Ekonomi-teknoloji-magazin-yaşam haberleri (24.12.2020)

YENİ YILDA YENİLENMEK İÇİN ÖNERİLER

Tüm dünya için zorlu bir yıl olarak tarihe geçecek olan 2020 yılının son günlerinde insanlar yeni bir yıla hazırlık yapmakta ve kendine yeni hedefler belirlemekte. Her sene yeni yıl için kararlar alınır, bazıları uygulanır bazıları ise uygulanması denenmeden dahi diğer sene gelir. İnsanlar uygulanamayan kararlarına sebep olarak vakitsizliği yada koşulları sorumlu tutabilir. Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi Keleş “İşin aslı sizin değişim için hazır olduğunuz, enerjinize en uygun frekansı yakalamanızla alakalıdır.” diyerek 2021’de hedeflerini gerçekleştirmek isteyenlere önerilerde bulundu.

Yeni bir yıl başlarken tüm dünyada insanlar sağlık, zenginlik, aşk, mutluluk gibi güzellikler diliyor. Sevgi Keleş bu güzellikleri gerçekten yaşayacak olan kişilerin; kendini bunlara en çok hazırlayanlar olacağını söyleyerek hedeflerini gerçekleştirmek isteyenlere şu önerileri verdi:

İmgelemek önemli

   Önceki yıllardan farklı sonuçlar elde edebilmek için, bu yeni yılda daha önce yapılanlardan farklı alışkanlıklar geliştirilmeli. Yeni bir düşünce oluşturarak yeni bir hayatın kapıları aralanabilir. Bunun için imgeleme tekniği etkilidir.

Gerçekleşeceğine inanarak isteyin

    İnsan zihni kendini hazır hissettiği, gerçekmiş gibi olduğunu hissettiği şeyi kendine doğru çeker. Bu durum olumlu konular için de olumsuz konular için de geçerlidir. Örneğin; olumsuz bir durum olacağına dair yoğun kaygı ve korku ile imgelenirse ve bu sanki o an olmuş gibi hissedilirse bir süre sonra bu durumun gerçekten deneyimlenme olasılığı yüksektir. Aynı durum olumlu konular için de geçerlidir. Arzu edilen zenginlik imgelendiğinde, bu durumun o an gerçekleşmiş gibi keyif, ihtişam duygusu hissediliyor ve bu pozitif enerji alınıyorsa, bir süre de devam ediyorsa yaşamda bolluk konusunda pozitif yeni durumlar deneyimlenebilir.  Düşüncelere verilen enerji ve zihinsel olarak yoğunlaşılan konular hayatta çoğalır. Yaşamda pozitif durumları çoğaltmak için, her negatif düşünce akla geldiğinde oradaki enerjiye kapılmak yerine pozitif imgeleme yapılarak zihnin güzelliklere odaklanması sağlanmalı.

İmgeleme Nasıl Yapılır?

   Yeni yılda nasıl bir kişi olmak isteniyorsa veya nasıl bir hayat yaşanmak isteniyorsa olmuşcasına zihinde canlandırılmalı. Çok sağlıklı olunduğu, sahip olmak istenen zenginlikler, doyum veren nitelikli ilişkiler adeta gerçekmiş gibi düşünülmeli ve gerçek olduğunda hissedilen duygular öncesinde hissedilmeli. İmgeleme yapılırken güzel enerjilere odaklanılmalı. Zenginliğin ihtişamı; ilişkide aranan sevilme, beğenilme duygusu; sağlık ve zindelik hissi gerçekmişcesine yaşanmalı.Zihin arzulanan şeyleri kabul edip, beden üzerinde pozitif duygular oluşturdukça bu istenen şeylerin gerçekleşmesi için iş birliği yapacaktır.

Hayatınızdaki gereksiz ve negatif şeylerle vedalaşın

   Evlerde, ofislerde ve yaşamlarda kişilerin faydasına hizmet etmeyen, kullanılmayan eşyalar ile vedalaşılmalı. Gereksiz yer kaplayan eşyalardan sonra kişilerin hayatına zarar veren, negatif hissettiren, kişileri üzen, yoran insanlar ve sosyal ilişkiler değerlendirilmeli. İletişim sınırları buna göre yeniden belirlenmeli. Yeni yılda kendinize, size zarar veren eşya ve ilişkilerden uzaklaşarak güzel bir hediye verebilirsiniz.

Şükretmek, şükredilenleri çoğaltır

   Günlük hayatın içinden her gün örneğin üç tane şükredilecek konu bulmak ve buna içtenlikle teşekkür etmek (sağlıklı alınan nefes, yenilen yemek gibi) hayatı daha olumlu hale getirecek ve sahip olunan güzellikler onurlandırıldıkça çoğalacaktır.    Yeni yılda kişilerin kendini yenilemesi, yenilenmeyi sağlayan kararların alınması ve bunların uygulanması büyük bir değişim gibi gözükse de küçük detayların uygulanmasıyla kolaylıkla mümkün. Kişiler önce kendilerini olduğu gibi kabul edebilmeli ve gerçekleştirmek istedikleri hedefleri için imgelediklerinin peşinden gidebilmeli.

Demir-çelik ihracatçılarından Çin ve ABD’ye ihracatta rekor artış

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ertan, sektör olarak mamul ve yarı mamulde 2021’in ilk 3 ayının satışını şimdiden yaptıklarını ifade etti.

Demir-çelik sektörünün ihracat anlamında 2017 yılında ve 2018 yılının ilk üç çeyreğinde iyi bir performans sergilediğini söyleyen Ertan, geçen yıl ise miktar ve değer olarak bir düşüş yaşandığına değindi. Ertan, “2019’un son çeyreğinden başlamak üzere 2020’nin ilk 3 ayında iyi gittik. Ancak covid-19 virüsünün yol açtığı salgın sebebiyle kapanmalar ve üretim düşüşlerini nisan sonu ve mayısta hissetmeye başladık.” dedi.

Çin başta olmak üzere Uzak Doğu ülkelerinin salgınla 2019 yılının aralık ayında karşı karşıya geldiğini anımsatan Ertan, bölgenin 2010 mart sonu itibariyle de salgının etkilerini daha az hissetmeye başladığını ifade etti.

Mart itibariyle salgının merkezinin Avrupa ve Amerika’ya doğru kaydığını belirten Ertan, Çin’in ise yavaş yavaş normale döndüğünü ve alımlara başladığını dile getirdi.

Uzak Doğu’nun birden toparlanmaya başladığına değinen Ertan, Türkiye’de ise sektörün ancak haziran ayında toparlanmaya başladığını aktardı.

Tüm emtialarda yukarıya doğru fiyat yükselişi olduğuna dikkati çeken Ertan, “Ana hammadde girdisi olan hurdanın fiyatı 2020 ekim ayının başlarında tonu 280 dolardı. Bugünkü Türkiye teslim fiyatı 455 dolara çıktı. İnşaat demirinin fiyatı 430 dolardan 635 dolara çıktı. Bu artış daha çok Uzak Doğu ülkeleri olmak ile birlikte 2019 yılındaki ve salgın sürecinde ertelenen talebinin son 6 ayda tekrar devreye girmesinden kaynaklı.” değerlendirmesinde bulundu.

“2021’in ilk 3 ayını satmış vaziyetteyiz”

Artışın bir diğer sebebinin ise ikinci dalgayı yaşayan bazı ülkelerde üretimin azalmasından ve ayrıca buna hammadde arzındaki kısıtların eklenmesi fiyatların son altı aydır hızlanan bir ivmelenme ile sürekli artmasına sebep olduğunu da vurgulayan Ertan, üretimin mevcut taleplere şu anda yetişemediğini kaydetti.

2020 yılında bir önceki yıla göre pandemi nedeniyle ihracatta yüzde 15’lik bir düşüş öngördüklerini ifade eden Ertan, şunları kaydetti:

“Ancak hızlı toparlanmadan sonra görünen  o ki biz bu yılı geçen yıla göre başa başa çok yakın kapatacağız. Hatta  şu an itibariye yarı mamul ve mamullerde 2021’in mart ayını da satmış vaziyetteyiz.Tüketiciler doğal olarak fiyatlar yükselen bir trend içerisinde olduğu için daha fazla stok yapmak  arzusundalar. Bunun verdiği ivmelenme ile de şu anda   2021 mart ayı dahil üretimi satmış vaziyetteyiz. 21 Ocakta başlayacak olan Çin yeni yılına kadar bu talep artışı devam edecek  gibi görünüyor.”

Türkiye’nin demir-çelikte dünyanın 7. büyük üreticisi olduğunu vurgulayan Ertan, Avrupa’da da çok az farkla Almanya’dan sonra ikinci büyük üretici konumunda olunduğunu söyledi.

Çin’e çelik ihracatı yüzde 421 arttı 

Ege İhracatçı Birlikleri (EiB) verilerine  göre, Türkiye’nin ocak-kasım döneminde çelik ihracatı yüzde 11 gerileyerek 12 milyar 704 milyon dolardan 11 milyar 312 milyon dolara geriledi. Ancak 17 Aralık itibariyle bu fark daha da kapandı. 2019’da bu tarih itibariyle 20.2 Milyon Ton olan çelik ihracatı 2020’de 19.6 Milyon ton oldu.

Çelik ihracatında ilk sırada 842 milyon dolarla İsrail yer aldı. Bu ülkeyi 631 milyon dolarla İtalya ve 521 milyon dolarla İspanya izledi.

Söz konusu dönemde Çin’e ihracatta ise rekor artış yaşandı. 2019 Ocak-Kasım döneminde Türkiye’den Çin’e yapılan çelik ihracatı 10 milyon 257 bin dolarken, rakam bu yılın aynı döneminde yüzde 421 artarak 53 milyon 449 bin dolara çıktı.

Öte yandan ABD’ye çelik ihracatında da dikkat çekici bir artış görüldü. 11 aylık dönemde ABD’ye ihracat yüzde 47 artarak 241 milyon 950 bin dolardan 355 milyon 334 bin dolara yükseldi. Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Erkan, demir-çelik ihracatındaki Aralık ayında da devam edeceğini sözlerine ekledi.

Ege Bölgesi’nde tarım ürünleri ihracatının zirvesine taze meyve sebze ve mamulleri oturdu

Ege Bölgesi’nde 2020 yılında tarım ürünleri ihracatının zirvesine taze meyve sebze ve mamulleri sektörü oturdu.

