Çevre sorunları ve öneriler..(3) (Köşe yazısı 14.06.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

‘Çevre’ üzerine anlatılanların ilginizi çektiğinden eminim. Bu nedenle TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Baran Bozoğlu ve ekibinin raporuna devam ediyorum.

ENLER! TÜKETİMDE EN TASARRUFLU KENTLER

TÜİK tarafından paylaşılan en son verilere göre kentlerin su, atıksu ve atık konusundaki durumu değerlendirilmiştir.

Türkiye genelinde belediyelerden kişi başı çekilen günlük ortalama su miktarı 217 litredir. Türkiye genelinde belediyelerden kişi başı deşarj edilen günlük atıksu miktarı ise 183 litredir. Buna göre,

Türkiye’de kişi başına en çok su tüketen ilk 5 il; Sakarya, Trabzon, Gaziantep, Kahramanmaraş, Erzurum’dur. Kişi başına en az su tüketen yani tasarruflu ilk 5 il ise; Diyarbakır, Bursa, Şanlıurfa, İzmir ve Manisa’dır.

Kişi başına en çok atıksu çıkan ilk 5 il; Trabzon, Antalya, Muğla, Aydın, İstanbul’dur. Kişi başına en az atıksu çıkan ilk 5 il ise; Mardin, Diyarbakır, Tekirdağ, Erzurum ve Bursa’dır.

Ülkemizde günlük kişi başına toplanan ortalama atık miktarı 1,17 kg’dır; üç büyük ile bakıldığında ise İstanbul, Ankara ve İzmir için bu sayı sırasıyla 1,30 kg, 1,14 kg ve 1,32 kg’dır. Kişi başına günde oluşan en çok atık sırasıyla Muğla, Balıkesir, Aydın, Antalya, Tekirdağ’da oluşmaktadır. Kişi başına günde en az atık oluşturan iller ise Kahramanmaraş, Trabzon, Mardin, Erzurum, Kayseri

Gürültü kirliliğinin birinci öncelikli sorun olduğu iller Adana, Antalya ve Eskişehir illeridir. Gürültü kirliliğinin ikinci öncelikli sorun olduğu iller Sivas ve Tunceli illerken, üçüncü öncelikli sorun olduğu iller Çorum, Iğdır, Kahramanmaraş, Karaman ve Sakarya’dır

EN OLUMLU GELİŞMELER

29 Kasım 2018 tarihinde Çevre Kanunu Değişikliği TBMM’de onaylanmıştır. Kanun ile birlikte çevre mühendisleri çevre danışmanlık faaliyetini herhangi bir belge, ücret, sınav ve eğitim kısıtlaması olmadan yapma hakkını elde etmiştir. Ayrıca, atık yönetiminde birçok ülkede uygulanan “sıfır atık” yöntemi yeni bir yaklaşım olarak yerini almış, plastik poşete sınırlama getirilmiş, ulaşımdan kaynaklı hava kirliliğine dair yeni yaptırımlar getirilmiş, yeni yatırımlara çevresel maliyete yönelik teminat uygulaması getirilmiştir. Ambalaj atıklarının yönetimine dair yeni bir finansal yöntem planlanmıştır. Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) olarak ifade edilen yaklaşımda toplanacak paraların bu alana aktarılması, atık yönetiminde çalışma yapan belediyelere ve firmalara herhangi bir siyasi ayrım yapmadan yönlendirilmesi gerekmektedir.

Kentsel Atıksu Artıma Tesislerinin %50’ye yakınının verimli işletilemediği bilinmektedir. Bu tesislerin verimli işletilebilmesi adına Atıksu Arıtma Tesislerinde Çalışacak Teknik Personele Dair Tebliğ 23.05.2019 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu tebliğ ile birlikte bütün atıksu arıtma tesislerinde çevre mühendislerinin tesis sorumlusu olarak bulundurulması zorunluluğu getirilmiştir. Atıksu arıtma tesislerimizin daha verimli çalışması ile birlikte dere, deniz, göl ve yer altı sularımız daha iyi korunabilecek, kirlenmesi önlenebilecek, soframıza gelen besinlerin daha sağlıklı olması sağlanabilecek ve içmesuyu kaynaklarımız korunarak daha ucuz içmesuyu temin edilebilecektir.

EN OLUMSUZ GELİŞMELER

Gaziemir Radyoaktif Atık Alanı Hala Olduğu Gibi Duruyor, Toprağımızı, Suyumuzu Kirletmeye Devam Ediyor!

