Ekonomi haberleri (13.01.2019)

Yeşil pasaport sahibi Egeli ihracatçı sayısı bini aştı

Dünya genelinde 128 ülkeye vizesiz seyahat özgürlüğü sunan yeşil pasaport sahibi ihracatçı sayısı hızla artıyor. 2018 yılı sonunda Ege Bölgesi’nden yeşil pasaport sahibi olan ihracatçı sayısı 1036 kişiye ulaştı.

Türkiye’nin ihracatının yüzde 75’ten fazla dilimi yeşil pasaporta vize istemeyen ülkelere gerçekleştiriliyor. İhracatçılar, 23 Mart 2017 tarihli Resmi Gazete’de çıkan düzenleme ile ihracat rakamları dikkate alınarak yeşil pasaport alma hakkına kavuştu. İhracatçılar bu sayede; Almanya, Irak, İtalya, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, İran, İsrail, Mısır gibi en çok ihracat yaptığımız ülkelerin arasında yer aldığı 128 ülkeye vizesiz seyahat hakkına kavuştu.

Ege Bölgesi’nde yeşil pasaportlu ihracatçı sayısı bini aştı

Ege İhracatçı Birlikleri, 2017 yılında 568 ihracatçının yeşil pasaport sahibi olmasına aracılık ederken, 2018 yılında bu sayıya 214 yeni ihracatçı eklendi. 2017 yılında Denizli İhracatçılar Birliği üyesi 192 ihracatçı yeşil pasaport ile seyahat özgürlüğüne kavuşurken, 2018 yılında DENİB’in yeşil pasaport sahibi üye sayısında 62 ilave oldu. Ege Bölgesi’nden toplam yeşil pasaporta sahip ihracatçı sayısı 1036’ya yükseldi.

Ege İhracatçı Birlikleri’nin yeşil pasaportlu ihracatçı sayısının 2018 yılı sonunda 782’ye ulaştığı bilgisini veren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, 2019 yılında yeşil pasaport sahibi olan üye sayılarının bini aşmasını beklediklerini kaydetti.

Yeşil pasaportlu ihracatçılar 182 milyar dolar ihracat hedefine koşacak

Yıllık 1 milyon dolar üzeri ihracat yapan firmaların yeşil pasaport hakkına sahip olduğunu ihracat rakamına göre bir firmanın 5’e kadar yeşil pasaport sahibi olabildiğini anlatan Eskinazi, “Türkiye, 2018 yılında 168,1 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. 2019 yılı için ise; 182 milyar dolar ihracat hedefi belirledi. Bu hedefe ulaşmada yeşil pasaport sahibi ihracatçılarımızın gerçekleştireceği iş seyahatleri büyük öneme sahip olacak. İhracatçılarımıza 2 yıllığına verilen yeşil pasaportların süresinin en az 3 yıla çıkarılması ihracatçılarımızın işlerini kolaylaştıracaktır. Bu konuda da Ticaret Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığımızın ortak bir çalışma yapması ihracatçılarımızın ortak beklentisi” şeklinde konuştu.

En çok yeşil pasaport demir ihracatçılarında

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde bulunan 12 ihracatçı birliği içerisinde en fazla yeşil pasaport sahibi 161 kişiyle Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği oldu. Ege Maden İhracatçıları Birliği üyesi 128 ihracatçı yeşil pasaport ile seyahat şansına sahip.

2019 yılında 80. Kuruluş yıldönümünü kutlayan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin yeşil pasaportlu ihracatçı sayısı ise; 82 olarak kayıtlara geçti. Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği 71 yeşil pasaport ile dördüncü sırada yer aldı.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği üyesi 70 ihracatçı yeşil pasaport ayrıcalığından yararlanırken, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamulleri İhracatçıları Birliği 60 yeşil pasaport sahibi ihracatçıyı bünyesinde bulunduruyor.

1 milyar 50 milyon dolar ihracat hedefiyle 2019 yılına giren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin yeşil pasaport sahibi ihracatçı sayısı 56. Ege Tekstil İhracatçıları Birliği’nde ise; 49 ihracatçı yeşil pasaport ile seyahat ediyor.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’ne üye 36 ihracatçı yeşil pasaport sahibi olurken, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nde 25, Ege Tütün İhracatçıları Birliği’nde 24 ve Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nde ise; 20 ihracatçı yeşil pasaport sahibi oldu.

Toyota Camry D Segmentinde Liderliği Bırakmıyor

Tüm dünyadaki ekonomik gelişmelere bağlı olarak lüks segment satışları 2018 yılında yüzde 3,3 oranında gerileme gösterirken, D segmentinin başarılı temsilcisi Toyota Camry liderliğini korumayı başardı. Dünya çapında D segmentindeki otomobil satışları 2018 yılında 9.52 milyon adet olarak gerçekleşirken, 2017 yılında da bu segmentin lideri olan Camry, yüzde 4.2’lik artış ve 672 bin 594 adetlik satış ile zirvedeki yerini sağlamlaştırdı.

Üretildiği 1982’den bu yana dünyanın 100 ülkesinden fazla yerde bugüne kadar 19 milyon adedin üzerinde satış adedine ulaşan Toyota Camry, halen D/E segmentinde global olarak en çok satan model olarak öne çıkıyor. Bu yılın ilk çeyreğinden itibaren 14 yıllık aradan sonra hibrit versiyonuyla Avrupa’da yeniden satışa sunulacak olan 8’nci nesil lüks Camry ile Toyota’nın Avrupa’daki hibrit ürün gamı 8’e çıkacak. 2.5 litrelik hibrit motoru, yakıt verimliliğini, düşük emisyonu ile birlikte daha fazla güç ve çok daha iyi motor performansına sahip olan Camry’nin 8. jenerasyonu için Toyota’nın Yeni Global Mimarisi TNGA kullanıldı.

Tamamen Yenilendi

Toyota Camry, yüksek üretim kalitesine, yüksek verimliliğe ve yenilikçi, kullanıcı dostu teknolojiye sahip. Tamamen yenilenen Camry, sessiz sürüşü ve yüksek sürüş kalitesiyle öne çıkarken, yeni iç ve dış tasarımı, sıra dışı konforu ve geniş kabiniyle de sınıfının üzerinde bir performans sergiliyor.

Sportif ve şık tasarımın ardında, ferah bir yaşam alanı sunan Camry, konforlu ve yüksek işçiliğe sahip bir kabiniyle dikkat çekiyor. Sürücü odaklı kabin ergonomik bir sürüş sağlarken, arka tarafta oturan yolculara da geniş ve yüksek konforlu bir alan sunuluyor.