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 7 tarım birliği içinde 2019 yılını 890 milyon dolarlık ihracat rakamıyla üçüncü sırada tamamlayan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (EYMSİB), 1 Ocak – 19 Aralık 2020 tarihleri arasında 1 milyar 3 milyon dolar ihracat rakamına ulaşarak 54 yıllık tarihinde ilk kez 1 milyar dolar barajını aştı ve 2020 yılında EİB bünyesindeki tarım birlikleri arasında zirveye çıktı.

“2020 yılının korona virüs ve yaşanan deprem nedeniyle hatırlamak istemeyeceğimiz şekilde olumsuzluklarla geçti” diyen Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, online düzenlediği basın toplantısında; “2020 yılını tamamlamaya sayılı günler kala Birliğimizden güzel bir haber geldi. 1966 Yılında kurulan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliğimiz, 54 yıllık tarihinde ilk defa 2020 yılında 1 milyar dolar üzerinde yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatını kayıt altına aldı. Bu sene başında tüm olumsuz koşullardan habersiz olarak belirlediğimiz 1 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin ihracatının iki ana sektörden oluştuğu bilgisini paylaşan Uçak sözlerini şöyle sürdürdü: “Biri meyve sebze mamulleri sektörü, diğeri ise yaş meyve sebze sektörü. Birliğimizin 2020 yılının geride kalan diliminde gerçekleşen 1 milyar 3 milyon dolarlık ihracatın 670 milyon dolarını meyve sebze mamulleri, 333 milyon dolarını ise yaş meyve sebzeler oluşturdu. Üyelerimiz, meyve sebze mamullerinde şu ana kadar 140 ülkeye, yaş meyve sebzede ise 87 ülkeye ihracat yapmayı başardılar.”

Turşu ve kiraz ihracat şampiyonu oldu

Meyve sebze mamullerinde ihracat şampiyonu ürünün turşular olduğunun altını çizen Başkan Uçak, “Kornişon ve hıyar turşusu ihracatı 97 milyon 82 bin dolar olurken, biber turşusundan 90 milyon 650 bin dolar döviz geliri elde ettik. Kurutulmuş domates ise; 76,3 milyon dolar ile en fazla ihracatı yapılan üçüncü meyve sebze mamulleri oldu. Taze meyve sebze kategorisinin lideri ise; 54 milyon 695 bin dolarlık tutarla kiraz oldu. Sofralık üzüm ihracatından 48 milyon 682 bin dolar döviz geliri elde ederken, domates ihracatı 45 milyon 347 bin dolarla üçüncü sıraya yer aldı. Meyve sebze mamulleri ihracatında ilk üç ülke Almanya, ABD ve İngiltere olurken, en çok taze meyve sebze ihraç ettiğimiz ülkeler Rusya, Almanya ve Ukrayna şeklinde sıralandı” dedi.

Rusya’ya domates ihracatında kota 250 bin tona çıkıyor

Yaş meyve sebze sektörünün 2020 yılında Türkiye genelinde en fazla ihraç ettiği ürün olan domateste en büyük ihraç pazarı Rusya Federasyonu’nda 200 bin ton kotanın dolması nedeniyle sektör sıkıntılı günler yaşıyordu.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, kotanın 200 bin tondan 250 bin tona çıkmak üzere olduğu bilgisini paylaştı. Uçak, “Bu konuda Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan, Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Dr. Bekir Pakdemirli, TİM Başkanımız Sayın İsmail Gülle ve Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi’ye de uğraşları için sektörüm adına teşekkür etmek istiyorum. Bu sene pandemi koşullarında özveriyle üretime devam eden üreticilerimize ve ihracata devam ederek ihracat rekoru kırmamıza katkı sağlayan 600’ün üzerindeki ihracatçımıza ve şahsım ve yönetim kurulum adına teşekkür ediyor, 2021 yılının sağlık ve mutluluk dolu olmasını diliyorum” diyerek sözlerini noktaladı.

Panasonic, kurumsal çözümler için işbirliğine odaklanıyor
Panasonic, iş birlikleri sayesinde iletişim ve sunum çözümleri için entegre tek bir tedarikçi olmayı hedefliyor.
Panasonic Görsel Sistem Çözümleri, bugün Avrupa işletmelerinin sürekli olarak değişen ihtiyaçlarını karşılamak için işbirlikleriyle oluşturduğu çözüm yelpazesini büyüterek 2021 yılında piyasaya daha fazla ürün sunacağını duyurdu.
Panasonic, mevcut dokunmatik ekranlarının ve projektörlerinin yanı sıra kablosuz sunum ile iletişim çözümlerine daha fazla odaklanarak kurumların bilgileri paylaşmasını, işbirliği yapmasını ve bu bilgileri sunmasını kolaylaştıracak. Panasonic bu sayede tüm ihtiyaçları karşılamak üzere tek bir entegre sağlayıcı olarak eksiksiz bir teknoloji çözümleri yelpazesi sunabilecek.
Panasonic Business Avrupa Pazarlama Müdürü Hartmut Kulessa konuyla ilgili şunları söyledi: “Sosyal ve ticari trendler çalışma şeklimize yön veriyor. Z Kuşağının da iş gücüne dahil olmasıyla sezgisel teknolojiye yönelik beklentiler arttı. Ayrıca “kendi cihazını getir” (BYOD) yöntemleri de hızlı, açık ve kablosuz bağlantı ihtiyacını ortaya çıkarttı. Resmi sunumların yapıldığı ortamlardan birlikte çalışma alanlarına doğru bir geçiş olduğunu gözlemliyoruz. Kurumlar artık her ortamda anında kullanıma hazır birçok entegre, kablosuz işbirliği ve sunum çözümüne ihtiyaç duyuyor. Panasonic olarak tüm bunları sunan bir sağlayıcı haline geliyoruz.”
Panasonic, “kendi cihazını getir” modelini benimseyen iş yerleri için çalışanların kullandıkları tüm cihazları destekleyen birçok kablosuz ve tak-çalıştır teknolojisi sayesinde ekiplerin sadece işlerine odaklanmasını sağlıyor.
Örneğin, Panasonic’in kısa süre önce piyasaya sürdüğü PressIT Kablosuz Sunum Sistemi, en fazla dört kişinin tek bir düğmeye basarak eşzamanlı biçimde içerik paylaşmasına olanak tanıyan kullanıcı dostu ve uygun fiyatlı bir çözüm olarak öne çıkıyor.
Üst düzey ve entegre bir sunum çözümüne ihtiyaç duyan şirketler, herhangi bir kablo, donanım kilidi veya set üstü kutu içermeyen Intel SDM yuvası sayesinde WolfVision’ın Cynap Pure kablosuz sunum sistemini Panasonic’in SQ1 ekranlarına tamamen entegre edebiliyor. Panasonic’in kablosuz projektörleri aynı zamanda kablo ihtiyacını da en aza indiriyor ve sürekli olarak değişen çalışma alanı ihtiyaçlarını karşılamak için kablosuz donanım kilidi çözümü birçok projektör modeline sonradan takılabiliyor.
Panasonic, yaratıcı işbirliği ve öğrenme imkanları sunmak üzere en hassas açıklama özellikleri için birçok kızılötesi dokunmatik ekran ve InGlass dokunmatik ekrana sahip. Bu teknolojiler, her türlü işbirliği ortamına uygun çözümlerin üretilebilmesi için kapsamlı interaktif beyaz tahta ekranları ve interaktif projektörleri ile birlikte sunuluyor. Panasonic, uzaktan çalışanların iş arkadaşları ile iletişim kurmasını sağlamak ve toplantı odalarında kullanım kolaylığı ile gelişmiş ses ve görüntü kalitesi sunmak amacıyla uzaktan video konferansına yönelik bir HD Görsel İletişim sistemi ve Yerleşik CISCO Webex optimizasyonlu ekranlar sunuyor. 2021 yılında birçok ilave işbirliği ürününün piyasaya sürülmesi planlanıyor.

DR. HALICI: “KULLANAN DEĞİL, GELİŞTİREN TARAFTA OLMALIYIZ”

Ege Ekonomik Forumu’nun düzenlediği etkinlikte konuşan Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD) Başkan Yardımcısı ve Halıcı Group CEO’su Dr. Hüseyin Halıcı, Endüstri 4.0’ı kullanmanın yeterli olmayacağını, aynı zamanda Türkiye olarak geliştirerek yurt dışında sistemler kurulması gerektiğini ifade etti.

Dr. Halıcı, “Dönüşümün İçindeyiz” teması ile, Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı ve Özgencil Grup iş birliğiyle dördüncüsü gerçekleştirilen etkinlikte, ENOSAD’ın kuruluş sürecini, otomasyonu ve dijital dönüşümü anlattı.

“MAKİNALARA, RUH VE AKIL VERİYOR”

Sanal ortamda gerçekleştirilen etkinlik kapsamındaki “Yüksek Teknoloji Temelli Üretim Ekosistemi” başlık oturumda otomasyonun öneminden bahseden Dr. Halıcı, “İnsan, aklını kullanarak teknolojiyi geliştirdi ve kendi yerine cihazları kullanarak bugünlere geldi. Üretim kısmındaki verim, kalite, performansın artması, maliyetleri düşürmek amacıyla insandan bağımsız üretim esas. Bu noktada da makina-insan iş birliğindeki otomasyonu mümkünse insansız olması yani tam otomasyon olması gerek. Otomasyon, yapay zekanın da girmesiyle, makinalara ruh ve akıl veren, çalışma senaryoları üreten bir yapıdır.” dedi.

“OTOMASYON ANLAŞILMIYORDU”

ENOSAD’ın kuruluş sürecine değinen Dr. Halıcı, Türkiye’de otomasyonun geçmiş yıllarda önemsenmediğini ve tam olarak anlaşılamadığını dile getirerek, “Sektöre, sanayicilere, kamuya, STK’lara kendimizi ve derdimizi anlatmak amacıyla 2004’te ENOSAD olarak faaliyete geçtik. Üretim, sanayi kısmında olduğumuz için adımız Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği oldu.” şeklinde konuştu.

“TOPYEKUN İŞ BİRLİĞİNE İHTİYAÇ VAR”

Otomasyonun bilişimde, tıpta, sporda her alanda kullanılacağını söyleyen Dr. Halıcı, karanlık fabrikaların Türkiye açısından avantaj mı yoksa risk mi taşıdığına dair soruya yönelik bunu sanayicilerin, kamunun, akademinin ve STK’ların yanıtlayabileceğini dile getirdi.

