Hüzün dolu bir yılı uğurlarken (Köşe yazısı)

Mert Can Aslantaş

Kişisel gelişim-psikoloji-yazar (Erciyes Üniversitesi İktisat bölümü, Anadolu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu yönetimi bölümü, Atatürk Üniversitesi Yerel yönetimler bölümü öğrencisi)

Bazıları sevdiklerinden ayrı kalmış, kimi ise sevdiklerini görüşmemek üzre sonsuzluğa uğurlamış. Hüzün, hasret ve ayrılık dolu bir yılı geride bırakıp yeni yıla adım atarken yazara ise birkaç cümle ile yılı sonlandırmak yakışır.

Avustralya’daki yangın felaketiyle kül olan dünya, kaybolan canlar ile başlayan 2020 yılı, yüz yılda bir gelen küresel çapta bir salgının esiri olmaktan kaçamadı. Dünya genelinde etkisini hala hız kesmeden sürdüren Covid-19 salgını şüphesiz 2020 yılına damgasını vurarak hüznümüzü ikiye katladı. 2020’nin felaketlerinden ülkemizde kaçamadı. Çığ düştü, depremlerin ardı arkası kesilmedi, sel felaketleri, uçak kazaları, fabrikalarda ki patlamalar derken 2020 beklenmeyen veyahut hiç unutulmayacak bir yıl olarak hafızamıza kazındı. Garip yıl diyoruz ya, kimimiz karantinadan sokağı gözleyerek sabır diledik, kimimiz hastane köşelerinde şifa bekledik. En acısı ise vefat haberlerini bekledik. Sırf Covid-19 salgınında dünyada ki 1.76 milyon canı kaybettik. Ülkemizde ise salgından ötürü 19.624 kişiyi hüzünle uğurladık. Pandemik durum ekseriyetinde zaten teknolojik esir incelmiş iletişim bağlarımız, adeta koptu. Bizi kimse birbirimizden ayıramaz diyen insanlar birbirlerinden kaçar oldu, temizlik kavramını unutan dünya ise bir anda pırıl pırıl oldu. Garipsenecek bir yıl gerçekten… Pandemik durumun olumlu neticeleri de oldu tabii ki. İnsanlar sağlığın kıymetini ve para ile elde edilemeyeceğini, yarının garantisi olmadığını, ailevi bağların, insanlar ile iletişim kurmanın, yüz yüze oturup iki kelam etmenin değerini, karantinalar süresince özgürlüğün kıymetini daha iyi idrak etmiş oldu ve etmeye de devam ediyor. Bu dönemde ise bir minnet borçlu olduğumuz binlerce sağlık çalışanları sevdiklerinden hüzün ile uzak kaldı 2020’de. Gece gündüz demeden, karşı rol aldılar pandemiye. Şifa ulaştırmak pahasına, şifasız kaldılar. Çaresizlik dolu bir yılda; öğrenciler ise öğretmensiz, belki de eğitimsiz kaldılar. Erişimi olan uzaktan gerçekleştiren eğitimden pay çıkarmak için ekrana kilitlenmişken, erişimi olmayan ise kitapları kurcaladı kendi çabaları ile bir adım öne geçmek için. Her gün turkuaz tabloya odaklandık. Bir vaka azalsa umutlandık. Geçmiş günleri anımsayarak, geleceğin ışığını bekledik her zaman 2020’de. Pandemi nedeni ile zorunlu kısıtlamalar neticesinde devletimiz ise bu süreçte gerek sağlık altyapısı ile gerekse maddi destekler ile esnafını, çalışanını, kısacası halkını bir, beraber ve dimdik ayakta tutmaya çalışmaktan ödün vermedi. Devletimiz ve sağlık çalışanlarımız başta olmak üzere, kurallara uymamızı sağlamlaştıran güvenlik güçlerimize, evden yanı başında çocuğu ile ilgilenip bir yandan da ders anlatan öğretmenlerimize, pandemi de var gücü ile çalışan tüm emekçilerimize teşekkürü bir borç bilirim. İyi ki varsınız!
Ne kadar mutluluğu esir alan bir yılı geride bıraksak da; yeni umutlara, yeni heyecanlara kapı aralayacak bir yıl bizleri bekliyor şüphesiz. Yeni yıl demek; yeni hayatlar, yeni kararlar, yeni umutlar değil midir zaten?

Yeni yılda sağlık, huzur, başarı, mutluluk, bizi ve bizi yapan değerlere daha fazla sahip çıkacağımız ve inancımızı, hayallerimizi güzel bir şekilde yaşama ve gerçekleştirme, tüm dünyayı saran Covid-19 salgınından bir an önce kurtulma ve eski günlerimize dönme temennilerim ile, yeni yılınızı tebrik ediyorum.