Toyota, Dakar Rallisi’nde Liderliğe Yükseldi

Toyota, her yıl düzenlenen ve dünyanın en zorlu yarışlarından biri olan Dakar Rallisi’ne markanın “efsane” pick-up’ı Hilux modeli ile mükemmel bir başlangıç yaptı. Toyota GAZOO Racing SA adına Hilux ile yarışan Al Attiyah ve Mathieu Baumel, kusursuza yakın bir mücadele ortaya koyarak, 3 etabın sonunda en iyi ikinci zamanı elde ederek genel klasmanında liderliğe yükseldiler.

Peru’da kalın ve yoğun kumlar arasında geçen 3’üncü etabında Toyota Hilux’ın üstünlüğü açık bir şekilde görüldü. Liderliği ele geçiren Al Attiyah, etabın sonunda, “Bugünün etabı aşırı derecede zorluydu. Birçok büyük kum tepesini aştık ve benim deneyimlerime göre Dakar’da şu ana kadar gördüğüm en zorlu etaptı” dedi.

3’üncü etabın ardından Maraton Etabı koşulacak. Bu yılın Maraton Etabı Dakar’ın 4. ve 5. Etabı olarak belirlendi ve burada Hilux’ın üstün performansının yeniden ön plana çıkması bekleniyor. 4. Etap 351 km uzunluğunda ve genel olarak kum ve kum tepelerinden, bazı kayalı nehir yataklarından oluşuyor. 5. Etap’ta ise ekipler 450 km’lik uzun etabı tamamlayacaklar. 10 etaptan oluşan Dakar Rallisi, 17 Ocak’ta Peru’nun başkenti Lima’da tamamlanacak.

Sosyal Bağış Hareketi Ocak ayında ÇEKÜL Bilgi Ağacı ile başlıyor, çocuklar keşfederek öğrensin diye sen de eğitime destek ol
Türkiye’de sivil toplum ve bağış bilincini güçlendirme hedefiyle yola çıkan Sosyal Bağış Hareketi ikinci dönemine 25 sivil toplum kuruluşuyla devam ediyor. Yeni dönemin ilk bağış çağrısı ÇEKÜL’ün (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı) Bilgi Ağacı eğitimleri için yapılıyor. ÇEKÜL Vakfı, hazırladığı eğitim programları ve atölyelerle doğanın ve Anadolu’nun kadim bilgisini, doğal ve kültürel mirasımızın zenginliklerini yeni kuşaklarla buluşturmak için 14-20 Ocak 2019 tarihleri arasında desteklerinizi bekliyor.
MarjinalSosyal’in girişimi ve Facebook’un katkılarıyla geçtiğimiz yıl 15 STK’yı aynı çatı altında toplayarak 22 milyondan fazla kişiye ulaşan Türkiye’nin ilk dijital sosyal projesi Sosyal Bağış Hareketi, sivil toplum bilincini güçlendirme hedefiyle yoluna 25 STK ile devam ediyor. 14- 20 Ocak tarihleri arasında bağışlar 28 yıldır doğal ve kültürel mirasın korunup yaşatılması için canla başla çalışan ÇEKÜL Vakfı için toplanacak.
1970’lerde Safranbolu’da başlayan kültürel mirasın korunması hareketi, pek çok uzman ve gönüllünün katılımıyla büyüyerek 50 yılda tüm Anadolu’ya yayıldı. Koruma hareketinin öncüleri 1990 yılında ÇEKÜL Vakfı’nı kurdu. ÇEKÜL 28 yıldır, eğitimden ağaçlandırmaya pek çok proje gerçekleştirdi. “Kentler Çocuklarındır”, “Bana Kentimi Anlat, Bana Kendimi Anlat”, “Kültür Elçileri”, “Ağaçların Diliyle Kentim” gibi eğitim programlarıyla Anadolu’da binlerce çocuk ve gence ulaştı. Türkiye’nin doğal ve kültürel mirasının korunması için genç kuşakların rolüne inanan ÇEKÜL Vakfı, “Bilgi Ağacı” ismiyle eğitim çalışmalarına devam ediyor.
ÇEKÜL Bilgi Ağacı’nın doğal ve kültürel miras eğitimlerinde, öğrencilerin eğitim sürecine doğrudan ve etkin katılımı desteklenerek “yaparak ve yaşayarak öğrenmeleri” sağlanıyor. ÇEKÜL Bilgi Ağacı’nın eğitim programları ve atölyeleri, yılda yaklaşık 3 bin öğrenciye ulaşıyor. Çocukları, doğa ve kültür ilişkisini anlamaya, kentlerini tanıyarak, yaşamı keşfetmeye ve korumaya yönlendiriyor. Öğretmenler için hazırlanan eğitim içerikleri ve kılavuz kitaplar aracılığıyla, doğal ve kültürel miras eğitim programları yıl içinde farklı okullarda uygulanıyor.
“Doğa-kültür-insan birlikteliğini savunuyoruz.”
Gezegenimizin karşı karşıya kaldığı ve kalacağı şüphe götürmez büyük ve gerçek sorunların karamsarlıkla değil, ancak ve ancak örgütlenerek göğüslenebileceğini vurgulayan ÇEKÜL Vakfı Genel Müdürü S. Yeşim Dizdaroğlu, “Kültürün temeli olan ortak aklı işlevsel kılmak geçmişi, geleceği ve şimdiyi birlikte kavrayabilmekten geçer. İşte bu amaçla tüm çalışmalarımızda doğa-kültür-insan birlikteliğini savunuyoruz. ÇEKÜL olarak eğitim çalışmalarımızla gençlere ve çocuklara yaşadığımız bu güzel coğrafyayı anlatıyoruz. Barışçıl, sağduyulu ve en önemlisi umut dolu bir gelecek için hep birlikte çaba göstermeliyiz” dedi.

Gezegenin Eşikleri ve İklim Değişikliği, Suyun Öyküsü, Doğadan Öğreniyorum, Tohumlarla Yolculuk, Motiflerdeki Doğa, Endüstri Mirası gibi başlıklarla eğitimler veren ÇEKÜL Bilgi Ağacı projesi hakkında detaylı bilgiye www.cekulvakfi.org.tr adresinden ulaşılabiliyor.

Gelin, gelecek kuşakların doğal ve kültürel zenginlerimizle buluşmasına ve bu iki kavram arasındaki ayrılmaz bağı keşfetmelerine destek olalım.