Dr. Halıcı, sözlerine şöyle devam etti: “Jeopolitik konumumuz, dinamik ve esnek, yüksek üretim konusunda avantajlı insan kaynağımız var. Fadıl Bey’in dediği gibi üniversitedeki insanlar daha çok uygulamanın içinde olsun. Yüksek teknoloji, kamu-STK-eğitim/akademi, özel kuruluşların iş birliğiyle, icra şeklinde bir stratejiyle olur. Endüstri 4.0’ı kullanmak değil, onu üretip geliştirmek gerekiyor. Bu teknolojileri geliştirerek, yurt dışına fabrikalar ve sistemler kuran bir ülke olmalıyız.”

Ayda 17 milyon kullanıcıya hizmet veren Türkiye’nin en yetkin kredi karşılaştırma platformu HangiKredi ve dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden olan Huawei’den ortak proje!

Türkiye’nin en yetkin kredi araştırma ve karşılaştırma platformu HangiKredi, Dünya’nın en büyük teknoloji şirketlerinden olan Huawei ile ortak bir projeye imza atıyor.

Huawei’nin yeni nesil cihazlarında kullanılan tüm Huawei ve Android kullanıcılarının hızlı ve kolay şekilde bilgiye ulaşmasını sağlayan arama motoru Petal Search,  şimdi HangiKredi’nin  kredi ile ilgili tüm güncel verilerini kullanıcılarına sunuyor.

Mobil bir arama motoru ve aynı zamanda kullanıcılar için bir uygulama arama aracı olan Petal Search, Avrupa başta olmak üzere dünya genelinde 170’ten fazla ülkede, 15 milyondan fazla kullanıcısı ile haber, alışveriş, seyahat, spor gibi pek çok konuda verdiği hizmetlerini, Türkiye’de ayda ortalama 17 milyon kullanıcıya hizmet veren HangiKredi ile büyütüyor.

Petal Search üzerinden internette kredi araştırması yapmak isteyen kullanıcılar, HangiKredi’nin sunduğu altyapı sayesinde, herhangi bir sayfaya yönlenmeden, arama yaptıkları ekrandan bankaların en güncel kredi faiz oranlarına ulaşabiliyorlar.

Kullanıcılar bu uygulama sayesinde HangiKredi’nin sunduğu en doğru verilere hızla ve kolayca  ulaşmanın yanı sıra konut, taşıt, ihtiyaç kredisi için sorgulama yaparak, HangiKredi aracılığı ile şubeye gitmeye gerek kalmadan anında kredi başvurusu da yapılabiliyorlar

“Polonez ve Siniora Food and Manufacturing PLC’den Güç Birliği”

Şarküteri et ürünleri sektöründe 30 yılı aşkın süredir Polonez markasıyla faaliyet gösteren firmamız Trakya Et ve Süt Ürünleri San. Tic. A.Ş. olarak büyüme hedeflerimiz doğrultusunda Ürdünlü Siniora Food and Manufacturing PLC firması ile yaptığımız görüşmeler olumlu yönde sonuçlanmıştır. Yaptığımız anlaşma sonucu iki marka olarak güçlerimizi birleştirme kararı aldığımızı belirtmek isteriz.

Polonez olarak son yıllarda yaptığımız Ar-Ge ve üretim yatırımlarıyla birlikte dikkat çeken başarılı çalışmalarımız, gösterdiğimiz büyüme ve hızlı gelişim, yerli ve yabancı yatırımcıların da ilgisini çekmiştir. Markamızın sürdürülebilir büyümesi adına, hem sektörümüz hem de ülke ekonomimize katma değer sağlayacak bu yatırım kararını almış bulunmaktayız.

Ortaklık anlaşmamızın, gerekli resmi kurumların onaylarının ve diğer alışılmış kapanış koşullarının yerine getirilmesinin ardından tamamlanmasını bekliyoruz. Bu anlaşmanın ülkemize, sektörümüze, çalışanlarımıza, yıllardır bizi takip eden ve varoluş sebebimiz olan değerli tüketicilerimize hayırlı olmasını dileriz.

SALGINDA VE SONRASINDA OFİSLERİMİZ NASIL OLACAK?

Türkiye’nin önde gelen mimarlık ve mühendislik şirketlerinden Pergel Grup, ülkemizin lider şirketlerine 23 yıldır sunduğu ofis yapım ve yenileme deneyimiyle,  Covid-19 salgınının yeni ofis düzenine etkisini değerlendirdi.

Türkiye’nin önde gelen mimarlık ve mühendislik şirketlerinden Pergel Grup, ofis yapım ve yenileme projelerinde 23 yıllık tecrübe sahip bir firma. Pergel Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Evman, şirketin trend gelişimi, yapım sistem mükemmelliği, müşteri memnuniyeti gibi üst düzey süreçlerinden sorumlu. Ebru Evman, Covid-19 salgını sonrası ofislerin yeni düzeni hakkında çeşitli değerlemdirmelerde bulundu:

“Salgının başlaması ile birlikte, şirketlerin işlerini0 nerede ve nasıl yapacaklarını şekillendirmeleri doğal olarak bir süre aldı. Esnek ofis düzeni zaten uzunca bir süredir özellikle çokuluslu veya dinamik şirketlerin geçtiği bir sistem, ancak salgınla bilrikte bu sistemin hızlanarak evrilmesi gerekti. Evden çalışma, sosyal mesafe korunarak ofisten çalışma, hijyenin ön planda tutulması, hibrid sistem yani hem evde hem ofiste çalışma,  hot desking yani çalışılan masanın birden fazla kişi tarafından  farklı zamanlarda kullanılması, esnek çalışma saatleri, verimli çalışma, teknolojik yatırım gibi birçok kavram ve düzen bir anda işverenin çok hızlı karar vermesi gereken konular haline dönüştü. Üstelik tüm bunlar endişe ve kaygının yükseldiği, ekonomik zorlukların da kurumsal ve bireysel olarak arttığı bir dönemde şekillenmesi gereken unsurlar olarak önümüzde belirdi. Mimarlık ve mühendislik her zamankinden daha fazla sosyoloji ve psikolojiyle iç içe oldu.

En özet şekilde, aslında yeni ofis düzeninin tek bir doğrusunun olmadığını söylemeliyiz. Her şirket elbette kendi içinde bulunduğu sektör dinamiklerini göz önünde bulundurarak kararını vermek durumunda kaldı. Teknoloji şirketleri evden çalışma düzenine daha hızlı adapte olurken, üretim şirketleri departman bazında kararlar vermek durumunda kaldı. Bunun da ötesinde, seçilen sisteme de çalışanlar ideal boyutta uyum sağlayamadı. Çok rahatmış gibi görünen evden çalışma düzeni, sisteme alışık olmayan çalışanlar için “rahat ve verimli” bir ortam olamadı. Amerika’da bahçeli evleri olanlar bahçelerine küçük ofis şeklinde çalışma mekanları yaptırmaya başladı. Üstelik genç çalışanları uzaktan supervize etmek de zorlayıcı etkenlerden biri olarak yöneticilerin önüne geldi.  Ofise gelmek durumunda kalanlar ise, ortamları her ne kadar yeniden düzenlenmiş de olsa, endişe sebebiyle işlerine konsantre olmak konusunda zorlandılar.  Çocuk, anne-baba, aile ihtiyaçları ise her iki düzende de en belirleyici faktörler oldu.

Ofislerin yeniden düzenlenmesini detaylandırdığımızda, açık ofislerdeki çalışma istasyonlarının sosyal mesafeye göre düzenlemesiyle başlayabiliriz. Masa düzenlerinin hijyen standartlarında minimum teknolojik aletle düzenlenmesi, gerekli durumlarda seperatörlerin kullanılması, tuvaletlerin yüksek standardlı  temizlik malzemeleriyle ve vitrifiyelerle düzenlenmesi, yemekhanelerin de yine hijyen ve sosyal mesafe dinamikleriyle yeniden şekillenmesi gerekiyor. Klima, ısınma ve havalandırma sistemlerinin de sağlığı etkilemeyen şekilde yenilenmesi gerekebiliyor.  Ofis mobilya ve malzemelerinde antibakteriyel özellikleri olan, kendi kendilerini temizleyen  veya  temizlenmeleri daha kolay olan, el teması gerektirmeyen sensörlü 0ürünler bu dönemde daha fazla tercih ediliyor. Çalışanlarına teras ve açıkhavada çalışma, yemek yeme gibi imkanlar sunabilen şirketlerin çalışanları kendilerini daha fazla güvende hissediyorlar. Bu yüzden de özellikle çalışan sosyal alanlarında yeni düzenlemeler 2020’de en fazla yapılan mimari işler oldu.

Evden çalışma imkanı da sunan şirketlerin teknolojik altyapılarını kuvetlendirmeleri gerekiyor.  Buna rağmen, mesela Amazon gibi teknoloji devi  bir şirket bile evden çalışmanın devam edeceğini ancak Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde işe alım yapacağını ve bölgesel ofisler açacağını duyurdu. Biz de bazı işverenlerimizin  plazalarda yer alan merkez ofislerinde küçülme yaşanacağını, buna karşılık bölgesel yapılandırmayı artıracağını biliyoruz. Bu gibi hibrid yaklaşımlar, yüzyüze ve takım çalışmalarının bir süre daha insanoğlunun vazgeçilmezi olacağını aktarmakta.  Tam da bu yüzden, biz de çeşitli işverenlerimizin salgın ortamında bile yeni ofislerini inşa etmeye devam ettik. Uzun yıllardır birçok bölge ofisini hayata geçirdiğimiz Bayer Türkiye, Ankara’daki bölge ofisini daha geniş bir ofise taşıdı. MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) Eğitim Vakfı, İstanbul Ataşehir’de yeni ofis düzenlemesine uygun merkeziyle hizmetlerini devam ettirme kararı aldı.”

Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörünün hedefi geri dönüşüm odaklı inovasyon

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin 24 Aralık’ta gerçekleşecek “SUSTAINEIBILITY TALKS” webinar serisinin ikinci bölümünde, hazır giyim üretimi ve ihracatında sürdürülebilirliği, Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş ve Ekoten Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Ünlütürk değerlendirecek.

Ünlütürk, sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda tekstilde iyi uygulama örneklerini paylaşacak ve sektördeki gelişmeleri değerlendirecek.

