Başkanlara alkış…(1) (Köşe yazısı 23.12.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

19 Aralık 1919 büyük önder ve lider Mustafa Kemal Atatürk’ün Kayseri’ye ‘Heyet-i Temsiliye Reisi’ olarak gelişinin 100. Yılı.

Her yıl ‘adetten, görevden’ kutlanan bu tören ve konuşmalar, bu yıl daha anlamlı kutlandı.

Geçtiğimiz yıl Kayseri Barosu tarafından ‘Cumhuriyet oratoryosu’ getirildi.

Bu oratoryo’da izleyenler Kayseri’nin en büyük kültür ve sanat merkezi Kadir Has’a sığmadı. Merdivenler bile doldu, dışarıda kalanlar oldu.

Ama o gün bu oratoryoyu izlemeye şehri yöneten atanmış ve seçilmişlerden her nedense pek kimse gelmedi.

Bende bunu sert dille bu köşeden eleştirmiştim.

***

Kültür Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı Bando ve Armoni Mızıkası Komutanlığı sanatçılarının  katıldığı oratoryonun rejisörlüğünü Murat Atak yaparken, oratoryo da 3 yıl önce Kayseri Komando Tugayı’ndan silahsız ve sivil olarak çarşı iznine çıktıkları sırada kalleşçe, alçakça ve haince saldırıya uğrayan 15 Şehit ile 54 Mehmetçik, tüm Şehitlerimiz, isimsiz kahramanlar unutulmadı saygı duruşu sonrası İstiklal marşı ile yad edildi. Oratoryoda sanatçılar, Atatürk’ün   Kurtuluş Savaşı için Bandırma vapuru ile İstanbul’da  Kayserili kaptan İsmail Hakkı Durusu, Atatürk’ün doktoru Kayserili Tabip Yüzbaşı Behçet Adil Feyzioğlu ile nasıl yola çıktığı, işgalci ordulardan nasıl gizlendiği, 19 Aralık 1919’da Kayseri’ye nasıl geldiği, karşılandığı, kaldığı, hazırlanan sofrada yemekleri neden yemediği, bölge halkının Kuvay-ı Milliye nasıl destek verdiği ve işgalcilere karşı nasıl tek yumruk olduğu, Kayseri halkına mesajlarını, yumurtalı pastırmayı nasıl istediğini, Kayseri Lisesi’nin son sınıf öğrencilerinin nasıl gönüllü Kurtuluş savaşına giderek Şehit olduğunu görüntüler eşliğinde sesli olarak canlandırdı. Bu arada sanatçılar Sarı Saçlım, Memleketim, Çökertme, Gesi Bağları, Germir Bağları, İzmir’in Kavakları, Harbiye Marşı, Hekimoğlu, Ah Bir Ataş Ver, Karahisar Kalesi, Çanakkale İçinde, Dağ Başını Duman Almış, 10. Yıl Marşı ve İzmir Marşı’nın da bulunduğu birçok eseri seslendirdi.

***

Bugün dahi ülkemizin bölünmez bütünlüğü için canlarını feda eden, terör kurbanı kahraman Şehitlerimiz ile ‘kurtuluştan kuruluşa’ giden yoldaki 100. Yılın yaklaşık 2,5 saatlik gösterimi doyumsuzdu.

Geçen yıl ki ‘Cumhuriyet’ konulu oratoryonun bu yıl ki adı ‘Kayseri oratoryosu’ idi.

Bandırma vapuru ile başlayan ‘Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımının, Sinop, Samsun, Sivas, kayseri ve Ankara bölümü o kadar güzel anlatıldı ki, dediğim gibi doymak mümkün değildi. Hele hele, finalinde, protokol üyeleri, sanatçılar ve salonu dolduranların, duvarları yıkarcasına yankılanan ‘Dağ başını duman almış’ marşı herkesin tüylerini diken diken etti ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kimse ama hiç kimse bölemez, parçalayamaz, yıkamaz’ bu millet gerekirse Kurtuluş savaşında olduğu gibi ‘bu devlet-millet için’ tek yumruk olup, ‘hainlere gereken dersi verir’ dedirtti.

***

Geçen yıl olduğu gibi bu yılda oratoryoya Kayseri’nin seçilmiş ve atanmışları pek ilgi göstermedi. Sadece Büyükşehir Belediye başkanı Memduh Büyükkılıç, Cumhuriyet başsavcısı Abdulkadir Akın, Bölge Adliye Mahkemesi başkanı ile bazı hakim-savcılar, avukatlar yer aldı. STK temsilcileri bile fazla katılmadı.