İstanbul’da Kadıköy taşınanların ilk tercihi olmayı sürdürürken, Ankara’da Çankaya birinciliği Etimesgut’a kaptırdı
2018’in dördüncü çeyreğinde REIDIN – Enakliyat Taşınma Endeksi İstanbul’da yüzde 34,89, Ankara’da ise yüzde 58,20 oranında azaldı. İstanbul’da en çok yine Ümraniyeliler, Ankara’da ise Çankayalılar taşındı. Kadıköy, İstanbul’da en çok tercih edilen ilçe olmayı açık ara sürdürürken, Ankara’da en çok tercih edilen ilçe ise Etimesgut oldu.
2007’den bu yana gelişmekte olan piyasalara odaklı gayrimenkul bilgi şirketi olarak hizmet veren REIDIN, taşınmak isteyen kişilerle evden eve nakliyat firmalarını bir platformda buluşturan Enakliyat ile birlikte REIDIN – Enakliyat Taşınma Endeksi’ni oluşturdu. Endekse göre 2018’in dördüncü çeyreğinde, İstanbul’daki endeks değeri bir önceki çeyreğe oranla yüzde 34,89 düşüş gösterdi. 2017’nin dördüncü çeyreğine göre ise yüzde 11,79 azaldı. 2017 yıl ortalamasının 100 olarak baz alındığı REIDIN – Enakliyat İstanbul Taşınma Endeksi, hem çeyreklik hem de yıllık periyotta aşağı yönlü hareket etti. Endeksin en yüksek değere sahip olduğu dönem ise yaz aylarına denk gelen 2017’nin üçüncü çeyreği oldu.
İstanbul’da dördüncü çeyrekte de en çok Ümraniyeliler taşındı
Endekse göre İstanbul’da en çok taşınan ilçeler ve mahalleler bu çeyrekte de değişmedi ve en çok taşınan ilçe yüzde 7,22 ile Ümraniye, en çok taşınan mahalle ise yüzde 1,59 ile Küçükçekmece ilçesine bağlı Atakent Mahallesi oldu. Başka semtlere yönelik taşınma hareketinin en yoğun olduğu diğer ilçeler ise sırasıyla şöyle: yüzde 6,85 Maltepe, yüzde 5,81 Esenyurt, yüzde 5,08 Küçükçekmece ve yüzde 4,99 Pendik.
İstanbul’da taşınma hareketliliği en yüksek ilçe, dördüncü çeyrekte de aynı: Kadıköy
Endekse göre İstanbul’da taşınma açısından en hareketli ilçe ve mahallelerin de yerini koruduğu görülüyor ve en hareketli ilçe yüzde 6,48 ile Kadıköy, en hareketli mahalle ise yüzde 1,20 ile Küçükçekmece ilçesine bağlı Atakent Mahallesi oldu. Taşınma hareketliliğinin en yüksek olduğu diğer ilçeler ise sırasıyla şöyle: yüzde 5,87 Ümraniye, yüzde 5,10 Maltepe, yüzde 5,07 Esenyurt ve yüzde 4,83 Üsküdar. Böylece taşınma hareketliliği bakımından geçen çeyrekte ilk beşte olan Küçükçekmece’nin yerini Esenyurt aldı ve Küçükçekmece ilk beşe giremedi.
Kadıköy, açık ara en çok tercih edilen ilçe
İstanbul’da en çok tercih edilen ilçe yüzde 9,25 ile Kadıköy olurken, en çok tercih edilen mahalle olarak ise yüzde 1,38 ile Üsküdar ilçesine bağlı Bulgurlu Mahallesi öne çıktı geçen çeyreğin en çok tercih edilen mahallesi olan Atakent ilk beşin dışında kaldı. En çok tercih edilen ilçeler sıralamasında Kadıköy’ü yüzde 5,35 ile Maltepe, yüzde 5,19 ile Ümraniye, yüzde 4,55 ile Beylikdüzü ve yüzde 4,43 ile Esenyurt izledi.
Ankara Taşınma Endeksi önceki çeyreğe göre yüzde 58,20 azaldı
REIDIN – Enakliyat Ankara Taşınma Endeksi ise, 2018’in dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 58,20 oranında düştü. 2017’nin dördüncü çeyreğindeki endeks değerine göre ise yüzde 31,89 azaldı. 2017 yıl ortalamasının 100 olarak baz alındığı REIDIN – Enakliyat Ankara Taşınma Endeks trendi, 2018’in dördüncü çeyreğinde, hem çeyreklik periyotta hem de yıllık periyotta aşağı yönlü hareket etti. Endeksin en yüksek değere sahip olduğu dönem yaz aylarına denk gelen 2017’nin üçüncü çeyreği oldu.
Ankara’nın en çok taşınanı yine Çankayalılar oldu 
REIDIN – Enakliyat Ankara Taşınma Endeksi 2018 dördüncü çeyrek sonuçlarına göre en çok taşınan ilçe yüzde 25,73 ile Çankaya, en çok taşınan mahallesi ise Etimesgut ilçesine bağlı Eryaman mahallesi oldu. Çankaya aynı zamanda yüzde 19,70 ile taşınma hareketliliğinin en yüksek görüldüğü ilçe olarak dikkat çekti. En çok taşınan ilçeler sıralamasında Çankaya’yı yüzde 18,71 ile Etimesgut, yüzde 18,13 ile Yenimahalle, yüzde 12,28 ile Keçiören ve yüzde 8,19 ile Sincan izledi. Böylece geçen çeyreğe göre Keçiören ve Yenimahalle listede daha aşağılara düşerken, Mamak’ın yerini Sincan aldı ve Sincan en çok taşınan ilk beş ilçe sıralamasında liste dışı kaldı.
Ankara’da taşınanların ilk tercihi Etimesgut 
2018 dördüncü çeyrek sonuçlarına göre Ankara’da en çok tercih edilen ilçe yüzde 20,74 ile Etimesgut, en çok tercih edilen mahalle ise yüzde 4,00 ile Etimesgut ilçesine bağlı Yapracık Mahallesi oldu. Böylece Etimesgut, geçen çeyreğin en çok tercih edilen ilçesi Çankaya’yı tahtından etmiş oldu. En çok tercih edilen ilçeler sıralamasında Etimesgut’u yüzde 18,94 ile Çankaya, yüzde 16,41 ile Yenimahalle, yüzde 12,35 ile Keçiören ve yüzde 10,01 ile Mamak izledi. Geçen çeyreğin en çok tercih edilen ilçelerinden biri olan Altındağ, bu çeyrekteki ilk beşte yer almadı.
REIDIN Genel Müdürü Alp Çapa, “İstanbul ve Ankara için taşınma hareketliliğine ait göstergeler sunan REIDIN – Enakliyat Taşınma Hareketliliği Raporu 2018 4. çeyrek sonuçlarına göre, hem İstanbul hem de Ankara genelinde REIDIN – Enakliyat Taşınma Endeks trendi çeyreklik ve yıllık bazda azalış eğiliminde görünüyor. Yaz aylarında yüksek seyreden taşınma devinimindeki bu düşüşü yine mevsimsel etki ile açıklamak mümkün. Kadıköy, %9,25’lik oran ile İstanbul genelinde en çok tercih edilen ilçe olarak karşımıza çıkarken, mahalle odağında en çok tercih edilen bölge ise %1,38 ile Üsküdar ilçesine bağlı Bulgurlu Mahallesi. Üsküdar – Çekmeköy metro hattının hizmete girmesi ve planlama sürecinde bulunan Libadiye Caddesi – Söğütlüçeşme Havaray Hattı ile Zeytinburnu – Kadıköy Metro Hattı projelerinin, ulaşılabilirlik ve yaşanabilirlik anlamında bölgenin yıldızını parlatacak önemli etkenlerden olduğu söylenebilir.  Ankara odağında bakıldığında ise Etimesgut %20,74 oran ile en çok tercih edilen ilçe olarak öne çıkıyor. Konut yoğunluğu yüksek bölgelerden olan Etimesgut ilçesine bağlı Yapracık mahallesi ise %4,00 oran ile en çok tercih edilen mahalle konumunda bulunuyor.” dedi.
Enakliyat Kurucu Ortağı İskender Yılmaz ise Taşınma Hareketliliği Raporu dördüncü çeyrek sonuçları için şunları söyledi: “Kış mevsiminin başlamasının ve enflasyon oranında izlenen yüksek seyrin, evden eve nakliyat sektöründe geçmiş dönemlere göre öngörülenin üstünde bir daralmaya yol açtığını söyleyebiliriz. Sektörde yaşanan bu daralmanın önüne geçebilmek amacıyla nakliyat firmaları fiyatlarını görece aşağı çektiği bir çeyreği geride bıraktı. Tüketiciler için nakliyat fiyatlarının en düşük seviyede olduğu dönem olarak kayıtlara geçen 2018 4. çeyrekte, REIDIN – Enakliyat Taşınma Endeksi değerleri İstanbul için 82,3, Ankara için ise 50,2 olarak görülüyor ki bu değerler son iki yılın en düşük seviyesinde bulunuyor. Buna karşın, yeni yıl başlangıcı ve okulların yarıyıl tatiline girmesi ile birlikte taşınma hareketliliğinin yeniden canlanacağına inanıyoruz.”