İklim değişikliğinin büyüme ve refaha yönelik ciddi bir tehdit olduğunu söyleyen Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş şöyle devam etti:

“Küresel düzeyde ülkelerin iklim krizi diplomasileri devam ediyor. Ve artık iklim değişikliği politikası, her ülkenin istediği gibi sanayi üretemeyeceği, ekolojik standartlara bağlı yeni bir aşamaya geçiyor. Çevreci politika, artık dünyayı dönüştürmek adına ticareti de içine alan, ülkelerin elindeki önemli bir koz. İlk bölümünü Business Sweden işbirliğinde düzenlediğimiz SUSTAINEIBILITY TALKS webinar serimizde Covid-19 sonrası İsveç moda markalarının sürdürülebilir üreticilerle çalışma stratejilerini irdelemiştik. Özellikle ihracatımızın yüzde 80’nini gerçekleştirdiğimiz AB, 2021’den itibaren somut adımlar atmaya başlayacak. Bu yüzden atık maddelerin değere bindiği bir pazar oluşturmalıyız. Bunun için en baştan başlamalıyız. Ekonomik tasarım, ürünlerin kullanma sürelerini büyük oranda etkiliyor. Geri dönüşüm yüzde 80 buna bağlı.”

Egeli ihracatçılardan, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesi Kemeraltı Çarşısı’na taşınsın çağrısı

İzmir’de 30 Ekim’de yaşanan 6.9’luk deprem sonrasında hizmet binaları hasar gören İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesi yeni hizmet binası arayışına girdi.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesi’nin hizmet binalarını 2020 yılı Nisan ayında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne kabul edilen Tarihi Kemeraltı Çarşısına taşımaları çağrısında bulundu.

Tarihi Kemeraltı Çarşısının dokusunu koruyarak, eski canlılığına kavuşması için Kamu – özel ortaklık modeliyle hareket eden TARKEM (Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret A.Ş) ile belediyelerin işbirliği yapmasını öneren Eskinazi, “İBB ve Konak Belediyesi Kemeraltı Çarşısına taşınırsa oraları hem hareketlenir, hem de Tarihi Kemearltı Çarşısı’nın UNESCO Dünya Mirası Listesinde Kalıcı Statüye kavuşmasına katkı sağlanmış olur” diye konuştu.

İzmir’de ESİAD ve BASİFED Başkanlığı görevlerinde bulunan bir gazetede köşe yazan Sıtkı Şükürer’in gündeme getirdiği belediye hizmet binasının Tarihi Kemeraltı Çarşısı içindeki Tevfik Paşa konağı, Albayrak pasajı, Alga binası gibi binalara taşınması önerisinin Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nce de desteklendiğini hatırlatan Eskinazi, “Kemeraltı çarşımızın canlanması için çok olumlu olan bu öneri kamuoyunda pek çok yetkin isim tarafından desteklendi. Egeli ihracatçılar olarak biz de bu önerinin İzmir kentine ve Tarihi Kemeraltı Çarşısının eski canlılığına kavuşmasına katkı sağlayacaktır.” diyerek sözlerini noktaladı.

Yılın Trend Renklerini San Deco ile Yakalayın!

Zorlu geçen bir yıldan sonra, değişim hepimizin hayali. Pantone, bu değişimi hayatın farklı alanlarında yaşamak isteyenler için, alışılmışın dışına çıkarak 2021’de iki farklı rengi birden “yılın rengi” ilan etti: “Illuminating” ve “Ultimate Gray”. Pantone’ye göre 2021 ilkbahar/yaz sezonuda ayrıca  mercan ve pembenin en yumuşak tonlarından “Blush Beauty” ve “Pink Suede” de ön plana çıkacak. Pozitif ve ferahlatıcı etkileriyle yeni yıl için umut vadeden bu renkleri San Deco ile iç mekanlarınıza taşıyabilirsiniz…

Covid-19, yangınlar, depremler, doğal afetler derken 2020, tüm dünya ile birlikte ülkemiz için de oldukça zorlu geçti. Bu kadar yorucu bir yılın ardından tüm insanlığın ortak dileği ise pozitif yönelimli bir değişim… Dekorasyon dünyasında da yankı bulan bu değişim isteği, Pantone’un 2021 için belirlemiş olduğu yılın renk tonlarında ve 2021 ilkbahar/yaz sezonu trend renklerinde de kendini gösteriyor. Pantone, birbirlerini kombine ederek tamamlayacak olan “Illuminating” ve “Ultimate Gray” tonlarını yeni yılın renkleri olarak gösterirken, mercan ve pembenin en yumuşak tonlarından “Blush Beauty” ve “Pink Suede”i ise ilkbahar/yaz sezonu için öne çıkarıyor.

Tünelin Sonundaki Işık

Pantone’un önceki yıllardan farklı olarak 2021 yılı için iki farklı rengi belirlemiş olması ise tesadüf değil. Canlı sarı “Illuminating” ve orta doygunluktaki gri “Ultimate Gray” tonlarının birlikteliğinin arkasında umut vadeden bir metafor bulunuyor: “Tünelin sonundaki ışık!” Pantone yetkilileri tek bir rengin 2021’den beklentilerimizi temsil edemeyeceği vurgusuyla bu sene seçimlerini birbirlerini tamamlayıcı rollere sahip bu iki renkten yana kullanmış. Fırtına bulutlarını anımsatan koyu bir gri veya lüks iç mekanların vazgeçilmezi açık griden ziyade, nötr duruşuyla “Ultimate Gray” birçok kişi için bilgeliğin, zekanın ve yeniden inşa etmenin rengi. Bazıları için depresif olarak da kabul edilebilecek olan bu rengin yanına tamamlayıcı olarak gelen ise uçuk bir sarıdan öte, güneş ışığını ve gülümseyen bir yüzü anımsatan “Illuminating”.

Çiçek Demetinden Yansıyan Pastel Tonlar

Pantone’un 2021 ilkbahar/yaz sezonunda ön plana çıkacağını duyurduğu renk tonları ise doğanın mücevherleri olan çiçeklerle oluşturulmuş pastel tonlardaki bir demeti çağrıştırıyor. Sözün kısası, 2021 yılında tüm tasarım alanlarında olduğu gibi, iç mekanlarımızda da çiçekler açacak. Pembenin, yeşilin en naif ve yumuşak tonlarının kullanılacağı dekorasyonlarda ekru da sıklıkla karşılaşacağımız renklerden biri olacak.

Klasikten moderne birçok farklı stile uygun duruşu ile pembenin daha elegan bir versiyonu olan “Pink Suede”, Pantone’un 2021 ilkbahar/yaz sezonunun trend renklerinden biri olarak öne çıkıyor. Biraz turuncudan biraz pembeden ilham alan mercan tonu “Blush Beauty” ise yeni sezonda radikal bir değişimden yana olanların favorisi olacak. Canlı ve dinamik yapısıyla bulunduğu her mekana sıcaklık katan bu renk tonu, tek bir duvara uygulandığında ise iddialı ve çekici bir auraya bürünüyor.

Yılın Trend Renklerini San Deco ile Uygulayın…

Geleneksel düz duvarların yerine, ilham veren doku ve efektlere sahip, hayal gücünün sınırlarını zorlayan tasarım duvarların ön plana çıkacağı 2021 yılında, Pantone’un değişimi müjdeleyen yeni sezon renk tonlarını San Deco ürünleriyle yaşam alanlarına yansıtmak oldukça kolay. San Deco’nun su bazlı ve renklendirilebilir iç cephe boyaları, yeni yılda iç mekanlarda yapılacak tüm değişimler için ideal çözümler sunarken, kullanıcıların da 2021 renk trendlerine hızlı bir şekilde adapte olabilmelerini sağlayacak.

DİJİTAL İLETİŞİM UZMANI DR. NABAT GARAKHANOVA:

“ŞİRKETLERİN DİJİTALE YATIRIMLARI ARTTI”

Yapılan araştırmalara göre 2022 yılına kadar dünya ekonomisinin en az yüzde 60’ının dijitalleşmesi bekleniyor. Durma noktasına gelen firmalar silkelenme dönemiyle birlikte direk dijital pazarlamaya giriş yapmak istedikleri için ajanslara talepler geçen yıla oranla yüzde 20, ilk kez e-ticarete giren firmaların sayısı ise yüzde 50 arttı.

Yapılan araştırmalara göre 2022 yılına kadar dünya ekonomisinin en az yüzde 60’ının dijitalleşmesi bekleniyor. E-ticaret tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artış grafiği izliyor. İlk 6 ayda 91 milyar 700 milyon liralık bir ticaret hacmi oluştu ve yılın 120 milyar TL ile bitmesi bekleniyor. Bu dönemde hiç internetten alışveriş yapmayanlar, internetten alışveriş yapmaya başladılar. Birçok firma e-ticaret’te yer almak üzere atılımlar yaptı. Durma noktasına gelen firmaların silkelenme dönemiyle birlikte direk dijital pazarlamaya giriş yapmak istedikleri için ajanslara taleplerin geçen yıla oranla yüzde 20, ilk kez e-ticarete giren firmaların sayısının ise yüzde 40 arttığını belirten Mezo Dijital Yönetim Kurulu Başkanı ve Dijital İletişim Uzmanı Dr. Nabat Garakhanova, “Bu dönemde insanlar sosyal medyada, youtube’da, blog’larda vakit geçirdiği için birçok marka sponsorlu reklamlar, influencer’larla, youtuber’larla, blogger’larla çalışarak satışlarında artışlar yaşadıklarını gördükleri için yüzde 22’si reklam bütçelerini artırmaya karar verdi. Şeffaf etkileşim dönemine geçtik. Şeffaf etkileşimlerle markaların gelecek dönem oluşturacakları stratejilerinde ürün geliştirme aşamasında sadık müşteri yorumlarını kullanarak daha iyi bir noktaya gelmesinde dijital pazarlama hepsini daha iyi bir noktaya taşıdı.” açıklamalarında bulunuyor. Pandemiyle birlikte birçok firmanın e-ihracata yöneldiklerinin de altını çizen Garakhanova, “Yılın ilk 6 ayında 1.204.804 adet kötü amaçlı yazılım saldırı gerçekleşti. E-ihracatta belirli bir noktaya gelmiş tüm firmaların web sitelerini güncel tutup koruma altına almalılar. İhracata yeni adım atmış pandemi süreci ile birlikte kendini geliştirmek isteyen firmalar ise pazar ve ülke araştırmasını iyi yapmalılar.” diyor. Dr. Nabat Garakhanova, dijital pazarlamada en başarılı sektörlerin ise kozmetik, moda ve tekstil, bankacılık, e-ticaret siteleri, turizm, teknoloji, ulaşım ve konaklama olduğunu belirtiyor.

