Adli Bilimci gözüyle…(1)(Köşe yazısı 27.04.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Türkiye’de ve Dünyada ilginç olaylar olurken, bunu polis-adliye muhabirliğinde 45 yılını vermiş biri olarak yorumladım.

Ardından Kayseri baro başkanı avukat Cavit Dursun’un yorumlarına yer verdim.

Bugünde, yıllardır kendisinden yararlandığım, mesleğinin uzmanı Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof.Dr.İ.Hamit Hancı’nın, son olayları değerlendirmesine yer vereceğim.

Yeni Zelanda saldırısının ardından kaleme aldığımız Yeni Zelanda neyin fitiliydi isimli 2 sayfalık makalenin bir bölümünde Seri Terör den bahsetmiş ve  demiştik ki

“Seri terör… Geçtiğimiz yıllarda gündeme getirmiştik. .Son 10-15 yıldır batı ve doğu arasında benzer nitelikte terör eylemleri gidip gelmektedir. Bir ABD bir İngiltere bir Rusya bir kıta Avrupası bir İskandinav ülkeleri bir Türkiye’nin büyük şehirleri. Aralarda kısa sessizlik dönemleri. Ortadoğu ve Afrika’nın bazı bölgelerini dahil etmiyoruz çünkü oralarda devamlı terör eylemleri mevcut. Seri terör. Ya da seri kopya terör ya da kopya katliam denilebilecek bu durumlar yakın takip edilmeli ve analiz edilmelidir. Yeni Zelanda’daki bu eylemden sonra Türkiye daha dikkatli olmalı, önlemler arttırılmalıdır.”

Sri Lanka, Hakkari, İzmir ve Suriye eylemleri ne yazık ki haklılığımızı ortaya koydu.

Suriye de Azez Bölgesinde görevlendirilen emniyet personelinden 5’i, 22 Nisan 2019 da Azez Emniyet binasında iken meydana gelen patlamada, ağır yaralandı.

Türkiye Benzer bir olayı 23 Mayıs 2016 da da yaşamıştı. Hatay da Sabah saat 08.00 sularında bir balıkçı teknesinden, sahilin 3-4 kilometre açığında can salı denilen, küçük bir bot görüldüğü ihbarı gelmişti.  Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, olay mahalline intikal etmiş, can salının içerisinde bağlanmış vaziyette bulunan iki kişiyi kontrol etmişler, öldükleri kanaatine varıp, Cumhuriyet Savcısının talimatıyla botun bağlı olduğu halatı çekmişler ve o esnada filikaya tuzaklanan patlayıcı infilak etmişti. Bir er şehit olmuş, ihbarı yapan balıkçı teknesindeki bir balıkçı da yaralanmıştı.

Daha eski tarihlere gidecek olursak, 5 Ocak 1996 sabahı Cabalya mülteci kampında bulunan Filistinli direnişçi Yahya Ayaş, babası tarafından telefonla aranmıştı. Telefon Ayaş’a bir arkadaşının eliyle içerisine dinleme cihazı ve patlayıcı yerleştirilmiş olarak hediye edilmişti. Telefondaki kişinin Ayaş olmasının teyit edilmesinden sonra telefondaki patlayıcı ateşlenmiş, Patlamayla birlikte Ayaş hayatını kaybetmişti.

Günümüzde ve tarihte benzer pek çok olay görülmektedir.

Bu eylemlerin ortak özelliği bubi tuzaklı olmaları.

Peki nedir bubi tuzağı?

İngilizce ‘Booby Trap’ deyiminden dilimize geçmiş bir kelimedir. TDK Türkçe Sözlükte  “tuzak”; “Birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen, komplo” olarak tanımlanmaktadır.

“Bubi tuzağı”na ilişkin tanımlamada ise; “Küçük bir dokunma ile patlayan, kamufle edilmiş bomba” denilmektedir.

Esasında iki anlamı var. İlki, insanlarca varlığı bilinmeyen,  şekli değiştirilmiş, gizlenmiş,  temas edildiği zaman patlayan bomba olmasıdır. İki görevlinin bubi tuzaklı bombanın patlamasıyla yaralanması buna örnektir.

Diğer anlamı ise, birisi tarafından sürpriz bir şekilde düzenlenen, hafifçe zarar vermesi de olası olan bir şeydir. Tebeşir tozu dolu bir kutunun kapı açıldığında kişinin üzerine dökülecek şekilde kapı üzerine yerleştirilmesi gibi.

Bu nedenle, Bubi tuzaklarında patlayıcı maddeler kullanılıp kullanılmaması konusu tartışmalıdır.

Bu tartışma dışında tüm bubi tuzaklarının ortak özellikleri, kurnazca hazırlanmaları, şüphe uyandırmamaları, rutin veya tehlikesiz zannedilen bir hareketin yapılması, kurbanı yönlendirmek amacıyla çekici bir cismin kullanılabilmesi ve bir cismin kurcalanması sonucunda faaliyete geçmesidir.

Bu tanıma göre tarihteki Truva atı da, korunan kalenin etrafına sivri kazıklar yerleştirilmiş hendeklerin kazılması, üzerine basıldığında kırılabilecek dallarla örtülmüş çukurlar v.b örnekler de bir bubi tuzağıdır.

ABD işgali sırasında, Vietnam ordusunun derin çukurlarla patlayıcı madde içermeyen tuzaklar hazırlandığı da bilinmektedir.

Pratikte bubi tuzağı denildiğinde genellikle patlayıcı olanlar akla gelmektedir.

Bombalı eylemlere ilk örnek olarak 1605 de Kral I. James’i öldürmek amacıyla İngiliz Parlamentosuna bırakılan bomba gösterilmektedir. Bu olayda eylemci amacına ulaşamadan bomba bulunmuş ve eylem başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

  1. ve 2. dünya, Vietnam, Kore, Afgan-Rus Savaşlarında bubi tuzakları kullanılmıştır.

Gelişen teknoloji ile birlikte günümüzde gerçekleşen eylemler çok daha zarar verici olmaktadır.

Terk edilen veya kasıtlı olarak bırakılan bina,  araç,  teçhizat, oyuncak, bilişim sistemleri ve değerli eşyalara patlayıcı maddeler yerleştirilerek yapılmış bubi tuzakları görülmüştür. Günümüzde bir başka tehlike kullanım yolu droneler olabilmektedir.

Günümüzde bubi tuzakları genellikle El Yapımı Patlayıcılar(EYP) olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu nedenle

Bubi Tuzağı; kolluğun tarifiyle, Küçük bir dokunma ile patlayan, kamufle edilmiş bomba, ya da İnsanlarca varlığı bilinmeyen,  şekli değiştirilmiş, gizlenmiş,  temas edildiği zaman patlayan bomba, olarak da tanımlanır.