Türk ayakkabısı çizmeden Avrupa’ya girecek

Türk ayakkabı ve çanta sektörü 2019 yılı tanıtım atağını çizme olarak tanımlanan İtalya’dan başlattı. Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği, İtalya’nın Garda şehrinde 12-15 Ocak 2019 tarihleri arasında düzenlenen Expo Riva Schuh Fuarı’na 10 firma ile Milli Katılım Organizasyonu üstlendi.

Ege İhracatçı Birlikleri’nden yapılan yazılı açıklamada; Garda Expo Riva Schuh Fuarı’nın, dünyanın en önemli ayakkabı fuarı olarak kabul edildiğini dile getiren Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar, Türk ayakkabı ve çanta sektörünün iç piyasada yaşanan daralmadan olumsuz etkilenmemesi için ihracata ağırlık vereceklerini, bu amaçla Expo Riva Schuh Fuarı’na ilk kez Türkiye Milli Katılım Organizasyonu yaptıklarını kaydetti.

Moskova’da yılda iki kez düzenlenen Euro Shoes Premiere Collection Fuarı’na 2 yıldır Milli Katılım Organizasyonu yaptıklarını, Rusya ile siyasi ilişkilerin tekrar normalleşmesi ile birlikte Rusya’ya ayakkabı ihracatının yüzde 78’lik rekor artışla 2018 yılında 132 milyon dolara çıktığını anlatan Zandar, “Euro Shoes Premiere Collection Fuarı ile Rusya pazarında yakaladığımız başarıyı Expo Riva Schuh Fuarı ile İtalya pazarında yakalamayı hedefliyoruz. 2018 yılında İtalya’ya deri sektörü olarak gerçekleştirdiğimiz 111 milyon dolar ihracatı 200 milyon dolara taşımak istiyoruz. Garda Fuarı bizi bu hedefe taşıyacak” şeklinde konuştu.

Garda Expo Riva Schuh Fuarı’na dünyanın her tarafından alıcıların geldiğine dikkati çeken Zandar, Garda Fuarı sayesinde sadece İtalya’ya değil, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyaya yaptıkları ayakkabı ihracatını arttırmayı ve yıllık 300 milyon çift ayakkabı ihraç ederek 1 milyar dolar ihracat rakamını aşmayı hedeflediklerini ifade etti.

Deri ürünleri ihracatında aslan payını ayakkabı aldı

Türkiye, 2018 yılında 1 milyar 667 milyon dolarlık deri ve deri ürünleri ihracatına imza attı. Deri ürünleri ihracatı 2017 yılında 1 milyar 523 milyon dolar olarak kayıtlara geçmişti. Deri ve deri ürünleri ihracatı yüzde 10 artış gösterdi.

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği, 2018 yılında Türkiye’nin deri ve deri mamulleri ihracatına 153 milyon dolarlık katkı sağladı.

Deri ürünleri ihracatında ayakkabı ihracatı 888 milyon dolar ile aslan payını alırken, deri konfeksiyon ürünleri 297 milyon dolarlık ihracata imza attı.Türkiye, deri ve postların ihracatından 268 milyon dolar döviz geliri elde ederken, saraciye ürünleri ihracatı 214 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.

Deri ve deri ürünleri ihracatında Rusya 255 milyon dolarlık tutarla zirvede yer alırken, Almanya 123 milyon dolar ile ikinci büyük ihraç pazarı oldu. İtalya 111 milyon dolarlık Türk deri ve deri ürünleri tercih ederek zirvenin üçüncü basamağının sahibi oldu. Bu ülkeleri; Irak, Fransa, İngiltere, İngiltere, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Kore takip etti.