İhtiyaçları çok iyi analiz eden kazanır

E-ticaret sadece ürün ya da hizmet satmanın dışında ürün geliştirme, tamamlayıcı hizmetler, müşteri bağlılığı gibi birçok alt dalı barındırıyor. Sosyal medya mecraları da bunlar için en uygun platform. “S-ticaret dediğimiz, yani sosyal medya üzerinden ticaret atağa geçti. Şu an e-ticaret ile s-ticaret yüzde 50 oranlarında gidiyor. S-ticarette, ürün ve hizmetlerin tanıtımı, hedef kitle iletişimi, müşteri ilişkileri yönetimi sosyal medya üzerinden yapılabilecek başlıca diğer işlemler.” açıklamalarında bulunan Garakhanova, sosyal mecra kullanımının sanıldığı kadar basit olmadığına vurgu yapıyor: “Verilen reklamlarda seçilen hedef kitleler, kullanılan hashtag’ler, içeriklerde yer alan mention’lar görseller bile hepsi dikkat edilmesi gereken önemli noktalar. Bu konuda firmalar her zaman uzmanlardan bir danışmanlık almalı, verilen eğitimlerde yer alarak güncellemeleri sürekli takip etmeli. Kendilerine her sosyal medya mecrasına uygun bir yol çizmeliler.” Dijital İletişim Uzmanı Dr. Nabat Garakhanova, girişimcilere de şu tavsiyelerde bulunuyor: “Bir ‘tık’la taşınmak, bir ‘tık’la market alışverişimizi yapmak, bir ‘tık’la eski eşyalarımızdan kurtulmak istiyoruz. İhtiyaçları çok iyi analiz eden ve bu ihtiyaçlara en kolay ve en iyi cevap veren girişimciler kazanabilir.”

Kolaysoft Teknoloji e-Defter webinarları düzenliyor

Kolaysoft Teknoloji AŞ, e-buluşmalar kapsamında “2021 Yılı Yenilikleri Dahil, E-Deftere Dair Her Şey’’ konulu webinarlar serisini düzenlemeye devam ediyor.

Kolaysoft Teknoloji AŞ’nin youtube kanalı üzerinden gerçekleşen eğitimlerde, Ankara Meslekte Birlik üyeleri, İzmir Serbest Meslek Mensupları Odası üyeleri, Kırıkkale Serbest Meslek Mensupları Odası üyeleri, Elazığ Serbest Meslek Mensupları Odası üyeleri gibi ülkemizin dört bir yanından katılımcılar, 01/01/2021 tarihi itibarıyla e-defter uygulamasına dahil olacak mükellefler ve e-defter konuları hakkında bilgiler edinerek, merak ettikleri sorulara yanıt bulmaktadır.

Kolaysoft Teknoloji AŞ Genel Müdürü Kezban Boztürk’ün moderatörlüğünü yaptığı webinarlarda, Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Meslekte Birlik Derneği Başkanı Ahmet Babuşçu, SMMM Selçuk Gülten’in aralarında olduğu uzmanlar, konuşmacı olarak katılıyor. E-Buluşmalarda doğru bilgiye kolay şekilde ulaşılmasını hedeflediklerini anlatan Kolaysoft Teknoloji Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları söyledi:

Hedefimiz ihtiyaç duyulan konunun uzmanlarından, en doğru bilgiye, en kolay şekilde ulaşılmasını sağlamaktır. Bu nedenle, e-buluşmalarda, sizler ile buluşmaya devam edeceğiz” dedi.

E-Deftere geçişte süreci doğru yönetmek önemlidir

GİB’in e-defter uygulamasına dair ayrıntılı bilgiler veren SMMM Selçuk Gülten, Vuk509 ile beraber 2021 yılı yaklaşırken e-defterde kullanıcıları neler beklemekte, e-deftere zorunlu olarak geçecek sektörler, 2021 yılında e-defterin 2. nüshasının GİB’e gönderilmesi gibi konuları ayrıntılı olarak anlattı. e-defterde geçmiş dönemde çeşitli kullanım hataları yapıldığını ve bu yüzden mükelleflerin çezai yaptırımlara maruz kaldığını örneklerle açıklayan Selçuk Gülten, e-deftere geçiş sürecinde doğru kullanım konusunda dikkatli olunması gerektiğini belirtti.

KolayDefter platformu ile e-defter sürecini yönetmek kolay

Diğer taraftan, Kolaysoft Teknoloji Dijital Dönüşüm Uzmanı Sıla Gül Ottan, e-deftere kolay ve ekonomik şekilde nasıl geçilir başlığını uygulamalı olarak anlattı. KolayDefter platformu hakkında bilgiler veren Sıla Gül Ottan, e-defter modülüne dair ihtiyaç olmadan e-defterlerin nasıl gönderildiği konusunu uygulamalı olarak bilgiler aktardı.

e-deftere geçişte, hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın mali mühüre ihtiyaç olduğunun altını çizen Sıla Gül Ottan, konuşmasına şöyle devam etti:

KolayDefter platformu ile, GİB’e resmi başvurusu dahil, her adımı Kolaysoft Teknoloji ile hızlıca yapabilirsiniz. Mali müşavirlerin sıkıntı yaşadığı java uygulamasına ihtiyaç olmadan, KolayDefter ile defter göndermek mümkündür. Ayrıca, 2021 yılında defterlerinizin ikinci nüshasını GİB’e KolayDefter aracılığı ile göndermeniz sağlanıyor. Özetle, aynı ekran üzerinden, hem başvuru, hem gönderme, hem de ikinci nüshaları GİB’e gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz e-defterler, Kolaysoft portalda 10 yıl boyunca muhafaza edilmektedir” diye konuştu.  

VODAFONE KARAKARTALLILARA  YENİ SEZON FORMALARDA %20 İNDİRİM

 Vodafone KaraKartal Hareketi, üyelerine ayrıcalıklı bir dünya sunmaya devam ediyor. Vodafone KaraKartal üyeleri, 2020-2021 sezonu Adidas Beşiktaş formalarını, Kartal Yuvası mağazaları ve [http://www.kartalyuvasi.com.tr’den]www.kartalyuvasi.com.tr’den salı ve cuma günleri %20 indirimli alabilecek.

Beşiktaş JK ile Türk spor tarihinin en büyük sponsorluk anlaşmasına imza atan Vodafone, alanında bir ilk olan Vodafone KaraKartal Hareketi ile Beşiktaşlı abonelerine kazandırmaya devam ediyor. Vodafone KaraKartal üyelerine salı ve cuma günleri Kartal Yuvası mağazaları ve [http://www.kartalyuvasi.com.tr’den]www.kartalyuvasi.com.tr’den 2020-2021 sezonu Adidas Beşiktaş forma alışverişlerinde %20 indirim sunulacak. Kampanyaya kamp ve antrenman ürünleri gibi diğer ürünler de dahil olacak. Akatlar Kartal Yuvası hariç tüm Kartal Yuvası mağazalarında geçerli olacak kampanyadan yalnızca aktif Vodafone KaraKartal üyeleri yararlanabilecek. Kampanya, 18 Aralık 2020 ve 31 Mayıs 2021 tarihleri arasında geçerli olacak. Kampanya dahilindeki indirim oranı tek seferde 175 TL – 400 TL arası alışverişlerde kullanılabilecek.

Beşiktaş JK’ya 13 milyon TL’yi aşkın ek katkı

Vodafone KaraKartal Hareketi kapsamında Vodafone’un zengin tarife dünyasından kendilerine en uygun tarifeyi seçebilen Beşiktaş JK taraftarları, aylık tarife ücretlerine ek 9 ve 13 TL’lik destek paketlerinin yanı sıra “1903 KaraKartal Destek Paketi” ile de takımlarına destek olabiliyor. Bu paketler sayesinde aylık 1, 2 ve 3 GB’lık sosyal medya internet paketlerine sahip olan taraftarlar ayrıca, Beşiktaş JK’nın kazandığı her maç için sosyal medyada geçerli olmak üzere 250 MB, 500 MB ve 750 MB oranında Galibiyet Primi, çekilişle VIP dahil hediye maç bileti, çekilişle hediye imzalı forma, çekilişle antrenman ve kamp ziyaretleri, çekilişle çocuğunu maç önü seremonisine çıkarma hakkı, çekilişle takımla birlikte deplasmana seyahat ve indirimli müze gezisi gibi özel fırsatlardan yararlanma şansına sahip oluyor. Vodafone KaraKartal Hareketi ile Beşiktaş JK’ya bugüne kadar 13 milyon TL’yi aşkın ek katkı sağlandı.

Halihazırda Vodafone abonesi olanlar, Vodafone KaraKartal Hareketi’ne katılmak için “BJK1903” yazarak 1903’e SMS gönderebiliyor ya da “Vodafone Yanımda” uygulamasından başvurabiliyor. Vodafone abonesi olmayanların ise en yakın Vodafone mağazasına başvurması gerekiyor. Vodafone KaraKartal Hareketi hakkında ayrıntılı bilgi almak için www.seninicinbesiktas.co sitesi ziyaret edilebilir.

EİB, düşük karbonlu ekonomik büyümenin itici gücü 

Sertbaş, döngüsel ekonominin iyi bir analiz ve planlama gerektiren, beşikten mezara kadar devam eden bir süreç olduğunu ancak böyle geri dönüşüm çarkının döndürülebileceği görüşünde.

“1 Ocak-20 Aralık döneminde Türkiye geneli konfeksiyon ihracatımız 16,5 milyar dolara ulaştı. Ege Bölgesi’nden yapılan konfeksiyon ihracatımız ise 1,2 milyar dolar tutarında gerçekleşti. Biz her zaman geleceği tasarlayan, geleceği öngören, yeni bir yol açan ve işleri hızlandıran taraf olduk.  Ekonomide katma değer zinciri, inovasyon ile büyütülür. Ve inovasyon insan hakları, çevreyi gözeten, koşulları iyileştiren gerçekçi atılımlar ile mümkündür. Bu yüzden yıllardır sektörümüzde sürdürülebilirlik bilincinin artması için canhıraş çabaladık. Evrensel bir sözleşme olan BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne (UN Global Compact) ilk imza atan bizdik. Sürdürülebilirlik çalışma grubumuzu kurduk. Sürdürülebilirlikle ilgili UR-GE projesi, Moda Devrimi Sergisi gibi birçok organizasyon ve proje düzenledik. Bu sene 15’incisini yaptığımız EİB Moda Tasarım Yarışmamızın temasını da sürdürülebilirlik ekseninde oluşturduk.”

