Gül “Çok uzun süredir imajına yakışmayan binalarda adalet hizmeti verildi” dedi.

gül adliye (2) [640x480] gül adliye (3) [640x480] gül adliye (4) [640x480] gül adliye (5) [640x480] gül adliye (1) [640x480]Kayseri Adliyesi’nin açılışına katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, burada yaptığı konuşmada, “Çok uzun süredir imajına yakışmayan binalarda adalet hizmeti verildi” dedi.

Kayseri Adliyesi’nin açılışına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hayrunnisa Gül, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Tbmm Başkan Vekili Sadık Yakut, Vali Orhan Düzgün, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ve çok sayıda davetli katıldı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, burada yaptığı konuşmada, “Dünyanın pek çok ülkesinde en görkemli binalar mahkeme binalarıdır. Özellikle büyük, gelişmiş, demokratik ülkelerde en tarihi, en ihtişamlı binaların adalet sarayları olduğunu görürsünüz. Bu, özellikle demokratik ülkelerde adalete verilen önem olarak algılanır. Üzülerek ifade etmek isterim ki, çok uzun yıllar böyle adalet imajına yakışmayan gelişi güzel binalarda hep adalet hizmetleri verilmeye gayret edilirdi. Her türlü estetik ve görkemden uzak binalar vardı. Bu durum adaletin layıki ile tecellisi için çalışan hakimler, savcılar ve diğer adliye çalışanlarının mesailerini olumsuz etkiliyordu. Ülkemizin demokratik standartlarına da yakışmıyordu. Son yıllarda memnuniyetle görüyorum ki yüksek yargı binaları, Danıştay binası ve bir çok ilimizin adalet sarayı yeniden yapılıyor veya yapıldı” dedi.

“Yargı erkimizin en temel müessesesi olan mahkemelerimizin iyi fiziki imkanlara kavuşturulması önemlidir” diyen Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Adalet fedakarlık ister, emek ister, çok büyük bir özen ve dikkat ister. Adalet insanlığın ezelden beri yiyecek gibi, barınma gibi ihtiyaç duyduğu bir kavramdır. Adaletin olmadığı bir durumda fertlerin kendilerini özgür hissetmesi mümkün değildir. Dolayısıyla adalet rasyonel olduğu kadar tabii bir ihtiyaç, devletler için demokratik bir mesuliyettir. Adaletin bütün fonksiyonları ile tecelli etmesi çok önemlidir. Bireylerin hak ve özgürlüklerinin emniyet altında olmadığı bir hukuk düzeninde adaletten söz edilemez. Yoksa kanun hukukun en baskıcı rejimlerinde de vardır. Öyle cumhuriyetler vardır ki bireysel temel hak ve özgürlükler hiçbir zaman vatandaşları tarafından özgürce kullanılamaz. Önemli olan adaletin gerçekten tecellisidir. Cumhuriyet’imizin 90. yılına yaklaşırken Cumhuriyet’imizin demokratik niteliğinin geliştirilmesi açısından önemli reformlar yapılmaktadır. Reform denince yargı ve hukukta yapılan reformlar vardır. Ekonomik kalkınmanın da mutluluğun da temelinde yargı reformları vardır. Adalet mekanizmasının ne kadar hak ve hukuk esaslı dağıtması söz konusuysa adaletin iyi tecelli ettiği görülür. Adalet sarayları ve adalet bünyesi çok köhne imkanlarla iç içeydi. Son yıllarda haberleşme, dosyaların takibi, dosyalara erişebilmeleri, takibi, aracılardan kurtulmaları gibi konularda çok önemli gelişmelerin olduğunu görüyorum. Şüphesiz ki iyileşmenin sonu yoktur ama en iyi en önemli şey adalette adaletin dağıtımındaki iyileşmedir. Herhangi birimiz haksızlığa uğradığımızda meselenin ne kadar önemli olduğunu o zaman fark ederiz. Adaleti dağıtanların en iyi şekilde yetiştirilmesi lazım. Gelişi güzel hukuk fakültelerinin açılmaması ve kontrolde olması, oradan mezun olanların, gerek hakim, gerek savcı, gerek avukatların nitelikli olmaları, onların saygınlığını sağlayacaktır. Çok mukaddes olan görevlerini en doğru şekilde yapmalarını, kimsenin etkisinde kalmadan, kanunları sonuna kadar özümseyerek yapmalarını sağlayacaktır. Özellikle AB ile müzakere sürecinde yargı alanının dışa açıldığını görmekten memnuniyet duyuyorum. Bir zamanlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne hakim seçen komisyonlarda bulundum. Türkiye ile ilgili neler söylendiğini çok iyi bilirim. Bu alandaki gelişmelerden özellikle büyük bir memnuniyet duyuyorum.”

Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise, gelişen ekonomik, bilimsel ve teknik altyapı ile güçlü Türkiye için hep birlikte ilerlediklerini belirterek, “Hükümetimizin göreve başladığı 2002 yılından bugüne kadar yargının temel sorunları sistematik olarak ele alınmıştır. Öncelikle güncelliğini kaybeden mevzuat altyapısı komple yenilendi. Yargının hızlanmasına dönük olarak yargı paketleri de çıkarılmıştır. 170 adalet sarayı inşa ettik ve 2.5 milyon metrekare kapalı alana sahip olduk. Hakim ve savcı sayısında yüzde 50 oranında artış oldu. Türkiye’nin önemli diplomasi merkezlerinde, adli müşavirlerimiz 2012 yılının sonundan itibaren çalışmaya başladı. Ceza infaz kurumlarımızın infaz şartlarını gözden geçirdik. İnsani yaşam şartı taşımayan 238 infaz kurumunu kapattık. Cezaevlerimizin tümü ulusal ve uluslararası denetim mekanizmalarına açıktır. Yargılama sürelerini makul seviyeye çekmek için yargıtayı güçlendirdik. 20 gün sonra ara bulucular tabelalarını asarak görevlerine başlayacaklar. Yıllar yılı İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikayet konusunda en ön sırada Türkiye vardı. Olumsuz tabloyu değiştirmek için bir dizi tedbirler aldık. Öncelikle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru imkanı getirdik. 1 Mart 2012 yılından itibaren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki savunmaları Adalet Bakanlığı yapıyor. Uzun yargılamalardan kaynaklanan şikayetleri çözmek için tazminat komisyonu kurduk. 9 ayda 16 bin dosyanın çoğu geri döndü ve dosya sayısı yüzde 25 azaldı. İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine verdiği kararları Türkçeye çevirdik ve UYAP’ta görmek mümkün. Bu yapılanlar sonrasında 9 ayda 4. ülke durumuna geriledik. Kısa süre içinde temin edilmiş olan bu neticeler, alınan tedbirlerin etkin sonuçlarına ulaşmamıza neden oldu. Hukuk, adalet ve demokrasi, hak arama bilincini geliştirecek olan dersler ilköğretim çağından itibaren başlayacak. Yavrularımız bu kavramları ilkokuldan itibaren öğrenecekler” ifadelerini kullandı

 

Bir yanıt yazın