Ayakkabı ihracatında Rusya 132 milyon dolarlık tutarla 2018 yılında lider ülke konumuna yükselirken, Irak 83 milyon dolarlık tutarla ikinci sırada yer aldı. Almanya ise; 61 milyon dolarlık Türk ayakkabısı tercih etti.

Garda Expo Riva Schuh Fuarı her yıl iki kez düzenleniyor. Fuara, 40 ülkeden 1.400 civarı firma katılırken, fuarı 12 binin üzerinde kişinin ziyaret etmesi bekleniyor.

Garda Expo Riva Schuh Fuarı’na, 235 metrekarelik Türkiye standında, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin Milli Katılım Organizasyonu ile şu firmalar katılıyor; “MUSTAFA KOÇ AYAKKABI TEKS.SAN.TIC.LTD.STI., MEHMET GULER AYAKKABI DERI MAM.SAN.TIC.LTD.STI., META AYAKKABI SAN.TIC.A.S., ONDER AYAKKABI SAN.TIC.LTD.STI., NEBI ENDICAN GIYIM SAN.TIC.LTD.STI., TOPBAS KUNDURA SAN.TIC.LTD.STI., CABANİ AYAKKABI SAN.TIC.LTD.STI., NEVZAT ONAY, ENIS TOPBAS LTD.STI., GUZINI DERI CANTA LTD.STI.”

YERLİ VE MİLLİ KARAKTER HEZARFEN ÖĞRENCİLERİN GÖNLÜNÜ FETHETTİ

Beyoğlu Belediyesi tarafından, ünlü Türk bilgini Hezarfen Ahmet Çelebi’ den esinlenerek oluşturulan Hezarfen Çocuk Karakteri’nin maceralarını anlatan tiyatro oyunu öğrencilerle buluştu. Tamamen yerli ve milli bir karakter olan Hezarfen öğrencilerin gönlünü fethetti.

Çocukların model aldıkları kişilerle kurdukları özdeşim, gelişimlerini ve kişiliklerinin oluşumunu doğrudan etkiliyor. Bu nedenle yerli ve milli karakterlerin erken yaşlarda çocuklara tanıtılması büyük önem taşıyor. Bu bilinçle harekete geçen Beyoğlu Belediyesi, Beyoğlu’nda bulunan Galata Kulesi ile özdeşleşmiş olan ünlü Türk bilgini Hezarfen Ahmet Çelebi’ den esinlenerek Hezarfen Çocuk Karakteri’ni oluşturdu. Aile ve Sosyal Hizmetler Merkezi tarafından hayata geçirilen proje,  ‘Hezarfen’in Galata Kulesi Macerası’ isimli tiyatro oyunu ile çocuklarla buluşturuldu.

HEZARFEN ÖĞRENCİLERİN BÜYÜK BEĞENİSİNİ TOPLADI

İlk olarak 29 Aralık’ta Haliç Kongre Merkezi’nde sahnelenen ‘Hezarfen’in Galata Kulesi Macerası’ isimli tiyatro oyunu daha sonra İTO Kadınlar Çeşmesi İlkokulu’nda, Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde ve Piyalepark Konferans Salonu’nda öğrencilerle buluşturuldu. Oyunu meraklı gözlerle izleyen öğrencilerin mutluluğu yüzlerine yansıdı. Tiyatro gösterisinin ardından öğrencilere, kitap ve puezlle bulunun hediye paketi dağıtıldı.

GÖSTERİMLER DEVAM EDECEK

Büyük beğeni toplayan ‘Hezarfen’in Galata Kulesi Macerası’ isimli tiyatro oyunu öğrencilerle buluşturulmaya devam edecek. 14 Ocak Pazartesi günü Dilnihat Özyeğin Anadolu Lisesi’nde sahnelenecek oyunu Hüviyet Bekir İlkokulu’nda ve Piyalepaşa İlkokulu’nda okuyan öğrenciler hep birlikte izleme imkanı bulacak. 14 Ocak Pazartesi günü ilk tur gösterimleri tamamlanacak olan ‘Hezarfen’in Galata Kulesi Macerası’ isimli tiyatro oyunu ile yaklaşık 2 bin öğrenci Hezarfen çocuk karakteri ile tanışmış olacak.

Western Digital CES 2019’da inovatif çözümlerini tanıttı
Şirket, Piyasaya Süreceği Yeni İki Süper Hızlı Portatif SSD’lerini ve USB Sürücüleri için Yepyeni Bulut Yedekleme Hizmetini Tanıttı. Ayrıca 4TB Portatif Flaş Sürücü Prototipini Görücüye Çıkardı.
Western Digital Corporation (NASDAQ: WDC), Tüketici Elektroniği Fuarı 2019 (CES® 2019) kapsamında bugün tüketicilerin kişisel içeriklerini son derece hızlı ve basit bir şekilde oluşturmalarını, organize etmelerini ve paylaşmalarını sağlayan birçok inovatif çözümünü tanıttı. Şirket, videolarının ve dosyalarının kontrolünü tüketicilerine veren iki yeni portatif SSD’sine, USB sürücüsündeki dosyaları buluta yedekleme hizmetine ek olarak yeni ultra yüksek kapasiteli USB sürücü prototipini tanıttı. Böylece ihtiyaç duyduklarında kullanıcılar hareket halinde olsa bile daha fazla içerik depolayabiliyor ve bu içeriklere erişebiliyor.
Western Digital Ürün Pazarlama Başkan Yardımcısı David Ellis, konuyla ilgili şunları söyledi: “Tüketicilerimizin en değer verdikleri içeriklerine yeni yöntemlerle erişebilmeleri için ürünlerimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Son ürünlerimiz, Western Digital’ın dayanıklılık, hız, güvenilirlik ve kolay kullanım sunan birçok kişisel depolama çözümü ulaştırma amacına olan bağlılığını güçlendiriyor.”
Western Digital, satışa çıkacak ürünlerinin yanı sıra en yeni SanDisk® ve WD® markalı ürünlerini tanıttı:

  • SanDisk Extreme PRO® Portable SSD: 2019’un bahar aylarında piyasada olması beklenen SanDisk markasının yüksek performanslı portatif SSD’si, son derece hızlı ve sürdürülebilir performansı 1GB/sn’ye kadar çıkan transfer hızıyla* taçlandırıyor ve tüm bunları IP55 derecesinde dayanıklılıkla2sunması planlanıyor.
  • My Passport® Go: WD’nin ödüllü My Passport ailesinin en yeni üyesi My Passport Go SSD, 1TB’a kadar hafıza seçeneklerinin yanında entegre kablo ve kauçuk kaplama barındıran elverişli bir yapıyla tüketicilerinin karşısına çıkacak. Seyahatler için tasarlanan My Passport Go, SSD performansına hareket halindeyken bile erişmek isteyenlerin tercihi.
  • SanDisk Flashback™: SanDisk’in en popüler iki USB sürücüsüyle uyumlu olan Flashback, USB sürücüdeki içeriğin çevrimiçi bir kopyasını oluşturan bir bulut depolama hizmeti. Böylece tüketiciler sürücülerini kaybettiğinde veya evde unuttuğunda bile dosyalarını kolayca görüntüleyebiliyor, arayabiliyor ve paylaşabiliyor.
  • SanDisk 4TB1 USB-C™ Prototip: Teknolojide dönüm noktaları yaratma geleneğine devam eden şirket, dünyanın en yüksek kapasiteli portatif flaş sürücüsünü gösterime sunuyor. Sürücüde 4TB1 gibi çok yüksek bir hafıza, şu anda prototip olan çok küçük bir yapıda yer alıyor.

 Verilerden elde edilecek potansiyeli açığa çıkaran Western Digital, tüketicilerin kişisel içeriklerini gönül rahatlığıyla erişmelerine, paylaşmalarına ve depolamalarına yardımcı olmak için sektörün en geniş ürün ve çözüm portföyünü sunuyor. Daha fazla bilgi için: Western Digital, WD ve SanDisk.
*Okuma hızı 1GB/sn’ye kadar çıkabilir. Yazma hızı daha az olabilir. Performans sürücünün kapasitesine, ana cihaza, kullanım koşullarına ve diğer faktörlere bağlı olarak performansta azalmalar gözlenebilir. 1GB=1.000.000.000 bayt.
1 1TB=1.000.000.000.000 bayt. Asıl kullanıcı depolama değeri daha az.
2 IEC 60529 IP55: Su akışına (30kPa) 3 dakika kadar dayanabilir. Sınırlı toz teması çalışmaya engel olmaz.

Hangi para biriminde borçlanılmalıdır?

Canovate Group CFO’su Zafer Akay:“Merkez bankası faiz arttıran ülkenin, para birimi ile borçlanmaktan kaçınmak gerekir”

 Borçlanmadaki temel politika hakkında bilgi veren Canovate Group CFO’su Zafer Akay, uzun vadede daha güvende olabilmek için TL bazlı borçlanmanın tercih edilmesi gerektiğini anlatarak, şunları söyledi:

“Merkez bankası faiz arttıran ülkenin, para birimi ile borçlanmaktan kaçınmak gerekir. Ülkemiz gelişmekte olan bir ekonomiye sahip olduğundan, ithalatın ihracattan daha yüksek olması ve dış ticaret açığı vermemiz gerçekleşiyor. Kişilerin veya şirketlerin kendilerini uzun vadede daha güvende hissetmeleri ve kur riskinden korunmak için TL bazlı borçlanmaları tercih etmeleri, döviz ile borçlanmaktan daha akılcı olacaktır. Bu durum ihracatçı olmanız ve döviz bazında geliriniz olsa dahi geçerlidir” dedi.

Faiz arttıran ülkenin para birimi, diğer ülkelerin para birimi karşısında değer kazanıyor

Dünyada ekonomiye yön veren temel 2 baz para birimi olduğunu anlatarak konuşmasını sürdüren Zafer Akay, şunları kaydetti:

“Dünyada, Amerikan Doları ve Avrupa para birimi Euro, ekonomiye yön veriyor. Bu para birimlerinin yönetilip yönlendirilmesi de, Amerikan Merkez Bankası (FED) ile Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından yapılıyor. Her iki merkez bankasından birisi ve/veya her ikisi, faiz arttırıyorsa, o ülkenin veya topluluğun para birimi, diğer ülkenin para birimi karşısında değer kazanır. Dış piyasada meydana gelen faiz artışı, ülkenizde bulunan yabancı sermayeyi de faiz arttıran ülkeye doğru çeker. Faizi artan para kıymetlenir değeri artar, aynı zamanda iç piyasanızda kurlar ve faiz üzerinde yukarı yönlü baskı yapar. Ayrıca, dış ticaret açığı veriyorsanız, bu açıktan doğan döviz azlığından dolayı artan döviz talebini de başka türlü de yeterince karşılayamıyorsanız (borçlanma) kurların ve faizlerin yukarı yönlü hareketi, dış piyasadaki her faiz artırımından sonra iç piyasanızda yaşanacaktır. Tıpkı 2012 yılından başlayarak günümüze kadar gelen FED’in kademeli faiz artışından sonra olduğu gibi. Bu iki yabancı merkez bankasının faiz arttırmalarındaki genel amaç, ülkelerinde ekonomiyi soğutma amaçlıdır ve bir başka deyişle ülkelerindeki talebi kısmak ve/veya enflasyonu indirme (ekonomiyi soğutma) amacı güder. Tersine durumda faiz indiriliyorsa, talebi arttırma ve (ekonomiyi canlandırma) amacı gütmektedir” diye konuştu.

2012 itibariyle artan ABD faiz artırımı, ucuz sermayenin çıkmasına neden oldu

2002 yılından 2012 yılına kadar, ABD merkez bankası gösterge faizinin neredeyse sıfır olduğunu hatırlatan Zafer Akay, konuşmasına şöyle devam etti:

“ABD merkez bankası gösterge faizi 2002 ile 2012 yılları arasında neredeyse sıfır olduğundan, ABD’de bulunan fazla para, daha yüksek faiz ve getiri oranına sahip bizim gibi gelişmekte olan piyasalara (emerging markets) gelerek, bizim dış ticaret açıklarımızı kolaylıkla kapatmamıza yaradı. Ayrıca, kredi taleplerimizi ucuz yoldan karşıladı. Bu da büyümemizde rol oynayan ekonomik faktörlerden birisi oldu. Bu süreç, 2012 yılında ABD Merkez Bankası FED faiz artırımına kadar sürdü. 2012’den itibaren kademeli olarak artan ABD faizleri, ucuz sermayenin ülkemizden çıkmasına sebep olmuştur. Ülkeden çıkan sermayenin bize faturası, iç piyasada hem kurları, hem de faizlerin yukarı çekti. Euro/Dolar paritesi 1,5 seviyelerinden 1,13 seviyelerine kadar düşmüş, Dolar/TL paritesi 1.2 seviyelerinden 5,3 seviyelerine kadar çıkmıştır. Görünen o ki, bu durum 2019 yılında da devam edecek. 2019 yılı içerisinde Amerikan Merkez bakası FED’in faizlerini en az 2 en çok 3 kez daha arttıracağı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, Amerikan Dolarının değeri daha da artacağından daha pahalı hale gelecektir (Kurlara yukarı yönlü baskısı devam edecektir). Bazen faizler artmasa bile “faizlerin artma beklentisi” bile bu işlevi görmektedir. FED bunu geçmiş yıllarda, faiz arttırmadan sadece beklenti ile bile yapmıştır. Dolayısıyla, doların bu yılda gücünü arttırarak koruyacağını, bizimde (hane halkı, şirket, kurum) dolar bazlı borçlanmaktan kaçınmamıza işaret ediyor” şeklinde konuştu.

2020’ye kadar mevcut durumu iyi yönetmek gerekiyor

FED’in faiz arttırma sürecini değerlendiren Zafer Akay, şunları söyledi:

“FED’in faiz arttırma politikası, Amerika’da enflasyonu dizginlemek için faizleri yeterince arttırdığı döneme kadar devam edecektir ki, bu politikalarının sonlarına yavaş yavaş geldiklerini ve hızının kesilerek devam edeceğini söyleyebilirim. Çünkü Amerika’da enflasyon rakamları beklenenin altında çıktığı için, soğutulacak bir ekonomi de bulunmamaktadır ve dolayısıyla faizleri arttırma çok da mantıklı olmayacaktır. Faiz hadleri mevcut ekonomileri için maksimum seviyeye ulaşmıştır. 2020’nin başlarından başlayarak faiz indirimine bile gidebileceği ve bunun da fiyatlamasının piyasalar tarafından 2019’un son çeyreğinde yapılmaya başlayacağını öngörebiliriz. Bunun da etkisi, bizim gibi piyasalara olumlu yansıyacaktır ki, bu noktada 2020’ye kadar mevcut durumu iyi yönetmek önemlidir. Yukarıdaki değerlendirmelerin neticesinde diyebilirim ki, dış ticaret açığı verdiğimiz sürece ve güçlü baz paraya sahip (ABD ve Avrupa Birliği) ülkelerin Merkez bankaları faiz arttırdıkça; dövizle borçlanmak, TL ile borçlanmaya göre daha maliyetli olmaktadır. Eğer bunların her ikisinden birisi faizi arttırıyorsa, faiz arttırılan ülkenin para birimi değer kazanacağından, o para birimi ile borçlanmaktan kaçınılması gereklidir. Tersi durumda, yani iki büyük baz paraya sahip ülke merkez bankalarından biri veya her ikisi de faiz indirimine gidiyorsa, yabancı ülkelerden ülkemize ucuz ve bol sermaye hareketi olup, döviz bollaşacağından dövizle borçlanma TL ile borçlanmaya göre daha akılcı olacaktır. Özetle, borçlanmadaki temel politika,  merkez bankası faiz arttıran ülkenin para birimi ile borçlanmaktan kaçınmak olmalıdır” diyerek sözlerini tamamladı.

ParamKart ve TIRPORT’dan dev işbirliği

Elektronik para ve ödeme sistemlerinin öncü kuruluşu Turk Para ve lojistik yönetiminin parlayan teknoloji şirketi TIRPORT, 2019’a önemli bir işbirliğini duyurarak girdiler.

Geleceğin ödeme sistemlerine odaklanan Turk Elektronik Para A.Ş., Türkiye’de Bankalararası Kart Merkezi(BKM) üyeliğine kabul edilen ilk ödeme şirketidir. Sektöre birçok yenilik getiren şirket, TROY ve Mastercard lisansına sahip ilk elektronik para şirketi olma ayrıcalığına da sahiptir.

TIRPORT ise, lojistik yönetimini uçtan uca dijitalleştirdi. Geliştirdiği mobil tabanlı teknolojilerle dünya çapında dijital bir platform yaratarak sektöre kazandırdı. 2018 yılı içinde Alibaba’nın düzenlediği dünyanın en iyi startupları yarışmasında, binlerce rakibini geride bırakarak, iş modeli ve teknolojileriyle Çin’de Hangzhou’daki dünya finallerinde dünyanın en iyileri arasında yer almayı başardı.

Bu büyük işbirliği ile onbinlerce kamyoncuya, TROY Logolu Param TIRPORT Kart’lar verilecektir. Artık nakliye ödemeleri TIRPORT ve Turk Para güvencesiyle elektronik para ile ödenecektir.

Taşımacılık sektörünün yıllık büyüklüğü 300 milyar TL

Taşımanın %92’sinin karayolları ile yapıldığı ülkemizde her gün yaklaşık 600 bin kamyon yük taşıyor. Avrupa’nın en büyük kamyon pazarı olan Türkiye’de 850 bin kamyon yollardadır. 1.2 Milyon SRC belgeli şoför ekmeğini bu işten kazanıyor. Yüzlerce lojistik firması, taşıma kooperatifi, ambar ve binlerce taşeron firma yük organizasyonu ve taşımacılık yapıyor.

Yıllık 300 Milyar TL’nin üzerindeki bir paranın döndüğü taşımacılık sektöründe “Ödeme” en kritik süreçlerden birisi. Çünkü Lojistik firmalarının “ÖZMAL” olarak adlandırılan kendilerine ait kamyon oranı %5’lerin altındadır. Türkiye’de yollardaki kamyonların %95’i şahıslara ait. Kamyonun bütün operasyonel yükü de, kamyoncunun sırtındadır. Kamyoncu için ödeme ve ödeme araçlarının likitliği hayati derecede kritiktir.

Türkiye’de günlük nakliye ödemesi tutarı 800 Milyon TL’nin üzerindedir. Bu tutarın da en az 1/3’ü doğrudan nakit olarak yapılıyor. Türkiye’de kamyonculara günlük nakit yapılan ödeme tutarı 250 Milyon TL’nin üzerindedir.