Egeli ihracatçılar, 2021 yılında yeşil üretimle 15 milyar dolar ihracat hedefi koydu

Ege İhracatçı Birlikleri, 2021 yılı için yeşil üretime yoğunlaşarak 15 milyar dolar ihracat hedefi koydu

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, covid-19 virüsünün aşısının bulunmuş olması sonrasında 2021 yılında iyimser senaryoların gündeme geldiğini, 2020 yılını 13 milyar dolar ihracatla geride bırakmaya hazırlandıklarını, 2021 yılı için de yeşil üretime odaklanarak 15 milyar dolar ihracat hedefi koyduklarını dile getirdi.

Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulları Ortak Toplantısında konuşan Eskinazi, Sürdürülebilirlik Yılı ilan ettikleri 2020 yılında İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapma hedefiyle projeler hayata geçirdiklerini kaydetti. Eskinazi, “Yayınladığımız sürdürülebilirlik manifestosunda “Sürdürülebilir bir dünya için, sürdürülebilir üretim ve sürdürülebilir ihracat” sloganıyla hareket ettik. Sürdürülebilirlik Çalışma Grubumuz 2020 yılı boyunca çalışmalarını sürdürdü. Türkiye’de Sıfır Atık Belgesine sahip olan ilk ihracatçı birliği olduk” diye konuştu.

Tüm dünyanın covid-19 virüsü nedeniyle 2020 yılında ekonomik hedeflerinin gerisinde kaldığına işaret eden Eskinazi, “Küresel ekonomide yüzde 4’lük bir küçülme bekleniyor. Türkiye, en iyimser senaryoyla 2020 yılını binde 3’lük büyüme ile kapatabilecek. Ortam olumsuz olsa da İhracatçılar olarak, enseyi karartmadık. Fiziki fuarların, sektörel ticaret heyetlerinin ve seyahatlerin iptal olduğu süreçte; Sanal fuarlarımız, sanal ticaret heyetlerimiz sonucunda pek çok yeni iş birliğine imza attık. Türkiye’nin ilk sanal fuarı Shoedex2020 Ayakkabı ve Saraciye Fuarı’na imza attık. Ardından ülkemizin ilk sanal gıda fuarı “The Fource 2020”yi gerçekleştirdik. Her türlü olumsuzluğa rağmen 2020 yılında, bugüne kadar Ege İhracatçı Birlikleri’ne üye 8 bin ihracatçımızla 216 ülkeye 13 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Covid-19 virüsünün aşısının bulunmuş olması ve uygulanmaya başlaması 2021 ile ilgili umutlarımızı arttırıyor. Aşının etkisiyle covid-19 virüsünün kontrol altına alınmasını, ekonomik göstergelerin insanlığın yüzünü güldürecek şekilde düzelmesini diliyoruz” dedi.

“Ege İhracatçı Birlikleri olarak, 2021 yılında da 8 bini aşan ihracatçımızla 82 yıldır yaptığımız gibi üretmeye ve ihraç etmeye devam edeceğiz” diyen Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü; “2020 yılı için belirlediğimiz, pandemi nedeniyle ötelemek durumunda kaldığımız 15 milyar dolar ihracat hedefine 2021 yılında ulaşmak için var gücümüzle çalışacağız. 2021 yılı hedefine ulaşmak için ihraç ürünlerimizi pazarlamada dijitalleşme, lojistik, Ar-Ge, İnovasyon ve Tasarım odaklanacağımız konuların başında olacak. 2020 yılında 2.2 milyar nüfusa sahip gelişme potansiyeli en yüksek 15 ülkenin bir araya gelerek oluşturduğu RCEP anlaşması bizim için büyük bir fırsat olabilir. Bu anlaşmanın taraflarından biri olan Çin özelinde Ticaret Bakanlığımızın İhracatçı Birlikleri ve lojistik sektörüyle bir araya gelerek hedef pazarlara erişimi kolaylaştıracak, var olan pazarların büyümesini sağlayacak lojistik merkezleri desteği ile dünyada e-ticaretin en yoğun olarak kullanıldığı ülkelerin başında gelen Çin pazarında üyelerimizin JD, T-Mall gibi e-ticaret platformlarında başta kuru meyve, şarap, deri, tekstil olmak üzere tüm ürünlerimizin yer alması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu konuda kısa zamanda güzel haberler vereceğiz.”

Yeşil üretime yönelin

Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu üyelerine, “2020 yılı değerlendirmesi, 2021 öngörüleri” içerikli bir sunum yapan Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, covid-19 virüsü nedeniyle 2020 yılında dünya mal ticaretinde yüzde 12 daralma beklentisi olduğunu, dünya ekonomisinin beklenenden daha çabuk toparlandığını ve 2020 yılında dünya mal ticaretindeki daralmanın yüzde 7’ye kadar düştüğünü dile getirdi.

Dünya mal ticaretinin 2019 yılında 18 trilyon 35 milyar dolar olduğu bilgisini veren Gürlesel, “2020 yılında dünya mal ticareti 17 trilyon dolar civarında kalacak. 2021 yılından itibaren ihracatta öne çıkabilmek için “Yeşil üretime yönelin” çağrısı yaptı. Gürlesel, Avrupa’ya ihracatta 2022 yılında uygulamaya geçmesi beklenen karbon vergisinin yine 2022 yılında ABD’ye ihracatta da gündeme geleceği uyarısında bulundu.

2021 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ithalat taleplerinde patlama olabilir

2021 yılı için Covid-19 virüs aşısının başarılı olup olmaması eksenli iyimser ve kötümser iki senaryodan söz eden Dr. Gürlesel, “2021 için iyimser senaryo var. Dünya genelinde aşının 2021 başından itibaren uygulanmaya başlanması ve salgının 2021 yılı sonunda kontrol altına alınmasını öngören iyimser bir senaryo. Buradaki sonucu sahadaki uygulamada göreceğiz.  ABD’deki aşılara izin veren yetkili kurum, Avrupa ve Batı pazarlarının 2021 yılı ikinci çeyreğinden itibaren yüzde 60-70 seviyesinde bağışıklığa kavuşabileceği öngörüsünde bulunuyor. Buna bağlı olarak 2021 dünya ekonomisinde beklentiler şekilleniyor. Bu gerçekleşirse 2021’in ilk çeyreğinde bir miktar küçülme olsa da diğer çeyreklerde hızlı geri dönüş bekleniyor. 2021 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ithalat taleplerinde patlama olacak. Toparlanma öngörüleri var. OECD 1 Aralık öngörüsünde 2021’in üçüncü çeyreğinden itibaren 2019 seviyelerine dünya ekonomisinin ulaşacağına inanıyor. Yüzde 4.5-5 büyüme bekleniyor. Dünya ortalaması üçüncü çeyrekte, ABD’nin ise 4. çeyrekte 2019 seviyelerine gelecek. Bunun sürükleyicisi Çin ve gelişen pazarlar olacak. Euro bölgesinde geri dönüş 2022 yılına kalabilir.”

“Tarımsal ürünlerin pandeminin baskıcı etkilerinden daha az etkilendiğini görüyoruz” tespitinde bulunan Gürlesel, 2019 yılında dünya genelinde 3 trilyon 313 milyar dolar olan tarımsal ürün ticaretinin sadece 50 milyar dolarlık bir daralmayla 2020 yılını geride bırakacağı bilgisini verdi.

İyimser beklentiye göre 2021 yılında dünya mal ticareti yüzde 8 büyüyecek

İyimser senaryoya göre 2021 yılında dünya mal ticaretinde yüzde 8 büyüme beklentisi olduğundan söz eden Dr. Gürlesel, 2020 yılını 17 trilyon dolarla geride bırakacak olan dünya mal ticaretinin 18 trilyon 450 milyar dolara çıkacağı değerlendirmesinde bulundu.

Dünya genelinde aşı stoku yeterli olan ülkeler ve yetersiz olan ülkeler şeklinde sınıflandırmalar yapıldığı bilgisini paylaşan Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Batılı ülkeler 2021 yılının ilk iki çeyreğinde aşılamayı yapacaklar ve bağışıklığı kazanacaklar. Diğerlerinde risk oluşacak. 2021’de aşı olanlar, olmayanlar ayrımı gündeme gelecek. Avrupa ve Batı ülkeleri aşılama sürecini tamamlamayan ülkelere sınırları kapatabilir. Aşının başarısız olması, ekonomide aktivitelerde daralma getirecek. Aşıda başarısız olursak dünya mal ticaretindeki büyüme yüzde 2 ile sınırlı kalacak. Bu da baz etkisiyle olabilecek.”

Dünya genelinde ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı korumacılık önlemleri ile 2020 yılı dünya ticaretinde 2.44 trilyon dolarlık ürün grubu üzerinde koruma önlemleri uygulandığını hatırlatan Gürlesel, ABD’nin yeni Başkanı Biden’in ticaret savaşlarını diplomasiye dönüştürmesinin beklendiğini, bu sürecin de ihracata etkilerinin olumlu olmasının beklendiğini dile getirdi.

Türkiye’nin ekonomi, hukuk ve demokrasi alanında reformları yapması halinde 2021 yılı için iyimser beklenti içinde olduğunu paylaşan Dr. Can Fuat Gürlesel, 2021 için öngörülerini şöyle özetledi; “Türkiye ekonomisinde yüzde 3-3.5 büyüme, Merkez Bankası politika faizi yıl sonuna kadar yüzde 15, TL-Dolar Kurunu 2021 yılı ortalamasında 8.50 TL, 2021 yılı sonunda 9 TL. TÜFE yüzde 10, TL Kredi faizi yüzde 18. Cari Açık/GSYİH’nın yüzde 1.5’u, Bütçe açığı/GSYİH’nın yüzde 3’ü 2021 ihracatı  190 milyar dolar”

Meal Box’tan dijital yılbaşı kutlaması

Türkiye’nin lider paketli yemek markası Meal Box, pandemi kısıtlamaları sebebiyle yeni yılı evde kutlayacak olanlar için özel bir ziyafet menüsü hazırladı. Menü, hijyen koşullarda ve temassız bir şekilde kişilerin adreslerine teslim ediliyor. Bununla kalmıyor, kutuların içinde birbirinden lezzetli yemeklerle birlikte sürpriz hediyeler ve yılbaşı sofrasının nasıl hazırlandığına dair kısa bir video var. Kutuyu teslim alanlar sofralarını en güzel şekilde hazırlayarak ekran karşısına geçiyor ve hep birlikte yeni yılı kutluyorlar. İlk olarak, çalışanlarıyla yılbaşı kutlaması yapmak isteyen kurumlar için hayata geçirilen proje gördüğü yoğun ilgi üzerine bireysel satışlara da açıldı. Geniş aileler ya da arkadaş gruplarının talepleri üzerine her bir kişinin evine istenilen saatte teslim edilen ziyafet menüleri dijitalde de olsa insanları bir araya getiriyor.

