzgar esintisi azaldı, kirlilik şehrin üzerine sis gibi oturdu. Olsun birileri para hemde çok para kazandıya olsun.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Toraks Derneği (TTD), Çevre için Hekimler Derneği, Greenpeace, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) gibi örgütlerin bir araya gelerek oluşturduğu Temiz Hava Platformu bileşenlerinden Toraks Derneği, Hava Kirliliği Dönem Grubu Eş Başkanı Dr. Nilüfer Aykaç Kongar hava kirliliğinin çok önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi. Kongar, son birkaç haftadır göğüs hastalıkları alanına başvuranların sayısında ciddi bir artış olduğunu belirtti.
Her ne kadar raporlara hava kirlliği ‘ölüm sebebi’ olarak geçmese de hava kirliliğinin akciğer, kalp ve sinir sistemi üzerinde ciddi etkilerinin olduğunu anlatan göğüs hastalıkları uzmanı Kongar, astım, kronik bronşit, solumun yolları enfeksiyonu, kalp krizi, kalp yetmezliği gibi sağlık sorunlarının yaşandığına dikkat çekti. OECD verilerinden örnek gösteren Dr. Kongar, “Dünyada yılda 7 milyon insan hava kirliliği nedeniyle ölüyor. OECD raporlarına göre geçen sene Türkiye’de hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı 29 bin kişi. Bu oran trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin 6 katı kadar” dedi. Kirli havanın yoğun olduğu bölgelerde yaşayan vatandaşları hava kirliliğinin yoğun olduğu günlerde dışarı çıkmamaları konusunda uyaran Kongar, “Kronik hastalıkları olanlar, astım hastaları dikkatli olmalı. Hava kirliliği tıpkı sigara gibi. Hem kronik bronşitin hem de akciğer kanserinin oluşmasına neden olabilir” dedi. Hava kirliliğinin özellikle çocuklarda akciğer gelişimi bozukluğuna yol açtığını belirten Kongar, “Temiz havada büyüyen bir çocuğun akciğeri ile kirli havada büyüyen bir çocuk arasında ciddi bir fark var” diye konuştu.
Çevre Mühendisleri Odasının yaptığı araştırmaya göre, 2015 yılında hava kirliliğinin kritik seviyeye ulaştığı iller arasında İstanbul, Ankara, Bolu, Edirne-Keşan, Düzce, İzmir ve Iğdır gibi şehirler yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ) verilerine göre sadece 35 gün aşılabilecek partikül madde değerleri Düzce’de 232 gün iken, Bolu’da 151 gün, Keşan 228 gün ile bu sınırı çoktan aştı.