Cemaat, tarikat, eleştirilen ve tartışılan bazı kişi ve kuruluşların toplantılarını kaçırmayan, gövde gösterisi ve şov yapanlar her nedense böylesi kültürel etkinliklerden uzak duruyor.

Ben şaşırmıyorum.

Neden derseniz, son torba yasa için hazırlanan kültür ve sanattan, hatta spordan vaz geçilmesi için bir hazırlık yapılırken, Kayseri’de Büyükşehir belediye konservatuvarının şehir merkezinden uzaklaştırılıp üstüne 150 tl ücretli yapılması bile bunun en iyi örneği.

Ayrıca, Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti, Selanik, Kurtuluş Savaşı gibi kelimeler ısrarla söylenmemeye çalışılıyor, olanlarında statlardan, yollardan, cadde-sokaklarda olduğu gibi ‘güya daha anlamlı’ denilerek ısrarla değiştirilmeye çalışılıyor.

Öyle ki, kurumların başındaki T.C.’nin kaldırılması, andımızın, onuncu yıl marşının yasaklanması, tarihi Kayseri Lisesi gibi okulların eğitimden uzaklaştırılıp müzeye dönüştürülmesi, Kuvay-ı Milliye hareketinin karargahı, Heyeti Temsiliye’nin merkezi Kayseri Saat kulesinin altının Kaymek satış bürosuna dönüştürülmesi gibi pek çok ‘Kayseri için kötü örnek-model’ ile doldu.

***

Yukarı da, büyük önder ve lider Atatürk’ün Heyet-i temsiliye Reisi olarak Kayseri’ye gelişinin 100. Yılının bu yıl daha anlamlı kutlandığına dikkat çekerken nedeni vardı.

Cumhuriyet meydanında yapılan ilk kutlamadaki konuşmasından sonra  ‘Kayseri oratoryosu’na katılan ve başından sonuna kadar söylenen marşlarla-eserlere eşlik eden Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç’ın buradaki ‘“Kayseri Anadolu’dur, Kayseri milli mücadeledir, Kayseri birliğin beraberliğin sembolüdür. Kayseri’yi anlamayan Türkiye’yi anlamaz” sözleri bile ne demek istediğimi anlatmaya yeter.

***

Programın ‘Dağ başını duman almış’ marşını protokol, sanatçılar ve izleyenlerin birlikte haykırmasından sonra Kayseri Baro Başkanı avukat Cavit Dursun, ‘Cumhuriyet oratoryosu’nda  olumlu-olumsuz eleştirilere dikkat çekerken ‘Kayseri gibi bir yerde böyle bir oratoryo nasıl yapıldı?’ diyenlerin çokluğunu anlattı, Kayseri’de yaşayanların, devletine, milletine, Türkiye Cumhuriyeti ile Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılığını tekrarladı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof.Dr. Metin Feyzioğlu’da Kayserili olmaktan ve ‘Barom’ dediği Kayseri Barosu’ndan onur-gurur duyduğunu tekrarladı.

Bu nedenle, öncelikle Kayseri için olumsuz böylesi günlerde oratoryo nedeniyle Kayseri Barosu başkanı avukat Cavit Dursun ve ekibine, daha sonra tam destek veren Türkiye Barolar Birliği başkanı Prof.Dr. Metin Feyzioğlu ile yaptığı can alıcı konuşmalarla Büyükşehir Belediye başkanını salonu dolduranlar gibi ‘ayakta-kalpten’ alkışlıyorum.

Kendisini Cumhuriyet meydanındaki ‘Ata’yı karşılama’ töreni ve oratoryodaki konuşmasından kutladığım Büyükşehir Belediye başkanı Memduh Büyükkılıç’a, sözlerinin kağıt üzerinde kalmamasını dilerken;

Öncelikle Heyeti Temsiliye Karargahı Kayseri Saat Kulesi’nin daha anlamlı hale getirilmesini,

Sonrada tarihi Kayseri Lisesi’nin okul olarak devam etmesi,

Daha sonrada Konservatuvarın  kayıt ücretinin kaldırılıp, yeniden şehir merkezine getirilmesi ve Kayseri’ye yakışmayan bu üç ayıbın temizlenmesi için bir şeyler yapmasını öneriyorum.

Bir yanıt yazın