 Yeni yılın yaklaşmasıyla yılbaşı kutlamaları için evlerde hazırlıklar başladı. Covid-19 pandemisi nedeniyle yaşam şekillerimiz ve çalışma düzenlerimiz değişmişken, özel gün kutlamalarımız da değişikliğe uğradı. Kısıtlamaların olması, yılbaşını sevdikleriyle bir arada geçirmek isteyenleri dijital ortamda buluşma fikrine itti. Bu değişimi öngören ve yılbaşına özel bir menü ve özel bir abonelik sistemi geliştiren Meal Box, yılbaşı sofralarını kapıya kadar getiriyor. Üstelik birbirinden lezzetli yemekler ve sürprizlerle.

Fikrimizi abonelerimizle paylaştık, beğenilmesiyle harekete geçtik

 Pandemi sebebiyle zor günler geçirsek de yılbaşı gecesinin herkes için özel ve unutulmaz olması gerektiğini belirten Meal Box CEO’su Murat Demirhan, “Hepimiz için zorlu bir yıl olan 2020’yi maalesef yeni kısıtlamalar altında uğurlayacağız. Yılbaşını motivasyon amaçlı kutlamayı gelenekselleştiren kurumlar da bu nedenle dijital platformlar üzerinden etkinlikler yapacak. Biz de bu buluşmaları renklendirmek istedik, yılbaşı sofrası kurulmadan, ziyafet yemeği olmadan olmaz dedik. Ve yeni yıl ziyafet paketini oluşturduk. 2-3 kişinin rahatlıkla doyabileceği menümüz, 1 ana yemek, 8 çeşit meze ve 1 çeşit tatlıdan oluşuyor. Yeni yıla özgü tüm ihtiyaçlarını bulabilecekleri paketleri, belirlenen saatte çalışanların evlerine bırakacağız. Amacımız, şık bir sofra eşliğinde dijital platformlar üzerinden bir araya gelen kurum çalışanlarının hep birlikte keyifli bir akşam geçirmesi. Fikri hayata geçirdiğimizden beri yoğun bir ilgiyle karşı karşıyayız. Sadece kurumlar değil bireysel abonelerimizden de talepler alıyoruz. Yeni yıla evde ailesiyle veya arkadaş gruplarıyla bir arada girecek ama yemek zahmetine girmek istemeyenler de sevdiklerine yılbaşı paketimizi hediye ediyor. Tüm bunlar bizi özel günlere ve kutlamalara ilişkin yeni menü ve paketler üretmeye dair harekete geçirdi. 2021 yılında bu alanda çalışmalarımız ve yatırımlarımız olacak.” dedi.

PINAR TAŞDELEN ENGİN’DEN İHRACAT YAPMAK İSTEYEN KADINLARA ‘CESUR OLUN’ ÇAĞRISI

PINAR TAŞDELEN ENGİN: “KADINLAR İHRACATTA BAŞARIYA GİDEN YOL İÇİN TÜM DONANIMA SAHİP”

 Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Kadın Konseyi Başkan Yardımcısı Pınar Taşdelen Engin ile TABİT Akıllı Tarım Teknolojileri Kurucu Ortağı Tülin AKIN, konuşmacı olarak katılımları ile gerçekleşen online programla ihracat alanındaki tecrübelerini paylaştı.

Dünya Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen programda pandemi sürecinin girişimcileri harekete geçirdiğini anlatan, UTİB Yönetim Kurulu Başkanı ve TİM Kadın Konseyi Başkan Yardımcısı Pınar Taşdelen Engin, “Krizler girişimciler için büyük fırsatlardır. İçinde bulunduğumuz pandemi süreci de getirdiği sorunlara çare olabilecek projelerle seslerini duyurmak girişimciler için önemli bir fırsat oldu. Yenilikleri hep birlikte yakından takip ettik. İlk günden itibaren ürün geliştirmeye çok önem verdik. Şu anda kendi firmamızda üretimimizin %30’unu ihraç ediyoruz. Tekstil ve konfeksiyonda çok şanslı bir ülkeyiz. Ben hammadde ihraç eden ülke olmayı Türkiye’ye yakıştıramıyorum. Bizim ihracatını yaptığımız ürünler fonksiyonel ürünler. Dünyanın her yanına ihracatını yapıyoruz ama buradan ben, ihracatın iplik olarak değil bitmiş bir perde olarak bitmiş bir Jean pantolon olarak ya da bitmiş bir maske olarak tercih ettiğimi her zaman söylüyorum” diye konuştu.

“İHRACATÇILARA TAVSİYEM ‘CESARETLİ’ OLUN”

Türkiye’nin tekstil sektörü anlamında önemli bir ülke olduğunu belirten Pınar Taşdelen Engin, “Türkiye tekstilde gerçekten çok başarılı bir ülke. Türkiye’de tekstil sektörü hep var ve revaçta olacak. Bizden sonra ki neslin bu yaptığımız çalışmaları bu ülkede devam ettirmeleri için biz çok çalışmak zorundayız” dedi.

Pınar Taşdelen Engin, programın sonunda kadın ihracatçılara bazı önerilerde bulundu. Pınar Taşdelen Engin, “Kadınlarımızın ihracatçının başarılı olması için cesur olmaları şart. Sattığınız ürünü çok iyi tanımanız, pazar araştırmanızı ciddi bir şekilde yapmanız bunlar verebileceğim en önemli tavsiyeler. Teknolojinin gelişimiyle birlikte insanların ihtiyaçları sürekli olarak değişiyor. Talepler istekler ve beklentiler değişiyor. İhracatçı olmak, bu işi başarmak çok kısa olmayan bir süreç. Gerçekten ciddi bir sabır, efor ve birikim gerektiriyor. Ne kadar şanslı ki kadınlarımızın çok hâkim olduğu konular bunlar. Sabır, efor ve birikim bizim çok hakim olduğumuz konular. Kadınların ihracatta başarılı olmamaları için hiçbir sebep yok” ifadelerinde bulundu.

TARIM VE TEKNOLOJİYİ BİR ARAYA GETİRDİK”

Programda, tarım ve teknolojiyi bir araya getirerek yaptığı yeniliklerle ilgili bilgi veren, TABİT Akıllı Tarım Teknolojileri Kurucu Ortağı Tülin Akın, “Biz firma olarak 2004 yılında tarım ve teknolojiyi bir araya getiren projeler üzerinde çalışmaya başladık. Kırsal hayatı teknolojiyle güçlendirme ve geleceğe hazırlamayla ilgili projeler geliştirdik. Çiftçinin ürününün kendisinin satabileceği, bilgi edinebileceği bir platform oluşturmaktı amacımız. Bu 2004 yılında gerçekleşti. SMS ile bilgi gönderme daha sonra akıllı telefonların yaygınlaştırılmasıyla, uygulamalarla çiftçinin ürününün satışı, ziraat mühendisi ve veteriner hekim ile dijital platformdan görüntülü ve sesli yanıtlama sistemiyle bilgi aktarımı üzerinde çalıştık. Köy köy dolaşan eğitim organizasyonlarımız oldu. Şuan hem SMS hem cep uygulaması hem de web sayfası Türkiye’nin her tarafından toplamda 1 Milyon 600 bin çiftçi kullanıcıya hizmet veriyoruz” diye konuştu.

Verdikleri hizmetlerin zorluklarını anlatarak, daha sonra kadın ihracatçılara önemli tavsiyeler vererek konuşmalarına şöyle devam etti:

“Bazı bölgelerde hem okuma yazma oranı düşük hem de internetin o bölgelerde olan yaygınlığı çok düşüktü. Bu biraz bizi zorladı. Dijital uygulamalarımıza en çok gençler ilgi gösteriyor. Şu anda çiftçilerimiz dijital platformları aktif bir şekilde kullanıyorlar. Özellikle pandemi döneminde bu platformların kullanımı artmış durumda. İhracat yapan ya da yapmak isteyen kadınlara şunları söyleyebilirim; Yardım istemekten destek istemekten çekinmemek gerekiyor. Benim mottom her zaman ‘hayal et, harekete geç ve sabret’ şeklinde oldu. Harekete geçilirse ve yeterince sabır gösterilirse bütün hayaller gerçek oluyor. Artık bizlere, eskisi gibi bilgi uzak değil, yollar kapalı değil. Bunlar bu süreçte önemli bir gelişme. Bazen, biraz cesaret gösterip korkmadan adım atmak gerekiyor.”

SİLKAR ENDAŞ ŞUBELEŞME HEDEFİNİ TAMAMLADI

Silkar Endaş, 6 satış noktası açarak 2019 yılında belirledikleri şubeleşme hedefini tamamladı. Firma, ilerleyen dönemlerde satış noktası olmayan bazı lokasyonlarda yeni şubeler açabilir.

Silkar Endaş, 2019 yılında belirlediği şubeleşme hedefini 6 satış noktası açarak tamamladı. Bu hedefin sonu gelmeyen bir süreç olduğunu belirten Silkar Endaş Satış Direktörü Agah Tokat, bu sebeple satış noktası olmayan bazı lokasyonlarda şube açmayı düşünebileceklerini belirtti.

“CRM PROGRAMINI DAHA ETKİN KULLANMAYA BAŞLADIK”

2020 yılının genel bir değerlendirmesini yaparak iş gündemini paylaşan Silkar Endaş Satış Direktörü Agah Tokat, “Silkar Endaş olarak 6 satış noktamızla şubeleşme hedefimizi tamamlamış durumdayız. Biz şubelerimizle müşterilerimize daha yakın olmayı istedik. Müşterilerimize yakın olabileceğimiz lokasyonlarda ofis açtık. Şube açmak ve daha fazla lokasyonda olmak sonu gelmeyen bir süre. Bu sebeple şubemiz olmayan bazı bölgelerde şube açmayı düşünebiliriz.” dedi.

