Aile şiddetine rehber (Köşe yazısı 18.12.2015 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Sonunda “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle İlgili İşyeri Politikaları Geliştirme ve Uygulama Rehberi” geliştirildi. Şirketlerin, çalışan kadınların yakın ilişkide maruz kaldıkları şiddete karşı harekete geçmelerini amaçlayan rehber, işyerlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında kadına yönelik şiddete tolerans göstermeyen bir iş kültürünün geliştirilmesinde şirketlere yardımcı olmayı hedefliyor.
TÜSİAD’ın işbirliği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Sabancı Vakfı’nın desteği ile geliştirilen rehberin tanıtımında yapılan konuşmalardan özetler.
Küresel bir araştırmaya göre, dünya kadınlarının yüzde 30’u, yani 723 milyon kadın şiddet mağduru. Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Hacettepe Üniversitesinin araştırmasına göre, Türkiye’de her 10 kadından 4’ü yaşamının herhangi bir döneminde eşi veya yakın ilişkide bulunduğu kişi tarafından fiziksel veya cinsel şiddete uğrarken, 4 kadından biride ekonomik şiddete maruz kalıyor.
Kadına karşı şiddete yönelik yasal koruma sağlanması ve yasaların etkin şekilde uygulanması, hükümet programlarında yer alan bir husus ve son yıllarda son derece önemli adımlar atılmış durumda.
Eğitim müfredatına toplumsal cinsiyet eşitliğinin yerleştirilmesi, erken evliliklerle mücadele, şiddetten koruyucu önlemler, danışmanlık hizmetleri, kadın dostu şehirler, kadınların eğitim, çalışma yaşamı ve toplumsal yaşamda güçlendirilmesine yönelik adımlar çözümün birer parçası.
Kamu, özel sektör ve sivil toplum örgütleri olarak kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddete maruz kalan kadının haklarının korunmasında ortak bir duruş sergilemeli. Herkes kendi alanında çalışarak, kalıcı ve sürdürülebilir projelere destek vermeli.
Cinsiyet temelli şiddet, dünyada en yaygın insan hakları ihlali.Kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 30 ve erkeklerin yüzde 70’tir (TUİK İş gücü istatistikleri 2015). Erkeklerin işsizlik oranı yüzde 9,7 iken kadınların yüzde 13’tür. Kadınların işgücü piyasasında temsiliyetlerinin bu kadar düşük olmasının en önemli nedenlerinden biri iş yaşamında karşılaşabilecekleri cinsiyet temelli şiddettir.
İş yaşamındaki mevkii ne olursa olsun kadınlar sürekli fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalıyor. Daha çok kültürel normlar, işini kaybetme korkusu, utanç sebebiyle olsa da aynı zamanda şiddet konusunda konuşabilecekleri, yardım alabilecekleri destek mekanizmalarının olmaması sorunu daha da derinleştiriyor.
Şiddetin üç önemli sebebi var. Birincisi, sosyolojik ve kültürel sebepler, ikincisi hukuki ve ekonomik sebepler, üçüncüsü ise toplumun kadına biçtiği rol. Sosyolojik açıdan kadına bakışın düzeltilmesi, kadınların da erkekler gibi sosyal hayatta, ekonomik, siyasi ve hukuki alanda yürüttüğü başarılı çalışmalarla öne çıkartılması gerekmektedir. Kültürel anlamda kadına bakış açısı değişmeli, kültürümüzde kadının yeri doğru bir şekilde anlatılmalı, yanlış kanaatlere ve yanlış bilgilendirmelere karşı sessiz kalınmamalıdır. Hukuki alanda kadın birçok toplumda ihmal edilmiş, ekonomik ve sosyal yaşamın dışında tutulmuştur. Bu zamanla toplumların eğitimde, ekonomide ve kültürde geri kalmalarının da temel nedeni olmuştur. Ekonomik haklar bakımından kadın çalışma hayatının dışına itildiğinden erkek egemen toplumlarda büyük mağduriyetler yaşamaktadır. Kadının eğitiminin yükseltilerek, mesleki alanlarda becerilerinin geliştirilmesi, çocuk yetiştirmesi ve çalışma hayatındaki yerini alması siyasi ve ekonomik anlamda desteklenmeye devam edilmelidir. Kadının her şeyden önce bir anne olduğu unutulmamalıdır. İşte tam da bu sebeple kadın hukuki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanların tamamında pozitif ayrımcılıkla desteklenmelidir.
Kültürler arası etkileşimin hız kazandığı bir çağda şiddete karşı ortak bir dil oluşturmak son derece önemlidir. Zira kültür ve geleneklerimiz, ahlaki ve dini değerlerimiz, insana ve topluma bakış açımız her türlü şiddeti reddetmektedir. Tüm bunlara karşın şiddetin halen toplumda kadının iş yaşamında önemli engel olarak karşımıza çıkması temel bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
Türkiye’de Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetle mücadelede yeni bir dönem başladı. Ceza uygulamalarında ‘sıfır tolerans’ ilkesi benimsendi. Anayasa’da yapılan değişikliklerle kadının ekonomik ve sosyal statüsü güçlendirildi. CEDAW Sözleşmesi de ulusal düzenlemeler karşısında üstün konuma getirildi. Her türlü cinsel taciz ve cinsel saldırı suçunu işleyenlerin cezalandırılacağı hüküm altına alınarak bu madde ile çalışan kadınlar korunuyor.
Rehber kadınların geçmişte veya bugün yakın ilişkide maruz kaldıkları şiddete ve bu şiddetin işe ve işyerine etkisine odaklandı.
Kadına karşı şiddet ile mücadelede şirket içerisinde nasıl politika oluşturulacağına dair detayları içeren rehber, ayrıca şirketlerin kullanması veya geliştirmesi üzerine politika örneği de sunuyor.
Türkiye’de ve diğer ülkelerde kadına yönelik şiddet alanında şirketlerin uygulamış olduğu politikalar ve çalışmalar da şirketlere örnek teşkil etmesi için, rehberin en iyi uygulamalar bölümünde özetleniyor.
Rehber, işyerinde toplumsal cinsiyet eşitliğini ilkesel olarak benimsemiş şirketlerin, işin, işyerinin ve çalışanların kadına yönelik aile içi şiddetten en az seviyede etkilenmesini sağlayacak politika ve yönergeleri geliştirmeleri için atılan adımları, kullanılacak araç ve yöntemleri ve başarılı uygulama örneklerini kapsıyor.
Rehber ikincil olarak, şirketlerin sosyal sorumluluk kapsamında hayata geçirdiği ve kadına yönelik şiddete karşı yürütülen toplumsal mücadeleye katkıda bulunmayı amaçlayan projeleri de içeriyor.