Depremi ve acılarını unutmayın…

Bugün ‘asrın felaketi’ olarak nitelendirilen 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin yıldönümü. Gölcük merkezli bu deprem 03.02’de başlamış, 45 saniye sürmüştü. 7,4 büyüklüğündeki bu depremin etkilediği insan sayısı ise 16 milyon.

Depremde, resmi kayıtlara göre 17 bin 480 kişi ölürken, 23 bin 781 kişi yaralandı, 505 kişi de sakat kaldı. Halen 5 bin 840 kişi kayıp. 600 bin kişinin evsiz kaldığı depremde, 33 bin 683 bina çöktü, 285 bin 211 ev, 42 bin 902 işyeri hasar gördü, 96 bin 796 konut, 15 bin 939 işyeri yıkıldı.

Bilim adamlarının bugün bile 7,7 büyüklüğünde deprem beklentisi olduğuna dikkat çekerken, ‘deprem ülkesi’ olan Türkiye’de insanların depreme hazır olup, olmadığı ise tartışma konusu. Her büyük depremden sonra geçici önlem almaya çalışanlar, daha sonra günlük yaşam içinde bu deprem gerçeğini unutuyor. Bunun sonucu depremin maddi-manevi acı bilançosu da ağır oluyor.

Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası, AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı tarafından yenilendi. Bu harita 18 Mart 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı ama uygulamaya 1 Ocak 2019’da girecek. Yeni haritada 17 il ‘en tehlikeli’  26’sı ‘tehlikeli alanlar’ olarak ilan edildi, 46 ilde deprem tehlikesi azaldı, 6 ilde yükseldi. Kayseri 3. Risk bölgesinde ama Erciyes’in ‘uyuyan en genç volkanik dağ’ özelliğinden Volkanik tehlikede ilk sırada.

 Türkiye sahip olduğu tektonik, sismik, topografik ve iklimsel yapısı gereği doğal afetlerle sıklıkla karşı karşıya kalan bir ülke. Su baskını, sel, çığ, heyelan, yangın ama en önemlisi deprem…

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı (AFAD) Mehmet Güllüoğlu, Türkiye’nin depremlerde insan kaybı açısından dünyada üçüncü, etkilenen insan sayısı açısından sekizinci sırada olduğuna dikkat çekti. Ortalama olarak her yıl büyüklüğü 5 ile 6 arasında değişen en az bir deprem yaşandığını belirten Güllüoğlu şöyle dedi.

“Yerin altı değişmedi ama fay hatlarını daha yakından tanımaya başladık. Artık semt semt, hatta noktasal olarak tespit yapılabiliyor. Deprem haritasının değişmesi sadece haritanın değişmesi anlamına gelmiyor. İnşaatlarda kullanılan binlerce parametrenin de değişmesi, bununda bir karşılığı, bir maliyeti var. Biz farkındalığı artırmak istiyoruz. ‘Oturduğunuz evin deprem sigortası var mı, güvenli bir bina mı, belediyenin imar planına uygun mu, siz bireysel olarak hazır mısınız?’ gibi soruları vatandaşa sordurtmak istiyoruz” dedi.

Bilim adamları, Türkiye ve Dünyanın değişik bölgelerinde  meydana gelen depremlerin bir sinyal niteliğinde olduğunu, büyük depremin gecikmesi nedeniyle artık gerilen fay hatlarında kırılmalar yaşandığını, büyük depremin artık kapıda olduğunu, bu yıl ya da  en geç 2019’da Türkiye’nin yeni bir büyük depremi yaşayacağına dikkat çekti. Biz de bu acı gerçeği bir kez daha size hatırlatmak istedik.