Abartmadan sivilleşsek..(Köşe yazısı 25.01.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Son yıllarda ‘sivil anayasa’ çok dillendiriliyor.
Seçim zamanlarında ise, siyasiler birbirlerini ‘yeterince halkın içinde olmamakla’ suçluyor.
7 Haziran 2015 seçimlerinde ilk kez siyasi partiler ciddi projeler gündeme getirmeye başladı.
Emeklilere 1200 lira, taşeronlara kadro, öğrencilere daha çok imkan gibi.
O dönemde iktidar proje üreten muhalefeti eleştirdi 1 Kasım seçimlerinden hemen önce bu projeleri kendisi sahiplendi ve bugün tek tek uyguluyor.
Burada kazanan siyasiler değil, vatandaş oldu.
Ama Türkiye ‘potansiyel suçlu ülke’ konumuna geldi.
Bugün siyasi liderler, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, yabancı konuklar değişik illere gittiklerinde alınan önlemler, dedikleri ile ters düşüyor.
Bir yanda ‘Sivil Anayasa’ isteyeceksin, diğer yanda devletin tüm imkanlarını kendileri için seferber edecek.
Şehirlere indikleri havaalanlarından, gittikleri ve gidecekleri her yerde geniş güvenlik önlemleri alınacak, üst düzey alarma geçilecek.
Sanki Kayseri’nin sorunları bitmiş gibi, ‘Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan geçiyor’ denilerek yollar kapatılacak, polisler saatlerce yolların kenarlarında bekletilecek, devletin resmi araçları sadece o güzergahlar için seferber olacak, diğer devletin ve belediyelerin araçları ise temizlik yaparak, araçları kaldırarak, yollara barikatlar dizerek önlem alacak.
Peki biz bu ülkede nasıl sivilleşeceğiz?
Bunun ilk adımını ‘sivilleşelim’ diyenler atsa olmaz mı?
En basitinden devletin bu kadar imkanları yine devlet adına halka hizmet etmek için geldiklerini iddia edenler kullanmasa olmaz mı?
Sonrada ‘Tüyü bitmemiş yetim hakkını yedirmem’
‘Devletin malı deniz değil’
‘Kimse halktan para isteyemez ve eziyet edemez’ gibi sözler söylemese olmaz mı?
Avrupa’da, canı istediği için ‘devletin imkanı ile çikolata alan bakan’a halkın ve devletinin yaptığını bilmeyen ve okumayan kalmadı.
Bizim ülkemizde herşey çok abartılı.
Dün Kayseri’ye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve bazı yeni ve eski bakanlar geldi.
Yolların durumunu gördünüz.
Her 20-30 metrede bir polis.
Polis araçları kavşaklarda sabit.
Bazı yollarda araç park etmek yasak.
Bazı yollara giriş-çıkış barikatlarla engelli.
Bazı yollarda ise belediye ekipleri ‘tam alarm’da .
Bence devlet büyükleri, artık güzergah olarak en çok ve sık kullanılan yollar ile gelişmiş bölgelere gitmemeli.
Madem onların adım atacakları yerlere hizmet daha çabuk gidiyor, o zaman başta eğitim ve sağlık kurumları olmak üzere, ‘mutlu azınlıkların’ oturdukları değil, ‘mutsuz çoğunlukların’ yaşadıkları, gittikleri bölgeler gösterilmeli.
Makyaj hizmetlerle, sürekli müteahhitlerin işi bıraktığı için basit köprülerin bile yapılamadığı bu şehirde halen ‘Kayserili işini bilir’ imajı çizilmemeli.
Zaten devlet imkanlarından yeterince yararlanamadı, yararlanamıyor.
Reklamını ve kendini iyi pazarlayanlar Kayseri’yi ‘Hayırseverler şehri. Aşevleri var. Aç ve açıkta kimse yok’ gibi iddialı sözlerle ‘Birleşmiş Milletler yardım ve toplama merkezi’ne çevirdi.
Kayseri’nin imajı, ticarette, yaşamda, kapalılıkta, saklanan suçlarda, yarasa gibi gündüz ayrı gece ayrı maskeli yaşamlarda, bağ muhabbetlerinde, boşanmalarda, aile içi şiddette, çalışanların ücretlerini alamamaları ya da sigortasız çalıştırmaları iddialarında çok kötü.
Bence, yeni bir ‘Sivil Anayasa’ isteyenler ve halka hizmet için geldiğini iddia edenler artık, gittikleri yerlerde devletin tüm imkanını kullanmayarak, kullandırtmayarak, devletin polisini-askerini saatlerce güzergahlara dikerek, araçları kavşaklara sabitleyerek, zaten sorunlu olan trafiği içinden çıkmaz hale getirerek ‘eziyet’ etmemeli.
Önlemse, kavşaklarda ve peşinde yeterince kendi güvenlikleri var.
İş sadece sözde değil özde ‘hizmet’ ve ‘sivilleşmek.’
‘Sivil Anayasa’nın birinci maddesi, bunu isteyenlerin halka eziyet etmeden sivilleşmeleri.