İzmir Gaziemir’de 2007 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından tespit edilen ve 2012 yılında basına yansıması ile gündem olan radyoaktif ve tehlikeli atıklar hala bölgeden kaldırılmadı ve rehabilitasyon gerçekleştirilmedi. Miktarının 100 bin ton olduğu raporlarda belirtilen radyoaktif atıkların üzerine ne yazık ki 2015 yılında bilim dışı bir uygulama ile toprak döküldü. 2017 yılında atıkların kaldırılması ve rehabilitasyon için alınan ÇED olumlu kararına rağmen hala herhangi bir çalışma yapılmamaktadır. Bölgede yaşayan insanlar, çocuklar risk altındadır. Toprağımız, yer altı sularımız kirlenmeye devam etmektedir.

  1. yüzyılın ilk çeyreği tamamlanırken, sıfır atık kavramı ülkemizde gündem olmuşken, 12 yıldır İzmir gibi bir büyük kentin, turizm bölgesinin tam ortasındaki radyoaktif atıkların yönetilememesi, bertaraf edilmemesi olumsuzlukların en başında gelmektedir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eğer görevini yapmıyorsa, yeni İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Tunç Soyer’i sorumluluğu üstlenmeye ve çözüm üretmeye davet ediyoruz. Bakanlığımıza da Belediyemize de her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu da ayrıca belirtmek isteriz.

Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesinde Yine Erteleme!

18.08.2010 tarihinde AB uyum sürecinde Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştı. Bu yönetmelikle son zamanlarda artan endüstriyel kazaların (yangın, patlama v.b.) önlenmesi hedeflenmişti. Ancak yönetmeliğin uygulanması 30.12.2013, 02.08.2016, 18.07.2017 tarihlerinde yapılan yönetmelik değişiklikleri ile ertelendi. Ertelenen maddeler arasında, riskin azaltılması için sanayicilerin alacağı önlemler, olası kaza durumunda nasıl müdahale edileceğine dair planlar bulunmaktaydı. 2019 yılında uygulanması beklenen yönetmelik 02.03.2019 tarihinde yapılan yönetmelik düzenlemesi ile ertelendi. Özetle, 2010 da çıkartılan yönetmeliğin uygulanması 01.07.2020 yılına ertelenmiş oldu. Peki bu ne anlama geliyor? Özetle, şuanda sanayi alanında yaşanacak bir kazaya karşı hem kurumlarımız hem de kazanın olma potansiyeli olan sanayici bu kazalara hazır değil, nasıl müdahale edileceğini, ne gibi önlemler alması gerektiğini netleştirmemiş, olası kazayı önlemek adına yatırım yapması zorunlu değil…

İthal Atık Sorunu: AB’nin, ABD’nin Çöplüğü Olma Yolunda İlerliyoruz!

Çin’in aldığı önlemler nedeniyle AB, ABD, İngiltere gibi bölgelerden ülkemize gönderilen atıkların miktarı hızla artmaktadır. 2016 yılında 159.569 ton olan ithal plastik atık miktarı 2017 yılında 261.863 ton ve 2018 yılında ise 439.909 tona ulaşmıştır. 2017 yılında bu ithalattan kaynaklı cari açık 52 milyon avroyu geçmiştir.

AB’den ülkemize gönderilen atıkların oranı 2004’de %20’yi bulurken bugün %35’lere ulaşmıştır. Kuşkusuz gelen bu atıkların tamamı geri dönüşüme uğratılamamakta, %50 ye yaklaşan oranlarda çöp niteliğinde olduğu ön görülmektedir. Özetle ülkemiz diğer ülkelerin çöplüğü haline gelme riski taşımaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ve Ticaret Bakanlığı’na yazdığımız yazılara verilen cevaplarda ise denetimin neredeyse yapılmadığı, denetime dair sorduğumuz soruyu Bakanlıkların birbirine yönlendirmesinde de görülebilmektedir. Kontrolü yetersiz olan bu sürecin sonunda vahşi depolama alanlarının artması, mevcut depolama tesislerimizin kapasitesinin erken dolması, havamızın, toprağımızın, suyumuzun daha fazla kirlenmesi aynı zamanda da kendi atıklarımızı yönetememe riski oluşmaktadır.

Bakanlıkların acil bu konuda bir kısıtlama, koşul getirerek denetimleri arttırması gerekmekte, sosyal medya üzerinden bile pazarlanmaya başlanan bu ithal atık sorununun üzerine vakit kaybetmeden gidilmelidir.