 Param TIRPORT kart ile onbinlerce kamyon şoförü, ödeme takibi ve çilesinden kurtulacak

 TIRPORT geliştirdiği mobil tabanlı teknolojilerle yükün ve taşımanın uçtan-uca izlenmesini sağlarken yük sahibine her an güven verecek teknolojileri sunuyor. Turk Elektronik Para A.Ş. güvencesindeki TROY baskılı ParamKart, Türkiye’deki 2.9 Milyon POS cihazı ve binlerce ATM’den paraya hemen ulaşılabilmesini veya ödeme yapılabilmesini mümkün kılıyor.

TIRPORT’a özel hazırlanan Param TIRPORT kart ile onbinlerce kamyon şoförü ödeme takibi ve çilesinden kurtuluyor. Lojistik firmaları ve yük sahipleri, artık nakliye ödemelerini 7/24 doğrudan Param TIRPORT kartlara yapabilecekler. Kamyoncular kendilerine yapılan ödemeleri, TIRPORT Mobil App ile takip edebilecekler.

Param TIRPORT kartlarla, Türkiye’deki tüm ATM’lerden nakit çekilebileceği gibi anlaşmalı akaryakıt zincirleri, binlerce anlaşmalı mağaza ve işyerinden indirimli alışveriş yapılabilecek. Ayrıca, kullanıcı performanslarına bağlı olarak kredilendirilmiş nakit avans, taksitlendirilmiş alışveriş vb. hizmetlerden de yararlanabilecekler.

Bu dev işbirliği ile 2020 yılı sonuna kadar, 10 binin üzerinde üye iş yerine ulaşılması, 200 binin üzerinde kamyoncunun sisteme entegre edilmesi ve günlük 10 Milyon TL’nin üzerinde bir işlem hacmine ulaşılması hedefleniyor.

E-İhracat ihracatın büyüme alanı olacak

Dijital dönüşümden ihracatçılarda yararlanmak istiyor. Toplam ihracat içinde binde 3 pay alan E-İhracatta yeni hedef yüzde 5 olarak ortaya konuldu.

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından düzenlenen “İzmir’den Tüm Dünyaya E-İhracat” isimli konferansta e-ihracat yapmak isteyen firmalara bilgilendirme yapıldı.

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB)’ndeki toplantıda konuşan Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar, e- ihracatın toplam ihracat içindeki payının henüz binde 3 seviyesinde olduğunu, E-İhracat treninin yeni kalktığını bu oranın 2023’e kadar yüzde 5’e çıkacağının öngörüldüğünü, e-ihracat trenini kaçırmamak için harekete geçtiklerini dile getirdi.

Zandar “E-İhracat Eğitim Programı düzenleyeceğiz”

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği organizasyonunda, Dijital.net ve eCommerce Forum’un katkılarıyla gerçekleştirilen “İzmir’den Tüm Dünyaya E-İhracat” konferansına Egeli ihracatçıların yoğun ilgisinin kendilerini mutlu ettiğini dile getiren Zandar, “Türkiye’de e-ticaret pazarı 2013-2017 arası yüzde 32 büyüme kaydetti. 2018 sonunda 50 milyar liralık büyüklüğe ulaştı. E-ticaretin toplam küresel perakendedeki payı yüzde 11 seviyesinde. Bunun da 2020’ye kadar yüzde 18’e yükselmesi planlanıyor. Bu etkinlikle e-ihracatın ülke ihracatına katkısını artırmasını amaçlıyoruz. Önümüzdeki haftalarda E-İhracat konulu üyelerimize yönelik detaylı bir eğitim programı uygulanması konusunda anlaştık. Bu eğitimleri de Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altında organize edeceğiz” diye konuştu.

World eCommerce Forum Başkanı Ömer Nart, ise Türkiye’nin e-ticaret serüveni hakkında bilgi verdi.

Dünya üzerinde e-ticaretin payının hızla arttığını vurgulayan Nart, “Amazon’un 2017’deki cirosu yaklaşık 190 milyar dolar. ABD’nin e-ticaret pazar büyüklüğü ise 453 milyar dolar. ABD’de e-ticaret pazarının yüzde 45’i Amazon’dan geliyor.” diye konuştu.

Türkiye’de e-ticarete geçtikten sonra başarıya ulaşmış firmalardan örnekler veren Nart, e-ticarete geçmeyen firmalar için geç olmadığını, bir an önce treni yakalaması gerektiğini dile getirdi.

Açılış konuşmalarının ardından Dijitall.net Kurucusu Utku Kumral E-İhracat Yazılım Teknolojileri ile ilgili katılımcıları bilgilendirdi.

Intern Patent şirketinin kurucusu Tolga Duman katılımcılara “e-ihracatta marka hakları hakkında bilgi verdi.” Markayı korumanın ilk adımda yapılması gereken önemli bir gereklilik olduğunun altını çizen Duman dünya çapında marka patent sorunları ile karşılaşmış şirketlerden örnekler vererek, ileride böyle zor durumlara düşülmemesi için konunun ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Sosyal Medya ve Influencer ile E-İhracat konusunda katılımcıları bilgilendiren Orkhan Isayev ise özellikle 25 yaş ve altındaki kitlenin satın alma tercihlerinde sosyal medya ortamında popülerliği olan sosyal medya fenomenlerinin oldukça etkili olduğunu belirterek, günümüzde geleneksel reklamların ya da reklam olduğu belli olan sosyal medya reklamlarının yeterince ilgi çekmediğini, bu nedenle yurtdışı pazarlara açılırken sosyal medya fenomenlerinden yararlanmanın etkili bir yol olduğunu söyledi ve çalışma süreçleri hakkında bilgiler verdi.

WorldEF CEO’su Ömer Nart’ın moderasyonunda gerçekleşen üçlü panelde ise e-ihracat alanında başarılı olan sefamerve.com şirketinin Genel Müdürü Ömer Balkaya ve e-bebek.com şirketinin E-Ticaret Direktörü Emre İlban konuk oldu. Balkaya,sefamerve.com’unmilyonlarca müşteriye ulaşan uluslararası başarı öyküsünü izleyicilere anlattı ve günümüzde birçok sürecin çok daha kolay olduğunu, e-ihracata hem kendi sektörlerinde hem diğer sektörlerde yeni oyuncuları görmeyi çok istediklerini belirterek “ihracat söz konusu olduğunda hepimiz aynı taraftayız” şeklinde konuştu.

Emre İlban ise e-ihracata yeni başlayacak hali hazırda e-ticaret yapan şirketlerin, bu yeni operasyonda dikkat etmesi gereken noktaları vurgulayarak, lokalizasyonun, açılmak istenen ülkeninen önemli süreç olduğunu ifade etti.