Koronavirüs salgını nedeniyle çalışma sistemlerini yeniden düzenlediklerini aktaran Tokat, “2020 yılında yoğunluktan dolayı vakit bulamadığımız bazı konuları gündeme getirdik ve yapma fırsatı bulduk. 2019 yılında CRM konusunda bir yatırım gerçekleştirmiştik. Pandemi döneminde de CRM’i daha etkin kullanabileceğimiz bir ortam yarattı. Bu programı; müşterilere sunduğumuz teklifleri, yaratılan fırsatları ve kaybedilen çalışmaları gözden geçirmek ve takip edebilmek amacıyla kullanıyoruz. Müşterilerle bir araya gelemediğimiz bu dönemde müşteri ilişkilerimizi yönetme konusunda bir fırsat sağladı. Bizde müşterilerle olan ilişkimizi müşteri, ürün ve sektör bazında gözden geçirdik. Müşterilerin beklentilerini tespit ederek ihtiyaçlarına cevap vermeye yönelik birtakım aktivitelere başladık.” dedi.

HyCanx Hepa+UVC ile kapalı mekandaki Covid-19’a son!

Kış aylarının gelmesiyle kapalı ortamlara geçilmesi Covid-19 bulaşma riskini artırdı ve ülkemizin yanı sıra birçok ülke sıkı karantina tedbirlerine geri dönmeye başladı.

Dünyanın ar-ge ve inovasyon şirketleri arasında yer alan ileri teknoloji şirketi Canovate Group’un mühendisleri, dünyada ilk ve tek olan hepa filtre ve UV teknolojisi içeren “HyCanx Hepa+UVC Kombo Kanal Tipi Hava Temizleme Sistemi” ile devrim niteliğinde bir çalışmaya imza attı.

Türk mühendislerinin geliştirdiği ve iklimlendirme/ havalandırma sistemleri ile entegre çalışan HyCanx Hepa+UVC Sistemi sayesinde, kamu binaları, okullar, üniversiteler, hastaneler, plazalar, Avm’ler, oteller, fabrikalar, spor salonları gibi kapalı tüm mekanlardaki Covid-19 dahil tüm virüsler ve bakteriler %99 oranında etkisiz hale getiriliyor. İklimlendirme/ havalandırma sistemleri kaynaklı olarak kapalı tüm mekanlarda oluşabilecek Covid-19 virüsünün bulaşma riski tarihe karışıyor. Artık, öğrencilerin okul/üniversite, çalışanların plaza/ofis, vatandaşların otel/AVM gibi kapalı mekanlara girmesinin önündeki virüs ve bakterilerin bulaşma riski tamamen sona eriyor.

HyCanx Sistemi ile kapalı mekanlardaki “Covid-19 virüsü” yok ediliyor

HyCanx Hepa+UVC Sistemi hakkında bilgi veren Canovate Group Yönetim Kurulu Başkanı Can Gür, şunları söyledi:

Türk özel sektörünün, data centerdan fiber optiğe, elektro-optik sistemlerden savunma sanayisine, balistik sistemlerden ısıtma/soğutma sistemlerine kadar geniş yelpazede ileri teknoloji ürünleri üreten ve kapasitesinin %70’ni 80 ülkeye ihracat eden bir sanayi grubuyuz. Data center ve fiber optik sistemindeki teknolojimiz ve uçtan uca ürün portföyümüz ile dünyanın ilk 10 global markası arasında yer alıyoruz. Çekmeköy’deki 40 bin metrekare kapalı alana sahip olan fabrikamızdaki mühendislerimiz ve 950 çalışanımız ile son aylarda, Covid-19 virüsünü kapalı mekanlarda etkisiz hale getirmek için ar-ge çalışmaları gerçekleştirdik. Geldiğimiz noktada, iklimlendirme/ havalandırma sistemleri ile entegre çalışan dünyada ilk ve tek ürün olan HyCanx Hepa+UVC Kombo Kanal Tipi Hava Temizleme Sistemini geliştirdik. Hycanx Hepa+UVC Sistemi ile, kamu binaları, okullar, üniversiteler, hastaneler, plazalar, Avm’ler, oteller, fabrikalar, spor salonları gibi kapalı tüm mekanlardaki Covid-19 dahil tüm virüsler ve bakteriler %99 oranında etkisiz hale getiriliyor ve bulaşma riski sona eriyor. Türk mühendisleri olarak, HyCanx Sistemi ile global çapta bir başarıya imza atmanın haklı gururunu yaşıyoruz” dedi.

Standart dışı ve testleri yapılmayan “UV cihazlar”, insan sağlığına zarar veriyor

Ülkemizde, standartların dışında ve yeterli testleri yapılmayan UV cihazların kullanıldığını ve bu cihazların insan sağlığına ciddi zararlar verebileceğinin altını çizen Canovate Group Başkanı Can Gür, şunları belirtti:

Ülkemiz, standart dışı ve yeterli testleri yapılmayan uygunsuz denilebilecek UV hava temizleme cihazları ile dolu. Eğer, UV ışınları doğru uygulanmaz ve cihazlarda yeterli sızdırmazlık sağlanmazsa, insan sağlığına ciddi zararlar verebilir. Sertifikası olmayan cihazlar, ortamdaki herkes için göz, deri dahil birçok sağlık sorunlarına yol açabilir” diye konuştu.
HyCanx Sistemindeki UVC kaynaklar, virüslerin öldüğü dalga boyunda çalışıyor

HyCanx Hava Temizleme Sisteminde, virüslerin öldürülmesinde en etkin yöntemlerden olan UV ışın teknolojisi ile birlikte, Ti02 kaplı fotokatalitik filtre ve havadaki zararlı partiküllerin tutulmasında en güçlü sistem olan H13 seviyesindeki hepa filtre kombinasyonu Hycanx Hepa+UVC Kanal Tipi Hava Temizleme Ünitelerinde mevcut teknolojiyi ayrıştıran özellikler olarak yer alıyor. HyCanx sistemindeki UVC kaynaklar, virüslerin maksimum derecede etkisiz hale getirildiği tespit edilen dalga boyunda çalışıyor ve en önemlisi HyCanx Hepa+UVC Sistemleri TÜV Sertifikasına sahip bir teknoloji.

HyCanx Hepa+UVC Hava Temizleme Sistemi hakkında genel bilgi:

1-HyCanx Hepa+UVC Kombo Kanal Tipi Hava Temizleme Sistemi, yüksek teknolojiye sahip. Merkezi klima sistemlerine entegre edilen HyCanx Hepa+UVC Sistemi; özel olarak tasarlanmış 3 katmanlı filtreleme (G4, Fotokatalitik Filtre, HEPA Filtre) + UVC dezenfeksiyon sisteminden oluşuyor. İklimlendirme/havalandırma sistemleri bulunan tüm kapalı mekanlara kolaylıkla uygulanabiliyor.

2-HyCanx Hepa+UVC Mobil Hava Temizleme Cihazları, merkezi iklimlendirme/havalandırma sistemi olmayan kapalı alanlarda kullanılabilen cihazlardır. HyCanx Hepa+UVC Mobil Hava Temizleme Cihazları 4 katmanlı filtreleri ile otel odaları, okullar, lokanta/cafeler, berberler/güzellik merkezleri, evler gibi kapalı mekanlara zemin tipi veya duvartipi olarak yerleştirilebiliyor.

Yılbaşı akşamında rahatlığın ve şıklığın adresi Morhipo.com
Hem yeni sezon ürünleri hem de çok avantajlı kampanyalarıyla moda dünyasına yön veren Morhipo.com, yılbaşı akşamında rahat veya şık olmak isteyenlere en güzel alternatifleri sunuyor. Elbiseden trikoya, kazaktan pantolon ve gömleklere kadar kırmızının her tonuna sahip en seçkin parçalar sizi bekliyor.
Hem yeni sezon ürünleri hem de çok avantajlı kampanyalarıyla moda dünyasına yön veren Morhipo.com, yılbaşı akşamına özel her tarza uygun kıyafeti modaseverlerin beğenisine sunuyor. Bu yılbaşının vazgeçilmezi yine kırmızı tonlar olurken, elbiseler ve trikolar öne çıkıyor.
Elbise şıklığı
Kırmızı tonlar, yılbaşı ruhunu üzerinizde taşımak için birebir. Kırmızı elbiseler bu yılbaşında da en çok tercih edilen kıyafetlerin başında geliyor. Şık ama sade olmak isteyenler için siyah, volan ve dantel detaylı elbiseler ise kurtarıcı olurken; kış aylarının asil oyuncusu kadife elbiseler de yılbaşı şıklığına mükemmel alternatifler olarak öne çıkıyor.
Triko rahatlığı
Kol detaylı ya da pul-payet işlemeli trikolar ile yılbaşında hem şık hem de rahat bir görünüme sahip olabilirsiniz. Triko kazakları eteklerle kombinleyebileceğiniz gibi triko pantolonlarla da tamamlayabilir, sıcacık bir kombin yaratabilirsiniz. Bluzlar ise çabasız şıklığın bir numaralı oyuncusu. Jean ya da deri pantolonlarla kombinleyeceğiniz kırmızı ya da asimetrik detaylı bir bluz yılbaşı akşamı için hazır olmanıza yetecek.
Aksesuar ışıltısı
Yeni yılın ışıltısını üzerinizde taşımak için kombininizi bol aksesuarlarla tamamlayabilirsiniz. Gösterişli küpeler, zamansız zincir kolyeler ve taşlı saç aksesuarları sade kombininizi bir üst segmente taşıyacaktır. Rahatlıktan ödün vermek istemeyenler de günlük kombinlerini şık aksesuarlarla tamamlayarak yılbaşı ışıltısına kavuşabilirler.
Ünlü tasarımcıların seçkin parçaları Designers’ Corner’da
Yılbaşında ünlü tasarımcıların seçkin parçalarını taşımak isteyenler için ise Morhipo Designers’ Corner pek çok alternatif sunuyor. Derin Mermerci X Boyner, SELMACILEKXBOYNER, Tuvanam X Fabrika, Kutnia gibi markaların ürünleri tarz sahibi kadınları bekliyor!